1196 Kayıt Bulundu.
Bize AffÂn, ona Katâde, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Amr b. Hârice şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (sav), devesinin üzerinde hutbe veriyordu, ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzumun arasına akmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber'i (sav) işittim, şöyle buyuruyordu: "Aziz ve Celil Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina edene ise recim vardır. Her kim, kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparmak üzere, babasından başkasına 'babam budur' diye intisap ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse, Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne tevbesini kabul eder ne de günahtan kurtulmak için vereceği fidyeyi."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Yezid b. Harun, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Amr b. Hârice şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (sav), devesinin üzerinde hutbe veriyordu, ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzumun arasına akmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber'i (sav) işittim, şöyle buyuruyordu: "Aziz ve Celil Allah her insanın mirastan payını bölüştürmüştür. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina edene ise recim vardır. Her kim, kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparmak üzere, babasından başkasına 'babam budur' diye intisap ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse, Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne tevbesini kabul eder ne de günahtan kurtulmak için vereceği fidyeyi."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Muhammed (b. İbrahim) b. Ebu Adî, ona Davud (b. Ebu Hind), ona Mekhûl, ona da Ebu Sa'lebe el-Huşenî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İçinizden, en hoşuma gideniniz ve ahirette bana en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Bana en sevimsiz geleniniz ve ahirette bana en uzak olanlarınız ise, kötü ahlaklı olanlarınız; boşboğazlık edenleriniz, bilgiçlik taslayarak (kibirlenerek, ihtiyatsız) konuşanlarınız ve (sözünü beğendirmek için) edebiyat paralayanlarınızdır."
Açıklama: Rivayette geçen ve Hz. Peygamber'in (sav) hoşuna gitmeyen üç grup insanı ifade eden kelimeler: الثَّرْثَارُونَ (es-Sersârûn): Geveze, çenebaz, boşboğaz, boş konuşan, çok konuştuğu için doğrudan şaşanlar; الْمُتَفَيْهِقُونَ (el-Mütefeykihûn): Bilgiçlik taslayarak kibirlenenler. Kendini çok bilgili göstermek için kibirlenerek, edebiyat yaparak, ölçüsüzce, ihtiyatsız (doğruyu, yanlışı her şeyi birbirine katarak) konuşanlar; الْمُتَشَدِّقُونَ (el-Müteşeddikûn): Sözünü beğendirmek için edebiyat yaparak konuşan, ağzını gere gere konuşanlar; anlamlarına gelmektedir.
Bize İshak b.İbrahim, ona Muaz b. Hişâm, ona babası, ona Katâde, ona Ebu Mütevekkil en-Nâcî, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamette müminler cehennemden (yani cehennem üzerine kurulmuş sırattan) kurtuldukları zaman cennetle cehennem arasındaki köprüde hapsedilirler. Burada dünyada aralarında bulunan ufak tefek haksızlıklardan dolayı birbirine haklarını vererek hesaplaşırlar. (Bu küçük günahlardan da) paklanıp arındıkları zaman bunların cennete girmelerine izin verilir. Muhammed'in can veren Allah'a yemin ederim ki, o müminlerden herhangi biri cennetteki meskenini dünyada yaşadığı meskeninden daha iyi bilir ve bulur." Yunus b. Muhammed şöyle dedi: Bize Şeybân, ona Katâde, ona da Ebu Mütevekkil rivayet etti.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yunus b. Muhammed arasında inkıta vardır.
Bize İshak b.İbrahim, ona Muaz b. Hişâm, ona babası, ona Katâde, ona Ebu Mütevekkil en-Nâcî, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamette müminler cehennemden (yani cehennem üzerine kurulmuş sırattan) kurtuldukları zaman cennetle cehennem arasındaki köprüde hapsedilirler. Burada dünyada aralarında bulunan ufak tefek haksızlıklardan dolayı birbirine haklarını vererek hesaplaşırlar. (Bu küçük günahlardan da) paklanıp arındıkları zaman bunların cennete girmelerine izin verilir. Muhammed'in can veren Allah'a yemin ederim ki, o müminlerden herhangi biri cennetteki meskenini dünyada yaşadığı meskeninden daha iyi bilir ve bulur." Yunus b. Muhammed şöyle dedi: Bize Şeybân, ona Katâde, ona da Ebu Mütevekkil rivayet etti.
Bize Yunus, ona Leys, ona Yezîd b. Hâd, ona Amr b. Ebu Amr, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü, insanlar içinde ilk defa kabri açılacak olan benim. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Hamd sancağı bana verilecek. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Kıyamet gününde insanların efendisi benim. Ama övünmek için söylemiyorum. Cennete ilk girecek kişi de benim. Ama bunu övünmek için söylemiyorum. Cennetin kapısına geleceğim, kapının halkasını tutup çalacağım. Melekler 'Bu kimdir?' diyecek. 'Ben Muhammed’im' diyeceğim. Bana kapı açılacak, içeri gireceğim. Cebbâr (Rabbim) bana yönelmiş olarak karşıma çıkacak. Ben ona secde edeceğim. Allah Teâlâ 'başını kaldır ey Muhammed, konuş, dinlenesin, dile, dileğin kabul edilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin' buyuracak. Ben başımı kaldırıp 'Ümmetim, ümmetim ey Rabbim' diyeceğim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde bir arpa tanesi kadar iman bulunanı cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım. Sonra yine Rabbim bana yönelir, tekrar secde ederim. Allah yine 'kaldır başını, konuş dinlensin, dile verilsin, şefaat et şefaatin kabul edilsin' buyurur. Ben başımı kaldırır ve 'ey Rabbim, ümmetim, ümmetim' derim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde yarım arpa tanesi kadar iman bulunanı Cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım. Sonra yine Rabbim bana yönelir, tekrar secde ederim. Allah yine 'kaldır başını, konuş dinlensin, dile verilsin, şefaat et şefaatin kabul edilsin' buyurur. Ben başımı kaldırır ve 'ey Rabbim, ümmetim, ümmetim' derim. Allah Teâlâ 'ümmetin arasına dön, kalbinde bir hardal tanesi kadar iman bulunanı Cennete sok' buyurur. Ben dönüp, kalbinde o kadar iman olan herkesi bulup cennete sokarım." "Allah Teâlâ insanların hesabını bitirince, cehenneme giren ümmetimden geri kalanları da, orada bulunanlarla birlikte ateşe koyar. Cehennem ehli onlara 'Aziz ve Celil Allah’a ibadet etmeniz ne işinize yaradı? Hiçbir şeyi O'na ortak koşmamıştınız ama yine de buradasınız' derler. Bunun üzerine Aziz ve Celil Cebbâr (Allah) 'izzetim hakkı için, onları ateşten kurtaracağım' buyurur. Melek gönderilir, onlar, ateşte yanmış, kömür gibi olmuş bir şekilde, cehennemden çıkarılıp hayat nehrine bırakılırlar. Orada, sel sularının taşıdığı çerçöp üzerinde filizlenen tohum gibi yeniden yeşerir, dirilirler. Alınlarında 'bunlar Aziz ve Celil Allah’ın azatlı kullarıdır' yazısı olur. Melekler onları götürür, cennete girerler. Cennet ehli onları görünce 'Bunlar cehennemlikler değil mi?' derler. Cebbâr (Allah) 'hayır, bunlar, Aziz ve Celil olan Cebbâr'ın (Allah’ın) azatlı kullarıdır' buyurur."
Bize Yakub b. İbrahim ve Humeyd b. Mesade, ona İsmail b. İbrahim, onlara Yunus, ona da Hasan şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Aişe (cehennem) ateşini hatırlayıp da ağladı. Rasulullah (sav) 'seni ağlatan nedir?' diye sorunca '(cehennem) ateşini hatırladım, bu yüzden ağlıyorum. Siz kıyamet gününde hane halkınızı hatırlayacak mısınız?' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Üç yer vardır ki orada kimse kimseyi hatırlamaz: Mizanda, ameller tartılırken terazisinin hafif mi yoksa ağır mı geldiğini öğreninceye kadar; amel defteri verilirken 'alın kitabımı okuyun' [Hakka, 69/19] sözü söylendiği sırada, kitabını sağından mı, solundan mı yoksa arkasından mı alacağını öğreninceye kadar; Sırat köprüsü cehennemin üstüne kurulduğunda, sırat köprüsünden geçerken." [Yakub'un Yunus'tan (عَنِ sığasıyla) rivayet ettiği hadisin metni de budur.]
Bize Yakub b. İbrahim ve Humeyd b. Mesade, ona İsmail b. İbrahim, onlara Yunus, ona da Hasan şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Aişe (cehennem) ateşini hatırlayıp da ağladı. Rasulullah (sav) 'seni ağlatan nedir?' diye sorunca '(cehennem) ateşini hatırladım, bu yüzden ağlıyorum. Siz kıyamet gününde hane halkınızı hatırlayacak mısınız?' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Üç yer vardır ki orada kimse kimseyi hatırlamaz: Mizanda, ameller tartılırken terazisinin hafif mi yoksa ağır mı geldiğini öğreninceye kadar; amel defteri verilirken 'alın kitabımı okuyun' [Hakka, 69/19] sözü söylendiği sırada, kitabını sağından mı, solundan mı yoksa arkasından mı alacağını öğreninceye kadar; Sırat köprüsü cehennemin üstüne kurulduğunda, sırat köprüsünden geçerken." [Yakub'un Yunus'tan (عَنِ sığasıyla) rivayet ettiği hadisin metni de budur.]