460 Kayıt Bulundu.
Bize Kasım b. Zekeriyya, ona Halid b. Mahled, ona Süleyman -b. Bilal-, ona da Amr b. Yahya hadisin bir benzerini bu isnadla bu rivayet etmiş ancak 'topukları' kelimesini zikretmemiştir.
Bize Harun b. Maruf; (T) Bize Harun b. Said el-Eylî ve Ebu Tahir, onlara İbn Vehb, ona Amr b. Haris, ona Habban b. Vâsi', ona da babası (Vâsi' b. Habban el-Ensârî), Abdullah b. Zeyd b. Asım el-Mâzinî'nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: (Abdullah b. Zeyd) Rasulullah'ı (sav) abdest alırken görmüştü. Önce ağzına, sonra burnuna su verdi. Arından üç kere yüzünü, üç kere sağ kolunu, üç kere de sol kolunu yıkadı. Elinde kalan suyla değil de yeni bir suyla başını mesh etti, sonra tertemiz oluncaya kadar ayaklarını yıkadı." [(Ravilerden) Ebu't-Tahir: 'Bize İbn Vehb, ona Amr b. el-Hâris rivayet etti' demiştir.]
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona Süfyan; (T) Bize İbn Müsenna ve İbn Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, o ikisine de (Süfyan ve Şu'be'ye) Mansur hadisi bu isnatla rivayet etmiştir. Şube'nin hadisinde 'abdesti güzelce alın' ifadesi yoktur. Onun hadisinde 'Ebu Yahya el-A'rec'den' kaydı vardır.
Bana Seleme b. Şebîb, ona el-Hasen b. Muhammed b. A'yen, ona Ma'kil, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir, Ömer b. el-Hattab'ın şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Bir adam abdest alırken ayağında yıkanmamış tırnak kadar bir yer bırakmıştı. Hz. Peygamber (sav) onu gördü ve "Dön ve abdestini güzelce al" buyurmuşdu. Bunun üzerine adam döndü ve (tekrar) abdest aldı. Sonra namaz kıldı.
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, İshak b. İbrahim ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye ve Veki' -rivayet Yahya'nın lafızlarıyla nakledilmiştir- onlara A'meş, ona İbrahim, ona da Hemmam şöyle rivayet etmiştir. Cerir (b. Abdullah) küçük abdestini yaptı sonra abdest aldı ve (bu esnada) mestleri üzerine mesh etti. Cerir'e, 'Sen böyle mi yapıyorsun? diye soruldu. O da, 'Evet, Hz. Peygamber'in (sav) küçük abdestini yaptığını, ardından abdest aldığını ve (bu esnada) mestleri üzerine mesh ettiğini gördüm' cevabını verdi. [A'meş şöyle demiştir: İbrahim en-Nehaî: Cerir, Maide süresinin (abdest ayetinin) nüzulünden sonra Müslüman olduğu için, naklettiği (mestler üzerine mesh hakkındaki) bu hadisin hoşlarına gittiğini söylemiştir.]
Bana Muhammed b. Hatim, ona İshak b. Mansur, ona Ömer b. Ebu Zaide, ona Şa'bî, ona Urve b. Mugira, ona da babası (Mugîre b. Şu'be) şöyle rivayet etmiştir: (Muğîre b. Şu'be) Hz. Peygamber'e (sav) abdest suyu dökmüş, O da (sav) abdest almış ve mestleri üzerine mesh etmişti. Mugîre Rasulullah'a (sav) bir şey diyecek olmuştu ki, 'Ben onları ayaklarım temizken giydim' buyurmuştu.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Abdürrezzak (b. Hemmam), ona Sevrî, ona Amr b. Kays el-Mülâî, ona Hakem b. Uteybe, ona da Kasım b. Muhaymira, Şurayh b. Hâni'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Mestler üzerine mesh etmek konusunu sormak için Hz. Aişe'nin yanına geldim (ve sordum). Hz. Aişe: 'Ebu Talib'in oğluna (Hz. Ali'ye) git ve (bu konuyu) ona sor. Çünkü o Rasulullah ile seyahat ederdi' dedi. Bunun üzerine Hz. Ali'ye sorduk. O da: "Rasulullah (sav) yolcu için üç gün üç gece, yolcu olmayan (yaşadığı yerde bulunan) için ise bir gün bir geceyi mest müddeti olarak belirledi." cevabını verdi. [Şurayh şöyle demiştir: Süfyan, Amr'ı andığı zaman onu överdi.]
Bize Züheyr b. Harb, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Hakem, ona da Kasım b. Muhaymira, Şurayh b. Hâni'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir. Aişe'ye mestler üzerine mesh etme konusunu sordum. 'Ali'ye git ve ona sor. Zira o bu konuyu benden daha iyi bilir' karşılığını verdi. Ben de Ali'ye (ra) gittim." Şurayh Hz. Peygamber'den (sav) (bu konuda) nakledilen hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Humeyd ve Haccac b. Şair, onlara Ebu Velid (Hişam b. Abdülmelik), -Abd b. Humeyd (hocasıyla rivayet ilişkisini ifade etmek için) 'haddesenî' lafznını kullanmıştır- ona İshak b. Said b. Amr b. Said b. As, ona da babası (Said b. Amr), babasının (Amr b. Said) şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Hz. Osman'ın yanındaydım. Abdest suyu istedi ve şöyle dedi: 'Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim: "Bir Müslüman farz bir namazın vakti geldiğinde abdestine, huşuuna ve rükûuna özen göstererek namaz kılarsa, büyük günah işlemediği müddetçe bu, kesinlikle onun geçmiş günahlarına kefaret olur. Bu durum her zaman için geçerlidir."
Bize Muhammed b. Hatim b. Meymun, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Muaviye b. Salih, ona Rabi'a -b. Yezid-, ona Ebu İdris el-Havlanî, ona Ukbe b. Âmir; (T) Bize Ebu Osman, ona Cübeyr b. Nüfeyr, ona da Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: Deve gütme görevimiz vardı. Benim nöbetim gelmişti. Akşamleyin develeri ağıllarına götürdüm. Rasulullah'ın (sav) ayakta insanlara bir şeyler anlattığını farkettim. O'nun (sav) şu sözlerine yetiştim: "Bir Müslüman abdest alır, bunu da güzelce yaparsa, sonra da kalkıp kalbiyle ve yüzüyle Allah'a yönelerek iki rekât namaz kılarsa muhakkak ona cennet vacip olur". Bunu duyunca 'ne güzel bir sözmüş bu!' dedim. Önümde bulunan birisi, 'Bundan önceki sözleri daha da güzeldi' dedi. Bir baktım, (bunu söyleyen) Ömer'miş. Bana şöyle dedi: 'Senin daha yeni geldiğini gördüm. Hz. Peygamber (sav) (sen gelmeden önce) şöyle buyurmuştu: "Sizden biri abdest alır, (abdestin güzel olması için titizlik göstererek) abdestinde mübalağa eder, - veya (ravi rivayetin lafzında şüphe etmiştir) abdestini düzgün bir şekilde alır- sonra da 'eşhedü en lâ ilâhe illallah ve enne Muhammeden abduhû ve rasûlühû (Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir)' derse, cennetin sekiz kapısı ona açılır ve o kişi dilediği kapıdan cennete girer."