438 Kayıt Bulundu.
Bize Hennâd, ona Ebu Avâne, ona Asım el-Ahvel, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Zer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her aydan üç gün oruç tutan kimse, senenin tamamını oruçlu geçirmiş demektedir. Nitekim Allah (ac), Kitab'ında bunu tasdik eden şu ayeti indirmiştir: (Bir iyilik yapana, onun on misli ecir vardır.) Bir gün, on güne karşılık gelmektedir." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Şu'be, Ebu Şimr ve Ebu Teyyâh'tan, onlar Ebu Osman'dan, o da Ebu Hureyre vasıtasıyla Nebî'den (sav) nakletmiştir.]
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Amr b. Yahya, ona babası (Yahya b. Umâre), ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), kurban bayramı ve ramazan bayramı olmak üzere iki bayram günlerinde oruç tutmayı yasakladı." [Tirmizî bu hadis hakkında şu değerlendirmede bulunmuştur: Bu konuda Ömer (b. Hattâb), Ali (b. Ebû Talib), Aişe, Ebu Hureyre, Ukbe b. Âmir ve Enes'ten de hadis nakledilmiştir. Ebu Said hadisi, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehli nezdinde uygulama (amel) da, bu hadise göredir. Amr b. Yahya, İbn Umâre b. Ebu Hasan el-Mâzinî el-Medenî olup, sika bir kimsedir. Süfyân es-Sevrî, Şu'be ve Mâlik b. Enes, ondan hadis rivayet etmiştir.]
Bize Hennâd, ona Vekî, ona Musa b. Ali, ona babası (Ali b. Rabâh), ona da Ukbe b. Âmir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Arefe günü, kurban bayramı ve teşrîk günleri, ehl-i İslam olan bizlerin bayramıdır. Bunlar, yeme içme günleridir." [Ebu İsa et-Tirmizî, bu hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Bu konuda Ali (b. Ebu Tâlib), Sa'd, Ebu Hureyre, Câbir (b. Abdullah), Nübeyşe, Bişr b. Sühaym, Abdullah b. Huzâfe, Enes (b. Mâlik), Hamza b. Amr el-Eslemî, Kâ'b b. Mâlik, Aişe, Amr b. Âs ve Abdullah b. Amr'dan da hadis nakledilmiştir. Ukbe b. Âmir hadisi, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehli nezdinde de amel buna göredir. Onlar, teşrîk günlerinde oruç tutmayı kerih görmüşler, ancak, Nebî'nin (sav) ashabından ve onlardan başkalarından bir topluluk, temettu haccı yapıp kurbanlık bulamayan ve on günde oruç tutmayan kimselerin teşrîk günlerinde oruç tutmasına ruhsat tanımışlardır. Mâlik b. Enes, Şâfiî, Ahmed (b. Hanbel) ve İshak (b. Râhûye) de bu görüştedir. Iraklılar, Musa b. Ali b. Rabâh derken, Mısır'lılar, Musa b. Uley derler. Bana Kuteybe, ona Leys b. Sa'd, ona da Musa b. Ali şöyle rivayet etmiştir: 'Babamın ismini (Ali değil de) ism-i tasğîr ile Uley (Alicik) olarak ifade eden kimseye hakkımı helal etmiyorum.]
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Simâk b. Harb, ona Ebu Rabî, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav), benden şu üç konuda söz aldı: vitir namazını kılmadan uyumamam, her aydan üç gün oruç tutmam ve kuşluk namazını kılmam."
Bize Mahmûd b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona A'meş, ona Yahya b. Sâm, ona Musa b. Talha, ona da Ebu Zer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Ebu Zer! Bir ayda üç gün oruç tutacaksan, on üç, on dört ve on beşininci günlerinde tut." [Bu konuda Ebu Katâde, Abdullah b. Amr, Kurre b. İyâs el-Müzenî, Abdullah b. Mesud, Ebu Akrab, İbn Abbas, Aişe, Katâde b. Milhân, Osman b. Ebu Âsî ve Cerîr'den de hadis nakledilmiştir. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: 'Ebu Zer hadisi, hasen bir hadistir. Bir hadiste de şöyle rivayet edilmiştir: 'Her aydan üç gün oruç tutan kimse, senenin tamamını oruçlu geçirmiş gibidir.']
Bana Mâlik (b. Enes), ona Ebu Zinâd (Abdullah b. Zekvân), ona A'rec (Abdurrahman b. Hürmüz), ona da Ebu Hüreyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İftar etmeksizin peş peşe oruç (savm-ı visal) tutmayın! Savm-ı visal tutmayın! Bunun üzerine sahabe: 'Ama sen iftar etmeden peş peşe oruç tutuyorsun Ey Allah'ın Rasulü!' dediler. Hz. Peygamber (sav) de: 'Ben sizin gibi değilim. Rabbim beni yedirdiği ve içirdiği halde gecelerim' buyurdu." Hataen bir kimseyi öldüren veya zıhâr yapan kimsenin tutması gereken oruçlar bölümü: Bana Yahya, Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: 'Hataen adam öldürüp veya zıhar yapıp kendisine iki ay peş peşe oruç kefareti farz olan kimse, kefaret orucuna başlayınca hastalanıp zor duruma düşse ve orucuna ara vermek zorunda kalsa, iyileşince tekrar kaldığı yerden devam eder. Hastalık sebebiyle orucu ertelemez. Bu konuda duyduğum en güzel hüküm budur. Aynı şekilde hataen bir kimseyi öldürüp farz olan kefaret orucunu tutmaya başlayan kadın da oruç esnasında hayız görse, o da temizlenince kaldığı yerden oruca devam eder, hayız oldum diye kefaret oruçlarını ertelemez. Kendisine iki ay aralıksız kefaret orucu farz olan kimse, sadece hastalık ve hayız sebepleriyle orucunu bozabilir. Yolculuk hali kefaret orucuna ara vermek için bir sebep sayılmaz. Bu konuya dair duyduğum hükümlerden en güzeli budur.' Hasta kimse oruçluyken nasıl davranır bölümü: Bana Yahya, Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Alimlerden şöyle duydum: Bir kimse kendisiyle birlikte oruç tutmanın güçleştiği bir hastalığa yakalansa, bu oruç da onu yorsa ve bir hayli güç duruma soksa, orucunu bozabilir. Aynı şekilde namazda ayakta durması zor olan ve bu yüzden güç durumda kalan kimse de namazını oturarak kılabilir. Allah, kulunun özrünü ve hangi durumda olduğunu daha iyi bilir. Allah'ın dini kolaydır. Allah yolculara seferde oruç tutmama müsaadesi vermiştir, halbuki seferde olan kimse, oruç tutmaya hastadan daha iyi güç getirir. Allah teâlâ Kitab'ında (Sizden hasta olanlar veya yolcu olanlar, tutamadıkları günler kadar başka günlerde oruçlarını tutarlar..." (Bakara, 2/184) buyurmakta ve seferde olan kimse oruca hastadan daha iyi güç getirebileceği halde, yolcuya seferde oruç tutmama müsadesi vermektedir. Bu konuda duyduğum en güzel hüküm ve üzerinde de ittifak olan hüküm budur.
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona Yezid er-Rişk, ona da Mu'âze şöyle rivayet etmiştir: "Aişe'ye 'Rasulullah (sav) her aydan üç gün oruç tutar mıydı?' diye sorduğumda, 'Evet' cevabını verdi. 'Hangi günlerde oruç tutardı?' dediğimde ise 'Hangi gün olduğuna aldırış etmeden oruç tutardı' diye cevapladı." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Yezid er-Rişk, Yezid ed-Duba'î olup, Yezid b. Kasım ve (Yezid b.) Kassâm olarak da bilinir. Rişk, Basralıların dilinde kassâm demektir.]
Bana Yahya (b. Yahya), ona Mâlik (b. Enes), ona Zeyd b. Eslem, ona da kardeşi Hâlid b. Eslem şöyle rivayet etmiştir: "Ömer b. Hattâb, ramazan ayında bulutlu bir günde, akşamın olduğunu ve güneşin battığını düşünerek iftarını yaptı. Derken bir adam gelip 'Ey müminlerin emiri! Güneş ortaya çıktı' dedi. Ömer de 'Kazası kolaydır. İçtihad ettik (ama yanıldık)' dedi." [Mâlik şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb 'الْخَطْبُ يَسِيرٌ' sözü ile doğrusunu Allah bilir ama bildiğim kadarıyla orucu kaza etmeyi kastetmiştir. (Aynı şekilde) kaza etmenin hafifliğini ve kolaylığını kastederek de 'Onun yerine bir gün oruç tutarız' demiştir.]
Bana Mâlik, ona da Nâfi' şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer; hastalık ya da yolculuktan dolayı ramazan oruçlarını tutmayan kimsenin, kazalarını peş peşe tutması gerektiğini söylerdi."
Bana Mâlik, ona da İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Abbas ve Ebu Hureyre, ramazan orucunun kazası konusunda ihtilafa düştüler. Biri, 'orucunu ara vererek tutabilir derken' diğeri, 'ara vermeden tutar' dedi. Hangisinin 'ara vererek tutar' görüşünde olduğunu bilemiyorum."