Giriş

Bize Hennâd ve Kuteybe, onlara Ebu Ahvas, ona Ziyâd b. İlâka, ona da Amr b. Meymûn, Âişe'nin şöyle rivayet ettiğini nakletmiştir: "Nebî (sav), ramazan ayında (hanımlarını) öperdi." [Tirmizî bu hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: 'Bu konuda Ömer b. Hattâb, Hafsa, Ebu Said, Ümmü Seleme, İbn Abbas, Enes ve Ebu Hureyre'den de hadis nakledilmiştir. Âişe hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabından olan ve diğer ilim ehli kimseler, oruçlunun (hanımını) öpmesi konusunda ihtilaf etmiştir. Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bir kısmı, yaşlı kimsenin (hanımını) öpmesine ruhsat tanımış, ancak gençler için oruçlarının sakatlanacağı endişesi ve cinsel münasebet şevkinin onlarda daha fazla olması sebebiyle, bu ruhsatı onlara tanımamışlardır. İlim ehlinden bazısı da öpmenin oruçlunun sevabını azaltacağını, ancak orucunu bozmayacağını söylemişler; oruçlu kimsenin kendisine hakim olduğunda (hanımını) öpebileceğini, kendisine güvenemediğinde ise orucunu sakatlamamak için öpmemesi gerektiğini benimsemişlerdir. Bu, Süfyân es-Sevrî ve Şâfiî'nin görüşüdür.']


    Öneri Formu
14185 T000727 Tirmizi, Savm, 31

Bize Muhammed b. Yusuf, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Sâlim, ona da babası (İbn Ömer), rivayeti Hz. Peygamber'den (sav) naklen şöyle rivayet etmiştir: "Bilal, (sabah) ezanını geceleyin okur. Sizler İbn Ümmü Mektûm ezan okuyana dek (sahurda) yiyin ve için."


    Öneri Formu
39913 DM001226 Darimi, Salat, 4

Bize Kuteybe, ona Ebu Ahvas, ona Simâk b. Harb, ona da İbn Ümmü Hânî şöyle rivayet etmiştir: "Nebî'nin (sav) yanında oturuyordum, derken bir içecek getirildi. Hz. Peygamber (sav) ondan içti. Ardından da bana verdi. Ben de içtim ve 'Günaha girdim. Benim için bağışlanma dile' dedim. Rasulullah (sav) 'Niçin?' buyurdu. 'Oruçlu iken orucumu bozdum' dedim. Nebî (sav) 'Kazâ olarak tuttuğun bir oruç muydu?' diye sordu. Ben 'Hayır' deyince, Hz. Peygamber (sav) 'Zararı yok, bir şey olmaz' buyurdu. [Tirmizî, bu konuda Ebu Said ve Âişe'den de hadisin geldiğini söylemiştir.]


    Öneri Formu
14194 T000731 Tirmizi, Savm, 34

Bana Mâlik (b. Enes), ona da Yahya b. Said, Said b. Müseyyeb'den şöyle rivayet etmiştir: "Ramazan orucunun kazası hakkında sorulduğunda, Said b. Müseyyeb şöyle cevap vermiştir: 'Ramazan orucunun kazasının ara verilmeden peş peşe tutulmasını tercih ederim'." [Yahya (b. Yahya) da Mâlik (b. Enes)'in şöyle dediğini nakletmiştir: 'Ramazan orucunun kazasını ara vererek tutan kimsenin bu oruçları tekrar tutması gerekmez. Bu yaptığı, onun için yeterlidir. Ama ben de kaza oruçlarını peş peşe tutmasını daha güzel bulurum.' Mâlik (b. Enes) şunu da ilave etmiştir: 'Ramazan'da veya vacib olan bir orucu tutarken, yanılarak ya da unutarak yiyen yahut içen bir kimse, bozduğu orucunun yerine bir gün kaza orucu tutması gerekir.']


    Öneri Formu
35561 MU000681 Muvatta, Sıyam, 17

Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî ve Ebu Ammâr, -hadisin lafızları Ebu Ammâr'a ait olmakla birlikte, manada bir değişiklik yoktur- onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelip 'Helak oldum yâ Rasulullah!' dedi. Nebî (sav) "Nedir seni helak eden?' buyurunca, 'Ramazan ayında hanımımla birlikte oldum' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Bir köle azat edebilir misin?' buyurunca, adam 'Hayır' dedi. 'Peki peş peşe iki ay oruç tutmaya güç yetirebilir misin?' diye sorunca, adam yine 'Hayır' dedi. Nebî (sav) 'O halde altmış fakiri doyurabilir misin?' diye sorunca, adam yine 'Hayır' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Otur' buyurdu, adam da oturdu. O esnada Rasulullah'a (sav) içi hurma dolu büyük bir sepet getirildi. -Râvilerden biri hadiste geçen 'arak' kelimesinin büyük sepet olduğu açıklamasında bulunmuştur.- Nebî (sav) 'Al bunu sadaka olarak dağıt' buyurunca, adam 'Medine'nin şu iki siyah kayalığı arasında bizden daha fakiri yoktur ki' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), azı dişleri gözükene dek güldü, ardında da 'Al bunu, ailene yedir' buyurdu." [Tirmizî bu hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: 'Bu konuda İbn Ömer, Âişe ve Abdullah b. Amr'dan da hadis nakledilmiştir. Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehli nezdinde, ramazan ayında bilerek cinsel münasebette bulunup orucunu bozan kimse hususunda uygulama (amel) bu hadise göredir. Orucunu bilerek yiyip içmek suretiyle bozan kimse hakkında ise ilim ehli ihtilaf etmiştir. Onların bir kısmı, o kişiye kazâ ve keffaret gerekeceğini ifade edip yeme ve içmeyi cinsel münasebete benzetmiştir ki bu, Süfyân es-Sevrî, İbn Mübârek ve İshâk (b. Râhûye)'nin görüşüdür. Bir kısmı da ona keffâret değil, kazânın gereceğini ifade etmiştir. Çünkü keffâret borcu Nebî'den (sav), cinsel münasebet yoluyla orucun bozulması hususunda nakledilmiş, yeme ve içme suretiyle bozulma hususunda nakledilmemiştir. Bu görüşte olanlar, yeme ve içmenin cinsel münasebete benzemediğini belirtirler ki bu da Şâfiî ve Ahmed (b. Hanbel)'in görüşüdür. Şâfiî, Nebî'nin (sav), orucunu bozup da kendisine infakta bulunduğu adama 'Onu al, ailene yedir' sözünün pek çok anlama gelebileceğini ifade etmiş ve şöyle demiştir: 'Keffâret, güç yetirebilen kimseye gereklidir. Bu adamın ise keffâreti ödemeye gücü yoktur. Çünkü Nebî (sav) kendisine bir şey verip adam o şeye sahip olduğunda bile 'Benden daha fakiri yoktur ki' demiştir. Hz. Peygamber (sav) de 'Onu al, ailene yedir' buyurmuştur. Zira keffâret ancak, günlük yetecek azığın fazlalığından sonra söz konusu olur.' Şâfiî, bu durumda olan bir kimsenin o azığı yiyebileceğini, keffâretin ise onun üzerinde bir borç olarak kalacağı görüşünü tercih etmiş, 'Ne zaman ödemeye güç yetirirse o zaman keffâreti eda eder' demiştir.]


    Öneri Formu
14177 T000724 Tirmizi, Savm, 28

Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be ona da Simâk b. Harb şöyle rivayet etmiştir: Bu hadisi bana Ümmü Hânî'nin iki oğlundan biri rivayet etmiştir. Ben onların en faziletli olanı ile karşılaştım, ismi Ca'de idi ve Ümmü Hânî de onun ninesi olurdu. Bana ninesinden şöyle rivayette bulunmuştur: "Rasulullah (sav) (evime) gelip bir içecek istedi. Ondan içti ve bana verdi. Ben de içtim ve ardından şöyle dedim: 'Yâ Rasulallah! Ben oruçluydum, (unutmuşum)'. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu 'Nafile oruç tutan kişinin sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emînü nefsih). Dilerse oruç tutar, dilerse tuttuğu orucu bozar'." [Şu'be, Ca'de'ye 'Bu rivayeti Ümmü Hânî'den sen mi işittin?' diye sorunca, o 'Hayır, bana bunu Ebu Salih ve aile efradımız, Ümmü Hânî'den aktarmıştır' diye cevap vermiştir. Bu hadisi Hammâd b. Seleme de Simâk b. Harb'den 'Ümmü Hânî'nin kızının oğlu Harun'dan, o da Ümmü Hânî'den' diyerek aktarsa da Şu'be'nin rivayeti, Hammâd'ınkinden daha sağlamdır (ahsen). Bize bu hadisi Mahmud b. Ğaylân da Ebu Dâvud'dan rivayet edip 'sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emînü nefsihî)' ifadesini zikretmiştir. Aynı şekilde Ebu Dâvud'dan Muhammed'den başkası da 'Nefsinin hakimiyeti ya da sorumluluğu kendisinin üzerindedir (emîrü nefsihî ev emînü nefsihî)' şeklinde şüpheli bir ifade ile nakletmiştir. Şu'be'den de benzer şekilde pek çok tarik ile bu rivayet 'Nefsinin sorumluluğu ya da hakimiyeti kendisinin üzerindedir (emînü nefsihî ev emîrü nefsihî)' şeklinde şüpheli bir ifade ile nakledilmiştir. Tirmizî bu rivayetle ilgili şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Ümmü Hânî hadisinin isnadı hakkında bazı eleştiriler vardır. Nebî'nin (sav) ashabından ve başkalarından bir kısım ilim ehli nezdinde uygulama (amel) şöyledir; nâfile oruç tutan kimse, orucunu bozduğunda kazâ etmeyi istemesi hariç, kendisine kazâ gerekmez. Bu, Süfyân es-Sevrî, Ahmed (b. Hanbel), İshâk (b. Râhûye) ve Şâfiî'nin de görüşüdür.]


    Öneri Formu
14196 T000732 Tirmizi, Savm, 34

Bana Malik (b. Enes) -senedde bulunan diğer ravileri hazfederek- Abdullah b. Ömer'den kendisine şöyle hadisin nakledildiğini rivayet etmiştir: "(İbn Ömer'e) 'Oruçlu ve hamile bir kadın, karnındaki çocuğa zarar gelebileceğinden korkar, oruç da kendisine meşakkatli gelecek olursa ne yapar?' diye soruldu. İbn Ömer de 'Oruç tutmaz, tutamadığı her gün için de bir fakire Peygamber'in (sav) ölçeği gibi bir müd (iki avuç dolusu) buğday verir' cevabını verdi." [Malik (b. Enes) dedi ki: 'Alimler, (Sizden biri hastalanır veya bir yolculuğa çıkarsa tutmadığı günleri kaza eder) (Bakara, 2/184) ayeti kerimesinde geçen Allah'ın (ac) emrini esas alarak ve anne karnındaki çocuk için duyulan korkunun da bir çeşit hastalık olduğunu söyleyerek, hamile kadının tutamadığı oruçları kaza etmesi gerektiği belirtmişlerdir.]


    Öneri Formu
35565 MU000685 Muvatta, Sıyam, 19

Bana Malik (b. Enes), ona Ebu Zinâd, ona A'rec (Abdurrahman b. Hürmüz), ona da Ebu Hüreyre (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. (Allah (cc) şöyle buyurur:) 'Kulum cinsel arzusunu, yemesini ve içmesini benim için terk eder. Zira oruç benim rızam içindir, onun mükâfatını da (hakkıyla) ancak ben veririm. Yapılan her iyiliğin mükafatı, on katından yedi yüz katına kadar verilecektir, fakat oruç bundan istisnadır. Zira oruç benim rızam içindir, onun mükâfatını da (hakkıyla) sadece ben veririm'."


    Öneri Formu
35571 MU000691 Muvatta, Sıyam, 22

Bize Süleyman b. Harb, ona Şu‘be, ona Abbas el-Cüreyrî, ona da Ebu Osman, Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Can dostum bana, ölünceye kadar terk etmeyeceğim şu üç şeyi tavsiye etti: Uyumadan önce vitir kılmamı, her aydan üç gün oruç tutmamı ve kuşluk vaktinde iki rekât namaz kılmamı."


    Öneri Formu
40671 DM001495 Darimi, Salat, 151

Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona Habîb b. Ebu Sâbit, ona Ebu Mutavvis, ona babası (Mutavvis), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Herhangi bir ruhsat ve hastalık olmaksızın ramazan ayından bir gün oruç tutmayan kimse için, sene boyunca oruç tutsa da bütün yıl tuttuğu oruçları o orucun kazası yerine geçmez."


    Öneri Formu
41599 DM001755 Darimi, Savm, 18