448 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Sâlim, ona da babası (İbn Ömer), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bilal sabah ezanını geceleyin okur. Siz (sahurda) İbn Ümmü Mektûm'un ezanını işitene kadar yiyip içmeye devam edin." Ebu İsa (Tirmizî), bu konuda İbn Mesud, Âişe, Üneyse, Enes (b. Mâlik), Ebu Zer ve Semüre'den de hadis rivayet edildiğini söylemiştir. Ebu İsa ayrıca, İbn Ömer hadisinin, hasen-sahih olduğunu da belirtmiştir. İlim ehli geceleyin okunan ezan hususunda ihtilaf etmiştir. Bazısı müezzinin geceleyin okuduğu ezanı yeterli görüp tekrar okumasının gerekli olmadığını ifade etmiştir ki bu, Mâlik, İbn Mübârek, Şâfiî, Ahmed ve İshak'ın görüşüdür. Bazısı da, müezzin geceleyin ezan okuduğunda (sabah namazının vakti girdiğinde) ezanı tekrar okur demiştir. Süfyan es-Sevrî de bu görüştedir. (Bize) Hammâd b. Seleme, ona Eyyûb, ona Nâfi ona da İbn Ömer'in şöyle rivayet ettiğini söylemiştir: "Bilal ezanı geceleyin okumuştu. Nebî (sav) ondan (ezanda) şöyle söylemesini de istemişti 'İnsanlar uykudadır.' Ebu İsa, bu rivayetin mahfuz olmadığını (şâz olduğunu), sahih olan rivayetin Ubeydullah b. Ömer ve başkalarının Nâfi'den, onun da İbn Ömer'den Hz. Peygamber'in (sav) buyurduğu şu hadis olduğunu nakletmiştir: "Bilal ezanı geceleyin okur. Sizler, (sahurda) İbn Ümmü Mektûm'un ezanını işitene kadar yiyip içmeye devam edin.' Abdülaziz b. Ebu Revvâd'ın Nâfi'den rivayet ettiğine göre Hz. Ömer'in tayin ettiği müezzini geceleyin ezan okumuş, Ömer de (sabah namazının vakti girdiğinde) ezanı tekrar okumasını emretmiştir. Bu hadis, Nâfi'in Hz. Ömer'den naklettiği rivayet munkatı olduğu için sahih değildir. Belki de Hammad b. Seleme (yukarıdaki) rivayetiyle, bu konuda sahih olan rivayetin; Ubeydullah ve daha pek çok kimsenin Nâfi'den, onun İbn Ömer'den; yine Zührî'nin, Sâlim'den, onun da İbn Ömer vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği 'Bilal ezanı geceleyin okur' hadisi olduğunu kastetmiştir. Hammâd rivayeti sahih olsaydı, (yukarıda sahih olduğu ifade edilen Zührî) hadisinin bir manası kalmazdı. Nitekim o hadiste Rasulullah (sav), 'Bilal ezanı geceleyin okur' buyurmuş, ashabına da gelecek zaman ile alakalı bir emirde bulunup 'Bilal ezanı geceleyin okur (siz de o zaman şöyle yapın)' demiştir. Sabah namazının vakti girmeden önce okuduğunda ezanı tekrar etmesini emretseydi 'Bilal ezanı geceleyin okur' buyurmazdı. Ali b. el-Medînî de 'Hammad b. Seleme'nin Eyyûb'dan, onun Nâfi'den, onun da İbn Ömer vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği hadis mahfuz değildir. Hammad b. Seleme bu hadiste hata etmiştir' demiştir.
Bize Müsedded, ona İsmail, ona Eyyûb, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) aşure günü oruç tutmuş ve o günün oruçlu geçirilmesini emretmiştir. Ramazan orucu farz kılındığında ise aşure orucu terk edildi." Abdullah b. Ömer, adeti olduğu oruca denk gelmesi dışında aşure orucunu tutmazdı.
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habîb, ona İrâk b. Mâlik, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Kureyş halkı, cahiliye döneminde aşure gününü oruçlu geçirirdi. Sonra Rasulullah (sav) da aşure orucunu emretti. Nihayet ramazan orucu farz kılındı ve Hz. Peygamber (sav) 'Dileyen aşure orucunu tutsun, dileyen tutmasın' buyurdu."
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona Abdülazîz b. Suheyb, ona da Enes b. Mâlik'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Sahur yapın. Çünkü sahurda bereket vardır."
Bize Ebu Âsım, ona Yezid b. Ebu Ubeyd, ona da Seleme b. Ekvâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav), aşure günü insanlara şu çağrıda bulunması için bir adam gönderdi: '(Bugün) yemek yemiş olanlar, günün kalanını oruçlu olarak tamamlasın (ravilerden biri şüpheye düşüp bu ifadeyi 'oruç tutsun' şeklinde söylemiştir), yemek yemeyenler de yemeyip (oruç tutsun)'."
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr b. Dinâr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr b. As'ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) ona şöyle buyurmuştur: "Allah'a en sevimli gelen namaz, Davud'un (as) namazıdır. Allah'a en sevimli gelen oruç da yine Davud'un (as) orucudur. Davud (as), gecenin yarısında uyur, üçte birinde namaz için kalkar, (geride kalan) altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.
Bize Ebu Velid, ona Şu‘be, ona Abdülmelik, ona Ziyâd’ın azatlısı Kazaa, ona da Ebu Said el-Hudri (ra), Hz. Peygamber’in (sav), beni hayrete düşüren ve çok sevindiren şu dört şeyi buyurduğunu nakletmiştir: "Kadınlar, beraberinde kocası ya da mahremi bulunmadan iki günlük mesafede yolculuğa çıkamaz. Ramazan bayramı ve kurban bayramı günlerinde oruç tutulmaz. Sabah namazını kılındıktan sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar namaz kılınmaz. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ ve benim Mescidim'den (Mescid-i Nebî) ibaret şu üçü dışındaki herhangi bir mescit için yolculuğa çıkılmaz."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb; (T) Bana Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah b. Mübarek, ona Muhammed b. Ebu Hafsa, ona Zührî (İbn Şihâb), ona da Urve, Âişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Müslümanlar ramazan orucu farz kılınmadan, aşure (muharrem ayının onuncu) günü oruç tutarlardı. O günde Kâbe'ye örtü örtülürdü. Allah (cc) ramazan orucunu farz kılınca, Allah Rasulü (sav) 'Aşure orucunu tutmak isteyen tutsun, istemeyen de tutmasın' buyurdu."
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona da Ziyâd'ın mevlâsı olan Kazaa, ona da Hz. Peygamber'le (sav) birlikte on iki savaşa katılmış olan Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'den duyduğum veya Hz. Peygamber'in (sav) söylediği, benim de çok hoşuma giden ve hayretimi çeken dört şey vardır: 'Hiçbir kadın yanında kocası veya mahremi bulunmadığı halde iki günlük mesafede yolculuğa çıkamaz. Ramazan ve kurban bayramları günlerinde oruç yoktur. İki namaz kılındıktan sonra namaz yoktur; ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar, sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar. Şu üç mescid dışında hiçbir mescid için yolculuğun meşakkatine katlanılmaz: Mescid-i Haram, benim mescidim (Mescid-i Nebî) ve Mescid-i Aksâ'."
Bize Abdullah b. Münîr, ona Yezid b. Harun, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Muhammed b. Cafer b. Zübeyr b. Avvâm b. Huveylid, ona da Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, Aişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'nin (sav) huzuruna gelip 'Yandım!' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Neyin var, ne oldu?' diye sordu. Adam 'Ramazan ayında hanımımla beraber oldum' dedi. O esnada Hz. Peygamber'e (sav) arak denilen (içi hurma dolu) bir sepet getirildi. Rasulullah (sav) 'O yanan kişi nerede?' buyurdu. Adam 'Benim' deyince, Nebî (sav) de 'Al bunları sadaka olarak dağıt' buyurdu."