86 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe (el-Absî) ve İbnü's-Serh, o ikisine Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona İbn Ebu Necih (es-Sekafi), ona (Abdurrahman) b. Amir (el-Mekkî), ona da Abdullah b. Amr (es-Sehmî) (Rasulullah buyurdu demeden nakletti.) –İbnü's-Serh'e göre ise Abdullah- Nebi (sav) şöyle buyurdu dedi: "Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüzün hakkını tanımayan bizden değildir." [Ebû Davud; seneddeki İbn Âmir'in Abdurrahman b. Amir olduğunu söylemiştir.]
Açıklama: Rivayette yer alan 'bizden değilidir' vurgusu, böyle davranmayanların müslüman olmadığını ifade etmek için kullanılmış bir beyan değildir. Ancak müslümanların en önemli vasfı olarak zikredilen ilişki biçiminini ihlal etmenin ne kadar büyük bir hata olduğunu anlatmaktadır.
Bize Muhammed b. Abdurrahim, ona el-Muallâ b. Mansur, ona Hüşeym, ona Mansur, ona İbn Sirin, ona İbn Ala, ona Ala b. el-Hadrami rivayet ettiğine göre; Hz. Peygamber'e (sav) bir mektup yazmış ve mektuba kendi adıyla (yani el-Ala'dan Allah'ın Resulüne diyerek) başlamıştı."
Bize Hennâd b. Serî, ona Ebu Ahvas, ona Mansur, ona da Rib'î b. Hirâş rivayet etmiş ve bana rivayet edildiğine göre Amir oğullarından bir adam, Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girmek için izin istedi diyerek önceki hadisi manen rivayet etti. [Ebû Davud şöyle dedi: Aynı şekilde bu hadisi bize Müsedded, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona da Rib'î rivayet etmiş; ancak Rib'î, Amir oğullarından bir adamdan (bana rivayet edildi)' ifadesini kullanmamıştır.]
Bize Ebu Rebi', ona İsmail b. Zekeriya, ona Hişam b. Urve, ona babası (ya da başka biri), Ebu Hureyrenin şu sözünü rivayet etmiştir: Ebû Hüreyre iki adam gördü, bunlardan birine diğerini göstererek 'bu senin neyindir?' diye sordu. Adam, 'babamdır' diye cevap verdiğinde, "'o halde onu ismi ile çağırma, onun önünde yürüme, ondan önce de oturma'" diye kendisini uyardı.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Ya'la b. Ata, ona Ebu Hemmam Abdullah b. Yesar, ona Ebu Abdurrahman el-Fihrî şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte Huneyn'de bulundum. Sıcağının şiddetli olduğu bir günde yürüdük. Derken bir ağacın gölgesinde konakladık. Güneş batınca teçhizatımı kuşandım ve atıma bindim. Çadırında bulunan Rasulullah'ın (sav) yanına geldim: (Esselamü aleyküm ya Rasulullah ve rahmetullahi ve berekatühü) Ey Allah'ın Rasulü! Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun diyerek selam verdim. Yola çıkma vakti geldi dedim. "Evet" dedi. Sonra Bilal'e, "Ey Bilal! Haydi kalk" buyurdu. Bunun üzerine Bilal, hemen buyur, emrine amadeyim. Canım sana feda olsun diyerek semure ağacının altından sıçradı. (Öyle ki) gölgesi sanki bir kuş gölgesi gibi gözüktü. Hz. Peygamber (sav): "Bana atımı eğerle" buyurdu. Bilal hemen iki tarafı liften mamul kibir veren ve gösterişten uzak bir eğer çıkardı ve atı eğerledi. Hz. Peygamber (sav) ata bindi, biz de atlarımıza bindik. Sonra Ebu Abdurrahman hadisi rivayet etti. [Ebû Davud, Ebu Abdurrahman el-Fihrî'nin bu hadisten başka hadis rivayet etmediğini söylemektedir. Bu hadis Ya'la b. Ata'nın rivayetidir. Onu kendisinden talebesi Hammad b. Seleme rivayet etmiştir.]
Bize Hafs b. Ömer, ona Şube, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Ümame b. Sehl b. Huneyf, ona Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir. Kureyzalılar Sa'd'ın hakemliğine razı olup (kalelerinden) inince Rasulullah (sav), Sa'd'a bir haberci gönderdi. Bunun üzerine Sa'd, bembeyaz bir eşek üzerinde oraya geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "Haydi efendinizin ya da en hayırlınızın (huzurunda) kalkın" buyurdu. Sa'd Rasulullah'ın (sav) yanına gelip oturdu.