8054 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona Şuayb, ona Leys, ona Halid, ona İbn Ebu Hilal, ona Nuaym el-Mücmir şöyle nakletmiştir: "Ebu Hureyre'nin arkasında namaz kıldım. Namazda (sesli okumaya) 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek başladı. Daha sonra Ümmü'l-Kur'an'ı (Fatiha Süresi) okudu. 'Gayril'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn' dedikten sonra 'âmin' dedi. Arkasındaki cemaat de 'âmin' dedi. Her secde ettiğinde 'Allahu Ekber' diyordu. İkinci rekattaki oturuştan kalkarken 'Allahu Ekber' dedi. Selam verdikten sonra da 'Canımı elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, namazı Allah Rasulü'ne (sav) en çok benzeyeniniz benim' dedi."
Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Eğar Ebu Abdullah, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü melekler mescidin kapılarına oturur ve Cuma namazına gelenleri kaydeder. İmam (hutbe irad etmek üzere minbere) gittiğinde melekler defterleri kapatır." [Ebu Hureyre der ki: Sonra Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurdu:] "Cumaya ilk giden kimse bir deve, sonra giden bir sığır, sonra giden bir koyun kurban etmiş gibi sevap kazanır. Ondan sonra giden bir kaz, ondan sonra giden bir tavuk, ondan sonra giden kimse de bir yumurta (sadaka vermiş gibi) sevap kazanır."
Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan, ona Zührî ona Said, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü oldu mu mescidin her bir kapısında melekler, cumaya gelenleri geliş sırasına göre yazarlar. İmam, (hutbeye) çıkınca defterler kapatılır ve (melekler) hutbeyi dinlerler. Cuma namazına ilk saatlerde gelenler bir deve, sonra gelenler sığır, sonra gelenler koç kurban etmiş sevabı kazanırlar." Ravi der ki: Hz. Peygamber (sav) tavuk ve yumurtaya varıncaya kadar (sırasıyla bir dizi sadaka) saydı.
Bize Züheyr b. Harb, ona Abdurrahman b. Mehdî; (T) Bize İshak b. İbrahim, ona Ebu Nadr, ona Abdülaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, ona amcası Mâcişûn b. Ebu Seleme, ona A'rec (bu hadisi) bu isnad ile rivayet etmiş ve rivayetinde "Rasulullah (sav) namaza başladı mı tekbir alır sonra 'veccehtü vechî… yüzümü çevirdim' duasını okur, ardından 'Ben Müslümanların ilkiyim' derdi. Başını rükûdan kaldırdı mı 'semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve leke’l hamd' derdi. Yine '(Allah) ona suret verip suretini en güzel şekilde yaratandır' derdi. Selam verdikten sonra da 'Allah'ım önceden işlediklerimi mağfiret buyur' derdi." diyerek hadisi sonuna kadar rivayet etmiş, ancak 'teşehhüd ile selam arasında' ibaresini zikretmemiştir.
Açıklama: hadisin tam metni için M001812 numaralı rivayete bakınız.
Bize İsmail b. Mesud, ona Yezid b. Zürey', ona Mamer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir. "İmam, 'gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' dediğinde siz de 'âmîn' deyiniz. Zira melekler de imam 'âmîn' dediğinde 'âmîn' derler, Kimin 'âmîn' demesi, meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse daha önce işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Ahmed b. Menî', ona İsmail b. İbrahim, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Necâşî'nin (cenaze) namazını kılıp (namazda) dört tekbir getirmiştir. Bu konuda İbn Abbas, İbn Ebu Evfâ, Câbir, Yezîd b. Sâbit ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Yezîd b. Sâbit, Zeyd b. Sâbit'in kardeşi olup (Yezîd), Sâbit'ten daha büyüktür. (Yezîd), Bedir savaşına katılmış, Zeyd ise Bedir'de hazır bulunamamıştır. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Hüreyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabından ve başkalarından olan ilim ehlinin büyük çoğunluğu nezdinde amel, buna göredir. Onlar, cenaze namazında dört tekbir getirilmesini benimsemişlerdir ki bu, Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes, İbn Mübârek, Şâfiî, Ahmed (b. Hanbel) ve İshak b. (Râhûye)'nin de görüşüdür.
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ebu Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Biriniz 'âmin' deyince, melekler de semada 'âmin' der. Eğer bunların biri ötekine denk gelirse, onun (âmin diyenin) geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Harun b. Muhammed b. Bekkâr b. Bilal, ona Muhammed b. İsâ b. Kasım b. Sumey, ona Zeyd b. Vâkid, ona Busr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlanî, ona da Ebu Derda şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) 'Namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen bir kimseyi bağışlamak Aziz ve Celil Allah üzerine bir haktır. İster hicret etmiş olsun, isterse doğduğu yerde ölsün' buyurdu. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bunu bundan dolayı sevinsinler diye insanlara haber verelim mi?' dedik. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Şüphesiz cennetin yüz derecesi vardır, her iki derecenin arası gök ile yer arası kadardır. Allah, yolunda cihad eden kimselere bu cennetleri hazırlamış bulunuyor. Eğer müminlere zorluk vermeyecek ve onlara binmeleri için binek temin edebilme imkânını bulabilecek olsaydım ve benden geri kaldıklarından ötürü üzülmeyeceklerini bilseydim hiçbir seriyyeden (askeri birlikten) geri kalmaz, onlarla giderdim. Yemin ederim, (Allah yolunda) öldürülmeyi, sonra diriltilmeyi, sonra tekrar öldürülmeyi çok arzu ederdim."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."