117 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Nuaym, ona Kuteybe b. Saîd, ona İsmail b. Cafer, ona el-Alâ’, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kıyâmet günü, hakları mutlaka sahiplerine ödeyeceksiniz! Hiç şüphe yok ki, boynuzlu davardan boynuzsuzun hakkı mutlaka alınacaktır.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Kuteybe ve diğerlerinden rivayet etmiştir.
Açıklama: Hayvanlar arasında yapılacağı belirtilen muhakeme ifâdesini mübalağa manasına hamletmek gerekir. Bu da kul hakkı adına insanlar arasında meydana gelen hiçbir şeyin ihmal edilmeyeceği, tek tek her şeyin mutlaka hesabının sorulacağı ve kimsenin hakkının kimsede bırakılmayacağı anlamındadır. Kur’ân-ı Kerîm’de, kıyâmet günü hayvanların da yeniden diriltilip haşredileceğine dair âyetler bulunmaktadır. Meselâ Tekvîr sûresinde; “Vahşi hayvanlar haşredildiği zaman” (Tekvîr, 5) buyurulur. En’âm sûresinde de şöyle buyurulur: “Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi Allah’ın mahlûku olmasın!... Sonra onların tümü Rableri huzurunda toplanacaklardır.” (En’âm, 38) Âyetlerde geçen hayvanların haşredileceği ifâdesini müfessirler değişik şekillerde yorumlamışlardır. Bazılarına göre maksat, kıyâmetin kopması sırasında meydana gelen dehşet üzerine hayvanların bir araya toplanmasıdır. Bazılarına göre de, insanların kendilerine yaptıkları zulümlerden dolayı, uğradıkları zararları gidermek üzere Allah tarafından bir araya getirilmeleridir. Bazılarına göre ise, insanlar tarafından sevilen hayvanların âhirette kendilerini sevenlerle birlikte olmalarıdır.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs, ona Osman b. Saîd ed-Dârimî, ona kırâat yoluyla Ebû’l-Yemân, ona Şuayb b. Ebî Hamza, ona ez-Zührî, ona Talha b. Abdullah b. Avf, ona Abdurrahman b. Amr b. Sehl, ona da Saîd b. Zeyd, Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini işittiğini haber vermiştir: “Kim bir miktar araziyi haksız yere ele geçirirse, o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunu el-Buhârî Ebû’l-Yemân’dan rivayet etmiştir.
Açıklama: “Boynuna dolanır” cümlesinin; haksız yere gasp ettiği o toprak parçası, yedi kat yerin dibine kadar boynuna sarılır, bunun günahı boynuna dolanır, yerin dibine batırılır şeklinde farklı izahları yapılmıştır. Gasp eden insana bu muâmelenin mahşerde yapılması da, onu bütün mahlûkatın gözleri önünde rezil etmek ve teşhir etmek içindir.
Bize Kûfe’de Ebû Muhammed Cenâh b. Nezîr b. Cenâh el-Kadî el-Muhâribî, ona Ebû’l-Kasım Abdurrahman b. el-Hasan el-Esedî el-Hemezânî Mekke dönüşünde, ona İbrahim b. el-Hüseyin, ona Âdem b. Ebî İyâs, ona Şu’be, ona Adiy b. Sabit, ona da anne tarafından babasının dedesi olan Abdullah b. Yezîd el-Ensârî şöyle demiştir: “Rasûlullah (sav) yağmalamayı ve insanların uzuvlarını kesmeyi yasakladı.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Âdem b. Ebî İyâs’tan rivayet etmiştir.
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hafız, ona Ebû’n-Nadr el-Fakîh, ona Ali b. Tayfur, ona Ali b. Hucr, ona İsmail b. Cafer, ona el-Alâ’, ona Abbas b. Sehl b. Sa’d, ona da Saîd b. Zeyd(ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kim haksız olarak bir karış araziyi ele geçirirse, kıyâmet günü Cenâb-ı Hak o araziyi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolar.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Ali b. Hucr ve diğerlerinden rivayet etmiştir.
Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona Vüheyb, ona Süheyl, ona babası, ona da Ebû Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuş: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, o yer yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunu Müslim, Cerîr vasıtasıyla Süheyl b. Ebî Salih’den rivayet etmiştir.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Ebû Saîd b. el-A’râbî, ona el-Hasan b. Muhammed ez-Za’ferânî, ona Muhammed b. Ubeyd et-Tanâfisî, ona Muhammed b. Amr, ona Yahya b. Abdurrahman b. Hâtıb, ona Abdullah b. ez-Zübeyr b. el-Avvâm, ona da ez-Zübeyr b. el-Avvâm şöyle demiştir: “Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler” (Zümer, 31) meâlindeki âyet gelince Zübeyr şöyle dedi: “-Ey Allah’ın rasûlü! Dünyada birbirimize karşı işlediğimiz kusurların muhâkemesi âhirette tekrar edilecek mi?” “- Evet, birbirinize karşı işlediğiniz kusurların muhakemesi ahirette mutlaka tekrar edilecek ve neticede her hak sahibine hakkı mutlaka verilecektir.” Bunun üzerine Zübeyr, “Vallahi o zaman iş çok çetin olacatır” dedi.
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr, ona Muhammed b. el-Fadl b. Cabir, ona Abdulcebbâr b. Asım, ona İsmail b. Ayyâş, ona Şurahbîl b. Müslim, ona da Ebû Ümâme el-Bâhilî (ra), veda haccında hutbede Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini işittiğini haber vermiştir: “Azîz ve Celîl olan Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir, dolayısıyla vâris için vasiyete gerek yoktur.”
Bize Bağdat’ta Ebû’l-Hüseyin b. el-Fadl el-Kattân, ona Abdullah b. Cafer, ona Yakub b. Süfyan, ona Muhammed b. Beşşâr, ona Ebû Âmir, ona Abdülmelik b. el-Hasan, ona Abdurrahman b. Ebî Saîd, ona Umâre b. Hârise ed-Damrî, ona da Amr b. Yesribî ed-Damrî şöyle demiş: “Mina’da Hz. Peygamber’in (sav) hutbesini dinledim. Hutbede şöyle demişti: “İnsana, din kardeşinin gönül rızasıyla verdiği maldan başka hiçbir mal helal değildir.” Rasûlullah’ın (sav) bu sözünü duyduğunda kendisine şöyle sordu: “- Ey Allah’ın Rasûlü! Ben, amca oğlunun sürüsüne rastlasam, sürüden bir koyun alsam ve onu kessem, ne dersiniz, bundan dolayı bana bir şey gerekir mi?” “- Yanında bıçak ve ateş varken Habtu’l-Cemîş’de bir kuzuya rastlasan bile ona dokunma!” Denildi ki: Habtu’l-cemîş, Hicaz bölgesinde Mekke ile el-Câr arasnda bir yerdir ve orada hiçbir canlı yaşamamaktadır.
Bize İmam Ebû’t-Tayyib Sehl b. Muhammed b. Süleyman, ona Ebû Amr İsmail b. Nüceyd es-Sülemî, ona Muhammed b. Eyyub, ona Sehl b. Bekkâr, ona Ebân b. Yezîd, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Muhammed b. İbrahim’in rivayet ettiğine göre; Ebû Seleme b. Abdurrahman bir arazi davası münasebetiyle Hz. Âişe’nin (ra) huzuruna çıkmış, Hz. Âişe (ra) de ona şöyle demiş: “- Ya Ebâ Seleme! Araziden sakın! Çünkü ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, kıyâmet günü o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.”
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr, ona Hişâm b. Ali, ona İbn Recâ’, ona Harb, ona Yahya, ona Muhammed b. İbrahim, ona da Ebû Seleme’nin anlattığına göre; kendisinin insanlarla bir arazi davası vardı. Bunun üzerine Hz. Âişe’nin (ra) huzuruna çıkmış, bu meseleyi ona anlatmış, o da şöyle demiş: “- Ya Ebâ Seleme! Araziden uzak dur, çünkü ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, kıyâmet günü o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Harb b. Şeddâd ve Ebân b. Yezîd vasıtasıyla Yahya b. Ebî Kesîr’den, el-Buhârî de başka iki vecihten yine Yahya’dan rivayet etmiş ve o iki ravi ile de istişhâd etmiştir.