5013 Kayıt Bulundu.
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona İbn Ebu Zi'b, ona Said el-Makburî, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah hapşırmayı sever, esnemeyi ise çirkin görür. Birinize esneme geldiğinde gücü yettiğince ona mani olsun. Esnerken Hâh! Hâh! diye ses çıkarmasın. Zira bu hal şeytandandır ve onu güldürür."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Aclân, ona Sümey, ona Ebû Salih'in rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) hapşıracağı zaman elini ya da elbisesini ağzına tutar, hapşırırken sesini kısar yahut alçak sesle hapşırırdı" Ebu Hureyre'nin "sesini kısar" yahut "alçak sesle hapşırırdı" kelimelerinden hangisini zikrettiği hususunda ravi Yahya şüphe etmiştir.
Bize Muhammed b. Davud b. Süfyan ve Huşeyş b. Esram, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona Ebu Hureyre Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın, müslüman kardeşi üzerindeki hakkı beştir: Selamı almak, aksırana yerhamukallah diyerek hayır duada bulunmak, davete icabet etmek, hastalandığında ziyaret etmek ve cenazesine katılmak."
Bize Musa b. İsmail, ona Abdülaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Biriniz hapşırdığı zaman elhamdülillahi alâ külli hâl/Her halim için Allah'a (cc) hamd olsun desin. (Onu duyan) kardeşi yahut arkadaşı da yerhamükallah/Allah (cc) seni bağışlasın desin. Hapşıran da buna mukabil yehdîkümüllahu ve yüslihu bâleküm/Allah (cc) sizi hidayetten ayırmasın ve halinizi İslam'a uygun eylesin desin."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Aclân, ona da Said b. Ebu Said'in rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Kardeşine üç kere(ye kadar) dua et/Yerhamükallah de. Bundan fazla hapşırıyor ise nezle olmuş demektir."
Bize Muhammed b. Davud b. Süfyan ve Huşeyş b. Esram, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona Ebu Hureyre Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın, müslüman kardeşi üzerindeki hakkı beştir: Selamı almak, aksırana yerhamukallah diyerek hayır duada bulunmak, davete icabet etmek, hastalandığında ziyaret etmek ve cenazesine katılmak."
Bize İbnü's-Serh, ona İbn Vehb, ona Abdullah b. el-Müseyyeb, ona Dahhak b. Şurahbîl, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim, erkeklerin –veya insanların- gönüllerini kendine bağlamak için güzel konuşmayı öğrenirse, Allah kıyamet günü onun ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder."
Açıklama: "Ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder" ifadesi, mübalağa manasına hamledilmelidir. Çünkü bir günah, yapılan bir ibadetin iptaline sebep olmaz; aksine bir hayır, işlenen bir günahın affına vesile olabilir. Burada maksat, insanları kandırmak amacıyla laf ebeliği yapmanın meşru olmadığıdır. Çünkü bu tür sözlere yalan ve riya mutlaka karışır. Güzel sözle insanları etkilemeye çalışmanın meşru görülmemesi, bâtılın insanlara telkini ile ilgilidir. Yoksa Kur'an-ı Kerîm, baştan başa güzel sözden ibarettir. Hatta insanların benzerini söylemekten âciz kaldıkları bir edebî şaheserdir. Öyleyse burada yasaklanan, bâtılın güzel sözlerle süslenerek insanların kandırılmaya çalışılmasıdır. Çünkü bu yolla bâtılın hak, hakkın bâtıl gibi gösterilmesi söz konusudur. Güzel sözün insanları etkilediği de asla inkâr edilemez. Nitekim Hz. Peygamber de güzel sözün sihir gibi büyüleyici bir etkiye sahip olduğunu söylemektedir.
Bize Ebu Velid et-Tayalisî, ona Şube, ona el-A'meş, ona Ebû Salih ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Birinizin içinin irin ile dolu olması, şiirle dolu olmasından daha hayırlıdır." [Ebu Ali (el-Lü'lü'î) dedi ki: Ebu Ubeyd'in şöyle dediği nakledilir: (Hadisin) açıklaması (şudur): (Burada yerilen şey) kişinin kalbinin kendisini Kur'an'dan ve Allah'ı zikirden alıkoyacak derecede şiirle dolu olmasıdır. (Ama kişinin içinde) baskın olan Kur'an ve ilim olunca bize göre böyle bir kişinin içi şiirle dolu demek değildir. "Muhakkak ki sözlerin bazıları sihir (gibi) dir." Sanki (bu hadisin) manası şudur: Bir kimse (bazen) konuşmasını bir başkasını övme derecesine çıkarır ve söylediği de doğru olur. Böylece insanların kalpleri sözüne yönelir (inanır). Sonra (bu adam) daha önce övmüş olduğu kimseyi kötüler, (yine) söylediği doğrudur. Böylece insanların kalpleri bu diğer sözüne yönelir (inanır). (İşte bu kişi) Sanki bu şekilde dinleyenleri büyülemiştir.]
Açıklama: Hz. Aişe (r.anha) hadiste yerilen şiirin Hz. Peygamber'in (sav) hicvedildiği şiir olduğuna dikkat çekmiştir (bk. Zerkeşî, el-İcâbe li-îrâdi me'stedrekethü Âʾişe ale’sahâbe [Beyrut, 1970], 122).
Bize İsa b. Hammad el-Mısrî, ona Leys, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre nakletmiştir. "Said b. Ebu Said dedi ki: Bildiğim kadarıyla Ebu Hureyre bu hadisi aynı mana ile doğrudan Rasulullah'a (sav) nispet ederek (merfu olarak) nakletmiştir." [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Ebu Nuaym, ona Musa b. Kays, ona Muhammed b. Aclân, ona Said, ona Ebu Hureyre, ona da Rasulullah'tan (sav) nakletmiştir.]
Açıklama: İlgili rivayet için bk. D005034.
Bize İsa b. Hammad el-Mısrî, ona Leys, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre nakletmiştir. "Said b. Ebu Said dedi ki: Bildiğim kadarıyla Ebu Hureyre bu hadisi aynı mana ile doğrudan Rasulullah'a (sav) nispet ederek (merfu olarak) nakletmiştir." [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Ebu Nuaym, ona Musa b. Kays, ona Muhammed b. Aclân, ona Said, ona Ebu Hureyre, ona da Rasulullah'tan (sav) nakletmiştir.]
Açıklama: İlgili rivayet için bk. D005034.