5002 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abbad, ona Hatim –b. İsmail- ona da Yakub b. Mücahid'in naklettiğine göre İbn Ebu Atik şöyle demiştir: Ben ve Kasım, Aişe'nin (r.anha) yanında bir şeyler konuştuk. Kasım (b. Muhammed b. Ebu Bekir), konuşurken çok hata yapan biriydi. Kendisi bir cariyenin (ümmüveled) oğluydu. Aişe ona; sana ne oluyor ki, şu yeğenimin konuştuğu gibi konuşmuyorsun? Ama bu konuşmanın sana nereden geldiğini anladım. Bunu annesi yetiştirdi, seni de annen yetiştirdi dedi. Bunun üzerine Kasım kızdı ve sinirlendi. Aişe'nin sofrasının getirildiğini görünce Kasım kalktı. Aişe ona; nereye? diye sorunca, namaz kılacağım diye cevap verdi. Aişe; otur! dedi. Kasım; namaz kılacağım diye karşılık verdi. Aişe; otur (oraya) vefasız! Ben Hz. Peygamber'i (sav) şöyle buyururken işittim: "Yemek hazırken, büyük veya küçük abdeste sıkışmış iken namaz kılınmaz."
Açıklama: Hz. Âişe yeğeni Kasım'a kendisine kızdığı için değil, sofrayı bırakıp kalkması nedeniyle "vefasız" demiş, halası ve büyüğü olarak onu terbiye etmek istemiştir (bk. Kadı Iyaz, İkmâlü's-Mu'lim (Mansure, 1998), 2/495).
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Hz. Aişe’nin rivayet ettiğine göre; "Nebi (sav) kıble tarafındaki duvarda bir tükürük yahut bir sümük ya da bir balgam görmüş ve onu kazımıştır."
Bize Yahya b. Yahya ve Kuteybe b. Said, ona Yahya, ona Kuteybe, ona Ebu Avane, ona Katade, ona da Enes b. Malik'ten rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Mescitte tükürmek bir küçük günahtır, kefareti ise onu gömmektir."
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma ed-Dübaî ile Şeyban b. Ferruh, o ikisine Mehdi b. Meymun, ona Ebu Uyeyne'nin azatlısı Vasıl, ona Yahya b. Ukayl, ona Yahya b. Yamer, ona Ebu Esved ed-Düeli, ona da Ebu Zer'in rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "İyisiyle kötüsüyle ümmetimin amelleri bana gösterildi. Ümmetimin güzel amelleri arasında, yoldan rahatsız verici şeylerin giderilmesinin bulunduğunu gördüm. Kötü amelleri arasında mescide atılan ve üzeri kapatılmayan balgam olduğunu gördüm."
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona babası, ona Kehmes, ona Yezid b. Abdullah b. eş-Şıhhir, ona da babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kıldım, onun tükürdüğünü, sonra da onu ayakkabısı ile sürterek temizlediğini gördüm."
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Amr en-Nakıd, onlara Süfyan, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre; "Nebi (sav) Mescidin kıble tarafında bir balgam gördü, onu bir çakıl taşı ile kazıdıktan sonra kişinin sağ tarafına yahut önüne tükürmesini yasakladı. Fakat (tükürecekse) sol tarafına yahut sol ayağının altına tükürmesini emir buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Üsame; (T) Bize İbn Nümeyr, ona babası, onlara Ubeydullah; (T) Bize Kuteybe ve Muhammed b. Rumh, o ikisine Leys b. Sa'd; (T) Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail –yani İbn Uleyye-, ona da Eyyüb; (T) Bize İbn Râfi', ona İbn Ebu Fudeyk, ona ed-Dahhâk –yani İbn Osman-; (T) Bize Harun b. Abdullah, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, onlara Nafi', ona da İbn Ömer rivayet ettiğine göre; "Nebi (sav) Mescidin kıble tarafında bir balgam gördü." -Ancak Dahhâk’ın rivayetinde; kıble tarafında bir balgam denilmiştir-. [Buradan itibaren Malik'in rivayet ettiği manada hadis rivayet edilmiştir.]
Bize Yahya b. Habib el-Harisi, ona Halid -yani İbn el-Haris-, ona Şube'nin şöyle dediğini rivayet etti: Katade'ye mescitte tükürmeye dair soru sordum da o Enes b. Malik Rasulullah'ın (sav); "mescitte tükürmek bir küçük günahtır, kefareti ise onu gömmektir" buyururken dinledim dedi.
Bize Amr en-Nakıd, ona İsmail b. Uleyye, ona el-Cüreyrî, ona Ebu Nadre, Ebu Said'in şöyle anlattığını rivayet etti: Hayber’in fethinden daha yeni çıkmıştık ki Rasulullah'ın (sav) ashabı olarak bizler, bu bitkiyi –sarımsağı- yemek durumunda kaldık. Halk açtı. Bu sebeple sarımsaklardan patlayasıya yedik; sonra mescide gittik. Rasul-i Ekrem (sav) kokuyu alınca; "her kim bu pis kokulu bitkiden yemişse sakın mescidde bize yaklaşmasın!" buyurdu. Bunun üzerine cemaat; sarımsak haram kılındı, sarımsak haram kılındı dedi. Cemaatin bu sözü, Hz. Peygamber'in (sav) kulağına gidince; "ey insanlar! Allah'ın bana helal kıldığı bir şeyi haram etmek benim elimde değildir. Fakat sarımsak, kokusundan hoşlanmadığım bir bitkidir" buyurdu.