5002 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Nüfeyl ve Ahmed b. Yunus, onlara Züheyr, ona da Simak şöyle rivayet etmiştir: "Cabir b. Semure'ye Hz. Peygamber'le (sav) birlikte çok oturur muydunuz? diye sordum. O evet otururduk. Hz. Peygamber (sav) sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğana kadar yerinden ayrılmaz, güneş doğunca kalkardı diye cevap verdi."
Bize İbn Nüfeyl ve Ahmed b. Yunus, onlara Züheyr, ona da Simak şöyle rivayet etmiştir: "Cabir b. Semure'ye Hz. Peygamber'le (sav) birlikte çok oturur muydunuz? diye sordum. O evet otururduk. Hz. Peygamber (sav) sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğana kadar yerinden ayrılmaz, güneş doğunca kalkardı diye cevap verdi."
Bana Kuteybe b. Said (ve bir benzerini Said b. Abdülcebbar), Kuteybe'ye Rifâ'a b. Yahya b. Abdullah b. Rifa'a b. Rafi', ona babasının amcası Muaz b. Rifa'a b. Rafi', ona da babası (Rifa'a b. Rafi') şöyle demiştir: Rasulullah'ın (sav) arkasında namaz kıldım. Derken Rifa'a (yani ben) hapşırdı(m) -Kuteybe rivayette Rifa'a dememiştir- (Rifa'a devamla dedi ki:) Sonra da Elhamdülillahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh mübâreken aleyh, kemâ yuhıbbü Rabbünâ ve yerdâ/En çok, en güzel, en bereketli ve Rabbimizin sevdiği, razı olduğu gibi hamd Allah'a mahsustur, diye dua ettim. Rasulullah (sav) namazını bitirince bize döndü ve "namazda konuşan kimdi?" diye sordu. [Ravi devamında, bu hadisi Malik'in naklettiği rivayete benzer biçimde, ancak ondan daha eksiksiz bir şekilde zikretti.]
Bize Velid b. Utbe ed-Dimeşkî ve Mahmud b. Halid, onlara (Muhammed b. Yusuf) el-Firyabî, ona da Subeyh b. Muhriz el-Himsî, ona Ebu Musbih el-Makrâî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Biz sahabe olan ve sözlerin en güzelini söyleyen Ebu Züheyr en-Nümeyri ile otururduk. Bizden birisi dua etti mi; (Duanı) aminle bitir. Gerçekten amin, sayfanın üzerine vurulan mühür gibidir derdi. Ebu Züheyr dedi ki: size bundan bahsedeyim mi? Bir gece Rasulullah'la (sav) birlikte (dışarıya) çıkmıştık. Devamlı ve ısrarla dua eden bir adamın yanına geldik. Bunun üzerine Nebi (sav) durup onu dinlemeye başladı ve "eğer mühürlerse cennetti kazandı" dedi. Cemaatten birisi ne ile mühürleyecek? diye sordu. "Aminle" diye cevap verdi. Bunun üzerine Nebi'ye (sav) soru soran kimse gitti (ve o dua eden) adama varıp dedi ki, ey filan, aminle bitir ve müsterih ol. [Bu, Mahmud (b. Halid) (rivayetinin) lâfzıdır.] [Ebû Davud dedi ki; el-Makrai -Himyer'den bir kabile (ismi)dir.]
Açıklama: Hz. Peygambere isnad edilmeyen bu mevkuf habere bakılınca, aksıran kimsenin «Elhamdü Lillah» cümlesi ile yetinmemesi ve buna «Rabbilalemîn» sözünü eklemesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu takdirde aksıranın şöyle demesi gerekir: «Elhamdü üllâhi Rabbilalemîn.» Ancak bu şekilde hamd edene, melekler rahmet dileyeceği anlaşılır. Fakat bu konuda sahîh hadislerde böyle bir kayıt bulunmamaktadır. Gelecek hadîs-i şerife bakılsın.
Bize bu hadisi Yahya b. Fadl es-Sicistani, Hişam b. Ammar ed-Dımaşkî ve Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımaşkî -hadis Yahya b. Fadl es-es-Sicistani'nin lafızlarıyla rivayet edilmiştir-, onlara Hatim b. İsmail, ona da Ebu Hazre Yakub b. Mücahid'in rivayet ettiğine göre Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit şöyle demiştir: Biz Cabir b. Abdullah'ın yanına geldik, o sırada (mahallesinin) mescidindeydi. Bize şunları anlattı: Hz. Peygamber (sav) bu mescidimize geldi. O sırada elinde İbn Tâb cinsinden bir hurma salkımının kurumuş dalı vardı. Şöyle bir baktı ve mescidin kıble tarafında bir balgam gördü. Hemen oraya doğru giderek elindeki dal ile onu temizledi. Sonra bize "hanginiz, Allah'ın kendisinden yüz çevirmesinden hoşnut olur?" diye sordu. Ardından şöyle buyurdu: "Sizden biri namaza durduğunda yüzünü Allah'a dönmüş olur. Binaenaleyh kıble tarafına doğru yahut sağınıza sakın ola tükürmeyin! Sol tarafınıza, ayak altına tükürebilirsiniz. İlla tükürmeniz gerekiyorsa elbisenizi şöyle yapın!" Hz. Peygamber (sav) burada, elbisesini ağzına götürdü ve (önce tükürür gibi, sonra) tükürüğü ovalar gibi yaptı. Ardından da "Bana abîr (bir çeşit koku) getirin," buyurdu. O mahalleden olan bir genç fırlayıp evine gitti ve elinde halûk (denilen bir çeşit koku) ile geri geldi. Rasulullah (sav) onu aldı, elindeki dalın ucuna sürdü, ardından onunla tükürüğün izini temizledi. [Cabir dedi ki: İşte o günden sonra sizler, mescitlerinizde halûk bulundurur oldunuz.]
Bize bu hadisi Yahya b. Fadl es-Sicistani, Hişam b. Ammar ed-Dımaşkî ve Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımaşkî -hadis Yahya b. Fadl es-es-Sicistani'nin lafızlarıyla rivayet edilmiştir-, onlara Hatim b. İsmail, ona da Ebu Hazre Yakub b. Mücahid'in rivayet ettiğine göre Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit şöyle demiştir: Biz Cabir b. Abdullah'ın yanına geldik, o sırada (mahallesinin) mescidindeydi. Bize şunları anlattı: Hz. Peygamber (sav) bu mescidimize geldi. O sırada elinde İbn Tâb cinsinden bir hurma salkımının kurumuş dalı vardı. Şöyle bir baktı ve mescidin kıble tarafında bir balgam gördü. Hemen oraya doğru giderek elindeki dal ile onu temizledi. Sonra bize "hanginiz, Allah'ın kendisinden yüz çevirmesinden hoşnut olur?" diye sordu. Ardından şöyle buyurdu: "Sizden biri namaza durduğunda yüzünü Allah'a dönmüş olur. Binaenaleyh kıble tarafına doğru yahut sağınıza sakın ola tükürmeyin! Sol tarafınıza, ayak altına tükürebilirsiniz. İlla tükürmeniz gerekiyorsa elbisenizi şöyle yapın!" Hz. Peygamber (sav) burada, elbisesini ağzına götürdü ve (önce tükürür gibi, sonra) tükürüğü ovalar gibi yaptı. Ardından da "Bana abîr (bir çeşit koku) getirin," buyurdu. O mahalleden olan bir genç fırlayıp evine gitti ve elinde halûk (denilen bir çeşit koku) ile geri geldi. Rasulullah (sav) onu aldı, elindeki dalın ucuna sürdü, ardından onunla tükürüğün izini temizledi. [Cabir dedi ki: İşte o günden sonra sizler, mescitlerinizde halûk bulundurur oldunuz.]
Bize Muhammed b. Amr, ona Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Seleme b. Küheyl ve Muhammed b. Velid b. Nüveyfi', onlara Küreyb'in rivayet ettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Sa'd b. Bekir oğulları Dımâm b. Sa'lebe'yi elçi olarak Hz. Peygamber'e (sav) gönderdiler. Dımâm, Rasulullah'a (sav) geldi, devesini mescidin kapısında ıhtırdı ve bağladı. Sonra mescide girdi. (Ravi), bir önceki hadise benzer şekilde hadisi(n bu kısmını) nakletti. (Sonra Dımâm), Abdülmuttalib'in oğlu hanginiz? diye sordu. Hz. Peygamber (sav), "Abdülmuttalib'in oğlu benim" diye cevap verdi. Dımâm, Ey Abdülmuttalib'in oğlu! dedi. Buradan itibaren ravi hadisin kalan kısmını rivayet etti.