حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ قَالَ حَدَّثَنِى زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - قَدِمَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم سَبْىٌ فَإِذَا امْرَأَةٌ مِنَ السَّبْىِ قَدْ تَحْلُبُ ثَدْيَهَا تَسْقِى ، إِذَا وَجَدَتْ صَبِيًّا فِى السَّبْىِ أَخَذَتْهُ فَأَلْصَقَتْهُ بِبَطْنِهَا وَأَرْضَعَتْهُ ، فَقَالَ لَنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتَرَوْنَ هَذِهِ طَارِحَةً وَلَدَهَا فِى النَّارِ » . قُلْنَا لاَ وَهْىَ تَقْدِرُ عَلَى أَنْ لاَ تَطْرَحَهُ . فَقَالَ « اللَّهُ أَرْحَمُ بِعِبَادِهِ مِنْ هَذِهِ بِوَلَدِهَا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19640, B005999
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ قَالَ حَدَّثَنِى زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - قَدِمَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم سَبْىٌ فَإِذَا امْرَأَةٌ مِنَ السَّبْىِ قَدْ تَحْلُبُ ثَدْيَهَا تَسْقِى ، إِذَا وَجَدَتْ صَبِيًّا فِى السَّبْىِ أَخَذَتْهُ فَأَلْصَقَتْهُ بِبَطْنِهَا وَأَرْضَعَتْهُ ، فَقَالَ لَنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَتَرَوْنَ هَذِهِ طَارِحَةً وَلَدَهَا فِى النَّارِ » . قُلْنَا لاَ وَهْىَ تَقْدِرُ عَلَى أَنْ لاَ تَطْرَحَهُ . فَقَالَ « اللَّهُ أَرْحَمُ بِعِبَادِهِ مِنْ هَذِهِ بِوَلَدِهَا » .
Tercemesi:
Bize (Said) İbn Ebu Meryem, ona Ebu Gassan (Muhammed b. Mutarrif), ona Zeyd b. Eslem, ona babası (Eslem el-Adevî), ona da Ömer b. Hattab'ın (ra) rivayet ettiğine göre:
Rasulullah'a (sav) (Hevâzîn kabilesinden) bazı esirler getirilmişti. Bir de baktık ki esirler arasındaki bir kadın göğsünden süt sağıp çocuklara içiriyor. Esirler arasında bir çocuk bulduğunda hemen onu alıp bağrına basıp emziriyordu. Rasulullah (sav) bize "Ne dersiniz, sizce bu kadın çocuğunu ateşe atmak ister mi?" diye sordu. Biz de: "hayır elinden geldiğince atmaz" dedik. Rasulullah (sav) da şöyle buyurdu: "Allah, kullarına bu kadının çocuğuna olan merhametinden çok daha fazla merhametlidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 18, 2/492
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Zeyd Eslem el-Adevi (Eslem)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebû Ğassân Muhammed b. Mutarrif el-Leysî (Muhammed b. Mutarrif b. Davud b. Mutarrif b. Abdullah)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
KTB, ADAB
Savaş, esirlere muamele
حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا عبد الوهاب قال حدثنا أيوب عن عمرو بن سعيد عن حميد بن عبد الرحمن قال حدثني ثلاثة من بنى سعد كلهم يحدث عن أبيه : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم دخل على سعد يعوده بمكة فبكى فقال ما يبكيك قال خشيت أن أموت بالأرض التي هاجرت منها كما مات سعد قال اللهم اشف سعدا ثلاثا فقال لي مال كثير يرثنى ابنتى أفأوصى بمالى كله قال لا قال فبالثلثين قال لا قال فالنصف قال لا قال فالثلث قال الثلث والثلث كثير إن صدقتك من مالك صدقة ونفقتك على عيالك صدقة وما تأكل امرأتك من طعامك لك صدقة وإنك أن تدع أهلك بخير أو قال بعيش خير من أن تدعهم يتكففون الناس وقال بيده
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164760, EM000520
Hadis:
حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا عبد الوهاب قال حدثنا أيوب عن عمرو بن سعيد عن حميد بن عبد الرحمن قال حدثني ثلاثة من بنى سعد كلهم يحدث عن أبيه : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم دخل على سعد يعوده بمكة فبكى فقال ما يبكيك قال خشيت أن أموت بالأرض التي هاجرت منها كما مات سعد قال اللهم اشف سعدا ثلاثا فقال لي مال كثير يرثنى ابنتى أفأوصى بمالى كله قال لا قال فبالثلثين قال لا قال فالنصف قال لا قال فالثلث قال الثلث والثلث كثير إن صدقتك من مالك صدقة ونفقتك على عيالك صدقة وما تأكل امرأتك من طعامك لك صدقة وإنك أن تدع أهلك بخير أو قال بعيش خير من أن تدعهم يتكففون الناس وقال بيده
Tercemesi:
— Sa'd'ın oğullarından üçü de babalarından rivayet ettiklerine göre, Resûlüllah (SaÜaliahü Aleyhi ve Sellenı), Mekke'de hasta olan Sa'd'ın ziyaretine vardı. Sa'd (Peygamberi görünce) ağladı. Peygamber ona sordu:
*— Neden ağlıyorsun?» Sa'd:
— Hicret etmiş olduğum yerde ölmekten korkuyorum. Nitekim Sa'd İbni Havle böyle olmuştu, (Medine'ye hicretinden sonra Mekke'de vefat etmişti.) dedi. Peygamber üç defa:
«— Allah'ım! Sa'd'a şifa ver!» diye dua etti. Sa'd dedi ki:
— Benim çok malım var; bana bir kızım varis oluyor. Malımın tamamını vasiyyet edeyim mi? Peygamber:
«— Hayır!» dedi. Sa'd :
— Üçte ikisini edeyim mi? dedi. Peygamber: «— Hayır!» dedi. Sa'd :
— Yarısını? dedi. Peygamber: «— Hayır!» buyurdu. Sa'd :
— Üçte birini? dedi. Peygamber :
«— Üçte biri (vasiyyet et), üçte bir çoktur. Malından verdiğin (fakirlere) sadakan bir sadakadır. Çoluk çocuğuna yedirdiğin tir sadakadır. Zevcenin, senin yemeğinden yediği de senin için hır sadakadır. Senin çoluk çocuğunu mal ile bırakman (yahut geçimle, dedi), onları insanlara avuç açıp dilenir bırakmandan daha hayırlıdır.» buyurdu.
Ravi demiştir ki:
— Peygamber eli ile (işaret ederek) söyledi.[1011]
Bu hadîs-i şerifi, Hz. Sa'd ibni E b i V a k k a s 'in üç oğlu babalarından rivayet etmişlerdir. Bu çocukları adları, Âmir, Mus'ab ve M u h a m m e d 'dir. Şimdi hatıra gelir ki, Sa'd hastalığında varis olarak geriye bir kız çocuğun bırakmak üzere olduğunu hastalık halinde Hz.
Peygamber'e ifade ettiğinde bu üç çocuklardan neden bahsedilmemişti?
Peygamber Efendimizin S a ' d hazretlerini ziyaret etmeleri. Veda Haccı ve bir rivayete göre de Mekke fethi zamanlarına tesadüf etmektedir. Peygamberimizin şifa ve bereket duaları makbul olmuş ve S a ' d bu hastalıktan kurtularak 45 yıl daha yaşamıştır. Bu müddet içerisinde hal terceme-sinde anlatıldığı gibi, İslâm'a pek çok yararları dokunmuş ve müşrikler kendisinden zarar görmüştür. İşte bu hastalığından sonra geçen 45 yıl içinde doğup yetişen çocukları, yukarda adları geçen oğulları oluyor.
Bilgi için ve 499 ve Sa'd İbni Ebi Vakkas'ın hal tercemesi için 24 sayılı hadîslere ve açıklamalarına bakılsın.
Sonuç olarak, hastaya şifa bulması İçin dua etmek sünnettir.[1012]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 520, /415
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Selase Min Benî Sa'd (Selase Min Benî Sa'd)
3. Humeyd b. Abdurrahman el-Himyerî (Humeyd b. Abdurrahman)
4. Ebu Said Amr b. Saîd el-Kuraşî (Amr b. Saîd)
5. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
6. Ebu Muhammed Abdülvehhab b. Abdülmecid es-Sakafî (Abdulvehhab b. Abdulmecid b. Salt)
7. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Aile, eşler, arasında ilişkiler
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
KTB, ADAB
KTB, HASTA, HASTALIK
KTB, SADAKA
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, çeşitleri
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
Vasiyet, malın ne kadarı?
Açıklama: Zü'l-yedeyn "uzun kollu" anlamına gelmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20563, B006051
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ صَلَّى بِنَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الظُّهْرَ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ سَلَّمَ ، ثُمَّ قَامَ إِلَى خَشَبَةٍ فِى مُقَدَّمِ الْمَسْجِدِ ، وَوَضَعَ يَدَهُ عَلَيْهَا ، وَفِى الْقَوْمِ يَوْمَئِذٍ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ ، فَهَابَا أَنْ يُكَلِّمَاهُ ، وَخَرَجَ سَرَعَانُ النَّاسِ فَقَالُوا قَصُرَتِ الصَّلاَةُ . وَفِى الْقَوْمِ رَجُلٌ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَدْعُوهُ ذَا الْيَدَيْنِ فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ أَنَسِيتَ أَمْ قَصُرَتْ . فَقَالَ « لَمْ أَنْسَ وَلَمْ تَقْصُرْ » . قَالُوا بَلْ نَسِيتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « صَدَقَ ذُو الْيَدَيْنِ » . فَقَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ، ثُمَّ كَبَّرَ ، فَسَجَدَ مِثْلَ سُجُودِهِ أَوْ أَطْوَلَ ، ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَكَبَّرَ ، ثُمَّ وَضَعَ مِثْلَ سُجُودِهِ أَوْ أَطْوَلَ ، ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَكَبَّرَ .
Tercemesi:
Bize Hafs b. Ömer, ona Yezid b. İbrahim, ona Muhammed (b. Sirin), ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bize öğle namazını iki rekat kıldırdı sonra da selam verdi. Sonra mescidin önündeki bir ağaca doğru kalktı ve elini onun üzerine koydu. O sırada cemaatte Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Peygamber'e (namazı iki rekat kılmaları sebebiyle) bir şey sormaya çekindiler. Acele çıkmak isteyenler de çıktılar sonra da kendi kendilerine şöyle dediler: "Namaz kısaldı." Yine cemaatte Rasulullah'ın (sav) "Zü'l-yedeyn" dediği bir adam vardı. Rasulullah'a (sav): "Ey Allah'ın Rasulü "Unuttun mu, yoksa namaz mı kısaldı?" diye sordu. Rasulullah (sav) da: "Ne unuttum, ne de namaz kısaldı" buyurdu. Zü'l-yedeyn: "Aksine, unuttun Ey Allah'ın Rasulü" dedi. Ardından Rasulullah (sav) "Zü'l-yedeyn doğru söyledi" dedi, sonra da kıldırmadığı iki rekat namazı kıldırdı. Sonra selam verdi. Sonra da tekbir alıp secdeye gitti. Her zaman ki secdesi gibi veya daha uzun bir secde yaptı. Sonra başını kaldırdı ve tekbir getirdi. Sonra tekrar tekbir getirip başını secdeye koydu. Her zamanki secdesi gibi veya daha uzun bir secde yaptı. Sonra başını kaldırıp tekbir getirdi. (Sonra da selam verdi.)
Açıklama:
Zü'l-yedeyn "uzun kollu" anlamına gelmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 45, 2/500
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Yezid b. İbrahim et-Tüsteri (Yezid b. İbrahim)
4. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
Namaz, Sehiv secdesi, yapılışı, yeri, zamanı
Namaz, yanılmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20576, B006063
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ مَكَثَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم كَذَا وَكَذَا يُخَيَّلُ إِلَيْهِ أَنَّهُ يَأْتِى أَهْلَهُ وَلاَ يَأْتِى ، قَالَتْ عَائِشَةُ فَقَالَ لِى ذَاتَ يَوْمٍ « يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ أَفْتَانِى فِى أَمْرٍ اسْتَفْتَيْتُهُ فِيهِ ، أَتَانِى رَجُلاَنِ ، فَجَلَسَ أَحَدُهُمَا عِنْدَ رِجْلَىَّ وَالآخَرُ عِنْدَ رَأْسِى ، فَقَالَ الَّذِى عِنْدَ رِجْلَىَّ لِلَّذِى عِنْدَ رَأْسِى مَا بَالُ الرَّجُلِ قَالَ مَطْبُوبٌ . يَعْنِى مَسْحُورًا . قَالَ وَمَنْ طَبَّهُ قَالَ لَبِيدُ بْنُ أَعْصَمَ . قَالَ وَفِيمَ قَالَ فِى جُفِّ طَلْعَةٍ ذَكَرٍ فِى مُشْطٍ وَمُشَاقَةٍ ، تَحْتَ رَعُوفَةٍ فِى بِئْرِ ذَرْوَانَ » . فَجَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « هَذِهِ الْبِئْرُ الَّتِى أُرِيتُهَا كَأَنَّ رُءُوسَ نَخْلِهَا رُءُوسُ الشَّيَاطِينِ ، وَكَأَنَّ مَاءَهَا نُقَاعَةُ الْحِنَّاءِ » . فَأَمَرَ بِهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأُخْرِجَ . قَالَتْ عَائِشَةُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَهَلاَّ - تَعْنِى - تَنَشَّرْتَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَمَّا اللَّهُ فَقَدْ شَفَانِى ، وَأَمَّا أَنَا فَأَكْرَهُ أَنْ أُثِيرَ عَلَى النَّاسِ شَرًّا » . قَالَتْ وَلَبِيدُ بْنُ أَعْصَمَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُرَيْقٍ حَلِيفٌ لِيَهُودَ .
Tercemesi:
Bize el-Humeydî (Abdullah b. Zübeyr), ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şu kadar vakit ikamet etti, kendisine ailesinin yanına gitmediği halde gitmiş gibi gösterilirdi. Aişe dedi ki: Bir gün bana: "Ey Aişe! Allah bana, hakkında fetva istediğim bir hususta bana fetva verdi. Şöyle ki: Yanıma iki adam geldi. Bunlardan birisi ayaklarımın, diğeri ise başımın yanına oturdu. Ayaklarımın yanındaki, başımın yanındakine: 'Bu adamın nesi var?' diye sordu. Diğeri de: 'Buna tıbb yapılmış, yani sihir yapılmış' dedi. 'Ona kim sihir yaptı' dediğinde, diğeri: 'Lebid b. A'sam' diye cevap verdi. Sonra da: 'Bu sihir ne ile yapılmış' diye sordu. Diğeri de: 'Zervan Kuyusu'nun içinde büyük bir taşın altında bir tarak, tararken dökülen saçlar ve erkek hurmanın kurumuş kabuğu ile yapılmıştır' dedi. Sonra Rasulullah (sav) bu kuyuya gitti ve: 'Bana (rüyamda) gösterilen kuyu işte budur. Kuyunun etrafındaki hurma ağaçlarının başları (uçları), şeytanların başları gibidir. Kuyunun suyu ise (içine atılanlar sebebiyle) kına rengi gibidir.' Rasulullah (sav) (kuyudan sihir malzemelerinin çıkarılmasını) emretti de onlar dışarı çıkarıldı. Aişe (büyüyü kastederek): 'Ey Allah'ın Rasulü! Bunu yapanı niçin (aşığa çıkarıp) yaymıyorsun?' Rasulullah (sav) da: 'Allah beni iyileştirdi. Ben bunu söyleyip de insanlara sihir şerrini yaymak istemem' buyurdu." Aişe dedi ki: Velid b. A'sam, Zurayk Oğulları'ndan Yahudiler'le müttefik olan bir adamdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 56, 2/502
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
Rüya, doğru çıkanı
Rüya, peygamberlerin
Rüya, rüya ile amel
Rüya, rüyanın tabiri
Sihir, sihir/büyü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20588, B006074
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْفُ بْنُ مَالِكِ بْنِ الطُّفَيْلِ - هُوَ ابْنُ الْحَارِثِ وَهْوَ ابْنُ أَخِى عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لأُمِّهَا - أَنَّ عَائِشَةَ حُدِّثَتْ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ قَالَ فِى بَيْعٍ أَوْ عَطَاءٍ أَعْطَتْهُ عَائِشَةُ وَاللَّهِ لَتَنْتَهِيَنَّ عَائِشَةُ ، أَوْ لأَحْجُرَنَّ عَلَيْهَا . فَقَالَتْ أَهُوَ قَالَ هَذَا قَالُوا نَعَمْ . قَالَتْ هُوَ لِلَّهِ عَلَىَّ نَذْرٌ ، أَنْ لاَ أُكَلِّمَ ابْنَ الزُّبَيْرِ أَبَدًا . فَاسْتَشْفَعَ ابْنُ الزُّبَيْرِ إِلَيْهَا ، حِينَ طَالَتِ الْهِجْرَةُ فَقَالَتْ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُشَفِّعُ فِيهِ أَبَدًا ، وَلاَ أَتَحَنَّثُ إِلَى نَذْرِى . فَلَمَّا طَالَ ذَلِكَ عَلَى ابْنِ الزُّبَيْرِ كَلَّمَ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ وَعَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ الأَسْوَدِ بْنِ عَبْدِ يَغُوثَ ، وَهُمَا مِنْ بَنِى زُهْرَةَ ، وَقَالَ لَهُمَا أَنْشُدُكُمَا بِاللَّهِ لَمَّا أَدْخَلْتُمَانِى عَلَى عَائِشَةَ ، فَإِنَّهَا لاَ يَحِلُّ لَهَا أَنْ تَنْذُرَ قَطِيعَتِى . فَأَقْبَلَ بِهِ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ مُشْتَمِلَيْنِ بِأَرْدِيَتِهِمَا حَتَّى اسْتَأْذَنَا عَلَى عَائِشَةَ فَقَالاَ السَّلاَمُ عَلَيْكِ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ، أَنَدْخُلُ قَالَتْ عَائِشَةُ ادْخُلُوا . قَالُوا كُلُّنَا قَالَتْ نَعَمِ ادْخُلُوا كُلُّكُمْ . وَلاَ تَعْلَمُ أَنَّ مَعَهُمَا ابْنَ الزُّبَيْرِ ، فَلَمَّا دَخَلُوا دَخَلَ ابْنُ الزُّبَيْرِ الْحِجَابَ ، فَاعْتَنَقَ عَائِشَةَ وَطَفِقَ يُنَاشِدُهَا وَيَبْكِى ، وَطَفِقَ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ يُنَاشِدَانِهَا إِلاَّ مَا كَلَّمَتْهُ وَقَبِلَتْ مِنْهُ ، وَيَقُولاَنِ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم نَهَى عَمَّا قَدْ عَلِمْتِ مِنَ الْهِجْرَةِ ، فَإِنَّهُ لاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ . فَلَمَّا أَكْثَرُوا عَلَى عَائِشَةَ مِنَ التَّذْكِرَةِ وَالتَّحْرِيجِ طَفِقَتْ تُذَكِّرُهُمَا نَذْرَهَا وَتَبْكِى وَتَقُولُ إِنِّى نَذَرْتُ ، وَالنَّذْرُ شَدِيدٌ . فَلَمْ يَزَالاَ بِهَا حَتَّى كَلَّمَتِ ابْنَ الزُّبَيْرِ ، وَأَعْتَقَتْ فِى نَذْرِهَا ذَلِكَ أَرْبَعِينَ رَقَبَةً . وَكَانَتْ تَذْكُرُ نَذْرَهَا بَعْدَ ذَلِكَ فَتَبْكِى ، حَتَّى تَبُلَّ دُمُوعُهَا خِمَارَهَا .
Tercemesi:
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Avf b. Malik b. et-Tufeyl ki o el-Haris'in oğlu ve Rasulullah'ın (sav) eşi Aişe'nin ana bir erkek kardeşinin oğludur. O şöyle demiştir: Aişe'ye bir satış veya vermiş olduğu bir hediye sebebiyle Abdullah b. Zübeyr'in :' Ya Aişe bundan vazgeçer ya da ben onu bundan men ederim' dediği iletildi. Bunun üzerine Aişe: 'Abdullah böyle mi söyledi?' dediğinde, oradakiler 'Evet' dediler. Aişe: Öyleyse, Abdullah b. Zübeyr ile ebediyyen konuşmamak üzere kendimi Allah'a adıyorum.' (İkisi arasındaki) ayrılık uzun sürdü (Abdullah b. Zübeyr barışmak istedi) fakat Aişe: 'Allah'a yemin olsun ki, hayır. Onun için aracı kabul etmem, Allah'a olan yeminimden da dönmem' dedi. Abdullah b. Zübeyr için bu süre iyice uzayınca, Zühre oğullarından Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. Esved b. Abdüyeğus ile konuştu ve onlara: 'Allah için ikinizden şunu istiyorum: Beni muhakkak Aişe'nin huzuruna götüreceksiniz. Gerçekten de Aişe'nin benden uzak durması için kendisini Allah'a yemin etmesi onun için helal olmaz' dedi. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman örtülerine bürünerek (yanlarına Abdullah'ı da alıp) Aişe'nin yanına vardılar ve ondan içeri girmek için izin isteyerek şöyle dediler: 'Allah'ın selamı ve bereketi senin üzerine olsun. Huzuruna gelebilir miyiz?' Aişe de: 'Geliniz' diye izin verdi. Onlar: 'Hepimiz mi gelelim' dediklerinde, Aişe: 'Evet, hepiniz geliniz' dedi. Aişe onların yanında Abdullah b. Zübeyr'in olduğunu bilmiyordu. Onlar içeri girerken Abdullah b. Zübeyr'de onlarla birlikte girdi. Aişe'ye sarıldı, ondan kendisini affetmesini istemeye ve ağlamaya başladı. Bu arada Misver ve Abdurrahman ısrarla Aişe'den onunla konuşmasını ve onu affetmesini istemeye başladılar ve: "Rasulullah (sav) senin yapmış olduğun bu ayrılığı yasakladı. O (sav):'Şüphesiz bir müslümanın, mümin bir kardeşine üç geceden fazla küsmesi helal olmaz' buyurmuştur, dediler." Onlar Aişe'ye (bu hadisi) hatırlatmaya ve böylece baskı ısrar etmeyi arttırınca, Aişe de onlara yeminini hatırlatmaya ve ağlamaya başladı ve onlara:'Ben onunla konuşmayacağıma dair kendimi Allah'a yemin ettim. Bu yemin ise çok şiddetlidir' diyordu. Onlar da Abdullah b. Zübeyr ile konuşuncaya kadar ısrar ettiler. Nihayet Aişe, İbn Zübeyr ile konuştu ve yeminin kefareti olarak kırk tane köleyi azat etti. Bundan sonra da devamlı bu yeminini anar ve gözyaşları başörtüsünü ıslatıncaya kadar ağlardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 62, 2/504
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
Konular:
Adak, Nezir, geçerliliği
Dargınlık, Küsmek, caiz olmaması, üç günden fazla
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
KTB, ADAB
KTB, ADAK
Toplumsal Barış, kavgalı ve küskünleri barıştırmak, barışmak
Yargı, keffaret
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زَيْدِ بْنِ الْخَطَّابِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ اسْتَأْذَنَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَعِنْدَهُ نِسْوَةٌ مِنْ قُرَيْشٍ يَسْأَلْنَهُ وَيَسْتَكْثِرْنَهُ ، عَالِيَةً أَصْوَاتُهُنَّ عَلَى صَوْتِهِ ، فَلَمَّا اسْتَأْذَنَ عُمَرُ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ ، فَأَذِنَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَضْحَكُ فَقَالَ أَضْحَكَ اللَّهُ سِنَّكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى فَقَالَ « عَجِبْتُ مِنْ هَؤُلاَءِ اللاَّتِى كُنَّ عِنْدِى ، لَمَّا سَمِعْنَ صَوْتَكَ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ » . فَقَالَ أَنْتَ أَحَقُّ أَنْ يَهَبْنَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْهِنَّ فَقَالَ يَا عَدُوَّاتِ أَنْفُسِهِنَّ أَتَهَبْنَنِى وَلَمْ تَهَبْنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَ إِنَّكَ أَفَظُّ وَأَغْلَظُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِيهٍ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا لَقِيَكَ الشَّيْطَانُ سَالِكًا فَجًّا إِلاَّ سَلَكَ فَجًّا غَيْرَ فَجِّكَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20600, B006085
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زَيْدِ بْنِ الْخَطَّابِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ اسْتَأْذَنَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَعِنْدَهُ نِسْوَةٌ مِنْ قُرَيْشٍ يَسْأَلْنَهُ وَيَسْتَكْثِرْنَهُ ، عَالِيَةً أَصْوَاتُهُنَّ عَلَى صَوْتِهِ ، فَلَمَّا اسْتَأْذَنَ عُمَرُ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ ، فَأَذِنَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَضْحَكُ فَقَالَ أَضْحَكَ اللَّهُ سِنَّكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى فَقَالَ « عَجِبْتُ مِنْ هَؤُلاَءِ اللاَّتِى كُنَّ عِنْدِى ، لَمَّا سَمِعْنَ صَوْتَكَ تَبَادَرْنَ الْحِجَابَ » . فَقَالَ أَنْتَ أَحَقُّ أَنْ يَهَبْنَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْهِنَّ فَقَالَ يَا عَدُوَّاتِ أَنْفُسِهِنَّ أَتَهَبْنَنِى وَلَمْ تَهَبْنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَ إِنَّكَ أَفَظُّ وَأَغْلَظُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِيهٍ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا لَقِيَكَ الشَّيْطَانُ سَالِكًا فَجًّا إِلاَّ سَلَكَ فَجًّا غَيْرَ فَجِّكَ » .
Tercemesi:
Bize İsmail (b. Ebu Üveys), ona İbrahim (b. Sad), ona Salih b. Keysan, ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattab, ona Muhammed b. Sad, ona da babası (Sad b. Ebu Vakkas) şöyle demiştir: Ömer b. Hattab (ra) Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelmek için izin istedi. Bu sırada Rasulullah'ın (sav) yanında Kureyş kabilesinden bazı kadınlar vardı ve kendilerine daha fazla verilmesini istiyorlardı. Bu esnada sesleri de Rasulullah'ın (sav) sesinden daha yüksek tonda çıkıyordu. Ömer içeri girmek için izin istediğinde, kadınlar perdenin arkasına doğru koşuştular. Rasulullah (sav) Ömer'in gelmesine izin verdi. Ömer huzura geldiğinde Rasulullah (sav) gülüyordu. Ömer de bunun üzerine: 'Ey Allah'ın Rasul'ü (sav) anam babam sana feda olsun, Allah seni güldürsün.' (Böyle derken aynı zamanda gülme sebebini de sormuştur.) Rasulullah (sav): "Yanımdaki kadınların şu haline şaşırdım. Onlar senin sesini duydukları gibi perdenin arkasına koşuştular." buyurdu. Ömer de: 'Ey Allah'ın Rasul'ü (sav), sen onların övgülerine daha layıksın' dedi. Sonra kadınlara yöneldi ve: 'Ey nefisleri düşman olan kadınlar! Rasulullah'a (sav) saygı göstermeyip de benden mi çekiniyorsunuz?' dedi. Kadınlar da kendisine yönelip: 'Çünkü sen Rasulullah'tan (sav) daha kaba ve daha ağır konuşuyorsun' dediler. Rasulullah (sav), Ömer'e: "Ey Hattab oğlu, sen kadınlara cevap yetiştirmeyi bırak! Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin olsun ki, sen bir yoldayken Şeytan asla seninle karşılaşmaz, senin gittiğin yoldan başka bir yola yönelip gider" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 68, 2/506
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Muhammed b. Sa'd ez-Zühri (Muhammed b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu Ömer Abdülhamid b. Abdurrahman el-Adevi (Abdülhamid b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattab)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
6. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ قَالَ سَمِعْتُ شَقِيقًا يَقُولُ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ قَسَمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم قِسْمَةً كَبَعْضِ مَا كَانَ يَقْسِمُ ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ وَاللَّهِ إِنَّهَا لَقِسْمَةٌ مَا أُرِيدَ بِهَا وَجْهُ اللَّهِ . قُلْتُ أَمَّا أَنَا لأَقُولَنَّ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُهُ وَهْوَ فِى أَصْحَابِهِ فَسَارَرْتُهُ فَشَقَّ ذَلِكَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَتَغَيَّرَ وَجْهُهُ وَغَضِبَ ، حَتَّى وَدِدْتُ أَنِّى لَمْ أَكُنْ أَخْبَرْتُهُ ثُمَّ قَالَ « قَدْ أُوذِىَ مُوسَى بِأَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ فَصَبَرَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20645, B006100
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ قَالَ سَمِعْتُ شَقِيقًا يَقُولُ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ قَسَمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم قِسْمَةً كَبَعْضِ مَا كَانَ يَقْسِمُ ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ وَاللَّهِ إِنَّهَا لَقِسْمَةٌ مَا أُرِيدَ بِهَا وَجْهُ اللَّهِ . قُلْتُ أَمَّا أَنَا لأَقُولَنَّ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُهُ وَهْوَ فِى أَصْحَابِهِ فَسَارَرْتُهُ فَشَقَّ ذَلِكَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَتَغَيَّرَ وَجْهُهُ وَغَضِبَ ، حَتَّى وَدِدْتُ أَنِّى لَمْ أَكُنْ أَخْبَرْتُهُ ثُمَّ قَالَ « قَدْ أُوذِىَ مُوسَى بِأَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ فَصَبَرَ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyas), ona Ameş (Süleyman b. Mihran), ona da Şakik (b. Seleme) şöyle demiştir: Abdullah (b. Mesud) şöyle dedi: Rasulullah (sav) eskiden yapmış olduğu gibi ganimet mallarını taksim ediyordu. Ensar'dan bir adam: 'Muhakkak bu taksim Allah'ın istemediği bir şekilde gerçekleşmiştir' dedi. Ben de: 'Bu sözü kesinlikle Rasulullah'a söyleyeceğim' dedim. Rasulullah'a geldim, kendisi sahabilerle birlikteydi. Kendisine doğru gittim ve ona durumu haber verdim. O söz Rasulullah'a (sav) ağır geldi, yüzünün rengi değişti ve öfkelendi hatta kendi kendime keşke bunu ona söylemeseydim dedim. Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'a yemin olsun ki Musa'ya bundan daha fazlaysıyla eziyet edilmişti de o sabretti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 71, 2/508
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Hz. Peygamber, kızması
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, ADAB
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi