Giriş

Bize Ahmed b. Cenbel'in talebesi Ebû Abdullah Muhammed b. Ebî Selc el-Bağdâdî, ona Ali b. Hafs, ona İbrahim b. Abdullah b. Hâtıb, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah’ı zikretmek dışında fazla sözden kaçının! Çünkü Allah’ın zikri dışındaki fazla söz, kalbe katılık verir. İnsanların Allah’a en uzak olanı da kalbi katı olanlardır.ذ Bize Ebû Bekir b. Ebî'n-Nadr, ona Ebû'n-Nadr, ona İbrahim b. Abdullah b. Hâtıb, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra), Hz. Peygamber'den (sav) aynı manadaki bir hadisi benzer bir şekilde rivayet etmiştir. Ebû İsâ şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Onu sadece İbrahim b. Abdullah b. Hâtıb'ın rivayetiyle biliyoruz.


Açıklama: Kültürümüzde Hadis projesini ilgilendiren kısım: أَبْعَدَ النَّاسِ مِنَ اللهِ القَلْبُ القَاسِي

    Öneri Formu
14097 T002411 Tirmizi, Zühd, 62

Bize Ahmed b. Manî', ona Yezîd b. Harun, ona Ebû Gassân Muhammed b. Mutarrif, ona Hassân b. Atıyye ona da Ebû Ümâme'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Haya ve az söz, imanın iki şubedir. Sözde ölçüsüzlük ve fazla konuşmak ise nifakın iki şubesidir." Ebû İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Bunu sadece Ebû Gassân Muhammed b. Mutarrif'in rivayeti ile bilmekteyiz. Yine Tirmizî şöyle demiştir: Hadiste geçen "iy" kelimesi az konuşmak, "bezâ" kelimesi ağzını bozmak, "beyân" kelimesi de lüzumundan fazla konuşmak demektir. Tıpkı insanlara hitap ederken sözü uzatıp yayan ve Allah'ın razı olmayacağı şekilde güzel sözlerle insanları öven hatipler gibi.


Açıklama: "Iyy" kelimesi, az konuşmak demektir. Bundan maksat, düşünerek ve ölçülü konuşmak, mâlâyâniye dalmamak, günaha düşmekten ve edebiyat yaparak güzel sözlerle insanları büyülemekten sakınmaktır. Hayâ ve ölçülü konuşmak, imanın eseridir. Çünkü insanı, Allah’tan hayâ ederek çirkin işleri terk etmeye sevk eden âmil iman olduğu gibi, ölçüsüz konuşmayı terk ettiren de imandır. Hasılı iman, her türlü iyilik ve kötülüğün menşei olduğu gibi, hayânın da, ölçülü olmanın da menşeidir. “Beyân” fesâhat demektir. Maksat ölçüsüzlük, yalana ve harama aldırmamak sadece güzel sözlerle insanları büyülemektir, tekellüftür. İşte hayâsızlık ve süslü, ama yalan-yanlış sözler de nifâkın alâmetidir. Yani bunların menşei, nifaktır

    Öneri Formu
271739 T002027 Tirmizi, Birr ve Sıla, 80


    Öneri Formu


    Öneri Formu


    Öneri Formu


    Öneri Formu


    Öneri Formu
46288 HM008703 İbn Hanbel, II, 360


    Öneri Formu


    Öneri Formu

Bize Ebû Tahir el-Fakîh, ona Ebû Bekir Muhammed b. Ömer b. Hafs ez-Zâhid, ona es-Seriy b. Huzeyme, ona da Ebu Nuaym rivayet etti. (T) Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, bu ikisine İsa b. Abdurrahman, ona Talha el-Yâmî, ona Abdurrahman b. Avsece, ona da el-Berâ şöyle söyledi: Hz. Peygamber’e (sav) bir bedevî geldi ve 'Ey Allah’ın Rasûlü, beni cennete sokacak olan bir amel söyle!' dedi. Rasulullah (sav): "Sözü kısa tutarsan, meseleyi arz etmiş olursun. Dolayısıyla insanı âzâd et ve kölenin bağını çöz" buyurdu. Bedevî, 'Ey Allah’ın Rasûlü, bu ikisi aynı şey midir?' diye sorunca, "Hayır! kişiyi âzâd etmek, onun âzâdını tek başına yapmaktır. Kölenin bağını çözmek ise, onun âzâdlığını ödemesine yardım etmektir. Bir de sütlü deveyi hediye etmek ve zalim akrabaya yardım etmektir” diye karşılık verdi, Hz. Peygamber. Adam, 'Buna kimin gücü yeter?' deyince, Rasûlullah (sav), "Öyleyse aç olanı doyur, susamışa su ver!" buyurdu. Adam, 'Buna da gücüm yetmezse?' deyince, "O zaman iyiliği emret, kötülüklere mani ol!" buyurdu. Adam, 'Buna da gücü yetmezse?” deyince, Hz. Peygamber (sav) "O zaman dilini tut, hayırdan başka söz söyleme!" dedi. [Bu hadisin lafzı Ebû Davud’a aittir.]


    Öneri Formu