Bize Ahmet b. Mualla ed-Dımeşkî, ona Hişam b. Ammar, ona Abdullah b. Yezid el-Bekrî, ona Süleyman b. Ebu Davud, ona Tufeyl b. Sinan, ona Ubeyd b. Umeyr rivayet etti. İbn Ömer'e bir adam 'Rasulullah'ın "Ben şaka yaparım ancak sadece doğruyu söylerim" dediğini işitmetin mi? diye sordu. O da 'evet, işittim' diye cevap verdi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
285783, MKŞML013443
Hadis:
- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ الْمُعَلَّى الدِّمَشْقِيُّ، ثنا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، ثنا عَبْدُ اللهِ بْنُ يَزِيدَ الْبَكْرِيُّ، ثنا سُلَيْمَانُ بْنُ أَبِي دَاوُدَ، عَنْ طُفَيْلِ بْنِ سِنَانٍ، عَنْ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ، قَالَ: سَمِعْتُ رَجُلًا يَقُولُ لِابْنِ عُمَرَ: أَلَمْ تَسْمَعْ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ:
"إِنِّي لَأَمْزَحُ، وَلَا أَقُولُ إِلَّا حَقًّا؟"
قَالَ: نَعَمْ
Tercemesi:
Bize Ahmet b. Mualla ed-Dımeşkî, ona Hişam b. Ammar, ona Abdullah b. Yezid el-Bekrî, ona Süleyman b. Ebu Davud, ona Tufeyl b. Sinan, ona Ubeyd b. Umeyr rivayet etti. İbn Ömer'e bir adam 'Rasulullah'ın "Ben şaka yaparım ancak sadece doğruyu söylerim" dediğini işitmetin mi? diye sordu. O da 'evet, işittim' diye cevap verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr (şamile), Hadisler 13443, 12/391
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şakalaşması
Şaka, şakalaşma
Açıklama: Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir'de [MK013443] ve Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir'de (şamile) [MKŞML013443] rivayet etmiştir. Münâvî, Feyzu’l-kadir'de [FK3/18] farklı bir içerikle rivayet etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
285052, KHA000715
Hadis:
إني لأمزح, ولا أقول إلا حقًّا
Tercemesi:
Kuşkusuz ben de şaka yaparım ve sadece hak/hakikati söylerim.
Açıklama:
Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir'de [MK013443] ve Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir'de (şamile) [MKŞML013443] rivayet etmiştir. Münâvî, Feyzu’l-kadir'de [FK3/18] farklı bir içerikle rivayet etmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, Harfu'l-Hemze me'a'n-Nûn 715, 1/272
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şakalaşması
Bize Ebû Bekir, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona Vehb b. Abd b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir: (T)
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona da Abdullah b. Vehb b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir:
Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in vefatından bir yıl önce ticaret amacıyla Busrâ’ya gitmişti. Yanında Nuaymân (b. Amr) ve Suveybıt b. Harmele de vardı. Bunların ikisi de Bedir’e katılmış sahâbîlerdi. Nuaymân kafilenin azığından sorumluydu. Suveybıt ise mizahı seven şakacı bir kişiydi. Bir gün Nuaymân’ın yanına gelip yemek istedi. O da Ebû Bekir gelmeden veremeyeceğini söyledi. Suveybıt (buna içerlediği için, kendi kendine) “gösteririm ben sana, seni kızdırayım da gör!” dedi.
Yolda giderlerken bir grubun yanından geçiyorlardı. Suveybıt onlara “Bir kölem var, satın alır mısınız?” diye sordu. Onlar “Alırız” dediler. Suveybıt “yalnız biraz ileri geri konuşan bir köledir. Size hür olduğunu söyleyecektir. Eğer böyle dediği vakit onu bırakacaksanız, boşu boşuna alacakmış gibi yapıp da kölem ile benim aramı bozmayın” dedi. Onlar “Endişe etme, satın alacağız” dediler ve on adet genç deve karşılığında Nuaymân’ı satın aldılar. Ardından onun yanına gelip boynuna bir sarık veya urgan taktılar. Nuaymân “İnanmayın şuna, sizinle alay ediyor. Ben hürüm, köle değilim!” dediyse de ona inanmadılar ve “böyle diyeceğini biliyorduk zaten, efendin söylemişti” dediler. Sonra da onu alıp gittiler. Bir süre sonra Hz. Ebû Bekir gelip de oradakiler durumu kendisine anlatınca hemen adamların peşinden gitti ve develeri geri verip Nuaymân’ı aldı. Yolculuk bitip de Medine’ye Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldiklerinde olanları anlattılar. Hz. Peygamber ve ashabı o sene boyunca bu olayı yâd ettikçe gülüştüler.
Açıklama: Hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde yer alan tarikinde, satan ve satılan sahabiler yer değiştirmiş durumdadır. Meşhur bilgiye göre bu şakayı yapan Suveybıt değil, Nuaymân'dır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
272792, İM003719-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ زَمْعَةَ بْنِ صَالِحٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ وَهْبِ بْنِ عَبْدِ بْنِ زَمْعَةَ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ ح وَحَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا زَمْعَةُ بْنُ صَالِحٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ وَهْبِ بْنِ زَمْعَةَ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ قَالَتْ خَرَجَ أَبُو بَكْرٍ فِى تِجَارَةٍ إِلَى بُصْرَى قَبْلَ مَوْتِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِعَامٍ وَمَعَهُ نُعَيْمَانُ وَسُوَيْبِطُ بْنُ حَرْمَلَةَ وَكَانَا شَهِدَا بَدْرًا وَكَانَ نُعَيْمَانُ عَلَى الزَّادِ وَكَانَ سُوَيْبِطٌ رَجُلاً مَزَّاحًا فَقَالَ لِنُعَيْمَانَ أَطْعِمْنِى . قَالَ حَتَّى يَجِىءَ أَبُو بَكْرٍ . قَالَ فَلأُغِيظَنَّكَ . قَالَ فَمَرُّوا بِقَوْمٍ فَقَالَ لَهُمْ سُوَيْبِطٌ تَشْتَرُونَ مِنِّى عَبْدًا لِى قَالُوا نَعَمْ . قَالَ إِنَّهُ عَبْدٌ لَهُ كَلاَمٌ وَهُوَ قَائِلٌ لَكُمْ إِنِّى حُرٌّ . فَإِنْ كُنْتُمْ إِذَا قَالَ لَكُمْ هَذِهِ الْمَقَالَةَ تَرَكْتُمُوهُ فَلاَ تُفْسِدُوا عَلَىَّ عَبْدِى . قَالُوا لاَ بَلْ نَشْتَرِيهِ مِنْكَ . فَاشْتَرَوْهُ مِنْهُ بِعَشْرِ قَلاَئِصَ ثُمَّ أَتَوْهُ فَوَضَعُوا فِى عُنُقِهِ عِمَامَةً أَوْ حَبْلاً . فَقَالَ نُعَيْمَانُ إِنَّ هَذَا يَسْتَهْزِئُ بِكُمْ وَإِنِّى حُرٌّ لَسْتُ بِعَبْدٍ . فَقَالُوا قَدْ أَخْبَرَنَا خَبَرَكَ . فَانْطَلَقُوا بِهِ فَجَاءَ أَبُو بَكْرٍ فَأَخْبَرُوهُ بِذَلِكَ . قَالَ فَاتَّبَعَ الْقَوْمَ وَرَدَّ عَلَيْهِمُ الْقَلاَئِصَ وَأَخَذَ نُعَيْمَانَ . قَالَ فَلَمَّا قَدِمُوا عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَأَخْبَرُوهُ . قَالَ فَضَحِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَصْحَابُهُ مِنْهُ حَوْلاً .
Tercemesi:
Bize Ebû Bekir, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona Vehb b. Abd b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir: (T)
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona da Abdullah b. Vehb b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir:
Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in vefatından bir yıl önce ticaret amacıyla Busrâ’ya gitmişti. Yanında Nuaymân (b. Amr) ve Suveybıt b. Harmele de vardı. Bunların ikisi de Bedir’e katılmış sahâbîlerdi. Nuaymân kafilenin azığından sorumluydu. Suveybıt ise mizahı seven şakacı bir kişiydi. Bir gün Nuaymân’ın yanına gelip yemek istedi. O da Ebû Bekir gelmeden veremeyeceğini söyledi. Suveybıt (buna içerlediği için, kendi kendine) “gösteririm ben sana, seni kızdırayım da gör!” dedi.
Yolda giderlerken bir grubun yanından geçiyorlardı. Suveybıt onlara “Bir kölem var, satın alır mısınız?” diye sordu. Onlar “Alırız” dediler. Suveybıt “yalnız biraz ileri geri konuşan bir köledir. Size hür olduğunu söyleyecektir. Eğer böyle dediği vakit onu bırakacaksanız, boşu boşuna alacakmış gibi yapıp da kölem ile benim aramı bozmayın” dedi. Onlar “Endişe etme, satın alacağız” dediler ve on adet genç deve karşılığında Nuaymân’ı satın aldılar. Ardından onun yanına gelip boynuna bir sarık veya urgan taktılar. Nuaymân “İnanmayın şuna, sizinle alay ediyor. Ben hürüm, köle değilim!” dediyse de ona inanmadılar ve “böyle diyeceğini biliyorduk zaten, efendin söylemişti” dediler. Sonra da onu alıp gittiler. Bir süre sonra Hz. Ebû Bekir gelip de oradakiler durumu kendisine anlatınca hemen adamların peşinden gitti ve develeri geri verip Nuaymân’ı aldı. Yolculuk bitip de Medine’ye Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldiklerinde olanları anlattılar. Hz. Peygamber ve ashabı o sene boyunca bu olayı yâd ettikçe gülüştüler.
Açıklama:
Hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde yer alan tarikinde, satan ve satılan sahabiler yer değiştirmiş durumdadır. Meşhur bilgiye göre bu şakayı yapan Suveybıt değil, Nuaymân'dır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Edeb 24, /598
Senetler:
1. Ümmü Seleme Zevcü'n Nebi (Hind bt. Huzeyfe b. Muğire)
2. Abdullah el-Asğar Abdullah b. Vehb el-Kuraşi (Abdullah b. Vehb b. Zem'a b. Esved b. Muttalib b. Esed b. Abduluzza)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Vehb Zem'a b. Salih el-Yemanî (Zem'a b. Salih)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Adab, gülme adabı
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, şakalaşması
KTB, ADAB
Sahabe, birbirlerine karşı kullandıkları üslup
Şaka, şakalaşma
Ticaret
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُسْهِرٍ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنِى الزُّبَيْدِىُّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مَحْمُودِ بْنِ الرَّبِيعِ قَالَ "عَقَلْتُ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مَجَّةً مَجَّهَا فِى وَجْهِى وَأَنَا ابْنُ خَمْسِ سِنِينَ مِنْ دَلْوٍ ."
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Ebu Müshir, ona Muhammed b. Harb, ona ez-Zübeydî, ona ez-Zührî, ona da Mahmud b. Rabî' şöyle rivayet etmiştir:
"Ben beş yaşlarındayken Hz. Peygamber'in (sav) bir kovadaki sudan ağzına alarak yüzüme püskürttüğünü hatırlıyorum."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1208, B000077
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُسْهِرٍ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنِى الزُّبَيْدِىُّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مَحْمُودِ بْنِ الرَّبِيعِ قَالَ "عَقَلْتُ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مَجَّةً مَجَّهَا فِى وَجْهِى وَأَنَا ابْنُ خَمْسِ سِنِينَ مِنْ دَلْوٍ ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Ebu Müshir, ona Muhammed b. Harb, ona ez-Zübeydî, ona ez-Zührî, ona da Mahmud b. Rabî' şöyle rivayet etmiştir:
"Ben beş yaşlarındayken Hz. Peygamber'in (sav) bir kovadaki sudan ağzına alarak yüzüme püskürttüğünü hatırlıyorum."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İlim 18, 1/212
Senetler:
1. Mahmud b. Rabi' el-Hazreci (Mahmud b. Rabi' b. Süraka b. Amr b. Zeyd b. Abde b. Amira)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Ebu Hüzeyl Muhammed b. Velid ez-Zübeydi (Muhammed b. Velid b. Amir)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Harb el-Havlani (Muhammed b. Harb b. Ebreş)
5. Ebu Müshir Abdula'la b. Müshir el-Ğassani (Abdula'la b. Müshir b. Abdula'la)
6. Muhammed b. Yusuf el-Buhari (Muhammed b. Yusuf)
Konular:
Çocuk, hak ve sorumlulukları
Hz. Peygamber, şakalaşması
KTB, İLİM
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ صَيْفِىٍّ - مِنْ وَلَدِ صُهَيْبٍ - عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ صُهَيْبٍ قَالَ قَدِمْتُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَبَيْنَ يَدَيْهِ خُبْزٌ وَتَمْرٌ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " ادْنُ فَكُلْ " . فَأَخَذْتُ آكُلُ مِنَ التَّمْرِ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " تَأْكُلُ تَمْرًا وَبِكَ رَمَدٌ " . قَالَ فَقُلْتُ إِنِّى أَمْضَغُ مِنْ نَاحِيَةٍ أُخْرَى . فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Bize Abdurrahman b. Abdülvehhab ona Musa b. İsmail, ona İbn Mübarek, ona Abdülhamid b. es-Sayfî ki o Suheyb'ın soyundadır, ona babası, ona da dedesi Suhayb'ın şöyle dediğini rivayet etti:
Ben (bir gün) Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardım. Önünde ekmek ve hurma vardı. Hz. Peygamber (sav) bana;
"Yaklaş ve ye" buyurdu. Ben de hurmadan yemeye başladım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav):
"Sende göz hastalığı bulunduğu halde hurma mı yiyorsun?" buyurdu. Ben de: '(Ağzımın) diğer tarafı ile çiğniyorum' dedim. Rasulullah (sav) (bu sözüme) gülümsedi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32132, İM003443
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ صَيْفِىٍّ - مِنْ وَلَدِ صُهَيْبٍ - عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ صُهَيْبٍ قَالَ قَدِمْتُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَبَيْنَ يَدَيْهِ خُبْزٌ وَتَمْرٌ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " ادْنُ فَكُلْ " . فَأَخَذْتُ آكُلُ مِنَ التَّمْرِ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " تَأْكُلُ تَمْرًا وَبِكَ رَمَدٌ " . قَالَ فَقُلْتُ إِنِّى أَمْضَغُ مِنْ نَاحِيَةٍ أُخْرَى . فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Abdurrahman b. Abdülvehhab ona Musa b. İsmail, ona İbn Mübarek, ona Abdülhamid b. es-Sayfî ki o Suheyb'ın soyundadır, ona babası, ona da dedesi Suhayb'ın şöyle dediğini rivayet etti:
Ben (bir gün) Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardım. Önünde ekmek ve hurma vardı. Hz. Peygamber (sav) bana;
"Yaklaş ve ye" buyurdu. Ben de hurmadan yemeye başladım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav):
"Sende göz hastalığı bulunduğu halde hurma mı yiyorsun?" buyurdu. Ben de: '(Ağzımın) diğer tarafı ile çiğniyorum' dedim. Rasulullah (sav) (bu sözüme) gülümsedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Tıb 3, /558
Senetler:
1. Ebu Yahya Suheyb er-Rumî (Suheyb b. Sinan b. Hâlid b. Amr)
2. Ziyad b. Sayfî er-Rumî (Ziyad b. Sayfî b. Suheyb b. Sinan)
3. Abdülhamid b. Sayfî er-Rumî (Abdülhamid b. Ziyad b. Sayfî b. Suheyb b. Sinan)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
6. Abdurrahman b. Abdulvehhab el-Ammi (Abdurrahman b. Abdulvehhab)
Konular:
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
HZ. PEYGAMBER'İN HİTABETİ
Hz. Peygamber, şakalaşması
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Tedavi, Hz. Peygamber döneminde Tedavi şekilleri,
Tedavi, tedavi olmak
Açıklama: Muhakkike göre bu hadis muhtemelen hasendir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
73906, HM023567
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ صَيْفِيٍّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ
إِنَّ صُهَيْبًا قَدِمَ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَبَيْنَ يَدَيْهِ تَمْرٌ وَخُبْزٌ قَالَ ادْنُ فَكُلْ فَأَخَذَ يَأْكُلُ مِنْ التَّمْرِ فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ بِعَيْنِكَ رَمَدًا فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّمَا آكُلُ مِنْ النَّاحِيَةِ الْأُخْرَى قَالَ فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
Tercemesi:
Bize Ebu’n-Nadr rivayet etti ve şöyle dedi: Bize Abdullah b. Mübarek, Abdülhamid b. Sayfî’den, o babasından, o dedesinden naklettiğine göre şöyle dedi: Suheyb (r.a.) Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanına geldi. Peygamber’in önünde hurma ve ekmek vardı. “Yaklaş, biraz hurma ye” buyurdu. Suheyb hurmadan yemeye başladı. Hz. Peygamber (s.a.v.) ona “Gözünde ağrı var” buyurdu. Suheyb “Ey Allah’ın resulü, diğer taraftan yiyorum” deyince Hz. Peygamber (s.a.v.) gülümsedi.
Açıklama:
Muhakkike göre bu hadis muhtemelen hasendir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Rical min ashabi'n-nebî 23567, 7/676
Senetler:
1. Ebu Yahya Suheyb er-Rumî (Suheyb b. Sinan b. Hâlid b. Amr)
2. Ziyad b. Sayfî er-Rumî (Ziyad b. Sayfî b. Suheyb b. Sinan)
3. Abdülhamid b. Sayfî er-Rumî (Abdülhamid b. Ziyad b. Sayfî b. Suheyb b. Sinan)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
Konular:
Hz. Peygamber, şakalaşması
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Şaka, şakalaşma
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Yiyecekler, Rasulullah zamanındaki
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ شُعْبَةَ ، عَنْ أَبِي التَّيَّاحِ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : إِنْ كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، لَيُخَالِطُنَا حَتَّى يَقُولَ لأَخٍ لِي صَغِيرٍ : يَا أَبَا عُمَيْرٍ ، مَا فَعَلَ النُّغَيْرُ ؟ .
قَالَ أَبُو عِيسَى : وَفِقْهُ هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم ، كَانَ يُمَازِحُ وَفِيهِ أَنَّهُ كَنَّى غُلامًا صَغِيرًا ، فَقَالَ لَهُ : يَا أَبَا عُمَيْرٍ .
وَفِيهِ أَنَّهُ لا بَأْسَ أَنْ يُعْطَى الصَّبِيُّ الطَّيْرَ ، لِيَلْعَبَ بِهِ وَإِنَّمَا ، قَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم : يَا أَبَا عُمَيْرٍ ، مَا فَعَلَ النُّغَيْرُ ؟ لأَنَّهُ كَانَ لَهُ نُغَيْرٌ يَلْعَبُ بِهِ فَمَاتَ ، فَحَزِنَ الْغُلامُ عَلَيْهِ فَمَازَحَهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم : يَا أَبَا عُمَيْرٍ ، مَا فَعَلَ النُّغَيْرُ ؟
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159576, TŞ000236
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ شُعْبَةَ ، عَنْ أَبِي التَّيَّاحِ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : إِنْ كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، لَيُخَالِطُنَا حَتَّى يَقُولَ لأَخٍ لِي صَغِيرٍ : يَا أَبَا عُمَيْرٍ ، مَا فَعَلَ النُّغَيْرُ ؟ .
قَالَ أَبُو عِيسَى : وَفِقْهُ هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم ، كَانَ يُمَازِحُ وَفِيهِ أَنَّهُ كَنَّى غُلامًا صَغِيرًا ، فَقَالَ لَهُ : يَا أَبَا عُمَيْرٍ .
وَفِيهِ أَنَّهُ لا بَأْسَ أَنْ يُعْطَى الصَّبِيُّ الطَّيْرَ ، لِيَلْعَبَ بِهِ وَإِنَّمَا ، قَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم : يَا أَبَا عُمَيْرٍ ، مَا فَعَلَ النُّغَيْرُ ؟ لأَنَّهُ كَانَ لَهُ نُغَيْرٌ يَلْعَبُ بِهِ فَمَاتَ ، فَحَزِنَ الْغُلامُ عَلَيْهِ فَمَازَحَهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم : يَا أَبَا عُمَيْرٍ ، مَا فَعَلَ النُّغَيْرُ ؟
Tercemesi:
Bize Hennad b. es-Serî, ona Vekî, ona Şu'be, ona Ebu't-Teyyah naklettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: Gerçekten Allah Rasulü (sav) bizim aramıza karışır, küçük kardeşime "Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğayr (minik bülbül)!" derdi.
Ebu İsa (et-Tirmizî): Bu hadisten anlaşılacak olan, Nebi'nin (sav) şak yapmasıdır. Bu hadiste Nebi'nin (sav) küçük bir çocuğa künye vererek kendisine 'Ey Ebu Umeyr' dediği görülmektedir. Bu hadisten, küçük çocuklara oynaması için kuş verilmesinde bir sakınca olmadığı anlaşılmaktadır. Nebi (sav), neden 'Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğayr!' demiştir? Çünkü Ebu Umeyr'in kendisiyle oyun oynadığı, ölen bir minik bülbülü vardı. Küçük çocuk buna üzülmüş, Nebi de (sav) kendisine takılarak, 'Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğayr!' demişti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 236, /380
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Teyyah Yezid b. Humeyd ed-Dubaî (Yezid b. Humeyd ed-Dube'î)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Hz. Peygamber, çocuklara hitap tarzı
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, şakalaşması
Lakap, lakab takmak
حدثنا بن سلام قال حدثنا وكيع عن معاوية بن أبى مزرد عن أبيه عن أبى هريرة : أخذ النبي صلى الله عليه وسلم بيد الحسن أو الحسين رضي الله عنهما ثم وضع قدميه على قدميه ثم قال ترق
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن القاسم بن أبى برزة قال سمعت عطاء الكيخارانى عن أم الدرداء عن أبى الدرداء عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من شيء في الميزان أثقل من حسن الخلق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164082, EM000270
Hadis:
حدثنا بن سلام قال حدثنا وكيع عن معاوية بن أبى مزرد عن أبيه عن أبى هريرة : أخذ النبي صلى الله عليه وسلم بيد الحسن أو الحسين رضي الله عنهما ثم وضع قدميه على قدميه ثم قال ترق
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن القاسم بن أبى برزة قال سمعت عطاء الكيخارانى عن أم الدرداء عن أبى الدرداء عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ما من شيء في الميزان أثقل من حسن الخلق
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Salîallahü Aleyhi ve Sellem), Hasan'ın yahut Hüseyin'in —Allah her ikisinden razı olsun— elinden tutar, sonra (çocuğun) ayağını kendi ayağı üzerine koyup:
"Yukarı çık," dedi. (Torunlarını eğlendirirdi.)[537]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 270, /243
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
3. Ata b. Nafi' el-Keyharânî (Ata b. Nafi')
4. Kasım b. Ebû Bezze (Ebû Abdullah Kasım b. Nafi' b. Yesar)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Ehl-i beyt, Hz. Hüseyin
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, şakalaşması
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
(إني لأمزح) أي بالقول وكذا بالفعل وتخصيصه بالأول ليس عليه معول (ولا أقول إلا حقا) لعصمتي عن الزلل في القول والعمل وذلك كقوله لامرأة زوجك في عينه بياض وقوله في أخرى لايدخل الجنة عجوز وقوله لأخرى لأحملنك على ولد الناقة وقيل لابن عيينة المزاح سبة فقال : بل سنة ولكن من يحسنه وإنما كان يمزح لأن الناس مأمورون بالتأسي به والاقتداء بهديه فلو ترك اللطافة والبشاشة ولزم العبوس والقطوب لأخذ الناس من أنفسهم بذلك على ما في مخالفة الغريزة من الشفقة والعناء فمزح ليمزحوا ولا يناقض ذلك خبر ما أنا من دد ولا الدد مني فإن الدد اللهو والباطل وهو كان إذا مزح لا يقول إلا حقا فمن زعم تناقض الحديثين من الفرق الزائغة فقد افترى وقال الماوردي : العاقل يتوخى بمزاحه أحد حالين لا ثالث لهما أحدهما إيناس المصاحبين والتودد إلى المخالطين وهذا يكون بما أنس من جميل القول وبسط من مستحسن الفعل كما قال حكيم لابنه : يا بني اقتصد في مزاحك فإن الإفراط فيه يذهب البهاء ويجري السفهاء والتقصير فيه نقص بالمؤانسين وتوحش بالمخالطين والثاني أن ينبغي من المزاح ما طرأ عليه وحدث به من هم وقد قيل لا بد للمصدور أن ينفث
ومزاح النبي صلى الله عليه وسلم لا يخرج عن ذلك وأتى رجل عليا كرم الله وجهه فقال : احتلمت بأبي قال : أقيموه في الشمس واضربوا ظله الحد أما مزاح يفضي إلى خلاعة أو يفضي إلى سبة فهجنة ومذمة قال ابن عربي : ولا يستعمل المزاح أيضا في أحكام الدين فإنه جهل قال تعالى مخبرا عن قصة البقرة * (إن الله يأمركم أن تذبحوا بقرة قالوا أتتخذنا هزوا قال أعوذ بالله أن أكون من الجاهلين) * قال معناه لا أمزح في أحكام الدين فإن ذلك فعل الجاهلين ولكن اذبحوها فستروا الحقيقة فيها (طب) وكذا في الصغير (عن ابن عمر) بن الخطاب (خط عن أنس) قال الهيثمي : إسناد الطبراني حسن انتهى وإنما لم يصح لأن فيه الحسن بن محمد بن عنبر ضعفه ابن قانع وغيره وقال ابن عدي : حدث بأحاديث أنكرتها عليه منها هذا.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
138773, FK3/18
Hadis:
(إني لأمزح) أي بالقول وكذا بالفعل وتخصيصه بالأول ليس عليه معول (ولا أقول إلا حقا) لعصمتي عن الزلل في القول والعمل وذلك كقوله لامرأة زوجك في عينه بياض وقوله في أخرى لايدخل الجنة عجوز وقوله لأخرى لأحملنك على ولد الناقة وقيل لابن عيينة المزاح سبة فقال : بل سنة ولكن من يحسنه وإنما كان يمزح لأن الناس مأمورون بالتأسي به والاقتداء بهديه فلو ترك اللطافة والبشاشة ولزم العبوس والقطوب لأخذ الناس من أنفسهم بذلك على ما في مخالفة الغريزة من الشفقة والعناء فمزح ليمزحوا ولا يناقض ذلك خبر ما أنا من دد ولا الدد مني فإن الدد اللهو والباطل وهو كان إذا مزح لا يقول إلا حقا فمن زعم تناقض الحديثين من الفرق الزائغة فقد افترى وقال الماوردي : العاقل يتوخى بمزاحه أحد حالين لا ثالث لهما أحدهما إيناس المصاحبين والتودد إلى المخالطين وهذا يكون بما أنس من جميل القول وبسط من مستحسن الفعل كما قال حكيم لابنه : يا بني اقتصد في مزاحك فإن الإفراط فيه يذهب البهاء ويجري السفهاء والتقصير فيه نقص بالمؤانسين وتوحش بالمخالطين والثاني أن ينبغي من المزاح ما طرأ عليه وحدث به من هم وقد قيل لا بد للمصدور أن ينفث
ومزاح النبي صلى الله عليه وسلم لا يخرج عن ذلك وأتى رجل عليا كرم الله وجهه فقال : احتلمت بأبي قال : أقيموه في الشمس واضربوا ظله الحد أما مزاح يفضي إلى خلاعة أو يفضي إلى سبة فهجنة ومذمة قال ابن عربي : ولا يستعمل المزاح أيضا في أحكام الدين فإنه جهل قال تعالى مخبرا عن قصة البقرة * (إن الله يأمركم أن تذبحوا بقرة قالوا أتتخذنا هزوا قال أعوذ بالله أن أكون من الجاهلين) * قال معناه لا أمزح في أحكام الدين فإن ذلك فعل الجاهلين ولكن اذبحوها فستروا الحقيقة فيها (طب) وكذا في الصغير (عن ابن عمر) بن الخطاب (خط عن أنس) قال الهيثمي : إسناد الطبراني حسن انتهى وإنما لم يصح لأن فيه الحسن بن محمد بن عنبر ضعفه ابن قانع وغيره وقال ابن عدي : حدث بأحاديث أنكرتها عليه منها هذا.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
EĞLENCE KÜLTÜRÜ
Hz. Peygamber, şakalaşması