207 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim, ona İbn Ebu Füdeyk, ona Abdülmüheymin b. Abbas b. Sehl b. Sa’d es-Sâidî, ona babası (Abbas b. Sehl el-Ensarî), ona da dedesi (Sehl b. Sa'd es-Sâidî) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Abdesti olmayan kimsenin namazı yoktur. Abdest alırken Allah'ın ismini anmayan (besmele çekmeyen) kimsenin de abdesti yoktur. Peygamber'e (sav) salavat getirmeyenin namazı yoktur. Ensarı sevmeyenin de namazı yoktur." [Ebü’l-Hasen b. Seleme, ona Ebu Hatim, ona Ubeys b. Merhum el-Attâr, ona da Abüdulmüheymin b. Abbas bu hadisi bize benzer şekilde rivayet etti.]
Açıklama: Elbani وَلاَ صَلاَةَ لِمَنْ لاَ يُصَلِّى عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَلاَ صَلاَةَ لِمَنْ لاَ يُحِبُّ الأَنْصَارَ kısmı münker, diğer kısım sahihtir demiştir
Bize Ebu Saîd, ona Şeddâd Ebu Talha, ona Übeydullah b. Ebu Bekir, ona babası (Ebu Bekir b. Enes), ona dedesi (Enes b. Malik) şöyle demiştir: "Ensar 'bu kuyulardan daha ne zamana kadar su çekeceğiz. Hz. Peygamber'e (sav) gitsek, o bizim için Allah'a dua etse de dağlardan gözeler fışkırsa' diyerek topluca Hz. Peygamber'e (sav) geldiler. Hz. Peygamber (sav) onları görünce 'Merhaba, hoş geldiniz, bir ihtiyacınızdan dolayı bize geldiniz sanırım' buyurdu. Ensar 'evet ey Allah'ın Rasulü' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'siz bugün benden ne isterseniz o size verilecek. Ben Allah'tan ne istersem Allah onu bana verecek' buyurdu. Ensar birbirlerine baktı ve 'biz dünyalık değil ahiretlik bir talepte bulunalım' diyerek hep birden Hz. Peygamber'e (sav) 'ey Allah'ın Rasulü, bizi bağışlaması için Allah'a dua ediniz' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım Ensar'ı, çocuklarını ve torunlarını bağışla' diye dua etti. 'ey Allah'ın Rasulü, bizim oğullarımızın haricinde (kalan kız çocuklarımızın) evlatlarına da dua edin' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım Ensar'ın evlatlarını da bağışla' buyurdu. 'velayetimizde bulunanlara da' dediler. Hz. Peygamber 'Ensar'ın velayetinde bulunanları da bağışla' buyurdu." Ravi derki: bana Annem, ona Ümmü Hakem bt. Numan b. Subhân, ona da Enes bu hadisin benzerini rivayet etmiş, ancak rivayetinde "Ensar'ın hanımlarına da" ifadesini eklemiştir
Açıklama: Birinci isnad kavî bir isnad, ikinci isnad ise zayıf bir isnaddır.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Bezî, ona Fadl b. Süleyman, ona Ebu Hâzım, ona da Sehl b. Sa'd şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikteydik. O (sav) hendek kazıyor, biz de toprağını taşıyorduk. Bu durumda Rasulullah (sav) 'Allah'ım, hayat ancak ahiret hayatıdır, Ensâr ve Muhâcirlerini bağışla' beytini söylüyordu." [Tirmizî der ki: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Ebu Hazım'ın ismi Seleme b. Dinar el A'rec ez- Zahid'dir. Tirmizî der ki: Bu konuda Enes b. Mâlik'den de hadis rivayet edilmiştir.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ لَا عَيْشَ إِلَّا عَيْشُ الْآخِرَهْ
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Muhammed b. Ar'ara, -birbirlerinden baza cümleler ziyadesiyle rivayet ettiler-, o ikisine Muaz b. Muaz, ona İbn Avn, ona Hişam b. Zeyd b. Enes, ona Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Huneyn harbi kopunca Hevâzin ve Gatafân kabileleri bütün çoluk çocukları ve hayvanları ile savaşa çıktılar. O gün Peygamber'in (sav) yanında On bin kişi ve bir de Tulekâ (Mekke fethinden sonra hürriyetlerine dokunulmayan Mekkeliler) vardı. (Harb başlayınca) Bunların hepsi kaçtı ve Peygamber (sav) yalnız başına kaldı. Hz. Peygamber o gün peş peşe iki defa seslendi. Sağına bakarak “ey Ensar topluluğu” diye seslendi. Ensar “Lebbeyk Ya Rasulullah! Müsterih ol biz seninle beraberiz” dediler. Sonra sol tarafına bakarak “ey Ensar topluluğu” dedi. Ensar “Lebbeyk Ya Rasulullah! Müsterih ol biz seninle beraberiz” cevabını verdiler. Rasulullah (sav) beyaz bir katırın üzerinde idi. (Ondan) indi ve “ben, Allah'ın kulu ve Rasulüyüm” buyurdu. Derken müşrikler bozguna uğradı. Rasulullah (sav) birçok ganimet elde etti. (Onları) muhacirlerle Tuleka arasında taksim etti. Ensara bir şey vermedi. Bunun üzerine Ensar “harp olursa biz çağırılıyoruz fakat ganimetler bizden başkalarına veriliyor” dediler. Bu söz Rasulullah'ın (sav) kulağına ulaştı. Hemen Ensâr'ı bir çadıra toplayarak “ey Ensar topluluğu, sizden, kulağıma gelen (bu söz nedir?)” dedi. Ensar sustu. Rasulullah (sav) (tekrar) “ey Ensar topluluğu, insanların dünyalıkla gitmesi, sizin de Muhammed'i aranıza alarak, onunla evlerinize gitmenize gönlünüz razı değil mi?” diye sordu. Ensar “evet razıyız ya Rasulullah” cevabını verdiler. Ardından Rasulullah (sav) şunu söyledi: İnsanlar bir vadiyi, Ensâr da bir dağ yolunu tutsalar, ben mutlaka Ensarın yolundan giderdim." [Hişam der ki: Ben “Ya Ebu Hamza! Sen bu vakaya şahit oldun mu?” dedim, “elbette, ya nereye kaybolacağım”. cevabını verdi.]
Bize Ali b. Muhammed, ona Vakı, ona Hammad b. Ebu Seleme, ona Ebu Teyyah ed-Dubaî, ona da Enes b. Mâlik şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) Medine'deki mescidinin yeri, Neccâr oğulları kabilesine aitti. Orada hurma ağaçları ve müşriklerin kabirleri bulunuyordu. Peygamber (sav), o kabileye 'Bu yeri para mukabilinde bana veriniz' buyurdu. Onlar da 'Bu yer için asla para almayız' dediler. Enes (ra), der ki: Hz. Peygamber (sav), bir yandan mescidi yapıyor -Sahabe de O'na (malzeme) veriyor,- diğer yandan de şöyle diyordu: "Bilmiş olun ki gerçek hayat ahiret hayatıdır. (Allah'ım) Ensâr ve Muhacire mağfiret eyle." [Enes der ki: Peygamber (sav), mescid yapmadan önce namazı vaktine eriştiği yerde kılardı.]
Bize Amr b. Ali, ona Halid b. Hâris, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: "Peygamber (sav) (Hendek Savaşı'nda) soğuk bir günün sabahında Hendek kazılan yere çıkıp geldi, Muhacirler ve Ensâr hendek kazıyorlardı. Peygamber (sav) 'Allah'ım! Hayır ancak ahiret hayrıdır. Sen Ensâr'ı ve Muhacirleri bağışla)' beytini söyledi. Oradaki sahâbe de 'bizler yaşadıkça daima cihâd etmek üzere Muhammed'e biat edip söz vermiş kişileriz' diye cevap verdiler."
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb, ona Süleyman b. Bilal, ona Amr b. Yahya, ona Abbas b. Sehl b. Sa'd es-Sâidî, ona da Ebu Humeyd şöyle demiştir: Biz, Peygamber'in (sav) beraberinde Tebük gazvesine çıktık ve Vâdî'l-Kurâ'da bir kadının bahçesine vardık. Hz. Peygamber (sav); "(bahçedeki) hurmanın miktarını tahmin edin" buyurdu. Biz tahminde bulunduk. Rasulullah da on vesk olduğuna dair tahminde bulundu va bahçe sahibi kadına; "inşallah bir sana geri dönünceye kadar buradan kaç kilo hurma çıkacağını say" buyurdu. Tebük'e geldiğimizde Peygamber (sav); "bu gece muhakkak şiddetli bir rüzgâr esecek. Sakın kimse bulunduğu yerden ayağa kalkmasın! Yanında devesi olan da devesini sıkı bağlasın" buyurdu. Ve gece şiddetli bir rüzgar esti. O sırada birisi ayağa kalkmıştı. Rüzgar onu Tay Dağı'na sürükledi. Bu sefer sırasında Eyle Meliki İbn Almâ'nın elçisi, Peygamber'e beyaz bir katır hediye ile bir mektup getirdi. Hz. Peygamber de bu Melik'e bir hırka hediye etti ve deniz kenarındaki belde halkının idaresini ona bırkatığına dair bir mektup yazdı. Sonra geri dönüp Vâdî'l-Kurâ'ya geldik. Hz. Peygamber (sav) kadına; "ürün ne kadar oldu" diye sordu. O da Allah Rasulü'nün tahmini doğrultusunda on vesk oldu dedi. Sonra Hz. Peygamber (sav); "ben Medine'ye (yetişmek için) acele edeceğim. Sizden her kim benim yanımda Medine'ye varmak isterse acele etsin" buyurdu. Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yola çıktık. Medine'yi uzaktan görünce Hz. Peygamber; "bu Tâbe, bu da Uhud'dur. Bu dağ bizi sever, biz de onu severiz" buyurdu. Sonra da "ensar hanelerinin en hayırlısı Neccâroğulları, sonra Abduleşheloğoulları, sonra Haris b. Hazrecoğulları, sonra da Sâideoğullarıdır. Ensâr hanelerinin hepsinde hayır vardır" buyurdu. Biraz sonra Sa'd b. Ubade'nin yanına vardık. Ebu Üseyd (ona); görmedin mi Rasulullah (sav) Ensar hanelerinin hayırlılarını saydı da bizi en sona bıraktı dedi. Bunun üzerine Sa'd, Rasulullah'a (sav) ya yetişerek; ey Allah'ın Rasulü! Ensar hanelerinin hayırlılarını söylemiş, bizi de en sona bırakmışsın dedi. Hz. Peygamber (sav); "hayırlılardan olmanız size yetmez mi" buyurdu.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona da Berâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) Ahzab günü, toprak taşıdığını gördüm. Toprak, karnının beyazlığını kapatmıştı. Bir yandan da şöyle söylüyordu: "Yâ Rabbi! Sen olmasan ne hidayete erer, ne infakta bulunur, ne de namaz kılardık. Düşmanlar karşılaştığımızda üzerimize huzur ve dinginlik indir, ayaklarımızı sabit kıl. Bunlar bize zulmettiler. Fitne çıkarmak istediklerinde biz fitneyi reddettik."
Bize Yunus, ona Harb b. Meymûn, ona Nadr b. Enes, ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ım, Ensar'ı, evlatlarını, eşlerini, zürriyetlerini bağışla. Ensar benim dostum ve sırdaşlarımdır. İnsanlar bir yol tutup gitseler, Ensar da başka bir yol tutsa ben Ensar'ın yolunu tutarım. Eğer hicret sevabı olmasaydı Ensar'dan biri olurdum."
Bize Abdussamed, ona Abdullah b. Ebu Yezîd, ona Musa b. Enes, ona da babası (Enes b. Malik) şöyle rivayet etmiştir: "Ensar'a kuyulardan su çekmek zor gelince, kendilerine bu konuda dua etmesi, ya da bir su kaynağı kazdırması için Hz. Peygamber'e (sav) geldiler. Hz. Peygamber (sav) 'siz bugün benden ne isterseniz o size verilecek' buyurdu. Ensar bu haberi alıp, Hz. Peygamber'in buyurduğunu işitince 'bizi bağışlaması için Allah'a dua et' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım Ensar'ı, çocuklarını ve torunlarını bağışla' diye dua etti."