207 Kayıt Bulundu.
Bana Züheyr b. Harb, ona Muaz b. Muaz; (T) Bize Ubeydullah b. Muaz -lafız ona aittir, ona babası (Muaz), ona Şube, ona Adî b. Sabit, ona da Bera'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ensar hakkında şöyle buyurmuştur: "Ensarı ancak mümin olan sever. Onları ancak münafık olan sevmez. Her kim onları severse Allah da onu sever. Her kim onları sevmezse Allah da onu sevmez." [Şube şöyle demiştir: Adî'ye Bunu Bera'dan mı işittin? dedim. Bana o rivayet etti diye cevap verdi.]
Açıklama: Ensar: Hz. Peygamber’e ve muhacirlere yardımcı olan Medineli müslümanlar için kullanılan bir terimdir. Hz. Peygamber, yaptıkları pek çok fedakârlıktan dolayı Ensâr’ı sevmek ile imanın kuvveti arasında kuvvetli bir bağ olduğunu vurgulamıştır.
Açıklama: Ensar: Hz. Peygamber’e ve muhacirlere yardımcı olan Medineli müslümanlar için kullanılan bir terimdir. Ensarın fedakârlığını her fırsatta dile getiren Hz. Peygamber onları ancak müminlerin seveceğini, ensarı sevenlerin mükâfatının Allah tarafından sevilmek, nefret edenlerin cezasının da Allah’ın buğzuna uğramak olduğunu belirtmiştir.
Bize Kabisa, ona Süfyan, ona Ebu Zinad, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Üseyd es-Sâidî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ensar'ın kollarının en hayırlısı Neccar oğulları'dır."
Açıklama: Neccar oğulları, Hazrec kabilesinin bir koludur. Neccâroğulları ile Hz. Peygamber arasında soy yakınlığı mevcuttur. Abdülmuttalib b. Hâşim’in annesi, Adî b. Neccâr’ın neslinden Selmâ bint Amr idi, dolayısıyla kabile mensupları Abdülmuttalib’in dayılarıdır. Hz. Peygamber’in babası Abdullah, Adî b. Neccâr yurdunda bir ay kadar hasta yattıktan sonra burada vefat etmiş, Hz. Muhammed de altı yaşında iken annesiyle birlikte Neccâroğulları’nın yanında bir ay kalmıştır.(Bkz. İbrahim Sarıçam, DİA, XXXII/480-481.)
Bize Abdullah b. Yusuf, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Enes İbn Mâlik (ra) şöyle demiştir: Muhacirler Mekke'den Medine'ye geldikleri zaman ellerinde hiçbir şeyleri yoktu. Ensâr ise Medine'de arazi ve akar sahibi idi. Ensâr, her sene mallarının yarı mahsulünü kendilerine vermek ve Ensâr'ın yerine bağ ve bahçe işlerini muhacirler yapmak şartıyla mallarını muhacirlere ortağa verdiler. Enes'in ve aynı zamanda Abdullah b. Ebu Talha'nın annesi olan Ümmü Süleym, Rasulullah'a birkaç hurma ağacı hediye etmişti. Hz. Peygamber (sav) de bu hurma ağaçlarını (mahsulünden faydalanmak üzere) Usâme b. Zeyd'in annesi olan cariyesi Ümmü Eymen'e vermişti. İbn Şihâb der ki: Enes ibn Mâlik bana şöyle haber verdi: Peygamber (sav) Hayber ahalisi ile savaşı bitirip Medine'ye döndüğü zaman, Muhacirler, meyvelerinden istifade etmek üzere Ensâr'ın kendilerine emanet verdiği bahçeleri Ensâr'a geri verdiler. Hz. Peygamber (sav) de Enes'in anasına, onun vaktiyle verdiği hurma ağaçlarını geri verdi ve Ümmü Eymen'e de onun yerine kendi bostanından bir kısmını verdi. Ahmed b. Şebîb der ki: Bize babam Şebîb, ona da Yunus bu hadisi rivayet etti ve rivayetinde " (مَكَانَهُنَّ مِنْ خَالِصِهِ) onun yerine malının hâlisinden" ifadesini kullandı.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ahmed b. Şebîb arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ensâr benim sırdaşım ve yakın dostlarımdır. İnsanlar çoğalacak, Ensâr ise azalacaktır. Siz onların iyilerini kabul edin, kötülerini de görmezden gelin." Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Enes İbn Mâlik (ra) şöyle demiştir: Muhacirler Mekke'den Medine'ye geldikleri zaman ellerinde hiçbir şeyleri yoktu. Ensâr ise Medine'de arazi ve akar sahibi idi. Ensâr, her sene mallarının yarı mahsulünü kendilerine vermek ve Ensâr'ın yerine bağ ve bahçe işlerini muhacirler yapmak şartıyla mallarını muhacirlere ortağa verdiler. Enes'in ve aynı zamanda Abdullah b. Ebu Talha'nın annesi olan Ümmü Süleym, Rasulullah'a birkaç hurma ağacı hediye etmişti. Hz. Peygamber (sav) de bu hurma ağaçlarını (mahsulünden faydalanmak üzere) Usâme b. Zeyd'in annesi olan cariyesi Ümmü Eymen'e vermişti. İbn Şihâb der ki: Enes ibn Mâlik bana şöyle haber verdi: Peygamber (sav) Hayber ahalisi ile savaşı bitirip Medine'ye döndüğü zaman, Muhacirler, meyvelerinden istifade etmek üzere Ensâr'ın kendilerine emanet verdiği bahçeleri Ensâr'a geri verdiler. Hz. Peygamber (sav) de Enes'in anasına, onun vaktiyle verdiği hurma ağaçlarını geri verdi ve Ümmü Eymen'e de onun yerine kendi bostanından bir kısmını verdi. Ahmed b. Şebîb der ki: Bize babam Şebîb, ona da Yunus bu hadisi rivayet etti ve rivayetinde " (مَكَانَهُنَّ مِنْ خَالِصِهِ) onun yerine malının hâlisinden" ifadesini kullandı.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ensâr benim sırdaşım ve yakın dostlarımdır. İnsanlar çoğalacak, Ensâr ise azalacaktır. Siz onların iyilerini kabul edin, kötülerini de görmezden gelin."
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Hârice b. Zeyd b. Sâbit, ona da Hz. peygamber'e (sav) biat eden Ensar kadınlarından Ümm el-A'lâ şöyle haber vermiştir: Muhacirlerin konaklayacakları yerleri belirlemek üzere Ensâr kura çektikleri zaman, Osmân ibn Maz'ûn'un kurası kendi ailelerine çıkmıştı. Ümm el-A'lâ der ki: Sonra Osman bizim yanımızda hastalandı. Ben, o vefat edene kadar, ona hastabakıcılık yaptım. Nihayet vefat etti, biz de onu yıkayıp kendi elbisesi içine koyarak kefenledik. Sonra yanımıza Peygamber (sav) girdi. Ben “ey Ebu Sâib, Allah'ın rahmeti üzerine olsun, Allah sana muhakkak ikram etmiştir” dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah'ın bu ölüye ikram ettiğini sana bildiren nedir?" diye sordu. Ben de “ey Allah'ın Rasulü, babam anam Sana feda olsun, ben bilmiyorum, fakat Allah (Osman'a ikram etmeyip) kime ikram eder ki?” dedim. Rasulullah (sav) "Vallahi, gelmesi kesin olan ölüm Osman'a gelmiştir. Ve vallahi, ben de onu için sadece hayır umarım. Yine Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'ın Rasulü olduğum hâlde bana Allah tarafından ne muamele yapılacağını bilemem" buyurdu. Bunun üzerine Ümm el-A'lâ “vallahi, bundan sonra ben hiçbir kimseyi tezkiye etmem” dedi. Yine Ümm el-A'lâ der ki: Bu durum beni üzdü, sonra uyudum ve rüyamda bana Osman'a ait, akan bir pınar gösterildi. Hemen Rasulullah'a gidip gördüğüm rüyayı kendisine haber verdim. Rasulullah "Bu pınar onun amelidir" buyurdu.