486 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmûd b. Ğaylân, ona Ebu Dâvud, ona Şu'be, ona Habîb b. Zeyd, ona kendisine Leylâ denilen mevlâsı, ona da ninesi Ümmü Umâre bt. Kâ'b el-Ensâriyye şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), [Ümmü Umâre'nin] evine misafir olmuş, kendisi de Hz. Peygamber'e (sav) yemek ikram etmiştir. Rasulullah (sav), ona "(Sen de) Ye" buyurunca o [Ümmü Umâre] , "Ben oruçluyum" diye cevap vermiştir. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), "Oruçlu kimse(ye) melekler, yanında yemek yenip (insanlar yemeklerini) bitirene dek (hayır) duada bulunurlar" buyurmuştur. (Râvilerden biri şüpheye düşüp), belki de "onlar doyuncaya dek" demiştir. Ebu İsa [Tirmizî] şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: عَلَيْكَ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لاَ مِثْلَ لَهُ
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصوم جنة من النار
Açıklama: Hadiste geçen "ğurr" kelimesi ayın ilk hilal olarak çıkışındaki parlak haline dendiği gibi, mücerret "parlaklık" anlamına da gelir. Burada da "bîd" kelimesinin sıfatı olarak gelmiştir. "Bîd" kelimesi de kamerî aylar için, ayın en parlak olarak görüldüğü geceler için kullanılır. Hadisteki bu sıfat tamlamasını kendinden sonraki kelimeler açıkladığı için (bedel), anlamı buna göre verdik. Buharî de "Eyyâm-ı Bîd" oruçlarının ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri olduğuna dair bir bab açmıştır. (Buharî, Savm, 60). Neseî'nin bir rivayeti hariç ilgili hadislerde de terkip "eyyâm-ı bîd" olarak rivayet edilmiştir."el-Kâha" ise, Medine'ye üç merhale mesafedeki yerin ismidir.(Aynî,Umdetü'l-Kârî, XII. 134-136, Beyrut, 2001)
Açıklama: Soğuk almış veya bronşit hastalığına yakalanmış kimselerin elinde olmayarak meydana gelen öksürmeleri sonunda balgam gelir. İnsanlar arasında iken bunu gösterip ortaya atmak çok ayıp ve çirkin bir harekettir. İğrenç manzarayı iki avuçla ve mendille gizleyerek, sesi de mümkün olduğu kadar kısarak balgamı yok etmeli ve gömmek gerekiyorsa göstermemelidir. Hem sağlığı koruma bakımından, hem de edep bakımından gözetilmesi gereken bir husustur bu... İbadetler Allah rızası için yapılır ve sevap ancak ondan istenir. Allah rızası için oruç tufan kimsenin İbâdetine gösteriş ve gurur halleri karışmasını önlemek için, bu ibâdetini açığa vurmaması gerekir. İnsan yıkanmış ve taranmış, koku ve yağ sürünmüş, zinde ve neşeli bir halde bulunursa, onda oruçlu hali hissedilmez. (Burada Türk kültüründe olmayan saça yağ sürme hususuna açıklık getirmek gerekir: Saça yağ sürme sıcak bölgelerde hem saçı düzeltip düzgün göstermek hem de bu yağ güzel kokuyu da ihtiva ettiği için bir nevi süslenme ve güzel koku sürünme amacıyla kullanılırdı. Belki saç jölesi de denilebilir.) Çünkü onda açlık belirtisi görülmez. Allah katında makbul olan İbâdetler böyle ihlâslı olanlardır. Farz olan ibâdetlerde gizlilik bahis konusu değildir. Zamanında ve yerinde Allah rızası için yerine getirilirler.