132 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Namaz ilk olarak iki rekât farz kılındı. Sefer namazı olduğu gibi bırakıldı. Fakat ikamet halindeki namaz (dört rekâta) tamamlandı. [Zührî der ki: Ben Urve’ye “Peki, neden Aişe namazı (seferde) tam olarak kılıyor” deyince, bana “Hz. Âişe de Osman’ın tevil ettiği gibi tevilde bulunmuştur” dedi.]
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona Salih b. Keysan, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Nebi'nin (sav) zevcesi Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Namaz hem hazarda (ikamet halinde) hem de seferde ikişer rekât olarak farz kılındı. Sonra seferdeki namaz olduğu gibi bırakıldı, ikamet halindeki namaza ilave yapıldı.
Bize Ali b. Haşrem, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona Aişe şöyle rivayet etmiştir: Namaz ilk olarak ikişer rekât olarak farz kılındı. Sefer namazı olduğu gibi bırakılırken ikamet namazı (dörde) tamamlandı. [ez-Zührî der ki: Ben Urve'ye “Peki Âişe neden seferde tam kılıyor?” dedim, bana “Aişe de Osman'ın tevili gibi tevilde bulunmuştur” dedi.]
Bize Musa b. İsmail, ona Cüveyriye b. Esma, ona da Nafi', İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), yolculuk esnasında farz namazları hariç gece namazını devesi üzerinde, kendisini hangi yöne döndürürse döndürsün, ima ederek kılardı. Vitir namazını da bineği üzerinde kılardı."
Bize Ka'neb, ona Malik, ona Salih b. Keysan, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: Namaz hazarda ve seferde ikişer rekât olarak farz kılındı. Yolculuk namazı olduğu gibi bırakıldı, hazar namazına ilâve yapıldı.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona da Abdullah b. Ebu Bekir b. Abdurrahman şöyle rivayet etmiştir: Umeyye b. Abdullah b. Hâlid, Abdullah b. Ömer’e “Biz hazardaki namazın da, korku halindeki namazın da Kur'an'da söz konusu edildiğini gördüğümüz halde, yolculuk namazının Kur'an'da söz konusu edildiğini görmüyoruz” dedi. Bunun üzerine İbn Ömer ona şöyle dedi: Kardeşimin oğlu, aziz ve celil Allah bize Muhammed’i (sav) gönderdiğinde biz hiçbir şey bilmiyorduk, biz ancak Muhammed’in (sav) yaptığını gördüğümüzün aynısını yaparız.
Bize Hennâd, ona Abde -b. Süleyman-, ona Muhammed b. İshak, ona Asım b. Ömer b. Katâde, ona Mahmud b. Lebîd, ona da Râfi' b. Hadîc, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sabah namazını hava aydınlanınca kılın. Çünkü bunun sevabı daha büyüktür." Tirmizî şöyle demiştir: Şu'be ve es-Sevrî, bu hadisi Muhammed b. İshâk'tan rivayet etmişlerdir. Tirmizî şöyle demiştir: Muhammed b. Aclân da bu hadisi Asım b. Ömer b. Katâde'den rivayet etmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ebu Berze el-Eslemî, Câbir ve Bilal'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Râfi' b. Hadîc'in bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabının ve tabiînin âlimlerinin pek çoğu sabah namazını aydınlık vakitte (isfâr) kılmayı benimsemişlerdir. Süfyan es-Sevrî de bu görüştedir. Şâfi'î, Ahmed ve İshâk, 'isfârın anlamı, fecrin iyice belli hale gelmesi ve onda şüphe edilmemesidir.' demişlerdir. Bunlar isfârın manasının, namazın (güneşin doğmasına yakın bir zamana) geciktirilmesi olduğu kanaatinde değildir.]
Bize Muhammed b. Vehb, ona Muhammed b. Seleme, ona Ebu Abdürrahim, ona Zeyd, ona Eyyub b. Âiz, ona Bukeyr b. Ahnes, ona Mücahid Ebu Haccâc, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Nebi’nizin (sav) dili üzere hazarda (ikamet halinde) namaz dörder rekât, yolculukta namaz ikişer rekât, korku halinde namaz birer rekât olarak farz kılındı.
Bana Yahya, ona Malik, ona İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: Hâlid b. Esîd ailesinden bir adam, Abdullah b. Ömer’e “Ey Ebu Abdurrahman, biz korku namazını ve ikamet halindeki namazı Kur'an'da gördüğümüz halde yolculuk namazını göremiyoruz” dedi. İbn Ömer de şu cevabı verdi: Kardeşimin oğlu, şüphesiz biz hiçbir şey bilmez haldeyken aziz ve celil Allah bize Muhammed’i (sav) gönderdi, bu sebeple biz ancak ondan gördüğümüzü yaparız.