652 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Ebu Ziyad el-Kûfî, ona Abdullah b. Ebu Bekir es-Sehmî, ona Hâtim b. Ebu Sağîra, ona Ebu Belc (Yahya b. Süleym), ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah b. Amr, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dünya üzerinde 'Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet sadece Allah’ın elindedir' diyen her bir kimsenin, denizin köpüğü kadar bile hatası olsa mutlaka affedilir." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir : Bu hadis hasen-garîbdir. Şu’be bu hadisi Ebu Belc’den aynı senedle benzer şekilde nakletmiş ancak, merfû olarak aktarmamıştır. Ebu Belc’in ismi Yahya b. Ebu Süleym'dir. İsminin Yahya b. Süleym olduğu da söylenir. Bize Muhammed b. Beşşar, ona İbn Ebu Adiy, ona Hâtim b. Ebu Sağîra, ona Ebu Belc, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah b. Amr, Rasulullah'tan (sav) bu hadisin bir benzerini rivayet etmiştir. Hâtim'in künyesi, Ebu Yunus el-Kuşeyrî'dir. Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona da Ebu Belc bu hadisin bir benzerini, Hz. Peygamber'e nispet etmeden rivayet etmiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Merhum b. Abdülaziz el-Attâr, ona Ebu Neâme es-Sa'dî, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte bir savaştaydık. Dönüşte Medine'yi uzaktan gördüğümüzde, insanlar tekbir getirdiler ve seslerini de baya yükselttiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Rabbiniz sağır değildir, çok uzakta da değildir. O, sizinle binitlerinizin başları arasındadır (hemen önünüzdedir). Sonra da 'Ey Abdullah b. Kays! Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana haber vereyim mi? O, Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh'tır' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasen-sahihtir. Ebu Osman en-Nehdî’nin ismi Abdurrahman b. Mül’dür. Ebu Neâme’nin ismi ise Amr b. Musa’dır. Hz. Peygamber (sav) 'O, sizinle binitlerinizin başları arasındadır' ifadesiyle, Allah'ın ilmini ve kudretini kastetmiştir.]
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinâd, ona Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Tufeyl b. Amr ed-Devsî ve arkadaşları Rasulullah’a (sav) geldi ve 'Ey Allah’ın Rasulü! Devs (Kabilesi) isyan etti ve İslam’dan yüz çevirdi. Onlara beddua etsen' dediler. Bunun üzerine 'İşte şimdi Devs helak oldu' denildi. Ama Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım Devs’e hidayet et ve onları (İslam’a) getir' buyurdu."
Bize Kuteybe (b. Said), ona Rişdîn b. Sa'd, ona Ebu Hânî el-Havlânî, ona da Ebu Ali el-Cenbî, Fedâle b. Ubeyd'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah'la (sav) birlikte mescidde oturmakta iken, bir adam geldi, namaz kıldı ve 'Allah’ım beni bağışla, bana merhamet et' diye dua etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Ey namaz kılan! Acele ettin. Namaz kılıp oturduğun vakit, önce Allah’a layık olduğu şekilde hamdet, sonra bana salat ve selam getir sonra da duanı yap' buyurdu. Daha sonra başka biri gelip namaz kıldı. Sonra Allah’a hamdetti ve Peygambere salat getirdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o kimseye 'Ey namaz kılan! Dua et, duana icabet edilecektir' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadistir. Hayve b. Şürayh bu hadisi Ebû Hanî'den rivayet etmiştir. Ebu Hanî'nin ismi Humeyd b. Hânî'dir. Ebu Ali el Cenbî’nin ismi ise Amr b. Mâlik'tir.]
Bize Abdân (Abdullah b. Osman), ona Abdullah (b. Mübarek), ona Yunus (b. Yezid)(T); Bize Leys b. Sa'd, ona Yunus (b. Yezid), ona İbn Şihâb, ona da (Abdurrahman) b. Ka'b b. Malik, Câbir b. Abdullah'ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Babam (Abdullah b. Amr) Uhud günü şehit oldu. Bir süre sonra alacaklıları haklarını istemekte ısrar ettiler. Bunun üzerine Rasulullah'a (sav) geldim ve durumu ona anlattım. Rasulullah (sav) alacaklılardan, hurmalığın olan mahsulünü kabul etmelerini ve babama da geride kalan haklarını helal etmelerini istedi. Fakat alacaklılar bu teklifi kabul etmediler. Rasulullah (sav) da onlara hurmalığımı vermedi ve onlar için mahsulünü de kestirmedi. Bana dönüp 'Yarın kuşluk vakti sana geleceğim' buyurdu. Ertesi günü sabah olunca, kuşluk vakti geldi, hurmalıkta dolaştı, mahsul için bereket duasında bulundu. Sonra da ben bahçenin mahsulünü topladım. Onunla alacaklıların haklarını tas tamam verdiğim gibi, bize de geriye bir şeyler kaldı. Sonra Rasulullah'a (sav) geldim, oturuyordu. Ona olanları haber verdiğimde, yanında oturmakta olan Hz. Ömer'e 'Ey Ömer! Cabir'in söylediğine kulak ver' buyurdu. Hz. Ömer de 'Biz zaten senin Allah’ın Rasulü olduğunu biliyoruz. Vallahi, sen muhakkak Allah’ın peygamberisin!' diye cevap verdi."
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Hammâd b. Seleme, ona Ebu Zübeyr, ona Ali b. Abdullah el-Bârikî, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) yolculuğa çıkıp da devesine bindiği zaman, üç defa Allahu ekber der sonra da (Bunları bizim emrimize veren (Allah) her türlü eksiklikten münezzehtir, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi. Ve biz muhakkak ki Rabbimize döneceğiz) (Zuhruf, 43/14) ayetini okurdu. Sonra da şöyle dua ederdi: 'Allah’ım! Bu yolculuğumda senden iyilik yapmayı, takvalı olmayı ve razı olacağın amelleri işlemeyi dilerim. Allah’ım! Yolculuğumuzu bize kolaylaştır, uzak olan yerleri bize yakın kıl. Allah’ım! Bu yolculukta sahibimiz ve ailemizi emanet ettiğimiz vekilimiz sensin. Allah’ım! Bu yolculuğumuzda bizimle beraber ol ve ailemize göz kulak ol.' Ailesinin yanına geri döndüğü zaman ise '(Bizler) Allah’ın izniyle O'na boyun eğen, tövbe eden, Rabbimize ibadet eden ve hamdeden kimseleriz' buyururdu." [Ebu İsa (Tirmizî), hadisin bu senedle hasen-garîb olduğunu belirtmiştir.]
Bize Muhammed b. İsmail, ona Abdullah b. Yezid el-Mukrî, ona Said b. Ebu Eyyûb, ona Ebu Merhum (Abdurrahim b. Meymun), ona Sehl b. Muâz b. Enes, ona da babası (Enes b. Malik), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim bir yemeği yer de 'Bana bu yemeği yediren ve benim hiçbir kuvvet ve kudretim olmadan onu rızık olarak bana veren Allah’a hamdolsun' derse, geçmiş günahları bağışlanır." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Ebu Merhum’un ismi Abdurrahman b. Meymûn’dur.]
Bize İshak b. Musa el-Ensârî, ona Ma'n (b. İsa), ona Malik (b. Enes), ona Sumey (el-Kuraşî), ona Ebu Salih (es-Semmân), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim günde yüz kere 'Allah’tan başka ilah yoktur, ancak Allah vardır, O tektir. Onun ortağı yoktur. Saltanat O’nundur, övgüler de O'na mahsustur. Hayat veren de öldüren de O’dur ve O'nun her şeye gücü yeter' derse, o kişiye on köleyi hürriyetine kavuşturma sevabı verilir. Kendisine yüz sevap yazılır, yüz günahı da silinir. Bu okuduğu şey o gün akşama kadar onun için şeytandan bir koruma olur. Bundan daha fazlasını söyleyen kimseler hariç, hiç kimse ondan daha fazla sevap da kazanamaz." [Yine bu isnadla Rasulullah'tan (sav) şöyle de rivayet edilmiştir: 'Kim günde yüz kere Allah’ı hamd ile tesbih ederim derse, denizin köpükleri kadar bile olsa günahları silinir.' Tirmizî, bu hadisin hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.]
Bize İshak b. Mansur, ona Ali b. Ma'bed el-Mısrî, ona Ubeydullah b. Amr er-Rakkî, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Ebu Zer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim sabah namazından sonra diz çökmüş durumda hiçbir şey konuşmadan on kere 'Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tekdir. Onu'n ortağı yoktur. Saltanat ona aittir. Övgüler de ona mahsustur. Hayat veren de öldüren de O’dur. O'nun her şeye gücü yeter' derse, kendisine on sevap yazılır, on günahı silinir, on derece de yükseltilir. Gün boyunca her türlü kötülükten ve şeytandan korunur. Allah’a şirk koşması dışında, işleyeceği hiçbir günah da ona zarar vermez." [Tirmizî, bu hadisin hasen-garîb-sahih olduğunu belirtmiştir.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللهم تَقَبَّلْ تَوْبَتِى وَاغْسِلْ حَوْبَتِى