Giriş

Bana Haccâc b. Şâir, ona Abdüssamed b. Abdülvaris, ona babası (abdülvaris b. Saîd), ona Hüseyin (b. Zekvân), ona Katâde, ona Abdullah b. Ma‘bed ez-Zimmânî, ona da Abdullah b. Utbe şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Mesud “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57] ayeti hakkında der ki: Bu ayet Araplardan bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar cinlerden bir gruba tapıyorlardı. Derken cinler Müslümanlığı kabul etti ama onlara tapan insanlar bunun farkında bile olmadı. Bunun üzerine “Onlar öyle kimselerdir ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler” [İsra, 17/57] ayeti indi."


    Öneri Formu
7467 M007557 Müslim, Tefsir, 30

Bize Hafs b. Ömer, ona Şube, ona Ebu İshak, ona el-Esved, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre; "Rasulullah (sav) Necm suresini okuyup (sonunda) secdeye kapandı, orada bulunanların tümü de secde etti. Yalnız Kureyş'ten bir adam bir avuç çakıl veya toprak alıp yüzüne kaldırdı ve bu, bana yeter dedi. Sonra ben o adamın kâfir olduğu halde öldürüldüğünü gördüm."


    Öneri Formu
9815 D001406 Ebu Davud, Sucudu'l-Kur'an, 3

Bize Ahmed b. Süleyman,ona Ebu Nuaym, ona Züheyr, ona Ebu İshak -Ebu İshak, Ebu Ubeyde'nin senedi (muttasıl bir şekilde) zikretmediğini söylemiştir- ona Abdurrahman b. Esved, ona da babası (Ebu Amr Esved b. Yezid), Abdullah'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) tuvalet ihtiyacını gidermek için bir yere gitti. Bana da (kendisi için) üç taş getirmemi emretti. Ben de iki taş buldum, üçüncüyü aramama rağmen bulamadım ve onun yerine bir tezek aldım hepsini Hz. Peygamber'e (sav) getirdim, iki taşı aldı ve tezeği atıp: Bu pistir, buyurdu." [Ebu Abdurrahman: “Riks tezek demektir ve cinlerin yiyeceğidir, dedi.]


    Öneri Formu
18048 N000042 Nesai, Taharet, 38

Bana Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma'mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57)] buyruğu hakkında der ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere ibadet ediyorlardı. Cinler İslam’a girdikleri halde, öbürleri kendi dinlerine sımsıkı bağlı kalmaya devam ettiler." [Eşcaî, Süfyan’dan, onun da A‘meş'ten yaptığı, rivayette “De ki: Onu bırakıp boş yere ilah diye zannettiklerinizi çağırın” [İsra, 17/56] ayetini da ilave etmiştir.]


    Öneri Formu
32238 B004714 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 7

Bize Bişr b. Hâlid, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu‘be, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma‘mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah (ra) “Onların o tapındıkları da Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile (yol) ararlar” [İsra, 17/57] ayeti hakkında “Bunlar kendilerine ibadet olunan cinlerden bir takım kimselerdi, sonradan İslam’a girdiler” demiştir."


    Öneri Formu
32239 B004715 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 8

Bana Übeydullah b. Saîd, ona Ebu Usame, ona Mis'ar, ona Ma'n b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Abdullah) şöyle demiştir: Mesrûk'a “cinlerden bir gurubun Kur'an dinlemek istedikleri gece, Peygamber'e (sav) cinleri kim haber verdi?” diye sordum bana “Baban Abdulllah b. Mesûd, cinleri bir ağacın haber verdiğini bana rivayet etti” dedi.


    Öneri Formu
34988 B003859 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 32

Bana Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma'mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57] buyruğu hakkında der ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere ibadet ediyorlardı. Cinler İslam’a girdikleri halde, öbürleri kendi dinlerine sımsıkı bağlı kalmaya devam ettiler." [Eşcaî, Süfyan’dan, onun da A‘meş'ten yaptığı, rivayette “De ki: Onu bırakıp boş yere ilah diye zannettiklerinizi çağırın” [İsra, 17/56] ayetini da ilave etmiştir.]


    Öneri Formu
287305 B004714-2 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 7

Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona da Said b. Cübeyr, ona Abdullah b. Abbas (ra) şöyle buyurmuştur: Hz. Peygamber (sav) sahabeden bir grupla birlikte Ukaz panayırına doğru gitti. O dönemde cinler semadan haber almaktan alıkonmuşlardı. (Haber almaya ne zaman çıksalar) üzerlerine ateş parçaları gönderilirdi. (Semadan haber almada engellenince) cinler, kavimlerine döndüler ve onlar gelenlere şöyle dediler: 'Size ne oldu?' Onlar da: 'Semadan (alabileceğimiz) haber ile aramıza engel oluştu, üzerimize ateş parçaları salıverildi', dediler. Bunun üzerine onlara: 'Sizinle gökyüzündeki ha­ber arasına giren şey ancak yeni meydana gelmiş bir şeydir. Yeryüzünün doğu ve batı taraflarını dolaşın da, sizinle gökteki haber arasına engel olan bu şeye bakınız' de­nildi. İşte bunların içinden Tihâme tarafına gelen grup Ukaz panayırına gitmek üzere Nahle'de bulunan Hz. Peygamber'in (sav) bu­lunduğu yere vardılar. O anda Peygamber (sav) sahabesine sabah namazını kıldırıyordu. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve şöyle dediler:' Allah'a yemin olsun ki gökten haber almaktan sizinle onun arasına engel olan işte budur.' İşte o zaman bu haberciler kendi kavimleri yanına döndüklerinde: Ey kavmimiz! 'Gerçekten biz, doğru yola ileten hayranlık veren bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.' dediler.(Cin, 72/1) Allah da Peygamber'ine (sav): '(Ey Habibim!) deki bana vahyedildi..ayetiyle başlayan Cin suresini indirdi. O'na (sav) vahyolunan cinlerin işte bu sözleridir.


    Öneri Formu
33360 B004921 Buhari, Tefsir, (Cin) 1

Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Ömer, ona Salim ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Ben, Ömer'in bir şey hakkında “ben onun şöyle olacağını zannediyorum” dediğini ondan işittiğim ne varsa hep onun dediği gibi olmuştur. Bir gün Ömer otururken yanından güzel bir adam geçti. Ömer “bu adamın Müslüman olmadığını sanıyorum” yahut “bu adam cahiliye dini üzerine devam etmektedir” ya da “bu adam Cahiliye döneminde kavminin kâhiniydi, onu bana getirin” dedi. Adam çağrıldı, gelince de Ömer ona bu düşüncelerini söyledi. Adam “ben, Müslüman bir kişinin bugün karşılandığı gibi bir gün görmedim” dedi. Ömer de ona “ant olsun ki, sen benim istediğim şeyleri bana haber vereceksin” dedi. Adam “ben Cahiliye devrinde onların kâhiniydim” dedi. Ömer ona “dişi cinin sana getirdiği gaibe dair haberlerinden en hayret veri­cisi nedir?” diye sordu. Adam “ben bir gün çarşıda bulunduğum sırada bana dişi cin geldi ki, ben ondaki korkuyu biliyorum, bana 'Sen cini, onun kor­kusunu, tepetaklak oluşundan sonraki umutsuzluğunu ve sırtlarına ince çullar konul­muş genç develerle yetişilip yakalanmasını görmedin mi?” dedi. Ömer der ki: Adam doğru söyledi. Ben bir gün putların yanında bulunduğum sırada, bir adam bir buzağı getirdi ve onu boğazladı. Bu sırada birisi öyle bir nara attı ki, ben ondan daha şiddetli sesi olan hiçbir nara işitmedim. O kişi 'Yâ Celîh, emrun necîh, raculün fasîh, yakûlü lâ ilâhe illâ ente (ey düşmanlığını açığa vuran kimse, iş başarıya ulaştı, fasîh konuşan bir adam 'senden başka ilah yoktur diyor)' diye bağırıyordu. Oradaki topluluk, o kimseye doğru atıldı. Ben bunu görünce kendi kendime 'ben bunun arkasında ne olduğunu öğreninceye kadar buradan ayrıl­mayacağım' dedim. Sonra o kişi yine 'Yâ Celîh, emrun necîh, raculün fasîh, yakûlü lâ ilâhe illâ ente (ey düşmanlığını açığa vuran kimse, iş başarıya ulaştı, fasîh konuşan bir adam 'senden başka ilah yoktur diyor)' diye nida etti. Ben ora­da dikilip dururken çok geçmeden 'bu gaipten haber veren biri' denildi.


    Öneri Formu
34995 B003866 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 35


Açıklama: İsnadı Şeyhân'nın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
43869 HM002271 İbn Hanbel, I, 251