438 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Zübeyr, ona Süfyan, ona Ebu'z-Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Biriniz 'Allah'ım dilersen beni bağışla! Allah'ım dilersen bana merhamet et!' diye dua etmesin! Kişi Allah'tan (cc) istekte bulunduğunda ısrarcı olsun! Zira Allah'ı zorlayacak hiçbir şey yoktur". Abdullah 'Babam Ahmed b. Hanbel'in kitabında da hadis bu şekilde, bir şey yazılı değildi' demiştir.
Açıklama: "Abdullah 'Babam Ahmed b. Hanbel'in kitabında da hadis bu şekilde, bir şey yazılı değildi' demiştir." ifadesi hadisin devamında yer alan başka bir rivayetin bu hadisle birleştirildiğini, ancak başına isnadının yazılmadığını ifade etmektedir (Bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, Thk. Şuayb Arnaud ve ark., Müessesetu'r-Risâle, XVI, 296 (dipnot 4).
Bize İshak, ona Habbân, ona Davud b. Ebu Furât, ona Abdullah b. Bureyde, ona da Yahya b. Ya'mer Hz. Peygamber'in eşi Âişe'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Âişe, Rasûlullah'a veba salgınını sormuş, Hz. Peygamber (sav) de şu cevabı vermiştir: "Şüphesiz veba Allah'ın, dilediği topluluk üzerine gönderdiği bir azaptır. Allah vebayı müminler için bir rahmet vesilesi kılmıştır. Bir yerde veba salgını çıkar da orada bulunan kul sabırla ve kendisine Allah'ın yazgısı dışında hiç bir musibetin dokunmayacağını bilerek yerinde beklerse Allah onu şehit olmuş gibi mükafatlandırır."
Bize İshak ve Abdurrahman o ikisine Malik, ona Ebu'z-Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Biriniz 'Allah'ım dilersen beni bağışla! Allah'ım dilersen bana merhamet et!' diye dua etmesin! Kişi Allah'tan (cc) istekte bulunduğunda ısrarcı olsun! -iki ravi şunu da eklemiştir- Zira Allah'ı zorlayacak hiçbir şey yoktur".
(O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kadirdir.
Bana Malik, ona Ebu'z-Zinâd, ona el-A’rec, ona da Ebu Hureyre Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Sizden biri sakın 'Allah'ım dilersen beni bağışla, Allah'ım dilersen bana merhamet et' demesin. İstediğini kararlı olarak istesin. Çünkü kimse (istekleriyle) Allah’ı zora sokamaz”.
Yolun doğrusu Allah'ındır. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.
Bize Müsedded, ona Süfyan; (T) Bize Ahmed b. Salih (aynı mana ile), ona Süfyan b. Uyeyne, ona Amr b. Dinar, ona Tâvus, ona da Ebu Hureyre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu söyledi: "Adem (as) ile Musa (as) aralarında tartıştılar. Musa, “ey Adem, sen, bizim babamızsın, ama bizi hüsrana uğrattın ve cennetten çıkardın” dedi. Adem de ona “sen Musa'sın. Allah, seninle konuşmak suretiyle seni seçkin kıldı ve senin için eliyle Tevrat'ı yazdı. Böyleyken beni yaratmadan kırk yıl önce takdir ettiği bir hükmünden dolayı mı beni kınıyorsun?” dedi. Böylece Adem, Musa'ya galip geldi." Ahmed b. Salih der ki: Bu hadisi bize Amr, ona Tâvus, ona da Ebu Hureyre rivayet etmiştir.
Allah'ın kullarından dilediğine (peygamberlik) ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
(Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
Helâk ettiğimiz hiçbir ülke yoktur ki hakkında (bizce) bilinen bir yazgı olmasın.