626 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu’be, ona da Muhmmed b. Münkedir, Cabir b. Abdullah’ın (r.anhuma) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ben (bilincimi kaybetmiş bir halde) hasta yatarken, Hz. Peygamber (sav) benim yanıma gelmiş. Abdest almış ve üzerime abdest aldığı sudan dökmüş veya oradakilere 'Dökün' demiş. Kendime gelip gözümü açtığımda ona 'Benim kelâleden (kız kardeşlerimden) başka mirasçım yoktur. Bu durumda benim mirasım nasıl olacak?' diye sordum. Bu sorum üzerine ferâiz ayeti nâzil oldu."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona da Muhammed b. Münkedir, Cabir'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), hastalandığım zaman katıra ve ata binmeden gelir beni ziyaret ederdi."
Bize Kuteybe, ona Süfyân, ona da Zührî, Ebu Ümâme b. Sehl’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Medine’nin civarında yaşayan halktan bir kadın hastalanmıştı. Hz. Peygamber (sav), insanlar arasında hasta ziyaretini en iyi yapan kişiydi. 'Bu kadın vefat ederse bana haber verin' buyurdu. Kadın bir gece öldü, sahâbe de Hz. Peygamber'e (sav) haber vermeden onu toprağa verdiler. Sabah olunca Rasulullah (sav) kadını sordu. Kendisine 'Ey Allah’ın Rasulü! Seni uyandırmak istemedik (biz defnettik)' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), kadının kabrine gitti ve üzerine dört tekbir getirerek cenaze namazını kıldı."
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Şu'be, ona Hakem, ona da Abdullah b. Nâfi, Hz. Ali’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Geceleyin bir hastayı ziyaret eden kimseyle birlikte yetmiş bin melek daha yola çıkar. Bu melekler, sabaha kadar o ziyaretçi için Allah'tan (cc) af dilerler. Ayrıca o kimse için cennette hazırlanmış meyveler vardır. Sabahleyin hasta ziyaretinde bulunan kimseyle birlikte de yetmiş bin melek yola çıkar. Bu melekler de akşama kadar o ziyaretçi için Allah'tan (cc) af dilerler. O kimse için de cennette hazırlanmış meyveler vardır."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Hakem, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Hz. Ali, Hz. Peygamber'den (sav) önceki hadisle aynı manada bir hadis nakletmiştir. Fakat bu rivayetinde, o hadisin metninde geçen 'harîf' kelimesini zikretmemiştir. [Ebû Davud şöyle demiştir: Bu hadisi Şu'be'nin rivayet ettiği gibi, Hakem Ebu Hafs'tan Mansur da rivayet etmiştir.]
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona da Hakem, Ebu Cafer Abdullah b. Nâfi'in (ki bu Nâfi, Hasan b. Ali’nin kölesidir demiştir) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "(Bir gün) Ebu Musa, Hz. Ali’nin oğlu Hasan'ı hastalandığı için ziyarete gelmişti." [Ebû Davud, hadisin devamını Osman b. Ebu Şeybe'nin rivayetine benzer şekilde (mana yoluyla) nakletmiş ve bu rivayetin, Hz. Ali vasıtası ile sahih olmayan bir yolla Hz. Peygamber’e (sav) isnat edildiğini belirtmiştir.]
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeylî, ona Haccâc b. Muhammed, ona Yunus b. Ebu İshak, ona da babası, Zeyd b. Erkam’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: 'Gözlerimde bulunan bir ağrıdan dolayı hastayken, Hz. Peygamber (sav) benim ziyaretime gelmişti."
Bize Harun b. Abdullah, ona Mekkî b. İbrahim, ona Ca'd (b. Evs), ona da Aişe b. Sa'd, babasının şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Mekke'de hastalanmıştım. Hz. Peygamber (sav) beni ziyarete gelmişti. Elini alnıma koydu. Sonra göğsümü ve karnımı sıvazlayıp 'Allah'ım! Sa'd'a şifa ver ve onun hicretini tamamla' diye dua etti."
Bize İbn Kesîr, ona Süfyân, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Ebu Musa el-Eş'arî, Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Aç olanı doyurunuz, hastayı ziyaret ediniz ve esiri de özgürlüğüne kavuşturunuz." [Süfyan hadiste geçen 'el-ânî' kelimesinin esir anlamına geldiğini söylemiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona da Muhammed b. Münkedir, Câbir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), (ben hastayken) katıra ve beygire binmediği halde (yürüyerek) beni ziyarete gelmişti." [Ebu İsa (et-Tirmizî), bu hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir.]