413 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir, ona Hişâm b. el-Kâsım, ona Ebu Akîl, ona Mücâlid b. Saîd, ona eş-Şa'bî, Mesruk'un şöyle anlattığını rivayet etti: Bir gün Ömer b. el-Hattab ile karşılaştım. Bana kim olduğumu sordu. Ben de ismimin Mesrûk b. el Ecda' söyledim. Bunun üzerine Hz. Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittiğini söyledi: "el-Ecda' şeytandır."
Açıklama: Ecda' şeytanın ismidir. Kulağı ve burnu kesilmiş varlıklar için de kullanılır. Aynı zamanda karşılıklı düşmanlığı da çağrıştırmaktadır. Hz. Ömer Mesrûk b. Ecda' ismini Mesrûk b. Abdurrahman olarak değiştirmiştir. Muhammed b. İsmail es-San'ânî, et-Tenvîr Şerhu'l-Câmii's-Sağîr, (Riyad: Mektebetü Darü's-selam, 2011), 4: 484.
Bize Ebu Bekir, ona Mu'temir b. Süleyman, ona Rükeyn, ona babası, ona Semura şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kölelerimize şu dört ismi vermemizi yasakladı. Eflah, Nâfi', Rebâh, Yesâr."
Bize Ebu Bekir, ona Yahya b. Ya'lâ Ebü'l-Muhayyâ, ona Abdulmelik b. Umeyr, ona Abdullah b. Selâm'ın erkek kardeşinin oğlu, Abdullah b. Selâm’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah'a (sav) geldim. O sırada adım Abdullah b. Selâm değildi. "Sonra Hz. Peygamber (sav) bana Abdullah b. Selâm adını verdi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yahya b. Ebu Bükeyr, ona Züheyr b. Muhammed, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl, Hamza b. Suhayb'ın şöyle anlattığını rivayet etti: Bir defasında Ömer (ra), Suhayb'a 'Senin erkek evladın olmadığı halde niçin Yahya'nın babası (Ebu Yahya) künyesi sana verildi?' diye sordu. Suhayb da, "Ebu Yahya künyesini bana Rasulullah (sav) verdi." dedi.
Bize Ebu Bekir, ona Veki', ona Hişam b. Urve, ona Zübeyr'in azadlısı şöyle rivayet etti: Hz. Ayşe Rasulullah'a (sav) 'Bütün eşlerine künye verdin. Yalnız bana vermedin.' demiş, Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Aişe'ye, "O halde senin künyen Ümmü Abdullah olsun." buyurmuştur
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona Şu'be, ona Ebü't-Teyyâh, Enes'in şöyle anlattığını rivayet etti: "Rasulullah (sav) bize gelir ve küçük yaştaki erkek kardeşime 'Ey Ebu Umeyr!" diye hitap ederdi.
Bana Mâlik, Yayha b. Said'in şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah (sav) sağılır bir deve hakkında "Bunu kim sağabilir?" diye sordu. O sırada birisi ayağa kalktı. Rasulullah (sav) ona "Adın ne?" diye sordu. Adam Hz. Peygamber'e (sav) adının Mürre olduğunu söyleyince Rasulullah (sav) "Otur." dedi. Sonra "Bunu kim sağacak?" diye tekrar sordu. Bu kez başka bir kişi ayağa kalktı. Rasulullah (sav) Ona da "Adın ne?" diye sordu. Adam adının Harb olduğunu söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona da "Otur." dedi. Sonra yine "Bunu kim sağacak?" diye sordu. Bu kez başka bir kişi ayağa kalktı. Rasulullah (sav) ona da "Adın ne?" diye sordu. Adam da adının Ya'îş olduğunu söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona "Deveyi sen sağ." buyurdu.
Bize Amr en-Nâkıd ve İbn Ebu Ömer -lâfız Amr'a aittir-, onlara Süfyân, ona Talhaoğullarının azatlısı Muhammed b. Abdurrahman, ona Küreyb, ona İbn Abbas şöyle demiştir: "Cüveyriye'nin ismi Berre idi. Hz. Peygamber (sav) onun ismini Cüveyriye'ye çevirdi. 'Birisi Berre'nin yanından çıktı' denilmesinden hoşlanmıyordu." İbn Ebu Ömer'in Küreyb'ten rivayet ettiği hadiste Küreyb, 'İbn Abbas'tan işittim.' ifadesini kullanmıştır.
Bize Yahya b. Yahya ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, onlara Mu'temir b. Süleyman, ona Rükeyn, ona babası, ona Semura b. Cündeb şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav), kölelerimize şu dört ismi vermemizi yasakladı. Eflah, Rebâh, Yesâr ve Nâfi'dir."
Bize Amr en-Nâkıd ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona İbnü'l-Münkedir, ona Câbir b. Abdullah şöyle demiştir: Bizden bir adamın erkek çocuğu dünyay geldi. Ona Kasım adını verdi. Biz de ona 'Sana Ebu'l-Kasım künyesini vermeyiz, saygılı davranmayız.' dedik. Bunun üzerine o kişi Hz. Peygamber'e (sav) gelerek durumu anlattı. Hz. Peygamber de (sav) "Oğluna Abdurrahman ismini ver!" buyurdu.