184 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmud, ona Şebâbe, ona Şu'be, ona Muhammed b. Ziyâd, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namaz kılarken, şeytan bana musallat oldu. Namazımı bozmak için üzerime üzerime geldi. Sonra Allah (cc) bana ona karşı bir güç ve imkân verdi ve onun boğazını sıktım. Sabahleyin uyanıp onu görmeniz için de bir direğe bağlamak istedim. Ancak Hz. Süleyman'ın (as) (Rabbim, bana benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ver) (Sâd 38/35) dediğini hatırladım. Neticede Allah (cc) onu köpek gibi sinmiş vaziyette geri çevirdi." [Nadr b. Şumeyl şöyle demiştir: 'Fezeattuhû' fiili zel harfi ile okunursa, onu boğdum anlamına gelir. Bu kelime Yüce Allah'ın kitabındaki gibi 'Yevme yuda‘ûne: o gün onlar itilip, kakılırlar' (Tûr 52/13) şeklinde (dâl harfi ile) de okunabilir, ki doğru olan bence bu okunuş şeklidir. (Şu'be) bu kelimedeki ayn ve te harflerini şeddeli olarak söylemiştir.]
Bize Süfyan b. Vekî, ona Abdula'lâ (el-Kuraşî), ona Cüreyrî (Said b. İyâs), ona Ebu Nadre, ona da Ebu Said (el-Hudrî) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Medine sokaklarının birinde İbn Sâid ile karşılaştı ve onu biraz alıkoydu. İbn Sâid, saçı örgülü Yahudi bir delikanlıydı. Bu esnada Rasulullah'ın (sav) yanında Ebu Bekir ve Ömer vardı. Rasulullah (sav) ona 'Benim, Allah'ın Rasulü olduğuma şahitlik eder misin?' diye sordu. O da 'Sen, benim Allah'ın Rasulü olduğuma şahitlik eder misin?' diye karşılık verdi. Hz. Peygamber (sav) 'Ben Allah'a, meleklerine, peygamberlerine ve ahiret gününe iman ettim' buyurdu ve ona 'Ne görüyorsun?' diye sordu. O da 'Suyun üzerinde bir arş görüyorum' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Denizin üzerinde İblis'in arşını görüyorsundur' buyurdu. Hz. Peygamber (sav) tekrar 'Ne görüyorsun?' diye sordu. O da 'Bir doğru sözlü ve iki yalancı ya da iki doğru sözlü ve bir yalancıyı' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Bunun kafası karışmış, kendi haline bırakın onu' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) 'Bu konuda Hz. Ömer, Hüseyin b. Ali, Ebu Zerr, İbn Mesud, Câbir ve Hafsa'dan da rivayet bulunmaktadır. Bu, hasen bir hadistir' demiştir.]
Açıklama: Bkz. M007346 numaralı hadis.