184 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak, onlara Osman, ona Cerîr, ona Mansûr, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) yanında sabaha kadar uyuyan (ve böylece sabah namazını kaçıran) bir kimseden bahsedildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "O kişi şeytanın kulaklarına -ya da kulağına- işediği bir adamdır" buyurdu.
Açıklama: Söz konusu rivayette temsilî bir anlatımla sabah namazına kalkamayacak kadar aşırı uykuya dalan kişi için kinayede bulunulmuştur. Rasulullah’ın (sav) sabah namazının kılınmamasına neden olan durumun kötülüğüne vurguda bulunmak üzere İslam inancında kötülüğün sembolü olan şeytana ve onun davranışına dikkat çekmesi, önem arz etmektedir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah (b. Mesud) (ra) şöyle demiştir: Rasulullah'ın (sav) yanında sabaha kadar uyuyan (ve böylece sabah namazını kaçıran) bir kimseden bahsedildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu kulaklarına şeytanın işediği bir adamdır." Ravi dedi ki: Veya "kulağına" (diyerek tekil olarak) demiştir.
Açıklama: Söz konusu rivayette temsilî bir anlatımla sabah namazına kalkamayacak kadar aşırı uykuya dalan kişi için kinayede bulunulmuştur. Rasulullah’ın (sav) sabah namazının kılınmamasına neden olan durumun kötülüğüne vurguda bulunmak üzere İslam inancında kötülüğün sembolü olan şeytana ve onun davranışına dikkat çekmesi, önem arz etmektedir.
Bize Yahya b. Saîd, ona Mis'ar, ona Amr b. Murra, ona bir adam, ona Nâfi b. Cübeyr b. Mut‘im, ona da babasından (Cübeyr b. Mut‘im) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ı (sav) nafile namaz kıldığında 'Allâhu ekberu kebîrā, el-ḥamdu lillâhi kesîrâ, Subḥānallâhi bükraten ve asîlâ (Allah en büyüktür, hem de çok büyük, Hamd Allah’a mahsustur, hem de bolca! Sabah akşam Allah’ı tesbih ederim!' şöyle dua eder ve bunların her birini üç defa tekrar eder sonra da 'Allāhumme innī eʿūzu bike mine’ş-şeyṭāni min hemzihî ve neftihî ve nefhih. (Allah'ım kovulmuş şeytan çarpmasından, üflemesinden ve üfürmesinden Sana sığınırım' derdi. Ravi (sahabi) der ki: Ben 'ey Allah'ın Rasulü, şeytanın çarpması (هَمْزِ) ne demektir?' diye sordum, 'sara nöbeti, ruhsal sıkıntı' cevabını verdi. 'Üfürmesi (نَفْخِ) nedir?' dedim, 'kibir' dedi. Peki 'üflemesi (نَفْثِ) ne demektir?' dedim, 'şiir (batıl söz)' dedi."
Açıklama: Hasen li ğayrihi'dir. Bu isnad Nafi' b. Cubeyr'den nakleden ravinin za'fından dolayı zayıftır. İsmi konusunda ihtilaf edilmiştir. Müphemdir.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak, onlara Osman, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) yanında sabaha kadar uyuyan (ve böylece sabah namazını kaçıran) bir adamdan söz edildi. O (Rasulullah) (sav), şöyle buyurdu: “O kişi şeytanın kulaklarına -ya da kulağına- bevlettiği bir adamdır.”
Açıklama: Söz konusu rivayette temsilî bir anlatımla sabah namazına kalkamayacak kadar aşırı uykuya dalan kişi için kinayede bulunulmuştur. Rasulullah’ın (sav) sabah namazının kılınmamasına neden olan durumun kötülüğüne vurguda bulunmak üzere İslam inancında kötülüğün sembolü olan şeytana ve onun davranışına dikkat çekmesi, önem arz etmektedir.
Bize Ebu Bişr Bekr b. Halef, ona Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona Ebu Zübeyr (Muhammed b. Müslim), ona da Cabir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bir adam evine girdiğinde ve yemek yerken besmele çekerse şeytan (kendisine tabi olanlara) 'Burada sizin için ne konaklama ne de yeme imkanı var' der. Ama evine girerken besmele çekmezse, şeytan 'Konaklayacak yeri buldunuz' der. O adam yemeğine başlarken besmele çekmezse, şeytan 'Burada hem konaklama hem de yemek imkanı buldunuz' der."
Bize Muaz b. Fedale, ona Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevânî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Şeytan, ezan okunduğunda onu işitmemek için geri dönüp yellenerek oradan kaçar. Ezan bittiğinde geri döner. Namaz için kamet getirildiğinde tekrar kaçar. Kamet bitince tekrar geri gelir, kişi ile nefsi arasına girer ve şöyle fısıldar: 'şunu hatırla, şunu da hatırla' diyerek aklında olmayan şeyleri hatırlatır durur. Nihayet adam kaç rekat namaz kıldığını bilemez. Sizden biriniz üç mü?, dört mü? kaç rekat namaz kıldığını bilemediğinde, (son) oturuşunda iki defa secde etsin."
Bize İshak b. Mansûr, ona Ravh b. Ubâde, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Gece karanlığı bastığı -yahut gecelediğiniz- vakit, gecenin (koyu karanlık) bir kısmı geçene kadar çocuklarınızı dışarıya (çıkmaktan) alıkoyun. Çünkü şeytan (zarar ve musibet) o zaman yayılır. Besmele ile kapıları kapayın, çünkü şeytan kapalı kapıyı açamaz. Su tulumlarınızı besmele ile bağlayın, kaplarınızın üstünü besmele ile örtün ve üzerine enlemesine herhangi bir şey (sopa) da olsa koyun. Kandillerinizi de söndürün."
Bize Ebu Cevvab, ona Ammar b. Rüzeyk, ona Ata b. Saib, ona Ebu Abdurrahman, ona Abdullah b. Mesud rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) şeytanın çarpmasından (هَمْزِ), üflemesinden (وَنَفْثِ) ve üfürmesinden (نَفْخِ) Allah'a sığınırdı." Ravi (Matar) der ki: Şeytanın çarpması (هَمْزِ) sara nöbeti, ölüm nöbeti, ruhsal sıkıntı; üflemesi (نَفْثِ) şiir (batıl söz); üfürmesi de (نَفْخِ) kibirdir.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona da Said b. Cübeyr, ona Abdullah b. Abbas (ra) şöyle buyurmuştur: Hz. Peygamber (sav) sahabeden bir grupla birlikte Ukaz panayırına doğru gitti. O dönemde cinler semadan haber almaktan alıkonmuşlardı. (Haber almaya ne zaman çıksalar) üzerlerine ateş parçaları gönderilirdi. (Semadan haber almada engellenince) cinler, kavimlerine döndüler ve onlar gelenlere şöyle dediler: 'Size ne oldu?' Onlar da: 'Semadan (alabileceğimiz) haber ile aramıza engel oluştu, üzerimize ateş parçaları salıverildi', dediler. Bunun üzerine onlara: 'Sizinle gökyüzündeki haber arasına giren şey ancak yeni meydana gelmiş bir şeydir. Yeryüzünün doğu ve batı taraflarını dolaşın da, sizinle gökteki haber arasına engel olan bu şeye bakınız' denildi. İşte bunların içinden Tihâme tarafına gelen grup Ukaz panayırına gitmek üzere Nahle'de bulunan Hz. Peygamber'in (sav) bulunduğu yere vardılar. O anda Peygamber (sav) sahabesine sabah namazını kıldırıyordu. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve şöyle dediler:' Allah'a yemin olsun ki gökten haber almaktan sizinle onun arasına engel olan işte budur.' İşte o zaman bu haberciler kendi kavimleri yanına döndüklerinde: Ey kavmimiz! 'Gerçekten biz, doğru yola ileten hayranlık veren bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.' dediler.(Cin, 72/1) Allah da Peygamber'ine (sav): '(Ey Habibim!) deki bana vahyedildi..ayetiyle başlayan Cin suresini indirdi. O'na (sav) vahyolunan cinlerin işte bu sözleridir.
Bize İshak, ona Ravh, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Câbir b. Abdullah (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Gece karanlığı bastığı -yahut gecelediğiniz- vakit, gecenin (koyu karanlık) bir kısmı geçene kadar çocuklarınızı dışarıya (çıkmaktan) alıkoyun. Çünkü şeytan (zarar ve musibet) o zaman yayılır. Besmele ile kapıları kapayın, çünkü şeytan kapalı kapıyı açamaz." [Bize Amr b. Dînâr, ona da Cabir b. Abdullah, hadisi Atâ'nın naklettiği gibi rivayet etti ama "besmele çekin" ifadesini zikretmedi.]