321 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Hüşeym, ona Seyyâr, ona Şa'bî, ona da Cabir b. Abdullah şunu rivayet etti: Hz. Peygamber'le (sav) birlikte bir yolculuktaydık. Bizler yolculuk dönüşü evlerimize girmek için harekete geçince Hz. Peygamber (sav) "şimdilik bekleyin, gece olunca girelim. Böylece saçı başı dağınık olan kadınlar taransın, kocası gurbette olan kadınlar da fazla tüylerini alsın" buyurdu. [Ebû Davud şöyle dedi: Zührî, yolculuk dönüşü eve girişler, yatsıdan sonradır dedi.] [Fakat akşamdan sonra girmekte de bir sakınca yoktur.]
Açıklama: Hz. Peygamber yolculuktan dönen ashabına sabahın erken saatinde evlere girmeyi yasaklamasının nedeni kocalarının geleceğinden habersiz olan kadınlara hazırlık yapma fırsatı tanımaktır. Böylece eşlerinin yakın bir mesafede olduğunu duyan kadınlar kişisel bakımlarını yapacak, evlerini temizleyip toparlayacaklardır. Böylece eşler arasındaki sevgi ve muhabbet daha da artacaktır.
Bize Kuteybe b. Sa’id, ona Leys, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Misver b. Mahreme (r. anhümâ) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber birçok kaftan dağıtmıştı ama bunlardan babam Mahreme’ye birşey vermemişti. Mahreme bana 'Yavrucuğum! Haydi beraberce Hz. Peygamber'e gidelim' dedi. Babamla beraber gittim. Babam bana "Eve gir, Hz. Peygamber'i bana çağır-" dedi. Misver sözlerine şöyle devam etti: Hz. Peygamber'i babam için çağırdım. Hz. Peygamber bu elbiselerden bir elbise omuzunda olduğu halde babamın yanına çıktı ve "Bunu senin için ayırdık" dedi. Misver dedi ki: Babam kaftana (sevinçle) baktı ve "Mahreme razı oldu" dedi.
Açıklama: İbn Tin son kısmı ve Mahreme şöyle dedi: "Mahreme razı oldu." Kastallânî, Ahmed b. Muhammed, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi Buhârî, Mısır: el-Matbaatu'l-emiriyyetü'l-kübrâ, 1323), 4/351.
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Musa el-Eş'arî rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Hz. Peygamber'le (sav) birlikte yürüyordum Ensardan birinin bahçesine girdi ve tuvalet ihtiyacını karşıladı. Ardından bana, "Ey Ebu Musa! Kapıya dikkat et de hiç kimse izinsiz yanıma gelmesin." dedi. Derken bir adam gelip kapıyı çaldı. "Kim o?" diye sordum. "Ebu Bekir." diye cevap verdi. "Ya Rasulallah! Bu gelen Ebu Bekir'dir. Yanınıza gelmek için izin istiyor." dedim. "Ona izin ver ve kendisini Cennet'le müjdele!" buyurdu. Ebu Bekir içeri girdi ve kendisini Cennet'le müjdeledim. Sonra başka bir adam geldi ve kapıyı çaldı. "Kim o?" diye sordum. "Ömer." diye cevap verdi. "Ya Rasulallah! Bu gelen Ömer'dir. Yanınıza gelmek için izin istiyor." dedim. "Ona kapıyı aç ve kendisini Cennet'le müjdele!" buyurdu. Ben de kapıyı açtım ve kendisini Cennet'le müjdeledim. Ardından bir başka adam daha geldi. Kapıyı çaldı. "Kim o?" dedim. "Osman." diye cevap verdi. "Ya Rasulallah! Bu gelen Osman'dır. Yanınıza gelmek için izin istiyor." dedim. "Ona kapıyı aç ve başına gelecek bir musibet karşısında kendisini Cennet'le müjdele!" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: Bu, hasen sahih bir hadistir. Bu hadis, Ebu Osman en-Nehdî yoluyla bir çok kişiden rivayet edilmiştir. Bu konuda Cabir (b. Abdullah) (ra) ve (Abdullah) b. Ömer'den de (r. anhümâ) rivayet bulunmaktadır.
Bize Müsedded (b. Müserhed el-Esedî), ona Hammad b. Zeyd (el-Ezdî), ona Ubeydullah b. Ebu Bekir (el-Ensarî), ona da Enes b. Malik'in (ra) rivayet ettiğine göre adamın biri, Hz. Peygamber'in (sav) evindeki deliklerden birinden içeri baktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) elindeki ok temreni ile ya da temrenleri ile adama doğru kalktı. Öyle ki bu esnada temreni batırmak üzere gizlice adama yanaşırken kendisini izler gibiyim!"
Bize Müemmel b. el-Fadl, ona Velid b. Müslim, ona Abdullah b. A'lâ, ona Büsr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlanî, ona Avf b. Malik el-Eşcaî'den naklettiğine göre şöyle demişti: Tebük savaşında deriden yapılmış bir çadırda bulunan Rasulullah'ın (sav) yanına gittim. Kendisine selam verdim, selamımı aldı ve "(çadıra) gir" dedi. (Çadır küçük olduğundan) Her tarafım (tüm vücudum çadıra) girsin mi, ey Allah'ın Rasulü? diye sorunca "(evet) her tarafın girsin" diye cevap verdi.
Bize Safvan b. Salih, ona Velid ona Osman b. Ebu Âtike şöyle rivayet etmiştir: "(Avf b. Malik, Rasulullah'a) Her tarafım (tüm vücudum çadıra) girsin mi? sözünü sadece çadırın küçüklüğünden dolayı (şaka olsun diye) söylemişti."
Bize Muhammed b. Selam, ona Mahled b. Yezid, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Ubeyd b. Umeyr şöyle rivayet etti: Ebu Musa el-Eş'arî, Ömer b. Hattab'ın (ra) huzuruna girmek için izin istedi. Ancak kendisine izin verilmedi. Ömer meşgul olsa gerekti. Bu nedenle Ebu Musa geri döndü. Ömer meşguliyeti bitince; "Sanki Abdullah b. Kays'ın sesini duydum? Ona izin verin." dedi. Buna karşılık; "O, gitti." denildi. Ardından Ömer, Ebu Musa'yı çağırdı. Ebu Musa dedi ki; "Bizlere bu şekilde davranmamız emredilirdi." Bunun üzerine Ömer; "Bu konuya dair bana bir delil getireceksin." dedi. Ebu Musa hemen ensarın bulunduğu meclise gitti ve onlardan buna şahitlik etmelerini istedi. Onlar da dediler ki; "Bu meselede sana ancak en küçüğümüz Ebu Said el-Hudrî tanıklık edecektir." Ebu Said, Ebu Musa'yla birlikte Ömer'in yanına şahitlik yapmak üzere gitti. Bunun üzerine Ömer; "Rasulullah'ın (sav) buyruklarından biri bana kapalı mı kalmış? Öyle ya! Demek çarşı pazarda alış veriş, beni oyalamış!" Bu sözüyle Ömer, ticaret için çıkıp dolaşmayı kast etmektedir.
Bize Hasan b. Ali, ona Abdullah b. Numeyr, ona Abdullah b. Nafi', ona da İbn Ömer Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etti: "Hiçbiriniz kardeşinin talip olduğu bir bayana (talebinden vazgeçmediği sürece) talip olmasın. İzin almaksızın kardeşinin satışı üzerine satışta bulunmasın."
Bize Muhammed b. Beşşâr (el-Abdî), ona Muhammed (b. Cafer el-Hüzelî), ona Şube (b. Haccâc el-Atekî), ona Kasım b. Mihrân (el-Kaysî), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz namaz kılarken ne ön ne de sağ tarafına tükürmesin. Mutlaka tükürmesi gerekiyorsa soluna veya ayağının altına tükürsün." Ebu Hureyre (ra) dedi ki: "Böyle yapamayacaksa da Hz. Peygamber'in (sav) yaptığı gibi yapsın. Hz. Peygamber (sav) bu şekilde elbisesinin içine tükürür (gibi yapmış) ve elbisesini ovalamıştı."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona el-A’meş, ona Heyseme, ona da Ebu Huzeyfe Huzeyfe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yemek yemek üzere aynı sofrada bulunduğumuzda Rasulullah (sav) yemeğe başlamak üzere elini uzatmadıkça biz de uzatmazdık. Bir keresinde Hz. Peygamber (sav) ile birlikte aynı sofrada bulunuyorduk. Küçük bir kız çocuğu arkasından itelenircesine geldi. Elini yemeğe uzattı. Rasulullah (sav) de elini tuttu. (Yemeğe başlamasına mani oldu.) Sonra aynı şekilde bir bedevi geldi. Hz. Peygamber (sav) onun da elini tuttu (yemesine mani oldu.) Sonra da şöyle buyurdu: "Şeytan Allah'ın ismi anılmamak suretiyle yemeği kendisine helal kılmaya çalışır. O, (önce) yemeği kendisine helal kılmak için şu kız çocuğu ile geldi. Ben de onun elini tutup bırakmadım. Sonra aynı yemeği helal kılmak için şu bedevi ile geldi. Onun da elini tuttum. Canım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki kız çocuğunun eliyle birlikte şeytanın eli de elimdeydi."