36 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Said b. Cümhan, ona da Sefîne Ebu Abdurrahman şöyle nakletti: Bir adam, Ali b. Ebu Talib'i misafir etmiş ve ona bir yemek hazırlamıştı. (Orada hazır bulunan) Fâtıma da keşke Rasulullah'ı da (sav) çağırsaydık. (Gelir) bizimle (bu yemekten) O (sav) da yerdi dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber'i (sav) de (o ziyafete) çağırdılar. Rasul-i Ekrem (sav) (oraya) gelmiş. Elini kapının (iki tarafındaki) kenarlarına koyunca, evin bir köşesine yerleştirilmiş olan yünden yapılmış renkli nakışlarla süslü ve üzerinde yol yol çizgiler bulunan ince bir kumaş görüp hemen geri dönerek gitmiş. Fâtıma da Ali'ye git, Ona (sav) yetiş, bak (bakalım) onun geri dönmesine sebep neymiş? dedi. (Olayın devamını Hz. Ali şöyle anlatır) Rasulullah'ın (sav) peşinden gittim. Ey Allah'ın Rasulü! Seni geri çeviren sebep nedir? diye sordum. "Benim için yahut herhangi bir peygamber için nakışlarla süslü bir eve girmek yoktur!" buyurdu.
Açıklama: İlgili hadis, “Beraberinde Dinen Çirkin Sayılan Fiillerin Bulunduğu Bir Davete İcabet Etmenin Hükmü” bâbı altında zikredilmekte ve bu da bir münkerin yani gayrı meşru durumun bulunduğu davete icabet edilmeyeceğine delâlet etmektedir. İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449) Fethu’l-bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî adlı eserinde, "Bir evde bir münkerin yani gayrı meşru durumun bulunmasının o eve girilmesine dinen bir engel teşkil ettiği bu hadisten anlaşılır" demiştir. Ayrıca İbn Hacer, ilgili hâdisenin Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’nın evinde cereyan ettiğini belirtmektedir. İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî (Beyrut, 1329), V/229.
Bize Malik, ona Ebu'n-Nadr, ona Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe b. Mesud, Ebû Talha el-Ensari'yi hastalığında ziyarete gittiğini; yanına vardığında Sehl b. Huneyf'i de orada gördüğünü rivayet etti. Ebû Talha bir adam çağırdı, altındaki sergiyi çıkarttırdı. Sehl b. Huneyf kendisine, 'Onu neden çıkartıyorsun?' diye sordu. O da, 'Çünkü onda resimler var. Onlar hakkında da Resûlullah'ın (sav) ne söylediğini biliyorsun' dedi. Sehl de, 'Resûlullah (sav) kumaşlardaki desenler hariç dememiş miydi?' diye sorduğunda Ebû Talha, 'Evet, demişti ama çıkartmak bana daha hoş geldi' diye cevap verdi.
Bize Vehb b. Bakiyye, ona Halid, ona Süheyl –yani İbn Ebu Salih-, ona Said b. Yesar el-Ensarî, ona Zeyd b. Halid el-Cühenî, ona da Ebu Talha el-Ensarî, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Melekler, içerisinde köpek ve heykel bulunan eve girmezler." [Zeyd b. Halid el-Cühenî bana hadi, Müminlerin annesi Aişe'ye (r. anha) gidip bunu ona soralım dedi. Sonra onun yanına gittik ve Ebu Talha bize Allah Rasulü'nden böyle bir hadis anlattı. Hz. Peygamber'i böyle derken duydun mu? diye sorduk. Hayır, ama size onun yaptığı şeyi anlatayım. Rasulullah (sav) gazvelerinden birine çıkmıştı. Ben O'nun savaştan dönmesini bekliyordum. Yünden dokunmuş bir yaygımız vardı, onu aldım ve tahtanın üzerine örttüm. Hz. Peygamber gelince onu karşıladım ve Ey Allah’ın Resulü! Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun. Seni aziz eden, sana ikram bahşeden Allah'a hamd olsun, dedim. Hz. Peygamber (sav) eve baktı ve tahtanın üzerine örttüğüm örtüyü gördü. Bana bir cevap vermedi. Ama yüzünden hoşlanmadığını anlamıştım. Yaygının yanına gelip onu yırttı ve şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah bize rızık olarak verdiği şeyleri harcayarak taşları ve kerpiçleri giydirmemizi emretmedi." [Hz. Aişe şöyle dedi: Ben de o yaygıyı kestim ve iki yastık yaptım. İçlerini hurma lifi ile doldurdum. Hz. Peygamber (sav) buna itiraz etmedi.]