524 Kayıt Bulundu.
Bize Bağdat'ta Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişran, ona İsmail b. Muhammed es-Saffar, ona Ahmed b. Mansur, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona da Sabit, Enes b. Mâlik'in (r.a.) veya bir başkasının şöyle dediğini rivayet etti: " Rasûlullah (s.a.v.) Sa'd b. Ubade'nin (r.a.) yanına girmek için izin istedi; 'Selam ve Allah'ın rahmeti üzerinize olsun' diye selam verdi. Sa'd (sesini) Hz. Peygamber'e (s.a.v.) duyurmadan; 'Allah'ın selamı ve rahmeti senin de üzerine olsun' dedi. Rasûlullah (s.a.v.) üç kez selam verdi, Sa'd da üç kez bu selamı sesini duyurmadan aldı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) döndü gitti. Sa'd (r.a.) hemen peşinden koştu ve; 'Babam sana feda olsun ey Allah'ın Rasûlü! Verdiğin her selamı ben işittim ve aldım, fakat selamını ve bereket duanı daha çok almak için sesimi sana duyurmadım' dedi. Sonra eve girdiler. Sa'd, Rasûlullah'a (s.a.v.) üzüm ikram etti. Hz. Peygamber (s.a.v.) üzümü yedi. Yemeği bitince de; 'Yemeğinizi iyiler yesin, melekler sizin için istiğfarda bulunsun ve oruçlular yanınızda iftar etsin' diye dua etti."
Açıklama: Bu isnad zayıftır. İbn Lehîa'nın su-i hıfzı vardır.
Açıklama: Hadîs-i Şerifin iki yönü vardır. Biri edeble ilgili, diğeri de ibadetle ilgilidir. Edeble ilgili kısım: İnsan misafirine çeşitli ikramlarda bulunur. İlk ziyarette misafirin rahatça oturmasın) sağlamak maksadı ile ona minder, yastık gibi şeyler tahsis edilir. 8u bir nezaket ve terbiye ifadesidir. Misafirin bunlardan herhangi biri üzerine oturmaması veya yaslanmaması da bîr tevazu eseridir Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "\t\ burada minder üzerine oturmaytşı, minder üzerinde oturmanın caiz olmadığı İnancından değil, sadeliği tercih etmelerinden ve yüksek tevazu ahlâkına sahip bulunmalanndandı. İslâm'da her şey bir ölçüye bağlıdır, ibâdetler dahi bir ölçü ve itidal üzere yapıldığı zaman onların kıymetleri çoğalır. Devamlı surette her--gün oruç tutmak veya gece gündüz namaz kılmak tarzında edilen ibâdet makbul olmaz. İnsanın cemiyet içinde çeşitli vazifeleri vardır; Nefsine karşı, ailesine karsı ve çevresine karşı... Dinin emrettiği şekilde bu vazifeleri yerine getirmek de bir ibâdet sayılır. Üstelik bir İbâdetin fasılasız devamlılığı halinde onun halâvett de kalmaz. Onun İçin devamlı surette oruç tutmakta olan Abdullah îbnî Amr'ın durumu Peygamber ftt'yilAleyhi: vtSettemh haber verilince, Peygamber bizzat onun yanına gitmiş ve nihayet yılın yansından çok oruç tutmanın caiz olmadığını ona bildirmişti. Her aydan üç, beş, yedi, dokuz, on bir ve on beş gün tutmak veya bir gün oruç tutup, bir gün iftar etmek suretiyle oruca devam etmek ve bundan ziyad.