30 Kayıt Bulundu.
Bize Nasr b. Asım el-Antâkî, ona Enes b. İyaz, ona Ebu Mevdûd, ona Muhammed b. Ka'b, ona Ebân b. Osman, ona da Hz. Osman, Hz. Peygamber'den (sav) önceki hadisin bir benzerini rivayet etmiş ancak felç olayından bahsetmemiştir.
Açıklama: Hadisin metni için D005088 numaralı rivayete bakınız.
Bize Abbas b. Abdulazim ve Muhammed b. el-Müsenna, o ikisine Abdülmelik b. Amr, ona Abdulcelil b. Atiyye, ona Cafer b. Meymun, ona Abdurrahman b. Ebu Bekre şöyle söylemiştir: Ey babacığım her sabah "ey Allah'ım! Sen benim vücuduma, kulağıma, gözüme sağlık, afiyet ver. Senden başka ilah yoktur" diyerek dua ettiğini işitiyorum. Bu duayı sabah ve akşam üç kez tekrarlıyorsun. (Bunun hikmeti nedir?) Bunun üzerine babası dedi ki, ben bu duayı Rasulullah'ın (sav) yaptığını işittim ve ben onun sünnetiyle amel etmeyi çok seviyorum. Ebû Davud'un hocası Abbas bu hadise (şu sözleri de) ilave etmiştir. Sen sabahleyin ve akşamleyin üçer defa "Ey Allahım! Nankörlükten, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınırım. Senden başka ilah yoktur" diye dua ediyorsun. (Bunun hikmeti nedir)? diye sordum. Ben onun sünnetiyle amel etmeyi çok seviyorum diyerek cevap verdi ve şöyle dedi: Rasulullah (sav) sıkıntıya düşenin duası şudur buyurdu: "Ey Allahım! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açıp kapayıncaya kadar nefsimle baş başa bırakma. Durumumu düzelt. Senden başka ilah yoktur." [Ebu Davud dedi ki: Bu hadisi bana nakledenlerden bazıları arkadaşlarının rivayetlerine ekleme yaptılar.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısımlar: اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ فَلاَ تَكِلْنِى إِلَى نَفْسِى طَرْفَةَ عَيْنٍ
Bize Ebu Bekir b. Hallâd el-Bâhilî, ona Yahya b. Said, ona Şu'be, ona İbn Aclân, ona da Avn b. Abdullah, Abdullah b. Mesud'un şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Size Rasulullah'tan (sav) nakilde bulunduğumda Hz. Peygamber'in (sav) sözünün hakka en uygun, en çok hidayete eriştirici ve takvaya en yaraşır olduğuna inanın!"
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona Şu'be, ona Amr b. Mürra, ona Ebu Bahterî, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Ali b. Ebu Tâlib şöyle rivayet etmiştir: "Size Rasulullah'tan (sav) hadis rivayet ettiğimde onun hakka en uygun, en çok hidayete eriştirici ve takvaya en yaraşır olduğuna inanın!"
Bize Amr b. Osman el-Hımsî, Müemmel b. Fadl el-Harrânî, Ali b. Sehl er-Remlî ve Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, onlara Abdurrahman b. Hassan el-Kinânî, ona Müslim b. Haris b. Müslim et-Temimi, ona da babası (Haris b. Müslim), “Nebi'nin (sav) şöyle buyurdu” diyerek bir önceki hadisin bir benzerini "جِوَارٌ مِنْهَا" ifadesine kadar rivayet etmiş, ancak rivayetinde her iki cümleye de (akşam namazını bitirince ve sabah namazını bitirince cümlelerine) "hiçbir kimse ile konuşmadan" sözünü ilave etmiştir. Ravilerden Ali b. Sehl bu hadisi “Haris b. Müslim'in babası, Haris'e haber verdi ki...” sözleriyle rivayet ederken, Ali ve İbn Musaffa (Haris b. Müslim'in) şöyle rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Baskın yapılacak yere yaklaşınca ben atımı koşturup arkadaşlarımı geçtim. (Baskını gören) düşman askerleri, beni feryat sesleri ile karşıladılar. Ben de onlara 'Lâ ilahe illallah' sözüyle korununuz dedim. Onlar da bu kelimeyi söyleyip (Müslüman oldular, böylece hem canlarını hem de mallarını kurtardılar). Bunun üzerine arkadaşlarım 'Bizi ganimetten mahrum ettin, diye beni kınadılar. Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelince de, benim yaptığımı anlattılar. Rasulullah (sav) beni çağırdı ve yaptığım işi beğenip 'Bil ki Allah, sana (Müslüman olan) o kimselerden her birine karşılık şu kadar sevap yazmıştır' dedi. [(Ravi) Abdurrahman rivayetinde, 'Hz. Peygamberin söylediği sevabın ne kadar olduğunu unuttum' demiştir.] Sonra Rasulullah (sav) bana 'bunu benden sonra da böyle davranman için sana bir vasiyet yazacağım' buyurdu ve dediği üzere bir vasiyet yazarak mühürleyip bana verdi, ardından bana şöyle dedi:..." Ravi hadisin devamını diğer raviler ile aynı manada aktardı. [İbn Musaffa der ki: Ben Haris b. Müslim b. Haris et-Temimi'yi babasından hadis rivayet ederken işittim.]
Bize Amr b. Osman el-Hımsî, Müemmel b. Fadl el-Harrânî, Ali b. Sehl er-Remlî ve Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, onlara Abdurrahman b. Hassan el-Kinânî, ona Müslim b. Haris b. Müslim et-Temimi, ona da babası (Haris b. Müslim), “Nebi'nin (sav) şöyle buyurdu” diyerek bir önceki hadisin bir benzerini "جِوَارٌ مِنْهَا" ifadesine kadar rivayet etmiş, ancak rivayetinde her iki cümleye de (akşam namazını bitirince ve sabah namazını bitirince cümlelerine) "hiçbir kimse ile konuşmadan" sözünü ilave etmiştir. Ravilerden Ali b. Sehl bu hadisi “Haris b. Müslim'in babası, Haris'e haber verdi ki...” sözleriyle rivayet ederken, Ali ve İbn Musaffa (Haris b. Müslim'in) şöyle rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Baskın yapılacak yere yaklaşınca ben atımı koşturup arkadaşlarımı geçtim. (Baskını gören) düşman askerleri, beni feryat sesleri ile karşıladılar. Ben de onlara 'Lâ ilahe illallah' sözüyle korununuz dedim. Onlar da bu kelimeyi söyleyip (Müslüman oldular, böylece hem canlarını hem de mallarını kurtardılar). Bunun üzerine arkadaşlarım 'Bizi ganimetten mahrum ettin, diye beni kınadılar. Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelince de, benim yaptığımı anlattılar. Rasulullah (sav) beni çağırdı ve yaptığım işi beğenip 'Bil ki Allah, sana (Müslüman olan) o kimselerden her birine karşılık şu kadar sevap yazmıştır' dedi. [(Ravi) Abdurrahman rivayetinde, 'Hz. Peygamberin söylediği sevabın ne kadar olduğunu unuttum' demiştir.] Sonra Rasulullah (sav) bana 'bunu benden sonra da böyle davranman için sana bir vasiyet yazacağım' buyurdu ve dediği üzere bir vasiyet yazarak mühürleyip bana verdi, ardından bana şöyle dedi:..." Ravi hadisin devamını diğer raviler ile aynı manada aktardı. [İbn Musaffa der ki: Ben Haris b. Müslim b. Haris et-Temimi'yi babasından hadis rivayet ederken işittim.]
Bize Amr b. Osman el-Hımsî, Müemmel b. Fadl el-Harrânî, Ali b. Sehl er-Remlî ve Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, onlara Abdurrahman b. Hassan el-Kinânî, ona Müslim b. Haris b. Müslim et-Temimi, ona da babası (Haris b. Müslim), “Nebi'nin (sav) şöyle buyurdu” diyerek bir önceki hadisin bir benzerini "جِوَارٌ مِنْهَا" ifadesine kadar rivayet etmiş, ancak rivayetinde her iki cümleye de (akşam namazını bitirince ve sabah namazını bitirince cümlelerine) "hiçbir kimse ile konuşmadan" sözünü ilave etmiştir. Ravilerden Ali b. Sehl bu hadisi “Haris b. Müslim'in babası, Haris'e haber verdi ki...” sözleriyle rivayet ederken, Ali ve İbn Musaffa (Haris b. Müslim'in) şöyle rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Baskın yapılacak yere yaklaşınca ben atımı koşturup arkadaşlarımı geçtim. (Baskını gören) düşman askerleri, beni feryat sesleri ile karşıladılar. Ben de onlara 'Lâ ilahe illallah' sözüyle korununuz dedim. Onlar da bu kelimeyi söyleyip (Müslüman oldular, böylece hem canlarını hem de mallarını kurtardılar). Bunun üzerine arkadaşlarım 'Bizi ganimetten mahrum ettin, diye beni kınadılar. Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelince de, benim yaptığımı anlattılar. Rasulullah (sav) beni çağırdı ve yaptığım işi beğenip 'Bil ki Allah, sana (Müslüman olan) o kimselerden her birine karşılık şu kadar sevap yazmıştır' dedi. [(Ravi) Abdurrahman rivayetinde, 'Hz. Peygamberin söylediği sevabın ne kadar olduğunu unuttum' demiştir.] Sonra Rasulullah (sav) bana 'bunu benden sonra da böyle davranman için sana bir vasiyet yazacağım' buyurdu ve dediği üzere bir vasiyet yazarak mühürleyip bana verdi, ardından bana şöyle dedi:..." Ravi hadisin devamını diğer raviler ile aynı manada aktardı. [İbn Musaffa der ki: Ben Haris b. Müslim b. Haris et-Temimi'yi babasından hadis rivayet ederken işittim.]
Bize Amr b. Osman el-Hımsî, Müemmel b. Fadl el-Harrânî, Ali b. Sehl er-Remlî ve Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, onlara Abdurrahman b. Hassan el-Kinânî, ona Müslim b. Haris b. Müslim et-Temimi, ona da babası (Haris b. Müslim), “Nebi'nin (sav) şöyle buyurdu” diyerek bir önceki hadisin bir benzerini "جِوَارٌ مِنْهَا" ifadesine kadar rivayet etmiş, ancak rivayetinde her iki cümleye de (akşam namazını bitirince ve sabah namazını bitirince cümlelerine) "hiçbir kimse ile konuşmadan" sözünü ilave etmiştir. Ravilerden Ali b. Sehl bu hadisi “Haris b. Müslim'in babası, Haris'e haber verdi ki...” sözleriyle rivayet ederken, Ali ve İbn Musaffa (Haris b. Müslim'in) şöyle rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Baskın yapılacak yere yaklaşınca ben atımı koşturup arkadaşlarımı geçtim. (Baskını gören) düşman askerleri, beni feryat sesleri ile karşıladılar. Ben de onlara 'Lâ ilahe illallah' sözüyle korununuz dedim. Onlar da bu kelimeyi söyleyip (Müslüman oldular, böylece hem canlarını hem de mallarını kurtardılar). Bunun üzerine arkadaşlarım 'Bizi ganimetten mahrum ettin, diye beni kınadılar. Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelince de, benim yaptığımı anlattılar. Rasulullah (sav) beni çağırdı ve yaptığım işi beğenip 'Bil ki Allah, sana (Müslüman olan) o kimselerden her birine karşılık şu kadar sevap yazmıştır' dedi. [(Ravi) Abdurrahman rivayetinde, 'Hz. Peygamberin söylediği sevabın ne kadar olduğunu unuttum' demiştir.] Sonra Rasulullah (sav) bana 'bunu benden sonra da böyle davranman için sana bir vasiyet yazacağım' buyurdu ve dediği üzere bir vasiyet yazarak mühürleyip bana verdi, ardından bana şöyle dedi:..." Ravi hadisin devamını diğer raviler ile aynı manada aktardı. [İbn Musaffa der ki: Ben Haris b. Müslim b. Haris et-Temimi'yi babasından hadis rivayet ederken işittim.]