80 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihâb, ona da Enes b. Malik (ra) –ki Enes, Rasulullah (sav ) Medine'ye geldiğinde on yaşında imiş- şöyle rivayet etti: İşte o zaman annem ve teyzelerim benden Peygamber'in (sav) hizmetine devam etmemi istiyorlardı. Ben de Peygamber'e (sav) on sene hizmet ettim. Rasulullah (sav) vefat ettiği zaman ben yirmi yaşındaydım. (Bu yüzden) indirildiği sırada hicâb olayını insanların en iyi bileni ben oldum. Bu olay ilk defa Rasulullah'ın (sav) Zeyneb bt. Cahş ile evlenmesi sırasında oldu. Peygamber (sav), Zeyneb ile evlenmesi dolayısı ile damat olmuştu. Akabinde insanları düğün yemeğine davet etti. Gelenler yemekten yediler. Sonra çıktılar. Aralarından birkaç kişi, Peygamber'in (sav) yanında kaldı ve bu kalış sürelerini epey uzattılar. Peygamber (sav), onların çıkıp gitmeleri için dışarı çıktı, ben de Onunla (sav) birlikte çıktım. Rasulullah (sav) yürüdü, ben de yürüdüm. Nihayet Aişe’nin odasının eşiğine geldi. Sonra insanların çıkıp gittiklerini zannetti ve geri döndü. Ben de Onunla (sav) birlikte geri döndüm. Sonunda Zeyneb'in yanına girince bir de gördü ki o kişiler yerlerinden kalkmayıp hâlâ oturmaktalar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) tekrar geri döndü, ben de onunla birlikte döndüm. Sonunda yine Aişe’nin odasının eşiğine vardığında, insanların çıkmış olduklarını düşündü. Geriye döndü, ben de beraberinde döndüm. Bu sefer gördük ki, onlar çıkıp gitmişler. Peygamber (sav) benimle kendisi (sav) arasına perde çekti ve hicâb emri de indirildi.
Bize Muhammed b. Abdullah er-Rakkâşî, ona Mu'temir b. Süleyman, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Miclez, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) Zeyneb bt. Cahş ile evlendiği zaman, halkı düğün yemeğine çağırdı. İnsanlar yemek yediler, sonra da oturup konuşmaya koyuldular. Rasulullah (sav), [onların anlayıp da kalkmaları için] kalkmağa davranır gibi yaptı; fakat oturanlar yerlerinden kalkmadılar. Peygamber (sav), bu vaziyeti görünce [onların kalkıp gitmeleri için] yerinden kalktı [ve dışarı çıktı]. Rasulullah (sav) kalkınca, onlardan kalkanlar da kalkıp gittiler; fakat üç kişi oturdu kaldı. Peygamber (sav), Zeyneb'in yanına girmek için geldi. Gördü ki o topluluk hâlâ oturmaktalar. [Peygamber (sav) geri döndü] Sonra onlar kalkıp gittiler. Bunun üzerine ben de gittim ve varıp Peygamber'e (sav) onların gittiklerini haber verdim. Efendimiz (sav), geldi ve içeriye girdi. Ben de O'nunla (sav) içeriye girmeye davrandım. Peygamber (sav), benimle kendisi arasına (kapı) perdesini indirdi. Bu olay üzerine Allah (cc) şu mealdeki ayeti indirdi: “Ey iman edenler! Peygamber'in evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin, fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğin hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın; bu davranışınız Peygamber'i rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez." (el-Ahzâb 33/53)
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etti: Bu Hicâb ayetini herkesten en iyi bilen benim. Zeyneb bt. Cahş, Rasulullah'a (sav) gönderildiği zaman, Zeyneb evde Rasulullah'ın (sav) yanında idi. Rasul-i Ekrem (sav) yemek yaptı ve halkı yemeğe çağırdı. İnsanlar, yemekten sonra oturup konuşmaya koyuldular. Peygamber (sav), (onların çıkıp gitmeleri için) dışarı çıkmaya, sonra (yine Zeyneb'in odasına) dönmeğe başladı. Onlar ise hâlâ oturmuş konuşuyorlardı. Bunun üzerine Yüce Allah (cc), “Ey iman edenler! Peygamberin evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin; fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğe hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız, Peygamber'i rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez" (el-Ahzâb 33/53) mealindeki ayeti “Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin” cümlesine kadar indirdi. Bunun akabinde (kapı) perdesi indirildi, oturanlar da kalkıp gittiler.
Bize Ebu Ma’mer, ona Abdulvâris, ona Abdulaziz b. Suhayb, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber Efendimiz (sav), ekmek ve etle düğün yemeği verilerek, Zeynep bt. Cahş ile gerdeğe girdi. Ben insanları, düğün yemeğine davet etmek üzere görevlendirilmiştim. Bir grup eve gelerek yemeğini yiyor, çıkıyor, sonra başka bir grup yemeğini yiyip evden ayrılıyordu. Yemeğe çağırabileceğim başka kimse kalmamıştı. Peygamber Efendimiz'e (sav) dedim ki “Ey Allah'ın Peygamberi! Çağırabileceğim başka kimse kalmadı.” Efendimiz (sav), “Yemeğinizi kaldırın” diye buyurdu. Fakat üç grup evin içinde (koyu bir) sohbete dalıp kalmışlardı. Peygamber Efendimiz (sav), çıkıp Aişe’nin odasına gitti. Ona “Selam size ev halkı! Allah'ın rahmeti üzerinize olsun!” dedi. Aişe, Efendimiz'e (sav) “Selam ve Allah'ın rahmeti Senin de üzerine olsun! (Yeni) hanımını nasıl buldun? Allah (cc) (onu) Sana mübarek eylesin!” dedi. Peygamber (sav) sırasıyla hanımlarının hepsini dolaşıyor ve onlara Aişe’ye söylediği sözlerin benzerini söylüyor, onlar da Efendimiz'e (sav) Aişe’nin söylediği gibi sözler söylüyorlardı. Bundan sonra Peygamber (sav), geri döndü ve üç grup kişinin hâlâ evde oturup konuşmakta olduğunu gördü. Rasulullah (sav), çok utangaçtı. Bu sebeple tekrar Aişe’nin odası tarafına çıkıp gitti. Nihayet o topluluğun çıkıp gittiklerini kendisine ben mi haber verdim, yoksa başkası tarafından mı haber verildi bilmiyorum. Biraz sonra Rasul-i Ekrem (sav), döndü. Nihayet ayağını kapının eşiğine koyunca, bir ayağı içeride, diğer ayağı dışarıda iken kendisiyle benim arama (kapı) perdesini sarkıtıp indirdi. Ve bu sırada Hicâb ayeti (el-Ahzâb 33/53) indirildi.
Bana Hasan b. Ali Hulvânî ile Ebû Bekir b. Nadr ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih, ona İbn Şihab, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam, ona Hz. Peygamber'in (sav) hanımı Hz. Aişe (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) hanımları, Rasulullah'ın (sav) kızı Fatıma'yı Rasulullah'a (sav) gönderdiler. O da içeri girmek için izin istedi. Kendisi benimle örtünün altında uzanmıştı. Ona girmesi için izin verdi. Fatıma 'Ey Allah'ın elçisi! Hanımların beni sana gönderdiler. Senden Ebû Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar' dedi. Ben susuyordum. Rasulullah (sav) ona "Ey kızcağızım! Sen benim sevdiğimi sevmez misin?" dedi. Fatıma 'Elbette severim' dedi. "O halde onu da sev!" buyurdular. Fatıma Rasulullah'tan (sav) bu sözü işitince kalktı ve Peygamber'in (sav) zevcelerine geri dönerek onlara kendi söylediğini ve kendisine Rasulullah'ın (sav) cevabını bildirdi. Onlar da Fatıma'ya 'Bu yaptığının bize hiçbir faydası olmadı. Rasulullah'a (sav) dön ve ona şöyle söyle: Hanımların senden Ebu Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar' dediler. Fatıma 'Vallahi ben onunla Aişe hakkında bir daha asla konuşmam' dedi. Bunun üzerine Peygamber'in (sav) hanımları, eşi Zeynep binti Cahş'ı gönderdiler. Rasulullah'ın (sav) nezdinde mertebesi bana denk olan sadece o idi. Dindarlıkta Zeynep'den daha iyi bir kadın görmedim. Ondan daha fazla Allah'tan sakınan, ondan daha doğru sözlü, ondan daha çok akrabayı gözeten yapan, ondan daha çok sadaka veren, çalışarak kazandığını sadaka vererek Allah'a yaklaştığı amelinde kendini ondan daha fazla yıpratıp o amelle Allah Teâlâ'ya yakınlaşmaya çalışan yoktu. Ancak mizacının sertliğinden kaynaklanan ve çabucak sönüveren bir hiddeti vardı. Zeynep, Rasulullah'ın (sav) yanına girmek için izin istedi. Rasulullah (sav) ise Aişe ile beraber örtüsünün altında Fatıma'nın girdiği zamanki halde bulunuyordu. Rasulullah (sav) ona da izin verdi. Zeynep 'Ey Allah'ın Rasulü, hanımların beni sana gönderdiler. Senden Ebû Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletle davranmanı istiyorlar' dedi. Sonra bana atıp tuttu ve hakkımda sözü uzattı. Ben onunla konuşmama izin verecek mi diye Rasulullah'ın (sav) gözüne bakıyordum. Zeynep aynı minval üzere konuşmaya devam etti. Nihayet Rasulullah'ın (sav) benim kendimi müdafaa etmemi yanlış görmeyeceğini anladım. Ben de Zeynep'e cevap vermeye başlayınca, ona karşı atağımda kendisine fırsat vermedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülümseyerek "Bu Ebubekir'in kızıdır!" buyurdular.