Bize Mâlik, ona da Yahya b. Saîd'in rivayet ettiğine göre Ömer b. el-Hattâb, yağ ile ekmek yerken bir bedeviyi davet etmişti. Bedevi, yemekten yemeye ve bir ekmekle tabağın dibindeki yağı almaya başlamıştı. Ömer, ona "Sen yoksul birine benziyorsun" dedi. Adam, "Vallahi, bu güne kadar hiç yağ yemedim ve onun yendiğini de görmedim" dedi. Bunun üzerine Ömer, "İnsanlar bolluğa kavuşana kadar artık ben de yağ yemeyeceğim" dedi.
Açıklama: Yahya b. Said ile Ömer b. Hattab arasında inkıta' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38626, MU001702
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ كَانَ يَأْكُلُ خُبْزًا بِسَمْنٍ فَدَعَا رَجُلاً مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ فَجَعَلَ يَأْكُلُ وَيَتَّبِعُ بِاللُّقْمَةِ وَضَرَ الصَّحْفَةِ فَقَالَ عُمَرُ كَأَنَّكَ مُقْفِرٌ . فَقَالَ وَاللَّهِ مَا أَكَلْت سَمْنًا وَلاَ رَأَيْتُ أَكْلاً بِهِ مُنْذُ كَذَا وَكَذَا . فَقَالَ عُمَرُ لاَ آكُلُ السَّمْنَ حَتَّى يَحْيَا النَّاسُ مِنْ أَوَّلِ مَا يَحْيَوْنَ .
Tercemesi:
Bize Mâlik, ona da Yahya b. Saîd'in rivayet ettiğine göre Ömer b. el-Hattâb, yağ ile ekmek yerken bir bedeviyi davet etmişti. Bedevi, yemekten yemeye ve bir ekmekle tabağın dibindeki yağı almaya başlamıştı. Ömer, ona "Sen yoksul birine benziyorsun" dedi. Adam, "Vallahi, bu güne kadar hiç yağ yemedim ve onun yendiğini de görmedim" dedi. Bunun üzerine Ömer, "İnsanlar bolluğa kavuşana kadar artık ben de yağ yemeyeceğim" dedi.
Açıklama:
Yahya b. Said ile Ömer b. Hattab arasında inkıta' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Sıfatü'n-Nebî 1702, 1/365
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
İkram, ikram etmek, paylaşmak
KTB, ADAB
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Yiyecekler, Rasulullah zamanındaki
Bize Hennâd, ona Yunus b. Bükeyr, ona Ömer b. Zerr, ona Mücahid, Ebu Hureyre’nin şöyle anlattığın rivayet etti: (Peygamberimizin kurduğu) Suffa Okulunun öğrencileri, Müslümanların konuk severliği sayesinde geçimlerini sürdürüyorlardı. Onların ne bir aileleri ne de servetleri vardı. Tek olan Allah’a and olsun ki bazı zamanlar, açlıktan baygınlık geçirir ve karnıma taş bağlardım. Bir gün, insanların geçtikleri yol üzerine oturdum. Ebu Bekir yoldan geçiyordu. Ona Allah’ın kitabından bir ayetin manasını sordum. (Aslında asıl) maksadım beni doyurmasıydı. Ancak yoluna devam etti. İçimden geçirdiğim şeyi yapmamıştı. Sonra Ömer çıkageldi. Ona da, Allah’ın kitabından bir ayet sordum. Amacım belliydi, karnımı doyursun istiyordum. O da biraz sonra ayrılıp gitmişti. Beni anlamamıştı. Sonra Efendimiz Ebü’l-Kâsım Muhammed (sav) çıkageldi. Karşıdan beni görünce gülümsedi ve “Ey Ebu Hureyre” dedi. “Buyurun, Ey Allah’ın Rasulü!” dedim. Efendimiz (sav) “Haydi, benimle gel!” diye söyledi. Yürümeye başladı, takıldım peşine. Evine girdi. (Ben de gireyim mi?) diye izin istedim. (Durma gir) diyerek izin verdi. Evde bir tas süt buldu ve ‘Bu sütü size kim getirdi?’ diye sordu. “Falan kimse bize hediye olarak getirmişti” dediler. Bunun üzerine Allah’ın Resulü, “Ebu Hureyre !” dedi. Ben de “Buyur, Ey Allah’ın elçisi!” dedim. “Suffa öğrencilerine git ve onları buraya çağır” dedi. Suffa öğrencileri Müslümanların misafirleriydi. Onların ne servetleri, ne de aileleri vardı. Allah’ın Resulü, kendisine sadaka geldiğinde ondan hiçbir şey yemez, onu doğruca Suffa öğrencilerine yönlendirirdi. Hediye geldiğinde ise Suffa öğrencilerine haber gönderir, kendisi bu hediyeden alır, Suffa’dakileri de hediyeye ortak ederdi. Bu sefer Suffa öğrencilerinin çağrılması hoşuma gitmemişti. Peygamber’in elçisi olarak Suffa’dakileri çağırmaya giderken, bir taraftan da kendi kendime söyleniyordum: “Bir tas süt Suffadakilerin hangisine yetecek! Allah'ın Resulü, bir tas sütü onlar arasında dolaştırmamı emredecek ki, benim payıma bundan ne düşebilir? Ben açlığımı giderecek kadar ondan içmek isterdim, Ne yapalım, Allah’a ve Resulüne itaatten başka çare yok.” (Az sonra) Suffa’ya vardım. Suffa’da kalan öğrencilere Efendimiz’in (sav) davetini ilettim. Hz. Peygamber’in yanına girince herkes yerini aldı. Efendimiz (sav), “Ebu Hureyre! Süt tasını al, onlara ikram et” buyurdu. Ben tası alıp tek tek herkese vermeye başladım. Tası her eline alan doyasıya içiyor, sonra tası tekrar bana veriyor, bende bir başkasına veriyordum. Sonunda bardağı Efendimize verdim. Orada bulunan herkes doyuncaya kadar içmişti. Allah'ın Resulü, süt tasını aldı ellerinin arasına koydu, sonra başını kaldırarak gülümsedi ve “Ebu Hureyre iç!” dedi. İçtim. Sonra tekrar “İç!” buyurdu. Efendimiz “iç” dedikçe, içip durdum. Sonunda şöyle dedim: “Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki, artık içecek halim kalmadı.” Nihayet, Hz. Peygamber tası eline aldı, Allah’a hamd etti, besmele çekti ve O da sütten içti.
[Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14345, T002477
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ ذَرٍّ حَدَّثَنَا مُجَاهِدٌ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ أَهْلُ الصُّفَّةِ أَضْيَافَ أَهْلِ الإِسْلاَمِ لاَ يَأْوُونَ عَلَى أَهْلٍ وَلاَ مَالٍ وَاللَّهِ الَّذِى لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ إِنْ كُنْتُ لأَعْتَمِدُ بِكَبِدِى عَلَى الأَرْضِ مِنَ الْجُوعِ وَأَشُدُّ الْحَجَرَ عَلَى بَطْنِى مِنَ الْجُوعِ وَلَقَدْ قَعَدْتُ يَوْمًا عَلَى طَرِيقِهِمُ الَّذِى يَخْرُجُونَ فِيهِ فَمَرَّ بِى أَبُو بَكْرٍ فَسَأَلْتُهُ عَنْ آيَةٍ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ مَا سَأَلْتُهُ إِلاَّ لِيشبعَنِى فَمَرَّ وَلَمْ يَفْعَلْ ثُمَّ مَرَّ بِى عُمَرُ فَسَأَلْتُهُ عَنْ آيَةٍ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ مَا أَسْأَلُهُ إِلاَّ لِيَشبِعَنِى فَمَرَّ وَلَمْ يَفْعَلْ ثُمَّ مَرَّ بِى أَبُو الْقَاسِمِ صلى الله عليه وسلم فَتَبَسَّمَ حِينَ رَآنِى وَقَالَ « أَبَا هُرَيْرَةَ » . قُلْتُ لَبَّيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « الْحَقْ » . وَمَضَى فَاتَّبَعْتُهُ وَدَخَلَ مَنْزِلَهُ فَاسْتَأْذَنْتُ فَأَذِنَ لِى فَوَجَدَ قَدَحًا مِنْ لَبَنٍ فَقَالَ « مِنْ أَيْنَ هَذَا اللَّبَنُ لَكُمْ ؟ » . قِيلَ أَهْدَاهُ لَنَا فُلاَنٌ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَبَا هُرَيْرَةَ » . قُلْتُ لَبَّيْكَ . فَقَالَ « الْحَقْ إِلَى أَهْلِ الصُّفَّةِ فَادْعُهُمْ » . وَهُمْ أَضْيَافُ أَهْلِ الإِسْلاَمِ لاَ يَأْوُونَ عَلَى أَهْلٍ وَلاَ مَالٍ إِذَا أَتَتْهُ صَدَقَةٌ بَعَثَ بِهَا إِلَيْهِمْ وَلَمْ يَتَنَاوَلْ مِنْهَا شَيْئًا وَإِذَا أَتَتْهُ هَدِيَّةٌ أَرْسَلَ إِلَيْهِمْ فَأَصَابَ مِنْهَا وَأَشْرَكَهُمْ فِيهَا فَسَاءَنِى ذَلِكَ وَقُلْتُ مَا هَذَا الْقَدَحُ بَيْنَ أَهْلِ الصُّفَّةِ وَأَنَا رَسُولُهُ إِلَيْهِمْ فَسَيَأْمُرُنِى أَنْ أُدِيرَهُ عَلَيْهِمْ فَمَا عَسَى أَنْ يُصِيبَنِى مِنْهُ وَقَدْ كُنْتُ أَرْجُو أَنْ أُصِيبَ مِنْهُ مَا يُغْنِينِى وَلَمْ يَكُنْ بُدٌّ مِنْ طَاعَةِ اللَّهِ وَطَاعَةِ رَسُولِهِ فَأَتَيْتُهُمْ فَدَعَوْتُهُمْ فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ فَأَخَذُوا مَجَالِسَهُمْ فَقَالَ « أَبَا هُرَيْرَةَ خُذِ الْقَدَحَ وَأَعْطِهِمْ » . فَأَخَذْتُ الْقَدَحَ فَجَعَلْتُ أُنَاوِلُهُ الرَّجُلَ فَيَشْرَبُ حَتَّى يُرْوَى ثُمَّ يَرُدُّهُ فَأُنَاوِلُهُ الآخَرَ حَتَّى انْتَهَيْتُ بِهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَدْ رَوِىَ الْقَوْمُ كُلُّهُمْ فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْقَدَحَ فَوَضَعَهُ عَلَى يَدَيْهِ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَتَبَسَّمَ فَقَالَ « أَبَا هُرَيْرَةَ اشْرَبْ » . فَشَرِبْتُ ثُمَّ قَالَ « اشْرَبْ » . فَلَمْ أَزَلْ أَشْرَبُ وَيَقُولُ « اشْرَبْ » . حَتَّى قُلْتُ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ مَا أَجِدُ لَهُ مَسْلَكًا فَأَخَذَ الْقَدَحَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَسَمَّى ثُمَّ شَرِبَ . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Hennâd, ona Yunus b. Bükeyr, ona Ömer b. Zerr, ona Mücahid, Ebu Hureyre’nin şöyle anlattığın rivayet etti: (Peygamberimizin kurduğu) Suffa Okulunun öğrencileri, Müslümanların konuk severliği sayesinde geçimlerini sürdürüyorlardı. Onların ne bir aileleri ne de servetleri vardı. Tek olan Allah’a and olsun ki bazı zamanlar, açlıktan baygınlık geçirir ve karnıma taş bağlardım. Bir gün, insanların geçtikleri yol üzerine oturdum. Ebu Bekir yoldan geçiyordu. Ona Allah’ın kitabından bir ayetin manasını sordum. (Aslında asıl) maksadım beni doyurmasıydı. Ancak yoluna devam etti. İçimden geçirdiğim şeyi yapmamıştı. Sonra Ömer çıkageldi. Ona da, Allah’ın kitabından bir ayet sordum. Amacım belliydi, karnımı doyursun istiyordum. O da biraz sonra ayrılıp gitmişti. Beni anlamamıştı. Sonra Efendimiz Ebü’l-Kâsım Muhammed (sav) çıkageldi. Karşıdan beni görünce gülümsedi ve “Ey Ebu Hureyre” dedi. “Buyurun, Ey Allah’ın Rasulü!” dedim. Efendimiz (sav) “Haydi, benimle gel!” diye söyledi. Yürümeye başladı, takıldım peşine. Evine girdi. (Ben de gireyim mi?) diye izin istedim. (Durma gir) diyerek izin verdi. Evde bir tas süt buldu ve ‘Bu sütü size kim getirdi?’ diye sordu. “Falan kimse bize hediye olarak getirmişti” dediler. Bunun üzerine Allah’ın Resulü, “Ebu Hureyre !” dedi. Ben de “Buyur, Ey Allah’ın elçisi!” dedim. “Suffa öğrencilerine git ve onları buraya çağır” dedi. Suffa öğrencileri Müslümanların misafirleriydi. Onların ne servetleri, ne de aileleri vardı. Allah’ın Resulü, kendisine sadaka geldiğinde ondan hiçbir şey yemez, onu doğruca Suffa öğrencilerine yönlendirirdi. Hediye geldiğinde ise Suffa öğrencilerine haber gönderir, kendisi bu hediyeden alır, Suffa’dakileri de hediyeye ortak ederdi. Bu sefer Suffa öğrencilerinin çağrılması hoşuma gitmemişti. Peygamber’in elçisi olarak Suffa’dakileri çağırmaya giderken, bir taraftan da kendi kendime söyleniyordum: “Bir tas süt Suffadakilerin hangisine yetecek! Allah'ın Resulü, bir tas sütü onlar arasında dolaştırmamı emredecek ki, benim payıma bundan ne düşebilir? Ben açlığımı giderecek kadar ondan içmek isterdim, Ne yapalım, Allah’a ve Resulüne itaatten başka çare yok.” (Az sonra) Suffa’ya vardım. Suffa’da kalan öğrencilere Efendimiz’in (sav) davetini ilettim. Hz. Peygamber’in yanına girince herkes yerini aldı. Efendimiz (sav), “Ebu Hureyre! Süt tasını al, onlara ikram et” buyurdu. Ben tası alıp tek tek herkese vermeye başladım. Tası her eline alan doyasıya içiyor, sonra tası tekrar bana veriyor, bende bir başkasına veriyordum. Sonunda bardağı Efendimize verdim. Orada bulunan herkes doyuncaya kadar içmişti. Allah'ın Resulü, süt tasını aldı ellerinin arasına koydu, sonra başını kaldırarak gülümsedi ve “Ebu Hureyre iç!” dedi. İçtim. Sonra tekrar “İç!” buyurdu. Efendimiz “iç” dedikçe, içip durdum. Sonunda şöyle dedim: “Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki, artık içecek halim kalmadı.” Nihayet, Hz. Peygamber tası eline aldı, Allah’a hamd etti, besmele çekti ve O da sütten içti.
[Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 36, 4/648
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu Zer Ömer b. Zer el-Hemdani (Ömer b. Zer b. Abdullah b. Zürare)
4. Ebu Bükeyr Yunus b. Bükeyr eş-Şeybanî (Yunus b. Bükeyr b. Vasıl)
5. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
Hediye, hediyeleşmek muhabbeti artırır
Hz. Peygamber, mucizeleri
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
KTB, HEDİYELEŞMEK
Sadaka, Peygamber (a.s.) ve Ehli Beytin yememesi
Sahabe, Ashab-ı Suffa
Sahabe, çektikleri sıkıntılar
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Bize Mâlik, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Humeyd b. Mâlik b. Huseym şöyle rivayet etmiştir: Ebu Hüreyre ile birlikte el-Akîk'teki arazisinde oturuyordum. Ona Medine ahalisinden bir topluluk bineklerinin üzerinde geldiler. Onun yanında konakladılar. Ebu Hüreyre, "Anneme git ve oğlun sana selam söylüyor ve bize yiyecek bir şeyler hazırlasın diyor de." dedi. Bir tepsiye üç parça ekmek, biraz yağ ve tuz koydu. Tepsiyi başımın üzerine alıp onlara getirdim. Tepsiyi önlerine koyunca Ebu Hüreyre, tekbir getirdi ve "Biz hurma ve sudan başka şey bulamazken ekmek nimetiyle bizi doyuran Allah'a hamd olsun" dedi. Gelenler yemekten hiç yemediler ve oradan ayrıldılar. Ebu Hüreyre, bana şöyle dedi: "Yeğenim! Koyunlarına iyi bak. Burun akıntılarını sil. Ağılını temizle. Namazını ağılın bir tarafında kıl. Koyun cennet hayvanlarındandır. Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki insanlara öyle bir zaman gelecek ki üç beş koyun, insana Mervan'ın evinden bile kıymetli gelecek."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38629, MU001705
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَلْحَلَةَ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ مَالِكِ بْنِ خُثَيْمٍ أَنَّهُ قَالَ كُنْتُ جَالِسًا مَعَ أَبِى هُرَيْرَةَ بِأَرْضِهِ بِالْعَقِيقِ فَأَتَاهُ قَوْمٌ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ عَلَى دَوَابَّ فَنَزَلُوا عِنْدَهُ قَالَ حُمَيْدٌ فَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ اذْهَبْ إِلَى أُمِّى فَقُلْ إِنَّ ابْنَكِ يُقْرِئُكِ السَّلاَمَ وَيَقُولُ أَطْعِمِينَا شَيْئًا . قَالَ فَوَضَعَتْ ثَلاَثَةَ أَقْرَاصٍ فِى صَحْفَةٍ وَشَيْئًا مِنْ زَيْتٍ وَمِلْحٍ ثُمَّ وَضَعَتْهَا عَلَى رَأْسِى وَحَمَلْتُهَا إِلَيْهِمْ فَلَمَّا وَضَعْتُهَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ كَبَّرَ أَبُو هُرَيْرَةَ وَقَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَشْبَعَنَا مِنَ الْخُبْزِ بَعْدَ أَنْ لَمْ يَكُنْ طَعَامُنَا إِلاَّ الأَسْوَدَيْنِ الْمَاءَ وَالتَّمْرَ . فَلَمْ يُصِبِ الْقَوْمُ مِنَ الطَّعَامِ شَيْئًا فَلَمَّا انْصَرَفُوا قَالَ يَا ابْنَ أَخِى أَحْسِنْ إِلَى غَنَمِكَ وَامْسَحِ الرُّعَامَ عَنْهَا وَأَطِبْ مُرَاحَهَا وَصَلِّ فِى نَاحِيَتِهَا فَإِنَّهَا مِنْ دَوَابِّ الْجَنَّةِ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَيُوشِكُ أَنْ يَأْتِىَ عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ تَكُونُ الثُّلَّةُ مِنَ الْغَنَمِ أَحَبَّ إِلَى صَاحِبِهَا مِنْ دَارِ مَرْوَانَ .
Tercemesi:
Bize Mâlik, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Humeyd b. Mâlik b. Huseym şöyle rivayet etmiştir: Ebu Hüreyre ile birlikte el-Akîk'teki arazisinde oturuyordum. Ona Medine ahalisinden bir topluluk bineklerinin üzerinde geldiler. Onun yanında konakladılar. Ebu Hüreyre, "Anneme git ve oğlun sana selam söylüyor ve bize yiyecek bir şeyler hazırlasın diyor de." dedi. Bir tepsiye üç parça ekmek, biraz yağ ve tuz koydu. Tepsiyi başımın üzerine alıp onlara getirdim. Tepsiyi önlerine koyunca Ebu Hüreyre, tekbir getirdi ve "Biz hurma ve sudan başka şey bulamazken ekmek nimetiyle bizi doyuran Allah'a hamd olsun" dedi. Gelenler yemekten hiç yemediler ve oradan ayrıldılar. Ebu Hüreyre, bana şöyle dedi: "Yeğenim! Koyunlarına iyi bak. Burun akıntılarını sil. Ağılını temizle. Namazını ağılın bir tarafında kıl. Koyun cennet hayvanlarındandır. Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki insanlara öyle bir zaman gelecek ki üç beş koyun, insana Mervan'ın evinden bile kıymetli gelecek."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Sıfatü'n-Nebî 1705, 1/365
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Humeyd b. Malik el-Hicazî (Humeyd b. Abdullah b. Malik b. Hüseym)
3. Muhammed b. Amr ed-Dîlî (Muhammed b. Amr b. Halhale)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
Hayvanlar, koyun, keçi beslemek
İkram, ikram etmek, paylaşmak
KTB, ADAB
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ سُفْيَانَ حَدَّثَنِى فُلَيْتٌ الْعَامِرِىُّ عَنْ جَسْرَةَ بِنْتِ دِجَاجَةَ قَالَتْ قَالَتْ عَائِشَةُ رضى الله عنها مَا رَأَيْتُ صَانِعًا طَعَامًا مِثْلَ صَفِيَّةَ صَنَعَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَعَامًا فَبَعَثَتْ بِهِ فَأَخَذَنِى أَفْكَلٌ فَكَسَرْتُ الإِنَاءَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا كَفَّارَةُ مَا صَنَعْتُ قَالَ
"إِنَاءٌ مِثْلُ إِنَاءٍ وَطَعَامٌ مِثْلُ طَعَامٍ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22721, D003568
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ سُفْيَانَ حَدَّثَنِى فُلَيْتٌ الْعَامِرِىُّ عَنْ جَسْرَةَ بِنْتِ دِجَاجَةَ قَالَتْ قَالَتْ عَائِشَةُ رضى الله عنها مَا رَأَيْتُ صَانِعًا طَعَامًا مِثْلَ صَفِيَّةَ صَنَعَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَعَامًا فَبَعَثَتْ بِهِ فَأَخَذَنِى أَفْكَلٌ فَكَسَرْتُ الإِنَاءَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا كَفَّارَةُ مَا صَنَعْتُ قَالَ
"إِنَاءٌ مِثْلُ إِنَاءٍ وَطَعَامٌ مِثْلُ طَعَامٍ."
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Yahya (b. Said el-Kattan), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Füleyt (b. Halife), ona da Cesra bt. Decace, Aişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etti: Safiyye (r.anha) kadar (güzel) yemek yapan birisini görmedim. O, Rasulullah (sav)için bir yemek yapıp gönderdi. Beni bir titreme aldı ve kabı kırdım, (sonra) Ey Allah'ın Rasulü (sav), yaptığımın keffareti ne? dedim.
"Kabın misli kap ve yemeğin misli yemek" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 91, /825
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Cesra bt. Decace el-Âmiriyye (Cesra bt. Decâce)
3. Ebu Hassan Eflet b. Halife el-Amirî (Eflet b. Halife)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, ailede iletişim, eşle sohbet
Aile, Erkeğin ailesine iyi davranması, geçimini sağlaması
Aile, eşler, arasında kıskançlık
Aile, Eşler, Birbirlerine Karşı Yükümlülükleri
Aile, Eşlerarası Problemlerin Giderilmesi
Aile, Fertleri ve Sorumlulukları
Akraba, kocasının akrabalarına karşı kadının tutumu
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, hanımları, Safiyye bt. Huyeyy
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Kadın, hak ve sorumlulukları
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31522, İM003338
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عُمَيْرٍ عِيسَى بْنُ مُحَمَّدِ النَّحَّاسِ الرَّمْلِىُّ حَدَّثَنَا ضَمْرَةُ بْنُ رَبِيعَةَ عَنِ ابْنِ عَطَاءٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ زَارَ أَبُو هُرَيْرَةَ قَوْمَهُ يَعْنِى قَرْيَةً أَظُنُّهُ قَالَ يُنَا فَأَتَوْهُ بِرُقَاقٍ مِنْ رُقَاقِ الأُوَلِ فَبَكَى وَقَالَ مَا رَأَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَذَا بِعَيْنِهِ قَطُّ .
Tercemesi:
Bize Ebu Umeyr İsa b. Muhammed en-Nehhâs er-Ramlî, ona Damra b. Rabia, ona da Atâ (b. Müslim el-Hurâsânî) (ra) şöyle demiştir: Ebu Hureyre (ra) (bir ara) kavmini, yâni bir köyü ziyaret etmiş (râvî demiş ki: Sanırım Yünâ köyünü dedi). Köy halkı Ebu Hureyre'ye evvelkilerin yufka ekmeklerinden birini getirmişler. Bunun üzerine Ebu Hureyre ağlamış ve Rasulullah (sav) bu (nevi) ekmeği gözüyle hiç görmedi, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Et'ime 45, /542
Senetler:
()
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, zühdü
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ حَسَّانَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ أَخِيهِ مَعْبَدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا الْحَدِيثِ.
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Hişam b. Hassan, ona Muhammed b. Sirin, ona kardeşi Ma'bed b. Sirin, ona da Ebu Said el-Hudrî, Peygamber’den (sav) bu (önceki) hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama: Önceki hadisin metni, D003418 geçmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22388, D003419
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ حَسَّانَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ أَخِيهِ مَعْبَدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا الْحَدِيثِ.
Tercemesi:
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Hişam b. Hassan, ona Muhammed b. Sirin, ona kardeşi Ma'bed b. Sirin, ona da Ebu Said el-Hudrî, Peygamber’den (sav) bu (önceki) hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama:
Önceki hadisin metni, D003418 geçmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 38, /798
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ma'bed b. Sirin (Ma'bed b. Sirin)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
4. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
Dua, ashâbın duaları
Dua, Dua ve sağlık
Dua, hastalar için dua etmek
Rukye, rukye karşılığında ücret almak
Sahabe, anlayış farklılıkları
Sahabe, çektikleri sıkıntılar
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Sahabe, ictihadı
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Tedavi, şifa/deva
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مَرْحُومٍ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى عُبَيْدٍ عَنْ سَلَمَةَ - رضى الله عنه قَالَ خَفَّتْ أَزْوَادُ النَّاسِ وَأَمْلَقُوا ، فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فِى نَحْرِ إِبِلِهِمْ ، فَأَذِنَ لَهُمْ ، فَلَقِيَهُمْ عُمَرُ فَأَخْبَرُوهُ فَقَالَ مَا بَقَاؤُكُمْ بَعْدَ إِبِلِكُمْ فَدَخَلَ عُمَرُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا بَقَاؤُهُمْ بَعْدَ إِبِلِهِمْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَادِ فِى النَّاسِ يَأْتُونَ بِفَضْلِ أَزْوَادِهِمْ » . فَدَعَا وَبَرَّكَ عَلَيْهِ ، ثُمَّ دَعَاهُمْ بِأَوْعِيَتِهِمْ ، فَاحْتَثَى النَّاسُ حَتَّى فَرَغُوا ، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، وَأَنِّى رَسُولُ اللَّهِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30222, B002982
Hadis:
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مَرْحُومٍ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى عُبَيْدٍ عَنْ سَلَمَةَ - رضى الله عنه قَالَ خَفَّتْ أَزْوَادُ النَّاسِ وَأَمْلَقُوا ، فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فِى نَحْرِ إِبِلِهِمْ ، فَأَذِنَ لَهُمْ ، فَلَقِيَهُمْ عُمَرُ فَأَخْبَرُوهُ فَقَالَ مَا بَقَاؤُكُمْ بَعْدَ إِبِلِكُمْ فَدَخَلَ عُمَرُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا بَقَاؤُهُمْ بَعْدَ إِبِلِهِمْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَادِ فِى النَّاسِ يَأْتُونَ بِفَضْلِ أَزْوَادِهِمْ » . فَدَعَا وَبَرَّكَ عَلَيْهِ ، ثُمَّ دَعَاهُمْ بِأَوْعِيَتِهِمْ ، فَاحْتَثَى النَّاسُ حَتَّى فَرَغُوا ، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، وَأَنِّى رَسُولُ اللَّهِ » .
Tercemesi:
Bize Bişr b. Merhûm, ona Hâtim b. İsmail, ona Yezîd b. Ebu Ubeyd, ona da Seleme (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ordunun yiyeceği azalıp sıkıntıya düştüler. Bundan dolayı onlar, Nebî’ye (sav) gelip develerini kesmek için izin istediler. O (sav) de kendilerine izin verdi. Ömer onlarla karşılaştı, kendisine durumu arz ettiler, Ömer onlara: “Develerinizi kestikten sonra, sonunuz ne olacak?” dedi ve hemen Nebî’nin (sav) huzuruna varıp “Yâ Rasulullah (sav)! Onlar develerini kestikten sonra, sonları ne olacak?” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “İnsanlara yiyeceklerinden kalanı getirmeleri için duyuruda bulun” buyurdu. Rasulullah (sav) dua edip bereketlenmesini istedikten sonra, onlara kaplarını getirmelerini istedi. İnsanlar doyuncaya kadar yiyeceği avuçladılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Allah’ın Rasulü olduğuma şahitlik ederim” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 123, 1/791
Senetler:
1. Ebu İyas Seleme b. Ekva' (Seleme b. Amr b. Sinan b. Abdullah)
2. Ebu Halid Yezid b. Ebu Ubeyd el-Eslemî (Yezid b. Ebu Ubeyd)
3. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
4. Bişr b. Ubeys el-Basrî (Bişr b. Ubeys b. Merhum)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Teşvik Edilenler, paylaşma azık ve diğer şeyleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34789, B003728
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ إِسْمَاعِيلَ عَنْ قَيْسٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعْدًا - رضى الله عنه - يَقُولُ إِنِّى لأَوَّلُ الْعَرَبِ رَمَى بِسَهْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ ، وَكُنَّا نَغْزُو مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَمَا لَنَا طَعَامٌ إِلاَّ وَرَقُ الشَّجَرِ ، حَتَّى إِنَّ أَحَدَنَا لَيَضَعُ كَمَا يَضَعُ الْبَعِيرُ أَوِ الشَّاةُ ، مَا لَهُ خِلْطٌ ، ثُمَّ أَصْبَحَتْ بَنُو أَسَدٍ تُعَزِّرُنِى عَلَى الإِسْلاَمِ ، لَقَدْ خِبْتُ إِذًا وَضَلَّ عَمَلِى . وَكَانُوا وَشَوْا بِهِ إِلَى عُمَرَ ، قَالُوا لاَ يُحْسِنُ يُصَلِّى .
Tercemesi:
Bize Amr b. Avn, ona Halid b. Abdullah, ona İsmail, ona Kays, ona Sad şöyle demiştir: Muhakkak ki ben Allah yolunda ok atan ilk Arabım. Bizim ağaç yaprağından başka yiyecek hiç bir şeyimiz yokken biz Hz. Peygamber (sav) ile birlikte gaza ederdik. Öyle ki, koyun ya da deve dışkısı gibi kuru olduğundan dolayı birbirine karışmayan dışkı çıkarırdık. Sonra Esedoğlulları İslam (namaz) konusunda beni ayıplar oldular.
Öyleyse (onların iddia ettiği gibi namazı güzel kıldırmıyorsam) benim bunca amelim boşa gitti.
(Ravi dedi ki) Esedoğulları onu namazı güzel kılmıyor diyerek halife Ömer'e ihbar etmişlerdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fedâili Ashâbi'n-Nebi 15, 1/947
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Kays b. Ebu Hazim el-Becelî (Kays b. Avf b. Abdülharis)
3. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
4. Halid b. Abdullah et-Tahhan (Halid b. Abdullah b. Abdurrahman)
5. Ebu Osman Amr b. Avn es-Sülemî (Amr b. Avn b. Evs b. Ca'd)
Konular:
Geçim, sahabilerin geçim sıkıntıları
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Sahabe, Fazileti
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Öneri Formu
Hadis Id, No:
63337, HM013728
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ إِسْحَاقَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَنْبَأَنَا الْأَوْزَاعِيُّ قَالَ حَدَّثَنِي إِسْحَاقُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ الْأَنْصَارِيُّ قَالَ حَدَّثَنِي أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ قَالَ
أَصَابَ النَّاسَ سَنَةٌ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ فَبَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَخْطُبُ يَوْمَ الْجُمُعَةِ قَامَ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكَ الْمَالُ وَجَاعَ الْعِيَالُ فَادْعُ اللَّهَ أَنْ يَسْقِيَنَا فَرَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَدَيْهِ وَمَا تُرَى فِي السَّمَاءِ قَزَعَةٌ فَثَارَ سَحَابٌ أَمْثَالُ الْجِبَالِ ثُمَّ لَمْ يَنْزِلْ عَنْ مِنْبَرِهِ حَتَّى رَأَيْنَا الْمَطَرَ يَتَحَادَرُ عَلَى لِحْيَتِهِ فَذَكَرَ الْحَدِيثَ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Enes b. Malik 13728, 4/654
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Yahya İshak b. Abdullah el-Ensârî (İshak b. Abdullah b. Zeyd b. Sehl)
3. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Ebu Hasan Ali b. İshak es-Sülemî (Ali b. İshak)
Konular:
Cuma namazı, hutbe ile namaz arasında konuşma
Dua, İstiska, yağmur duası, elbisenin ters çevrilmesi
Hutbe, Cuma Namazı, cuma namazının hutbesi
Hz. Peygamber, hitabeleri
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
KTB, CUMA
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a