84 Kayıt Bulundu.
Bize Hennâd ve Nasr b. Abdurrahman el-Kûfî, onlara el-Muhâribî, ona Ebû Halid Yezid b. Abdurrahman, ona Zeyd b. Ebû Üneyse, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kendisinde, din kardeşinin namusu veya malı ile ilgili bir hak bulunan ve ölmeden önce kendisine gelip helâllik istediğinde (hakkını helâl eden) kula Allah Teâlâ merhamet buyursun! Zira o gün ne dinar ve ne de dirhem geçerlidir! Eğer onun sevapları varsa bu hakkı sevaplarından alınacaktır, şayet sevapları yoksa (hak sahibinin) günahları onun sırtına yüklenecektir." Ebû İsa şöyle demiştir: Bu, Said el-Makburî'nin rivayet ettiği hasen-sahih-garîb bir hadistir. Bu hadisin benzerini Malik b. Enes, Said el-Makburî'den, o Ebû Hureyre'den, o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Kul haklarını affetme yetkisi sadece kendisine haksızlık yapılan kişiye aittir. Başka hiç kimsenin suçluyu bağışlama yetkisi yoktur. Kıyâmet günü bu suçtan kurtulmanın yolu da, dünyada yapılan hayır ve şerrin teâtisinden ibarettir. Yani zâlim, eğer bir hayırlı ameli varsa, onu, haksızlık ettiği insana verecek, hayırlı ameli yoksa veya suçunu affettirmeye kâfi gelmezse, bu sefer mazlumun günahı alınıp onun sırtına vurulacaktır. İnsan hakları konusunda İslâm'ın ölçüsü budur.
Bize İbn Ebu Ömer el-Mekkî, ona Süfyan, ona Câmi' b. Ebu Raşid ve Abdülmelik b. A'yen, onlara Şakik b. Seleme, ona da İbn Mesud şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "hakkı olmadığı halde Müslüman bir kimsenin malını almak üzere yemin eden, Allah'a, kendisine öfkeli olarak kavuşacaktır!" buyurdu. Ardından Rasulullah (sav) bize, bu sözünü doğrulatmak üzere Allah'ın Kitabı'ndan "Allah'a verdikleri sözleri ve yeminlerini az bir pahaya satanlar" ayetini sonuna kadar okudu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki; (T) Bize İbn Nümeyr, ona Ebu Muaviye ve Veki; (T) Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, -lafız, ona aittir- ona Veki, ona el-A'meş, ona da Ebu Vâil şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah (b. Mesud), Rasulullah'ın (sav) 'kim ısrarla yemin edip Müslüman bir kimsenin malını alırsa günahkâr olur ve kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulur' buyurduğunu rivayet etti. Bu sırada Eşas b. Kays içeri girip 'Ebu Abdurrahman size ne rivayet ediyor?' dedi. (Oradakiler) 'Şunu, şunu' dediler. Eşas şöyle dedi: Ebu Abdurrahman doğru söylemiş! Benim hakkımda ayet idi. Benimle biri arasında Yemen'de bir arazi (hususunda ihtilaf) vardı. Ben meseleyi Rasulullah'a (sav) şikâyet ettim. Hz. Peygamber (sav) 'delilin var mı?' buyurdu. Ben 'hayır' dedim. Hz. Peygamber (sav) ' o zaman ona yemin var' buyurdu. Ben de 'o zaman yemin etsin' dedim. (İşte bu esnada) Rasulullah (sav) 'kim, ısrarla yemin edip Müslüman bir kimsenin malını alırsa günahkar olur ve kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulur' buyurdu. Bunun üzerine 'Allah'ın sözünü ve yeminlerini az bir pahaya satanlar' ayeti son kısmına kadar iniverdi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki; (T) Bize İbn Nümeyr, ona Ebu Muaviye ve Veki; (T) Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, -lafız, ona aittir- ona Veki, ona el-A'meş, ona da Ebu Vâil şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah (b. Mesud), Rasulullah'ın (sav) 'kim ısrarla yemin edip Müslüman bir kimsenin malını alırsa günahkâr olur ve kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulur' buyurduğunu rivayet etti. Bu sırada Eşas b. Kays içeri girip 'Ebu Abdurrahman size ne rivayet ediyor?' dedi. (Oradakiler) 'Şunu, şunu' dediler. Eşas şöyle dedi: Ebu Abdurrahman doğru söylemiş! Benim hakkımda ayet idi. Benimle biri arasında Yemen'de bir arazi (hususunda ihtilaf) vardı. Ben meseleyi Rasulullah'a (sav) şikâyet ettim. Hz. Peygamber (sav) 'delilin var mı?' buyurdu. Ben 'hayır' dedim. Hz. Peygamber (sav) ' o zaman ona yemin var' buyurdu. Ben de 'o zaman yemin etsin' dedim. (İşte bu esnada) Rasulullah (sav) 'kim, ısrarla yemin edip Müslüman bir kimsenin malını alırsa günahkar olur ve kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulur' buyurdu. Bunun üzerine 'Allah'ın sözünü ve yeminlerini az bir pahaya satanlar' ayeti son kısmına kadar iniverdi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki; (T) Bize İbn Nümeyr, ona Ebu Muaviye ve Veki; (T) Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, -lafız, ona aittir- ona Veki, ona el-A'meş, ona da Ebu Vâil şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah (b. Mesud), Rasulullah'ın (sav) 'kim ısrarla yemin edip Müslüman bir kimsenin malını alırsa günahkâr olur ve kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulur' buyurduğunu rivayet etti. Bu sırada Eşas b. Kays içeri girip 'Ebu Abdurrahman size ne rivayet ediyor?' dedi. (Oradakiler) 'Şunu, şunu' dediler. Eşas şöyle dedi: Ebu Abdurrahman doğru söylemiş! Benim hakkımda ayet idi. Benimle biri arasında Yemen'de bir arazi (hususunda ihtilaf) vardı. Ben meseleyi Rasulullah'a (sav) şikâyet ettim. Hz. Peygamber (sav) 'delilin var mı?' buyurdu. Ben 'hayır' dedim. Hz. Peygamber (sav) ' o zaman ona yemin var' buyurdu. Ben de 'o zaman yemin etsin' dedim. (İşte bu esnada) Rasulullah (sav) 'kim, ısrarla yemin edip Müslüman bir kimsenin malını alırsa günahkar olur ve kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulur' buyurdu. Bunun üzerine 'Allah'ın sözünü ve yeminlerini az bir pahaya satanlar' ayeti son kısmına kadar iniverdi."
Bize İbn Ebu Ömer el-Mekkî, ona Süfyan, ona Câmi' b. Ebu Raşid ve Abdülmelik b. A'yen, onlara Şakik b. Seleme, ona da İbn Mesud şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "hakkı olmadığı halde Müslüman bir kimsenin malını almak üzere yemin eden, Allah'a, kendisine öfkeli olarak kavuşacaktır!" buyurdu. Ardından Rasulullah (sav) bize, bu sözünü doğrulatmak üzere Allah'ın Kitabı'ndan "Allah'a verdikleri sözleri ve yeminlerini az bir pahaya satanlar" ayetini sonuna kadar okudu.