358 Kayıt Bulundu.
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Hişam b. Hassan, ona Muhammed b. Sirin, ona kardeşi Ma'bed b. Sirin, ona da Ebu Said el-Hudrî, Peygamber’den (sav) bu (önceki) hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama: Önceki hadisin metni, D003418 geçmektedir.
Bize Muhammed b. Alâ, ona Osman b. Ebu Şeybe ve Hasan b. Ali ve başkaları, onlara Ebu Üsame, ona Velid b. Kesîr, ona Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, ona Abdullah b. Abdullah b. Ömer, ona da babası şöyle dedi: Hz. Peygamber'e (sav) ehli ve yabani hayvanların kullandığı suyun durumunu sordular. Rasulullah da (sav) şöyle buyurdu: "İki kulle miktarında olan su pislik tutmaz." [Ebû Davud şöyle dedi: Bu hadisin lafzı İbnü'l-Alâ'ya aittir. Osman b. Ebu Şeybe ve Hasan b. Ali, ona Muhammed b. Abbad b. Cafer'den diyerek rivayette bulundular ki bu da doğru olandır.']
Bize Musa b. Abdurrahman el-Antakî, ona Muhammed b. Seleme, ona Zübeyr b. Hureyk, ona Ata, ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir: Bir sefere çıkmıştık. Bir adama taş isabet etti ve başını yardı. Sonra bu kişi ihtilam oldu. Arkadaşlarına benim teyemmüm etmeme ruhsat veriyor musunuz? diye sordu. Suyu kullanabilecekken, teyemmüm etmeni uygun bulmuyoruz dediler. Bunun üzerine adam yıkandı ve bu sebepten dolayı öldü. Hz. Peygamber'in huzuruna geldiğimizde bu olay kendisine haber verildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Onu öldürdüler, Allah da onları öldürsün. Bilmediklerini sorsalardı ya! Cehaletin ilacı sormaktır. Onun teyemmüm etmesi, yarasının üzerine bir bez bağlayıp sonra üzerine meshetmesi ve vücudunun geri kalan kısmını da yıkaması yeterliydi."
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona Ebu Bişr (Cafer b. Ebu Vahşiyye), ona da Ebu Mütevekkil (Ali b. Davud), Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulüllah'ın (sav) ashabından bir grup bir sefere çıktı ve Arap kabilelerinden birisinin yanında konakladı. Onlardan kendilerini misafir etmelerini istediler. Kabiledekiler ise misafir etmekten kaçındılar. (O esnada) kabilenin reisini akrep soktu. Onun için her şeyle şifa aradılar ama hiçbir şey fayda vermiyordu. Onlardan bazıları, şu yanınıza konaklayan kafileye gitseniz, belki onların birinde reisinize fayda verecek bir şey vardır, dediler. Bunun üzerine birkaç kişi (kafileye gelip) reisimizi akrep soktu; kendisi için her çareye başvurduk fakat hiçbir şey fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında arkadaşımıza şifa verecek bir şey, yani rukye (dua) var mı? diye sordular. Kafileden bir adam (ki o Ebu Said'dir): Ben dua ederim ama sizden bizi misafir etmenizi istedik, fakat siz misafir etmekten kaçındınız. Onun için ben de şimdi benim için bir ücret tayin edinceye kadar dua etmiyorum, dedi. Bunun üzerine onun için bir sürü koyun kararlaştırdılar, o da hastaya gelip üzerine Fatiha suresini okudu ve üfledi. Nihayet adam iyileşti, sanki bağından kurtulmuş (hayvan) gibi idi. (Kabile reisi) kafileye anlaştıkları ücreti verdi. Kafiledekiler sürüyü paylaşınız dediler. Okuyup dua eden (Ebu Said) ise Rasulullah'a (sav) gidip de meseleyi danışmadıkça yapmayınız, dedi. Onlar da Rasulullah'a (sav) gidip hâdiseyi anlattılar. Rasulullah (sav): "Onun (Fâtiha'nın) bu kadar tesirli bir dua olduğunu nereden bildiniz? İyi yapmışsınız, sizinle bana da bir pay ayırınız" buyurdu.
Açıklama: Elinde olmayan malı satmanın yasaklanması, henüz başkasının mülkünde olan bir malı sahibinden habersiz satma anlamına geleceği için uygun görülmemiştir. (Avnu'l-mabud, IX, 291)