778 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Asım, ona Ebân b. Sa'me, ona Ebu'l-Vâzi' Cabir, ona Ebu Berze el-Eslemî, Resûlullah'a (sav) 'beni cennete götürecek bir amel söyle' dedim. (Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:) "Rahatsızlık veren şeyleri insanların yolundan uzaklaştır."
Açıklama: Hadisin yorumu için bk. İM001603 nolu hadisin açıklaması. “O ancak yeminini çözecek kadar bir zaman cehenneme girer” anlamına gelen bu cümleden neyin kastedildiği açık değildir. Genel kanâat, buradaki yemin ile; “Rabbine yemin olsun ki biz onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız. Sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş vaziyette hazır tutacağız” (Meryem, 19/68) meâlindeki âyette geçen yeminin kastedilmiş olduğudur. Bu yemini çözen şey de, daha sonra gelen; “Sizden cehenneme varmayacak hiç bir kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür” (Meryem, 19/71) meâlindeki âyettir. Buna göre hadis, ‘Yemin olsun ki, vallahi her biriniz mutlaka cehenneme varacaksınız’ manasına gelir. Ancak Tirmizî ve İbn Ebî Hâtim’in İbn Mes’ûd’dan rivâyetlerine göre; maksat cehenneme girmek değil, uğrayıp geçmektir. (İbn Hacer, Fethu’l-bârî, III, 461-462). Yukarıdaki âyetin devamında gelen; “Sonra biz kötülükten sakınanları kurtarır, zâlimleri ise diz üstü çökmüş vaziyette orada bırakırız” (Meryem, 19/72) ifâdesi, kötülükten sakınanların bu “varmak”tan zarar görmeyeceklerini te’yîd etmektedir. Hadîsteki ifâde, azlıktan kinâyedir. Ancak çok az bir zaman cehenneme uğrayacaklar demektir. Bu da onların cehenneme gireceklerini değil, şöyle bir uğrayıp gördükten sonra geçip gideceklerini ifâde eder. Buradaki uğramak da, muhtemelen sırat köprüsünden geçerken cehennemi görmekten ibârettir.
Açıklama: Elbani'nin tespitine göre hadis sahihtir. (Elbani, el-Edebu'l-müfred bi't-ta'likat, s. 265)
Bize Ebû Tahir el-Fakîh, ona Ebû Bekir Muhammed b. Ömer b. Hafs ez-Zâhid, ona es-Seriy b. Huzeyme, ona da Ebu Nuaym rivayet etti. (T) Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, bu ikisine İsa b. Abdurrahman, ona Talha el-Yâmî, ona Abdurrahman b. Avsece, ona da el-Berâ şöyle söyledi: Hz. Peygamber’e (sav) bir bedevî geldi ve 'Ey Allah’ın Rasûlü, beni cennete sokacak olan bir amel söyle!' dedi. Rasulullah (sav): "Sözü kısa tutarsan, meseleyi arz etmiş olursun. Dolayısıyla insanı âzâd et ve kölenin bağını çöz" buyurdu. Bedevî, 'Ey Allah’ın Rasûlü, bu ikisi aynı şey midir?' diye sorunca, "Hayır! kişiyi âzâd etmek, onun âzâdını tek başına yapmaktır. Kölenin bağını çözmek ise, onun âzâdlığını ödemesine yardım etmektir. Bir de sütlü deveyi hediye etmek ve zalim akrabaya yardım etmektir” diye karşılık verdi, Hz. Peygamber. Adam, 'Buna kimin gücü yeter?' deyince, Rasûlullah (sav), "Öyleyse aç olanı doyur, susamışa su ver!" buyurdu. Adam, 'Buna da gücüm yetmezse?' deyince, "O zaman iyiliği emret, kötülüklere mani ol!" buyurdu. Adam, 'Buna da gücü yetmezse?” deyince, Hz. Peygamber (sav) "O zaman dilini tut, hayırdan başka söz söyleme!" dedi. [Bu hadisin lafzı Ebû Davud’a aittir.]