Giriş

Bize Ahmed b. Meni, ona Süfyan, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hayvanın, yaralamasından dolayı bir ceza yoktur (tazmin edilmez). Kuyuya düşmekten dolayı (ortaya çıkan zarar) tazmin edilmez. Maden ocaklarına (düşmekten) dolayı da bir ceza gerekmez. Definelerde beşte bir (zekat) vardır." [Bize Kuteybe, ona Leys b. Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) benzer rivayette bulunmuştur.] [(Tirmizi) der ki: Bu hususta Câbir, Amr b. Avf el-Müzenî ve Ubade b. Sâmit’ten de rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Bize el-Ensari, ona Ma‘n, ona da Mâlik b. Enes şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber'in (sav) "Hayvanın yaralaması hederdir" sözünün açıklaması şudur: Yani bundan dolayı bir diyet yoktur. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: "Hayvanın yaralaması hederdir" buyruğunu açıklamak üzere kimi ilim adamı şöyle demiştir: Acmâ (hayvan)dan kasıt sahibinden bir şekilde kurtulup kaçmış hayvandır. Bu kaçışı esnasında bir şeylere zarar verecek olursa onun sahibinin herhangi bir tazminat ödemesi söz konusu olmaz.] ["Maden de hederdir" buyruğu ile şu ifade edilmektedir: Bir kimse bir maden ocağı kazsa ve oraya bir insan düşse bundan dolayı ona tazminat düşmez. Aynı şekilde bir kimse giden gelen herkesin yararlanması için bir kuyu kazsa ve oraya bir insan düşse, o kuyu sahibine bir tazminat yükümlülüğü olmaz.] ["Rikâzda (definede) da beşte bir vardır". Buradaki rikâz’dan kasıt cahiliye dönemi gömüleri arasında bulunan değerli şeylerdir. Her kim bir define bulacak olursa onun beşte birini sultana (İslam devletine) öder, geri kalanı da ona aittir.]


    Öneri Formu
18602 T001377 Tirmizi, Ahkam, 37

Bize Muhammed ziyadesi ile birlikte Ebu Numan'ndan (T); Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Sabit, ona da Enes (ra.) şöyle rivayet etmiştir: "Fadîh" denilen şu hurma şarâbının döküldüğü gün ben Ebu Talha'nın evinde insanlara içki dağıtmaktaydım. O sırada şarabın haram kılındığı (hükmü) indi ve Hz. Peygamber (sav) emretti, bir münadi bu hükmü Müminlere ilan etti. Sesi duyan Ebu Talha “dışarı çık da bak, nedir bu?” dedi. Ben de çıktım, sonra dönüp içeri girdim ve “bir münadi 'haberiniz olsun, içki haram kılınmıştır' diye duyuru yapıyor” dedim. Bunun üzerine Ebu Talha hemen bana “git, onları dök” dedi. Enes der ki: Bu emir üzerine Medine sokaklarında şarap akmıştı. O gün onların şarabı fadîh denilen bir içki idi. Sonra halktan bazıları “bir kısım insanlar içtikleri bu şarap karınlarında olduğu halde öldürüldüler” dediler. Bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah "İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara, günahlardan sakındıkları ve imanlarını koruyup iyi işler yapmayı sürdürdükleri, sakınmaya devam edip imanlarına bağlı kaldıkları, hem günahlardan sakınıp hem en iyiyi yapmaya çalıştıkları takdirde daha önce yiyip içtiklerinden ötürü bir günah yoktur." (Mâide, 5/93) ayetini indirdi.


    Öneri Formu
31737 B004620 Buhari, Tefsir, (Maide) 11


Açıklama: Bu bilinmezlik sebebiyle "şüphe ile had düşer" kaidesince ceza da düşmüş oldu.

    Öneri Formu
275631 D004402-2 Ebu Davud, Hudud, 17


    Öneri Formu
31735 B004618 Buhari, Tefsir, (Maide) 10


    Öneri Formu
33182 D004400 Ebu Davud, Hudud, 17


    Öneri Formu
33183 D004401 Ebu Davud, Hudud, 17


    Öneri Formu
33184 D004402 Ebu Davud, Hudud, 17


    Öneri Formu
33185 D004403 Ebu Davud, Hudud, 17