عبد الرزاق عن ابن عيينة عن إسماعيل بن أبي خالد قال : سمعت أبا عمرو الشيباني يقول : كن عبد الله بن مسعود يعس المسجد فلا يدع سوادا إلا أخرجه رجلا مصليا.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
51402, MA001654
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن إسماعيل بن أبي خالد قال : سمعت أبا عمرو الشيباني يقول : كن عبد الله بن مسعود يعس المسجد فلا يدع سوادا إلا أخرجه رجلا مصليا.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Salât 1654, 1/422
Senetler:
()
Konular:
Adab, Mescit, mescitte uyulması gereken edeb
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
KTB, ADAB
حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - عَنْ زَيْدٍ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ قَالَ حَدَّثَنِى السَّلُولِىُّ أَبُو كَبْشَةَ أَنَّهُ حَدَّثَهُ سَهْلُ ابْنُ الْحَنْظَلِيَّةِ أَنَّهُمْ سَارُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ حُنَيْنٍ فَأَطْنَبُوا السَّيْرَ حَتَّى كَانَتْ عَشِيَّةً ، فَحَضَرْتُ الصَّلاَةَ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَ رَجُلٌ فَارِسٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى انْطَلَقْتُ بَيْنَ أَيْدِيكُمْ حَتَّى طَلَعْتُ جَبَلَ كَذَا وَكَذَا فَإِذَا أَنَا بِهَوَازِنَ عَلَى بَكْرَةِ آبَائِهِمْ بِظُعُنِهِمْ وَنَعَمِهِمْ وَشَائِهِمُ اجْتَمَعُوا إِلَى حُنَيْنٍ. فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ :
"تِلْكَ غَنِيمَةُ الْمُسْلِمِينَ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ." ثُمَّ قَالَ :
"مَنْ يَحْرُسُنَا اللَّيْلَةَ." قَالَ أَنَسُ بْنُ أَبِى مَرْثَدٍ الْغَنَوِىُّ : أَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ:
"فَارْكَبْ." فَرَكِبَ فَرَسًا لَهُ فَجَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :
"اسْتَقْبِلْ هَذَا الشِّعْبَ حَتَّى تَكُونَ فِى أَعْلاَهُ وَلاَ نُغَرَّنَّ مِنْ قِبَلِكَ اللَّيْلَةَ." فَلَمَّا أَصْبَحْنَا خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى مُصَلاَّهُ فَرَكَعَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ قَالَ :
"هَلْ أَحْسَسْتُمْ فَارِسَكُمْ." قَالُوا : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَحْسَسْنَاهُ . فَثُوِّبَ بِالصَّلاَةِ فَجَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى وَهُوَ يَلْتَفِتُ إِلَى الشِّعْبِ حَتَّى إِذَا قَضَى صَلاَتَهُ وَسَلَّمَ قَالَ:
"أَبْشِرُوا فَقَدْ جَاءَكُمْ فَارِسُكُمْ." فَجَعَلْنَا نَنْظُرُ إِلَى خِلاَلِ الشَّجَرِ فِى الشِّعْبِ فَإِذَا هُوَ قَدْ جَاءَ حَتَّى وَقَفَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلَّمَ فَقَالَ : إِنِّى انْطَلَقْتُ حَتَّى كُنْتُ فِى أَعْلَى هَذَا الشِّعْبِ حَيْثُ أَمَرَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا أَصْبَحْتُ اطَّلَعْتُ الشِّعْبَيْنِ كِلَيْهِمَا فَنَظَرْتُ فَلَمْ أَرَ أَحَدًا . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :
"هَلْ نَزَلْتَ اللَّيْلَةَ." قَالَ : لاَ إِلاَّ مُصَلِّيًا أَوْ قَاضِيًا حَاجَةً . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :
"قَدْ أَوْجَبْتَ فَلاَ عَلَيْكَ أَنْ لاَ تَعْمَلَ بَعْدَهَا."
Bize Ebu Tevbe, ona Muaviye b. Sellam, ona Zeyd b. Sellam, ona Ebu Sellam, ona Ebu Kebşe es-Selülî, ona da Sehl b. Hanzaliyye şöyle rivayet etmiştir:
Kendileri Huneyn günü Hz. Peygamber (sav) ile yürüyüp akşam olana dek yol almışlar. Ben, Rasulullah'ın (sav) yanında namazda hazır bulundum. (Derken) bir süvari gelip Ya Rasulullah! Önünüzden gittim. Nihayet şu ve şu dağa vardım. Bir de baktım ki Hevâzin, kadınları, deve ve atları, koyunları ile tastamam Huneyn'de toplanmışlar! dedi. Rasulullah (sav) tebessüm edip "inşaâllah, onlar yarın müslümanların ganimeti (olacak)!" buyurdu. Ardından, "bu gece bizim için kim nöbet tutar?" buyurdu. Enes b. Ebu Mersed el-Ğanevî, Ya Rasulullah! Ben! dedi. Nebî (sav), "atla (bakalım)!" buyurdu. O da atına atlayıp Rasulullah'ın (sav) yanına geldi. Hz. Peygamber (sav), ona, "en tepesine varana dek şu tepeye git! Geceleyin senin tarafından baskın yemeyelim!" buyurdu. Sabaha erdiğimizde Nebî (sav), namazgâhına çıkıp iki rekât namaz kıldı. Sonra, "süvarinizden haber var mı?" buyurdu. Onlar, Ya Rasulullah! Haberimiz yok! dediler. Namaz için kamet getirildi. Nebî (sav) de o tepeye bakar halde namaz kıl(dır)maya başladı. Nihayet namazını bitirince "müjde! Süvariniz geldi!" buyurdu. Tepedeki ağaçlık tarafa doğru bakmaya başladık. Bir de baktık ki (süvari) gelmiş! Nihayet Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda durup selam verdi (ve) "şu tepenin en yükseğine varana dek Rasulullah'ın (sav) emrettiği gibi yol aldım. Sabahladığımda iki tepeyi de gözetledim. Baktım; ama kimseyi görmedim!" dedi. Hz. Peygamber (sav), ona, "bu gece (atından) indin mi?" buyurdu. O, hayır! Sadece namaz kılmak ve tuvalet ihtiyacı için (indim) dedi. (Bu cevap üzerine) Nebî (sav), ona, "(Cennete girmeni) gerekli kıldın! Bundan sonra amel işlemesen de zararı yok!" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15515, D002501
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - عَنْ زَيْدٍ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ قَالَ حَدَّثَنِى السَّلُولِىُّ أَبُو كَبْشَةَ أَنَّهُ حَدَّثَهُ سَهْلُ ابْنُ الْحَنْظَلِيَّةِ أَنَّهُمْ سَارُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ حُنَيْنٍ فَأَطْنَبُوا السَّيْرَ حَتَّى كَانَتْ عَشِيَّةً ، فَحَضَرْتُ الصَّلاَةَ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَ رَجُلٌ فَارِسٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى انْطَلَقْتُ بَيْنَ أَيْدِيكُمْ حَتَّى طَلَعْتُ جَبَلَ كَذَا وَكَذَا فَإِذَا أَنَا بِهَوَازِنَ عَلَى بَكْرَةِ آبَائِهِمْ بِظُعُنِهِمْ وَنَعَمِهِمْ وَشَائِهِمُ اجْتَمَعُوا إِلَى حُنَيْنٍ. فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ :
"تِلْكَ غَنِيمَةُ الْمُسْلِمِينَ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ." ثُمَّ قَالَ :
"مَنْ يَحْرُسُنَا اللَّيْلَةَ." قَالَ أَنَسُ بْنُ أَبِى مَرْثَدٍ الْغَنَوِىُّ : أَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ:
"فَارْكَبْ." فَرَكِبَ فَرَسًا لَهُ فَجَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :
"اسْتَقْبِلْ هَذَا الشِّعْبَ حَتَّى تَكُونَ فِى أَعْلاَهُ وَلاَ نُغَرَّنَّ مِنْ قِبَلِكَ اللَّيْلَةَ." فَلَمَّا أَصْبَحْنَا خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى مُصَلاَّهُ فَرَكَعَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ قَالَ :
"هَلْ أَحْسَسْتُمْ فَارِسَكُمْ." قَالُوا : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَحْسَسْنَاهُ . فَثُوِّبَ بِالصَّلاَةِ فَجَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى وَهُوَ يَلْتَفِتُ إِلَى الشِّعْبِ حَتَّى إِذَا قَضَى صَلاَتَهُ وَسَلَّمَ قَالَ:
"أَبْشِرُوا فَقَدْ جَاءَكُمْ فَارِسُكُمْ." فَجَعَلْنَا نَنْظُرُ إِلَى خِلاَلِ الشَّجَرِ فِى الشِّعْبِ فَإِذَا هُوَ قَدْ جَاءَ حَتَّى وَقَفَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلَّمَ فَقَالَ : إِنِّى انْطَلَقْتُ حَتَّى كُنْتُ فِى أَعْلَى هَذَا الشِّعْبِ حَيْثُ أَمَرَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا أَصْبَحْتُ اطَّلَعْتُ الشِّعْبَيْنِ كِلَيْهِمَا فَنَظَرْتُ فَلَمْ أَرَ أَحَدًا . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :
"هَلْ نَزَلْتَ اللَّيْلَةَ." قَالَ : لاَ إِلاَّ مُصَلِّيًا أَوْ قَاضِيًا حَاجَةً . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :
"قَدْ أَوْجَبْتَ فَلاَ عَلَيْكَ أَنْ لاَ تَعْمَلَ بَعْدَهَا."
Tercemesi:
Bize Ebu Tevbe, ona Muaviye b. Sellam, ona Zeyd b. Sellam, ona Ebu Sellam, ona Ebu Kebşe es-Selülî, ona da Sehl b. Hanzaliyye şöyle rivayet etmiştir:
Kendileri Huneyn günü Hz. Peygamber (sav) ile yürüyüp akşam olana dek yol almışlar. Ben, Rasulullah'ın (sav) yanında namazda hazır bulundum. (Derken) bir süvari gelip Ya Rasulullah! Önünüzden gittim. Nihayet şu ve şu dağa vardım. Bir de baktım ki Hevâzin, kadınları, deve ve atları, koyunları ile tastamam Huneyn'de toplanmışlar! dedi. Rasulullah (sav) tebessüm edip "inşaâllah, onlar yarın müslümanların ganimeti (olacak)!" buyurdu. Ardından, "bu gece bizim için kim nöbet tutar?" buyurdu. Enes b. Ebu Mersed el-Ğanevî, Ya Rasulullah! Ben! dedi. Nebî (sav), "atla (bakalım)!" buyurdu. O da atına atlayıp Rasulullah'ın (sav) yanına geldi. Hz. Peygamber (sav), ona, "en tepesine varana dek şu tepeye git! Geceleyin senin tarafından baskın yemeyelim!" buyurdu. Sabaha erdiğimizde Nebî (sav), namazgâhına çıkıp iki rekât namaz kıldı. Sonra, "süvarinizden haber var mı?" buyurdu. Onlar, Ya Rasulullah! Haberimiz yok! dediler. Namaz için kamet getirildi. Nebî (sav) de o tepeye bakar halde namaz kıl(dır)maya başladı. Nihayet namazını bitirince "müjde! Süvariniz geldi!" buyurdu. Tepedeki ağaçlık tarafa doğru bakmaya başladık. Bir de baktık ki (süvari) gelmiş! Nihayet Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda durup selam verdi (ve) "şu tepenin en yükseğine varana dek Rasulullah'ın (sav) emrettiği gibi yol aldım. Sabahladığımda iki tepeyi de gözetledim. Baktım; ama kimseyi görmedim!" dedi. Hz. Peygamber (sav), ona, "bu gece (atından) indin mi?" buyurdu. O, hayır! Sadece namaz kılmak ve tuvalet ihtiyacı için (indim) dedi. (Bu cevap üzerine) Nebî (sav), ona, "(Cennete girmeni) gerekli kıldın! Bundan sonra amel işlemesen de zararı yok!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 17, /580
Senetler:
1. Sehl b. Hanzaliyye el-Ensari (Sehl b. Amr b. Adiy b. Zeyd b. Ceşm b. Harise b. Haris)
2. Ebu Kebşe es-Selülî (Cibril b. Yesar b. Hay b. Kurt)
3. Ebu Sellam Memtur el-Esved el-Habeşî (Memtur)
4. Zeyd b. Sellam el-Habeşî (Zeyd b. Sellam b. Memtur)
5. Ebu Sellam Muaviye b. Sellam el-Habeşî (Muaviye b. Sellam b. Mamtur)
6. Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi' el-Halebî (Rabî' b. Nâfi')
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Açıklama: ''((Sınır boylarında)'' ifadesi için bk. Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
''...kabir fitnelerinden...'' ifadesi, Münker ve Nekîr meleklerinin sorgusu, yine bu iki meleğin murabıtın kabrine gelmeyip onu sorguya çekmemeleri ya da murabıtın kabrine gelip ona zarar vermemeleri olarak anlaşılmıştır (Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15514, D002500
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنِى أَبُو هَانِئٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَالِكٍ عَنْ فَضَالَةَ بْنِ عُبَيْدٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"كُلُّ الْمَيِّتِ يُخْتَمُ عَلَى عَمَلِهِ ، إِلاَّ الْمُرَابِطَ فَإِنَّهُ يَنْمُو لَهُ عَمَلُهُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَيُؤَمَّنُ مِنْ فَتَّانِ الْقَبْرِ."
Tercemesi:
Bize Said b. Mansur, ona Abdullah b. Vehb, ona Ebu Hani, ona Amr b. Malik, ona da Fedâle b; Ubeyd'den rivayet olunduğuna göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölen her kişinin amel (defter)i kapanır. Ancak (Allah yolunda) nöbet tut (arken hayatını kaybetmiş ol)an kimse müstesna. Onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ve o kimse kabir imtihanının acısın)dan emin olur."
Açıklama:
''((Sınır boylarında)'' ifadesi için bk. Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
''...kabir fitnelerinden...'' ifadesi, Münker ve Nekîr meleklerinin sorgusu, yine bu iki meleğin murabıtın kabrine gelmeyip onu sorguya çekmemeleri ya da murabıtın kabrine gelip ona zarar vermemeleri olarak anlaşılmıştır (Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 16, /580
Senetler:
1. Fedale b. Ubeyd el-Ensari (Fedale b. Ubeyd b. Nafiz b. Kays b. Süheybe)
2. Ebu Ali Amr b. Malik el-Hemdanî (Amr b. Malik)
3. Humeyd b. Hani el-Havlanî (Humeyd b. Hani)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Said b. Mansur el-Horasânî (Ebû Osman Said b Mansur b. Şu'be)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ زَهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو صَالِحٍ مَوْلَى عُثْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ رضى الله عنه يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ يَوْمٍ فِيمَا سِوَاهُ مِنَ الْمَنَازِلِ » .
Açıklama: "الْمَنَازِلِ" ifadesinin, "eda edilen pek çok ibadet" şeklinde tercümesinin imkan dahilinde olduğuna dair bk. Vellevî, Zehîratü'l-'ukbâ, XXVI, 276.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26755, N003171
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ زَهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو صَالِحٍ مَوْلَى عُثْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ رضى الله عنه يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ يَوْمٍ فِيمَا سِوَاهُ مِنَ الْمَنَازِلِ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Mansûr, ona Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Zehra b. Ma'bed, ona Ebu Sâlih mevlâ Osman, ona da Osman b. Affân (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Allah yolunda (düşmana karşı tutulan) bir günün nöbeti, onun dışında eda edilen pek çok ibadetten 1000 gün daha hayırlıdır.
Açıklama:
"الْمَنَازِلِ" ifadesinin, "eda edilen pek çok ibadet" şeklinde tercümesinin imkan dahilinde olduğuna dair bk. Vellevî, Zehîratü'l-'ukbâ, XXVI, 276.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cihâd 39, /2292
Senetler:
1. Ebu Amr Osman b. Affân (Osman b. Affân b. Ebu Âs b. Ümeyye b. Abdüşems)
2. Haris el-Mısri (Haris)
3. Ebu Akîl Zühre b. Mabed el-Kuraşî (Zühre b. Mabed b. Abdullah)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
6. Ebu Said Amr b. Mansûr en-Nesâî (Amr b. Mansûr)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29270, B002892
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُنِيرٍ سَمِعَ أَبَا النَّضْرِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِىِّ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا عَلَيْهَا ، وَمَوْضِعُ سَوْطِ أَحَدِكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا عَلَيْهَا ، وَالرَّوْحَةُ يَرُوحُهَا الْعَبْدُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ أَوِ الْغَدْوَةُ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا عَلَيْهَا » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Münîr, ona Ebu Nadr, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Dînâr, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd es-Sâ'idî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Allah yolunda bir gün (düşmana karşı) nöbet tutmak, dünyadan ve üstündekilerden daha hayırlıdır. Sizden birinin cennetteki kamçısı (kadar) yeri, dünyadan ve üstündekilerden daha hayırlıdır. Kulun Allah yolunda sabah yaptığı yürüyüş ya da akşam yürüyüşü, dünyadan ve üstündekilerden daha hayırlıdır.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 73, 1/774
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Abdurrahman b. Abdullah el-Adevî (Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
5. Abdullah b. Münir el-Mervezî (Abdullah b. Münir)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
KTB, CİHAD
حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ قَفَلَ مِنْ غَزْوَةِ خَيْبَرَ فَسَارَ لَيْلَةً حَتَّى إِذَا أَدْرَكَهُ الْكَرَى عَرَّسَ وَقَالَ لِبِلاَلٍ « اكْلأْ لَنَا اللَّيْلَ » . فَصَلَّى بِلاَلٌ مَا قُدِّرَ لَهُ وَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَصْحَابُهُ فَلَمَّا تَقَارَبَ الْفَجْرُ اسْتَنَدَ بِلاَلٌ إِلَى رَاحِلَتِهِ مُوَاجِهَ الْفَجْرِ فَغَلَبَتْ بِلاَلاً عَيْنَاهُ وَهُوَ مُسْتَنِدٌ إِلَى رَاحِلَتِهِ فَلَمْ يَسْتَيْقِظْ بِلاَلٌ وَلاَ أَحَدٌ مِنْ أَصْحَابِهِ حَتَّى ضَرَبَتْهُمُ الشَّمْسُ فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَوَّلَهُمُ اسْتِيقَاظًا فَفَزِعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَىْ بِلاَلُ » . فَقَالَ بِلاَلٌ أَخَذَ بِنَفْسِى الَّذِى أَخَذَ بِنَفْسِكَ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « اقْتَادُوا » . فَاقْتَادُوا رَوَاحِلَهُمْ شَيْئًا ثُمَّ تَوَضَّأَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَمَرَ بِلاَلاً فَأَقَامَ الصَّلاَةَ فَصَلَّى بِهِمُ الصُّبْحَ فَلَمَّا قَضَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الصَّلاَةَ . قَالَ « مَنْ نَسِىَ صَلاَةً فَلْيُصَلِّهَا إِذَا ذَكَرَهَا فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ ( وَأَقِمِ الصَّلاَةَ لِذِكْرِى ) » . قَالَ وَكَانَ ابْنُ شِهَابٍ يَقْرَؤُهَا ( لِلذِّكْرَى ) .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10519, İM000697
Hadis:
حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ قَفَلَ مِنْ غَزْوَةِ خَيْبَرَ فَسَارَ لَيْلَةً حَتَّى إِذَا أَدْرَكَهُ الْكَرَى عَرَّسَ وَقَالَ لِبِلاَلٍ « اكْلأْ لَنَا اللَّيْلَ » . فَصَلَّى بِلاَلٌ مَا قُدِّرَ لَهُ وَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَصْحَابُهُ فَلَمَّا تَقَارَبَ الْفَجْرُ اسْتَنَدَ بِلاَلٌ إِلَى رَاحِلَتِهِ مُوَاجِهَ الْفَجْرِ فَغَلَبَتْ بِلاَلاً عَيْنَاهُ وَهُوَ مُسْتَنِدٌ إِلَى رَاحِلَتِهِ فَلَمْ يَسْتَيْقِظْ بِلاَلٌ وَلاَ أَحَدٌ مِنْ أَصْحَابِهِ حَتَّى ضَرَبَتْهُمُ الشَّمْسُ فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَوَّلَهُمُ اسْتِيقَاظًا فَفَزِعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَىْ بِلاَلُ » . فَقَالَ بِلاَلٌ أَخَذَ بِنَفْسِى الَّذِى أَخَذَ بِنَفْسِكَ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « اقْتَادُوا » . فَاقْتَادُوا رَوَاحِلَهُمْ شَيْئًا ثُمَّ تَوَضَّأَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَمَرَ بِلاَلاً فَأَقَامَ الصَّلاَةَ فَصَلَّى بِهِمُ الصُّبْحَ فَلَمَّا قَضَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الصَّلاَةَ . قَالَ « مَنْ نَسِىَ صَلاَةً فَلْيُصَلِّهَا إِذَا ذَكَرَهَا فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ ( وَأَقِمِ الصَّلاَةَ لِذِكْرِى ) » . قَالَ وَكَانَ ابْنُ شِهَابٍ يَقْرَؤُهَا ( لِلذِّكْرَى ) .
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya, ona Harmele b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Said b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Hayber gazvesinden geri döndüğünde bir gece, uykusu gelinceye kadar yoluna devam etmiş. Uykusu gelince konaklayıp Bilâl’e de: “Bu gece sen bizim için bekçilik yap” buyurmuş. Bilâl de kendisi için mukadder olan kadarıyla namaz kılmış; Rasulullah (sav) ve ashabı da uyumuştu. Fecrin doğmasına yakın Bilâl yüzünü fecrin çıkacağı yere dönerek devesine yaslanmıştı. Bilâl devesine yaslanmış olduğu hali ile gözlerine hâkim olamadı. Bundan dolayı güneşin harareti onlara vuruncaya kadar Bilâl de Nebi ashabından bir kimse de uyanamadı. Aralarından ilk uyanan Rasulullah (sav) oldu. Rasulullah (sav) yerinden sıçrayarak: “Ey Bilâl” buyurdu. Bilâl: Babam, anam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü, seni etkileyen hal beni de etkiledi, deyince, Allah Rasulü: “Haydi bineklerinizi sürünüz” buyurdu. Onlar da bir süre bineklerini sürdükten sonra Rasulullah (sav) abdest aldı ve Bilâl’e verdiği emir ile namaz için kamet getirdi. Onlara sabah namazını kıldırdı. Nebi (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu: “Bir namazı unutan bir kimse onu hatırladığında kılıversin. Çünkü aziz ve celil Allah: “Beni hatırladığın zaman namazı kıl!” (Taha, 20/14) buyurmuştur.”
(Yunus) dedi ki: İbn Şihâb (lizikrî: beni andığın zaman) kelimesini “Lizzikrâ: hatırlamak için” diye okurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Salât 10, /119
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Hafs Harmele b. Yahya et-Tücibi (Harmele b. Yahya b. Abdullah)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
KTB, NAMAZ,
Namaz, kaza etmek
Namaz, vakti geçmiş namazı cemaatle kılmak
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18189, D002960
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ - يَعْنِى ابْنَ سَعْدٍ - حَدَّثَنَا ابْنُ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ الأَنْصَارِىِّ
"أَنَّ جَيْشًا مِنَ الأَنْصَارِ كَانُوا بِأَرْضِ فَارِسَ مَعَ أَمِيرِهِمْ وَكَانَ عُمَرُ يُعْقِبُ الْجُيُوشَ فِى كُلِّ عَامٍ فَشُغِلَ عَنْهُمْ عُمَرُ فَلَمَّا مَرَّ الأَجَلُ قَفَلَ أَهْلُ ذَلِكَ الثَّغْرِ فَاشْتَدَّ عَلَيْهِمْ وَتَوَاعَدَهُمْ وَهُمْ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا عُمَرُ إِنَّكَ غَفَلْتَ عَنَّا وَتَرَكْتَ فِينَا الَّذِى أَمَرَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ إِعْقَابِ بَعْضِ الْغَزِيَّةِ بَعْضًا."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona da Abdullah b. Ka'b b. Malik el-Ensarî şöyle haber vermiştir:
"Ensar'dan oluşan bir ordu birliği, komutanlarıyla birlikte Fars topraklarındaydılar. Hz. Ömer her sene o bölgeye yeni bir birlik gönderiyordu. Ancak (o sene) onlarla ilgilenemedi ve (ordu gönderemedi). Vakit geldiğinde (nöbet yerlerini terk edip) yola çıktılar ve Hz. Ömer sözlerinde durmayıp geldikleri için onları azarladı. Halbuki onlar Hz. Peygamber'in (sav) ashabıydılar ve Ey Ömer! Sen bizi ihmal ettin ve Hz. Peygamber'in (sav) cephedeki birliğin yerine (nöbeti devralmak için) başka bir birliği gönderme emrini terk ettin dediler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 18, /688
Senetler:
1. Ashabu Rasûlillâh (Ashabu Rasûlillâh)
2. Abdullah b. Ka'b el-Ensarî (Abdullah b. Ka'b b. Malik b. Amr b. Kayn)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
Hz. Peygamber, emrine uymak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20449, T001639
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ رُزَيْقٍ أَبُو شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَطَاءٌ الْخُرَاسَانِىُّ عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِى رَبَاحٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ عَيْنٌ بَكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ بَاتَتْ تَحْرُسُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْبَابِ عَنْ عُثْمَانَ وَأَبِى رَيْحَانَةَ . وَحَدِيثُ ابْنِ عَبَّاسٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ شُعَيْبِ بْنِ رُزَيْقٍ .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cahdamî, ona Bişr b. Ömer, ona Ebu Şeybe Şuayb b. Rüzeyk, ona Atâ el-Horâsânî, ona Atâ b. Ebu Rebâh, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Allah korkusundan dolayı ağlayan ve Allah yolunda geceleyip nöbet tutan iki göze cehennem ateşi dokunmaz.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu konuda Osman ve Ebu Reyhâne'den de hadis rivayet edilmiştir. İbn Abbas hadisi, hasen bir hadis (olup) onu sadece Şuayb b. Rüzeyk'in rivayeti ile bilmekteyiz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Fedâilü'l-cihâd 12, 4/175
Senetler:
()
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
Kulluk, Allah korkusu ve ondan dolayı ağlamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43838, DM002468
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا لَيْثُ بْنُ سَعْدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَقِيلٍ : زُهْرَةُ بْنُ مَعْبَدٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ مَوْلَى عُثْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ عُثْمَانَ عَلَى الْمِنْبَرِ وَهُوَ يَقُولُ : إِنِّى كُنْتُ كَتَمْتُكُمْ حَدِيثاً سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- كَرَاهِيَةَ تَفَرُّقِكُمْ عَنِّى ، ثُمَّ بَدَا لِى أَنْ أُحَدِّثَكُمُوهُ لِيَخْتَارَ امْرُؤٌ لِنَفْسِهِ مَا بَدَا لَهُ ، إِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ يَوْمٍ فِيمَا سِوَاهُ مِنَ الْمَنَازِلِ ».
Tercemesi:
Bize Ebu Velîd, ona Leys b. Sa'd, ona Ebu Akîl Zühre b. Ma'bed, ona da Ebu Sâlih mevlâ Osman şöyle rivayet etmiştir:
Osman (b. Affân'ı) minberde iken "Ben, Rasulullah'tan işittiğim bir hadisi benim yanımdan gitmenizden endişe ettiğim için sizden gizledim. Ardından, kişi kendisi için (hayırlı olduğu şeyi) seçsin diye onu size rivayet etmeye karar verdim. Ben, Rasulullah'ı, 'Allah yolunda (düşmana karşı) bir gün nöbet tutmak, başka ibadetlerde bulunmaktan 1000 gün daha hayırlıdır' diye buyururken işittim" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Cihâd 32, 3/1572
Senetler:
1. Ebu Amr Osman b. Affân (Osman b. Affân b. Ebu Âs b. Ümeyye b. Abdüşems)
2. Haris el-Mısri (Haris)
3. Ebu Akîl Zühre b. Mabed el-Kuraşî (Zühre b. Mabed b. Abdullah)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43840, DM002469
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزَيْدَ حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ عَنْ مِشْرَحٍ قَالَ سَمِعْتُ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« كُلُّ مَيِّتٍ يُخْتَمُ عَلَى عَمَلِهِ إِلاَّ الْمُرَابِطَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ ، فَإِنَّهُ يُجْرَى لَهُ عَمَلُهُ حَتَّى يُبْعَثَ ».
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yezid, ona İbn Lehîa, ona Mişrah, ona da Ukbe b. Âmir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Allah yolunda (düşmana karşı) nöbet tutan hariç, her ölen (kimsenin) ameli son bulunur. (Zira) o(nun) sevabı yeniden diriltilene dek devam eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Cihâd 33, 3/1572
Senetler:
()
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde