16 Kayıt Bulundu.
Bize Abdân ve Muhammed, onlara Abdullah, ona Asım b. Süleyman, ona Ebu Osman, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah'ın (sav) kızı (Zeynep) Hz. Peygamber'e (sav): 'Oğlum ölüyor bize geliniz' diye haber gönderdi. Hz. Peygamber (sav) de kızına selam göndererek "Allah'ın aldığı ve verdiği her şey Allah'a aittir. Allah katında her şey için bir ömür belirlenmiştir. Ey kızım! Sabret ve bunun karşılığını ahirette bekle" diye cevap yolladı. Bu defa Zeynep, Hz. Peygamber'den (sav) mutlaka gelmesini istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kalktı ve yanında da Sa'd b. Ubâde, Muaz b. Cebel, Übeyy b. Ka'b, Zeyd b. Sabit ve bazı insanlarla birlikte Zeyneb'in evine geldi. Çocuk Rasulullah'ın (sav) kucağına verildi. Çocuk can vermek üzereydi. Ravi 'çocuğun bedeni sanki su kırbası (tulumu) gibiydi, dedi. Rasulullah'ın (sav) gözleri yaşlarla doldu, taştı. Sa'd b. Ubâde 'Ey Allah'ın Rasulü! Bu göz yaşı da nedir? dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu, Allah'ın kullarının kalplerine yerleştirdiği merhamettir. Allah kullarından sadece merhametli olanlara merhamet eder."
Bize Haccâc b. Minhâl, ona Şu'be, ona Asım, ona Ebu Osman, ona da Usame ibn Zeyd (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in kızı (Zeynep) “kızım ölmek üzere, bizim yanımızda bulunsanız” diye Hz. Peygamber'e (sav) haber gönderdi. Bu esnada zannediyorum Sa'd ve Übeyy de Hz. Peygamber (sav) ile birlikteydi. Hz. Peygamber (sav) kızına selam gönderip "Allah'ın aldığı ve verdiği her şey kendisine aittir ve olacak her şey Allah katında belirlenmiştir. Sen, sevabını Allah katından umarak sabret" buyurdu. Ancak kızı yemin billah ederek, mutlaka gelmesi için haber gönderdi. Bunun üzerine Peygamber (sav) kalktı, biz de kalktık. (Eve geldiğimizde) çocuk, kaldırılıp Hz. Peygamber'in (sav) kucağına verildi. Çocuğun nefesi körük gibi inip kalkmaktaydı. Hz. Peygamber'in gözlerinden yaşlar süzüldü. Bunun üzerine Sa'd “bu (ağlama da) neyin nesi ey Allah'ın Rasulü?” dedi. Rasulullah (sav) "bu gözyaşı, Allah dilediği kullarının kalplerine koymuş olduğu bir rahmettir. Allah kullarından, sadece merhametli olanlara merhamet eyler" buyurdu.
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Asım el-Ahvel, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Usame b. Zeyd şöyle demiştir: Bizler Peygamber'in (sav) yanında iken, kızlarından birinin elçisi gelip Hz. Peygamber'i, ölmek üzere olan çocuğunun yanına gelmesi için çağırdı. Peygamber (sav) elçiye "kızıma dön ve ona 'Allah'ın aldığı da verdiği de O'na aittir. Her şeyin O'nun katında belirlenmiş bir ömrü vardır' diye haber ver ve yine ona 'sabret, bu sabrın ecir ve sevabını Allah'tan bekle' diye tavsiye de bulun" buyurdu. Elçi gidip tekrar döndü ve “kızınız yemin ederek, mutlaka ona gitmeniz konusunda ısrar etti” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav), beraberinde Sa'd b. Ubâde ve Muâz b. Cebel olduğu hâlde kalkıp gitti. Hasta çocuk Peygamber'in kucağına verildi. Çocuğun nefesi, sanki bir tulum içindeymiş gibi, inip kalkıyordu. Bunun üzerine Peygamber'in (sav) gözünden yaşlar süzüldü. Sa'd b. Ubâde “ ey Allah'ın Rasulü, (bu nedir?)” dedi. Rasulullah (sav) "bu, Allah'ın kullarının kalplerine koyduğu bir merhamettir ve Allah kullarından merhametli olanlara merhamet eyler" buyurdu.
Bize Musa b. İsmail, ona Abdülvahid, ona Asım, ona Ebu Osman, ona da Usame şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) kızlarından birisinin erkek çocuğu ölüm döşeğindeydi. Kızı, Hz. Peygamber'e haber gönderip gelmesini istedi. Hz. Peygamber (sav) "Allah'ın (cc) aldıkları da O'nundur, verdikleri de yine O'nundur. Ve her şeyin ömrü belirlenmiş bir ecele kadardır. Sabretsin ve sevabını Allah'tan (cc) umsun" diye cavap gönderdi. Ancak kızı, yemin billah gelmesini istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) de ayağa kalktı. Onunla birlikte ben, Muaz b. Cebel, Übey b. Ka'b ve Ubade b. Samit de kalkıp gittik. İçeriye girdiğimizde Hz. Peygamber'e (sav) çocuğu verdiler. O esnada çocuğun göğsü hırıltılı bir şekilde - sanki o şöyle dedi- eski kırba gibi inip kalkıyordu. Hz. Peygamber (sav) ağladı. Bunun üzerine Sa'd b. Ubade "Ağlıyor musunuz?" diye sordu. Rasulullah (sav) "Allah (cc) kullarından ancak merhamet edenlere merhamet eder" buyurdu.
Bize Abdân ve Muhammed, onlara Abdullah, ona Asım b. Süleyman, ona Ebu Osman, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah'ın (sav) kızı (Zeynep) Hz. Peygamber'e (sav): 'Oğlum ölüyor bize geliniz' diye haber gönderdi. Hz. Peygamber (sav) de kızına selam göndererek "Allah'ın aldığı ve verdiği her şey Allah'a aittir. Allah katında her şey için bir ömür belirlenmiştir. Ey kızım! Sabret ve bunun karşılığını ahirette bekle" diye cevap yolladı. Bu defa Zeynep, Hz. Peygamber'den (sav) mutlaka gelmesini istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kalktı ve yanında da Sa'd b. Ubâde, Muaz b. Cebel, Übeyy b. Ka'b, Zeyd b. Sabit ve bazı insanlarla birlikte Zeyneb'in evine geldi. Çocuk Rasulullah'ın (sav) kucağına verildi. Çocuk can vermek üzereydi. Ravi 'çocuğun bedeni sanki su kırbası (tulumu) gibiydi, dedi. Rasulullah'ın (sav) gözleri yaşlarla doldu, taştı. Sa'd b. Ubâde 'Ey Allah'ın Rasulü! Bu göz yaşı da nedir? dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu, Allah'ın kullarının kalplerine yerleştirdiği merhamettir. Allah kullarından sadece merhametli olanlara merhamet eder."
Açıklama: Metindeki نَاقَةً مُحَرَّمَةً ifadesi, şârih Hattâbi'ye göre binilmesi ve bir işte kullanılması yasak olan zekât devesi demektir (Avnu'l-Ma'bûd, VII, 112). Hal böyle iken, Hz. Aişe'nin bu türden bir deveyi kullanması tarafımızdan anlaşılamamıştır.