37 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Affân, ona Hammâd b. Seleme, ona da Humeyd, Enes'in şöyle dediğini rivayet etti: "Sahabenin en sevdiği kişi Rasulullah (sav) idi. Ama yine de, hoşlanmadığını bildikleri için, onu gördüklerinde ayağa kalkmazlardı". [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis, bu tarikten, hasen-sahih-garip bir hadistir.]
Açıklama: Hadis, ferddir (garip). Hadisin ilk ravisi olan Enes b. Malik sahabi tabakasında tektir. Ondan hadisi aktaran ve kaynaklarda daha fazla ismi geçen ravi Humeyd b. Ebi Humeyd'dir. Bazı kaynaklarda bu tabakada Sabit el-Bünani ismi de yer almaktadır. Bu iki raviden hadisi Hammad b. Seleme almıştır ve kendi tabakasında tektir. Hadisi Hammad b. Seleme'den Afra, Abdurrahman b. Mehdi, Affan, Muhammed b. Müsenna ve Ebu Kamil Muzaffer b. Müdrik almıştır. Tirmizi, hadis hakkında "sahih hasen" hükmü vermiş ve "bu isnadının garip (ferd)" olduğunu belirtmiştir. Bu hadis şöyle yorumlanmıştır: "Üstad Ebu Hamid (el-Gazali) şöyle demiştir: "Eğer taraflar arasında gönül birliği oluşmuşsa birbiri için ayağa kalkmak, birbirinden özür dilemek ve birbirine övgüde bulunmak gibi haklar hafifler. Çünkü her ne kadar bunlar dostluk hukukuna dahil olsa da biraz da yabancılık ve külfet içerirler. Eğer taraflar arasında gönül birliği sağlanmışsa külfet halısı bütünüyle dürülür. Bu durumda muhatabına, sanki kendisi gibi davranır. Çünkü bu görünür edep halleri aslında içteki edebin ve kalp temizliğinin dışa vurumudur. Kalpler zaten temiz ise bu durumda kalptekini gösterme külfetine girilmez. Hasılı birisi için ayağa kalkmak ya da kalkmamak zamana, hale ve kişiye göre değişir" (Tıbi, el-Kaşif an hakaiki's-sünen, X, 3067).
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Misar ona Ebu Anbes, ona Ebu Adabbes, ona Ebu Merzuk, ona Ebu Galib, ona da Ebu Ümame'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) asasına dayanarak bizim yanımıza geldi. Biz hemen ayağa kalktık. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Acemlerin (İranlıların) birbirlerini tazim ederken ayağa kalktığı gibi (benim için) ayağa kalkmayın' buyurdu."
Bize Harun b. Abdullah, ona Ebu Âmir, ona Muhammed b. Hilal ona da babasının (Hilal b. Ebu Hilal) rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: Meclislerde Hz. Peygamber (sav) bizimle oturur ve sohbet ederdi. O kalktığında biz de kalkardık; hatta bazı eşlerinin odasına girdiğini görürdük. Bir gün sohbet ettik, kalktığında biz de kalktık. O esnada bir bedevînin (arkasından) O'na yaklaştığını ve ridasını çektiğini gördük. (Öyle ki) elbise Hz. Peygamber'in (sav) boğazını kızarttı. Ebu Hureyre şöyle devam etti: Ridası sert bir kumaştandı. Hz. Peygamber (geriye) döndüğünde bedevî şu iki deveme (mal) yükle! Bunlar ne senin ne de babanın malı dedi. Hz. Peygamber de (sav) ona "hayır! Estağfurullah, hayır! Estağfurullah, hayır! Estağfurullah" dedi. Sonra, "benim boğazımı çektiğin şekilde, senin boğazını çekmeme izin vermediğin sürece yüklemem." dedi. O'nun bu sözlerine karşılık bedevî hayır, bunu sana yaptırmam dedi. (Ebu Hureyre) rivayeti sonuna kadar aktardı. Sonra Hz. Peygamber yanına bir adamı çağırdı ve "bunları onun develerine yükle; birisine arpa, diğerine de hurma (yükle)" dedi. Hz. Peygamber (sav) sonra bize döndü ve "Allah'ın bereketiyle haydi gidiniz" buyurdu.
Bize Yahya b. Said, ona Mis'ar, ona Ebu Adebbes, ona bir adam -sanırım Ebu Halef, ona Ebu Merzuk, ona da Ebu Ümame şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), çıkıp yanımıza geldi. Onu görünce ayağa kalktık. Bunun üzerine 'Beni gördüğünüzde Acemlerin (İranlıların) tazim için yaptığı gibi ayağa kalkmayınız' buyurdu. Ravi der ki: Rasulullah'ın (sav) bize dua etmesini arzular gibiydik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle dua etti:" "Allahım! Bizi bağışla! Bize merhamet et! Bizden razı ol! Amellerimizi kabul eyle! Bizleri cennetine koy! Cehennemden koru! Bütün halimizi düzgün eyle!"
Açıklama: Hadis oldukça zayıftır. İsnad ferd-i mutlaktır (garip). Kaynaklardaki isnadları arasında çelişkiler (ızdırap) vardır (İsnadlardaki karmaşa için bk. Darekutni, el-İlelü'l-varide, XII, 268 vd.). Bazı isnadlarda Mis'ar ile Ebü'l-Adebbes arasında Ebü'l-Anbes yer almakta, aynı isnadlarda Ebu Merzuk'un hocası Ebu Galib olarak görülmektedir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXXVI, 515; Ebu Davud, Sünen, VII, 516). İsnadda yer alan ve ismi bilinmeyen Ebu Merzuk hakkında (bir başka isnadda hocası konumundaki Ebu Galib ile birlikte) "Güvenilir ravilerin hadislerine aykırı hadis naklederken sika ravilerce desteklenmeyip ferd kaldıkları için hadisleri delil olmaz" (İbn Hibban, Mecruhin, III, 159), "Zayıftır (leyyin" ve "İsmi bilinmemektedir" (İbn Hacer, Takribü't-Tehzib, s. 672) denilmiştir. Ravilerden Ebü'l-Adebbes'in adı Tübey' b. Süleyman'dır. (İbn Ebi Hatim, el-Cerh ve't-ta'dil, II, 447). "Tanınmayan bir ravi" olarak nitelenmiştir (Zehebi, el-Muğni fi'd-duafa, s. 118). Ebu'l-Adebbes Meni b. Süleyman el-Esedi olduğu da söylenmiştir (İbn Hibban, Sikat, VI, 177). Kaynaklarda ilk görüş daha fazla yer almaktadır. Ebu'l-Adebbes'in hocası hakkında şüphe edilmiş ve zanna dayanılarak Ebu Halef adı verilmiştir. Bu da hadisin zaafiyetine sebep olmaktadır.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şube, ona Sa'd b. ibrahim, ona da Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Kurayza ahalisi, Sa'd b. Muâz'ın hükmüne razı olarak teslim oldular. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav), Sa’d’a (gelmesi için) haber gönderdi. O da bir merkep üzerinde (mescide doğru) geldi. Mescide yaklaştığında, Rasulullah (sav) Ensâr’a 'Efendiniz için kalkınız (onu karşılayınız)' buyurdu. Sonra Sa’d gelip Hz. Peygamber'in (sav) yanına oturdu. Hz. Peygamber (sav) ona 'Şunlar senin hükmüne teslim oldular' dedi. Sa’d 'Savaşan erkeklerin öldürülmesi, çocuk ve kadınların esir edilmesi hükmünü veriyorum' dedi. Bunun üzerine Nebî (sav) 'Melik (olan Allah’ın) hükmüyle hükmettin' buyurdu."
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu‘be, ona Sa‘d, ona Ebu Ümâme, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: "Kurayza ahalisi, Sa’d b. Muâz'ın hükmüne razı olarak teslim oldular. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav), Sa’d’a (gelmesi için) haber gönderdi. O da bir merkep üzerinde (mescide doğru) geldi. Mescide yaklaştığında, Rasulullah (sav) Ensâr’a 'Efendiniz —veya en hayırlınız— için kalkınız (onu karşılayınız)' buyurdu. Sonra (Sa’d gelince, ona ) 'Şunlar senin hükmüne teslim oldular' dedi. Sa’d 'Savaşan erkekleri öldürüp, çocukları ve kadınları esir ediniz' diye hükmetti. Bunun üzerine Nebî (sav) 'Allah’ın hükmüyle [Bazı rivayetlerde] Melikin hükmüyle hükmettin' buyurdu."
Açıklama: Hz. Aişe'den Hz. Peygamber'in vefat etmeden evvelki hastalığı sırasında ya da hanımlarıyla birlikteyken Hz. Fatıma'yı çağırması ve onunla konuşması hakkında farklı isnadlarla rivayetler gelmiştir. Ancak bu rivayetlerin içeriği ile buradaki hadisin içeriği aynı değildir. Bu bakımdan buradaki hadisin isnadı ferddir (garip). Hadisin ilk dört ravisi (Hz. Aişe, Aişe bnt. Talha, Minhal b. Amr, Meysere b. Habib ve İsrail) kendi tabakalarında ferddir. Hadisin ravilerinden İsrail b. Yunus es-Sebii hakkında genellikle tadil az da olsa cerh ifadeleri vardır. İbn Sa'd güvenilir bir ravi olduğunu ve alimlerin ondan çok hadis naklettiklerini belirttikten sonra "Bazı kimseler onu zayıf sayardı" ifadesini kullanmıştır (İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-kübra, VI, 352).