506 Kayıt Bulundu.
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şube b. Haccâc , ona da Abdülaziz b. Suheyb'in rivayet ettiğine göre Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav), tuvalete gireceğinde: "Allahüme eûzü bike mine'l-hubusi ve'l-habâis (Allah’ım, pislikten ve pis olmaktan sana sığınırım)" derdi. (Buhârî dedi ki): Muhammed b. Arare, bu hadîsi Şube'den rivayet etmekte Âdem b. Ebî İyâs'a mutâbaat etti. Ve Gunder, Şube'den naklinde: "Helaya geldiği zaman" dedi. Musa b. İsmaîl ise, Hammad b. Seleme'den olan rivayetinde: "Helaya girdiği zaman" dedi. Said b. Zeyd de şöyle dedi: Bize Abdülaziz b. Suheyb şöyle rivayet etti: "Helaya girmek istediği zaman"
Açıklama: Hubs ve habais kelimelerinin anlamları hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Hattâbî, hubus (hubs) erkek şeytan; habâis ise dişi şeytandır şeklinde bir açıklama yapmıştır. İbnü'l-A'râbî'ye göre ise hubus (hubs) Arap kelamında mekrûha karşılık gelmektedir. Diğer bir yorumda hubs ile Şeytan'ın; habâis ile günahların ifade edildiği belirtilmiştir. (Bk. Nevevî, Şerhu Sahih-i Müslim, IV, 71).
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Hammad b. Zeyd, ona Abdülaziz b. Suheyb, Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav), tuvalete gireceğinde şöyle dua ederdi: "Allahümme eûzü bike mine'l-hubusi ve'l-habâisi (Allahım! Erkek ve dişi şeytandan sana sığınırım)." [Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.]
Bize Amr b. Ali, ona Yahya b. Said, ona Ebu Cafer el-Hatmî Umeyr b. Yezid, ona da Haris b. Fudayl ve Umare b. Huzeyme b. Sabit, Abdurrahman b. Ebu Kurad'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte tuvalet ihtiyacı için çıkmıştım. O böyle bir ihtiyacı olduğunda başkalarından iyice uzaklaşırdı."
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme ona da Muğîra b. Şube'nin rivayet ettiğine göre; "Hz. Peygamber (sav) tuvalet ihtiyacını görmeye gittiğinde iyice uzaklaşırdı. Bir seyahati sırasında tuvalet ihtiyacı için yine uzaklaşmıştı. Bir süre sonra bana, Su getir diye seslendi. Ben kendisine su götürdüm, abdest alıp mestleri üzerine meshetti." [Nesâî, senette geçen İsmail'in, İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir el-Kâri olduğunu söylemiştir.]
Bize Muhammed b. İbrahim el-Basrî, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona İbn Avn, ona Amir es-Şa'bî, ona Urve b. el-Mugîra ve Muhammed b. Sirîn, ona da Muhammed b. Sirîn'e bir adam nakletmiş ve bu vasıtayla da hadisi Muğîra'ya ulaştırmıştır. İbn Avn: Bu kişinin bu kişiden naklettiği hadisi bilmiyorum demiştir. Rivayete göre Mugîre şöyle demiştir: "Bir yolculuğunda Rasulullah (sav) ile birlikteydim. Yanındaki bir sopayla sırtımı hafifçe dürttü ve yolunu değiştirdi. Ben de onu takip ettim. Sonra falanca yere gelip devesini çökertti ve uzaklaştı. Gözden kayboluncaya kadar gitti. Ardından geldi ve yanında su var mı? diye sordu. Yanımda bir kırba su vardı. Onu getirip kendisi için döktüm. Ellerini ve yüzünü yıkadı. Ardından kollarını yıkamak istedi. Üzerinde kolları dar bir Şam cübbesi vardı. Ellerini cübbenin altından çıkardı ve yüzünü ve kollarını yıkadı. Hadisin ravisi Hz. Peygamber'in alın ve sarığından da bahsetmiştir. İbn Avn, Bunları tam olarak ezberleyemedim, demiştir. Sonra mestleri üzerine mesh etti. Sonra senin de ihtiyacın varsa sen de gör, dedi. Benim bir hacetim yok dedim ve kervanın yanına geldik. İnsanlar Abdurrahman b. Avf'ı imam yapmışlardı. Sabah namazının birinci rekatını kıldırmıştı. Onu uyarmak istediysem de Hz. Peygamber (sav) buna izin vermedi. Yetiştiğimiz rekâtı (onun arkasında), yetişemediğimizi ise kendimiz kıldık."
Bize Amr b. Ali ve Şuayb b. Yusuf, -bu hadisin lafzı onun rivayetidir-, onlara Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan es-Sevrî, ona Mansur ve Süleyman b. Mihran el-A'meş, onlara İbrahim en-Nehaî, ona da Abdurrahman b. Yezid, Selman el-Farisî'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Müşrikler (Selman'a): Görüyoruz ki arkadaşınız size abdest bozmayı bile öğretiyor dediler. Selman ise: Evet, Rasulullah (sav); "bize sağ elimizle taharetlenmeyi, tuvalette kıbleye dönmeyi yasakladı ve üçten daha az taşla taharetlenmeyin buyurdu."
Bize Amr b. Ali ve Şuayb b. Yusuf, -bu hadisin lafzı onun rivayetidir-, onlara Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan es-Sevrî, ona Mansur ve Süleyman b. Mihran el-A'meş, onlara İbrahim en-Nehaî, ona da Abdurrahman b. Yezid, Selman el-Farisî'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Müşrikler (Selman'a): Görüyoruz ki arkadaşınız size abdest bozmayı bile öğretiyor dediler. Selman ise: Evet, Rasulullah (sav); "bize sağ elimizle taharetlenmeyi, tuvalette kıbleye dönmeyi yasakladı ve üçten daha az taşla taharetlenmeyin buyurdu."
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şube b. Haccâc , ona da Abdülaziz b. Suheyb'in rivayet ettiğine göre Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav), tuvalete gireceğinde: "Allahüme eûzü bike mine'l-hubusi ve'l-habâis (Allah’ım, pislikten ve pis olmaktan sana sığınırım)" derdi. (Buhârî dedi ki): [Muhammed b. Arare, bu hadîsi Şube'den rivayet etmekte Âdem b. Ebî İyâs'a mutâbaat etti. Ve Gunder, Şube'den naklinde: "Helaya geldiği zaman" dedi. Musa b. İsmaîl ise, Hammad b. Seleme'den olan rivayetinde: "Helaya girdiği zaman" dedi. Said b. Zeyd de şöyle dedi: Bize Abdülaziz b. Suheyb şöyle rivayet etti: "Helaya girmek istediği zaman"]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ Hubs ve habais kelimelerinin anlamları hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Hattâbî, hubus (hubs) erkek şeytan; habâis ise dişi şeytandır şeklinde bir açıklama yapmıştır. İbnü'l-A'râbî'ye göre ise hubus (hubs) Arap kelamında mekrûha karşılık gelmektedir. Diğer bir yorumda hubs ile Şeytan'ın; habâis ile günahların ifade edildiği belirtilmiştir. (Bk. Nevevî, Şerhu Sahih-i Müslim, IV, 71).
Bize Said b. Abdurrahman el-Mahzûmî, ona Süfayn b. Uyeyne (el-Hilâlî), ona (Ebu Bekir Muhammed b. Şihab) ez-Zührî, ona (Ebu Muhammed) Ata b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Eyyub el-Ensarî'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Tuvalete gittiğinizde ne küçük ne de büyük tuvalet ihtiyacınızı giderirken kıbleye dönmeyiniz. Fakat doğu ya da batıya dönünüz." [Ebû Eyyüb (ra) dedi ki: “Şam'a gittiğimizde tuvaletlerin kıbleye doğru inşa edildiğini gördük. Artık kıbleden farklı tarafa yönümüzü çeviriyor ve Allah'tan af diliyorduk."] [Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: Bu konuda Abdullah b. el-Haris b. Cez’i ez-Zübeydî, Ma’kıl b. Ebi’l-Heysem –Ma’kıl b. Ebu Ma’kıl da denir-, Ebu Ümâme, Ebu Hureyre ve Sehl b. Huneyf’den hadis rivayet edilmiştir.] [Ebu İsa (Tirmizi): Ebu Eyyüb (ra) hadisi, bu konudaki en hasen ve en sahih rivayettir. Ebu Eyyüb’ün ismi, Hâlid b. Zeyd’dir. Zührî’nin ismi ise Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Şihâb ez-Zührî, künyesi de Ebû Bekir’dir' dedi.] [Ebu’l-Velid el-Mekkî, Ebu Abdullah Muhammed b. İdris eş-Şâfiî’nin şöyle söylediğini rivayet etti: Allah Rasûlü’nün (sav) ‘Ne küçük ne de büyük tuvalet ihtiyacınızı giderirken kıble yönüne dönmeyiniz.’ sözü ile sadece açık alanlar kastedilmiştir. Bu maksatla inşa edilen tuvaletlerde ise kıbleye dönmeye ruhsat verilmiştir. İshâk b. İbrahim de bu şekilde söylemiştir.] [Ahmed b. Hanbel (ra) ise şöyle demektedir: "Rasûlullah’ın (sav) vermiş olduğu ruhsat, küçük veya büyük tuvalet esnasında arka tarafını kıbleye dönmekle ilgilidir. Kıbleye önünü dönmeye gelince kıbleye doğru dönemez." Buna göre o, sanki ne açık alanda ne de kapalı mekânda kıbleye dönülmesini uygun görmemektedir.]