80 Kayıt Bulundu.
Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Siz yalan uyduranlardan başkası değilsiniz.
Bana İbn Kesîr, ona Süfyân, ona babası (Said b. Mesrûk), ona İbn Ebu Nu'm, ona da Ebu Said (ra) şöyle söylemiştir: Ali (ra), Rasulullah'a (sav) bir miktar altın gönderdi. Rasulullah (sav) da onu dört kişi yani Akra b. Hâbis el-Hanzalî el-Mücâşiî; Uyeyne b. Badr el-Fezârî, Benî Nebhân'dan bir adam olan Zeyd et-Tâî ve Benî Kilâb'dan bir adam olan Alkame b. Ulâse el-Âmirî arasında paylaştırdı. Kureyşliler ve Ensar bu duruma öfkelendiler ve şöyle dediler: 'Necran'ın ileri gelenlerine veriyor da bizim elimizi boş bırakıyor!' Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ben onların kalplerini İslam'a ısındırmak istiyorum." Ardından gözleri çökük, elmacık kemikleri çıkık, alnı dışa çıkmış, sakalı gür ve tıraşlı bir adam çıkageldi ve şöyle dedi: 'Ey Muhammed! Allah'tan kork!' Rasulullah: "Ben Allah'a isyan edersem, Allah'a kim itaat eder? Allah beni yeryüzünde bir emanetçi kılmışken siz bana güvenmiyor musunuz?" buyurdu. Bunun üzerine bir adam (ravi der ki: sanırım Halid b. Velid'di) Rasulullah'tan (sav) o adamı öldürmek için izin istedi, fakat Rasulullah izin vermedi. Adam uzaklaştıktan sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bunun soyundan ya da ardından bir kavim çıkacaktır. Onlar Kur'an okuyacaklar ama Kur'an gırtlaklarından aşağı (kalbe) inmeyecektir. Onlar okun yaydan çıkıp avın içinden geçip gitmesi gibi dinden çıkacaklardır. Müslümanları öldürürler, puta tapanları bırakırlar. Onlara yetişirsem, mutlaka onları Âd kavminin öldürüldüğü gibi öldürürüm."
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Kesîr arasında inkıta vardır.
Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Ata b. Ebu Rabah'ın rivayet ettiğine göre, Nebi'nin (sav) zevcesi Hz. Aişe şöyle demiştir: Şiddetli bir rüzgâr estiği zaman Nebi (sav) "Allah'ım, ben senden onun hayrını, onun içindekilerin hayrını, kendisiyle gönderilenlerin hayrını dilerim. Onun şerrinden, içindekilerin şerrinden ve kendisi ile gönderilenin şerrinden de sana sığınırım" diye dua ederdi. Aişe der ki: Semada bulut görüldüğü zaman, Hz. Peygamber'in (sav) benzi atar, bir içeri girer, bir dışarı çıkar, bir ileri, bir geri gider gelirdi. Yağmur yağınca rahatlar, o hali açılır giderdi. Ben bunu onun yüzünden anlardım. Aişe der ki: Ona (bunun sebebini) sorduğumda "Ey Aişe, bu bulut belki de Âd kavminin dediği gibi (bir azap bulutudur)" buyurdu. "Derken onlar azabın simsiyah bir bulut şeklinde belirip vadilerine doğru yöneldiğini görünce: 'Bu, bize yağmur yağdıracak bir bulut!' dediler." (Ahkaf 46/24).
Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler.
İşte Âd (kavmi). Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O'nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular.