599 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Haramî b. Umâre, ona Ebu Halde b. Dinâr, ona da Enes b. Malik şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) hava aşırı soğuk olduğunda namazı erken kıldırır, hava aşırı sıcak olduğunda ise namazı serin bir vakitte kıldırırdı. Ravi dedi ki: Enes cuma namazını kastetti. Yunus b. Bükeyr şöyle dedi: Bize Ebu Halde hadisi rivayet ederken 'Cuma' lafzını zikretmedi. Bişr b. Sabir şöyle dedi: Ebu Halde bize hadisi rivayet etti ve şöyle dedi: Emir (Yönetici) bize cuma namazını kıldırdıktan sonra Enes'e 'Rasulullah (sav) öğle namazını nasıl kılardı' diye sordu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yunus b. Bükeyr arasında inkita vardır.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Haramî b. Umâre, ona Ebu Halde b. Dinâr, ona da Enes b. Malik şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) hava aşırı soğuk olduğunda namazı erken kıldırır, hava aşırı sıcak olduğunda ise namazı serin bir vakitte kıldırırdı. Ravi dedi ki: Enes cuma namazını kastetti. Yunus b. Bükeyr şöyle dedi: Bize Ebu Halde hadisi rivayet ederken 'Cuma' lafzını zikretmedi. Bişr b. Sabir şöyle dedi: Ebu Halde bize hadisi rivayet etti ve şöyle dedi: Emir (Yönetici) bize cuma namazını kıldırdıktan sonra Enes'e 'Rasulullah (sav) öğle namazını nasıl kılardı' diye sordu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Bişr b. Sabit arasında inkita vardır.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Haramî b. Umâre, ona Ebu Halde b. Dinâr, ona da Enes b. Malik şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) hava aşırı soğuk olduğunda namazı erken kıldırır, hava aşırı sıcak olduğunda ise namazı serin bir vakitte kıldırırdı. Ravi dedi ki: Enes cuma namazını kastetti. Yunus b. Bükeyr şöyle dedi: Bize Ebu Halde hadisi rivayet ederken 'Cuma' lafzını zikretmedi. Bişr b. Sabir şöyle dedi: Ebu Halde bize hadisi rivayet etti ve şöyle dedi: Emir (Yönetici) bize cuma namazını kıldırdıktan sonra Enes'e 'Rasulullah (sav) öğle namazını nasıl kılardı' diye sordu.
Bize Adem, ona İbn Ebu Zi'b, ona ez-Zührî, ona Ebu Abdullah el-Eğar, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü melekler mescidin kapısında durur ve Cuma namazına gelenleri ilk geliş sırasına göre kaydeder. Mescide erkenden gelen kimse bir deve, sonra gelen kimse bir sığır, sonra gelen kimse bir koç kurban etmiş gibi sevab alır. Ondan sonra gelen kimse bir tavuk, ondan sonra gelen kimse de bir yumurtayı (ihtiyaç sahibi birine) vermiş gibi sevap kazanır. İmam hutbeye çıktığında Melekler defterleri kapatır ve hutbeyi dinler."
Bize İbrahim b. Münzir, ona Velid, ona Ebu Amr, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) zamanında bir sene kıtlık oldu. Böyle bir zamanda Rasulullah (sav) cuma günü minberde hutbe irad ederken bir bedevi ayağa kalktı ve 'Ya Rasulallah! Hayvanlar helak oldu. Çoluk çocuk perişan. Bizim için Allah'a dua etsen!' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ellerini kaldırdı ve (dua etti). Bu esnada gökyüzünde tek bir bulut parçası bile yoktu. Bana can veren Allah'a yemin ederim ki ellerini indirmemişti ki gökyüzünü dağlar gibi bulutlar sardı ve Rasulullah (sav) daha minberden inmeden yağmurun, onun sakalından aşağı doğru döküldüğünü gördüm. O gün, ertesi gün, ondan sonraki gün ve diğer cumaya kadar takip eden günlerde yağmur yağmaya devam etti. (Diğer cuma gelince) o bedevi veya başka biri ayağa kalktı ve 'Ya Rasulallah! Binalar çöktü. Hayvanlar boğuldu. Bizim için Allah'a dua etsen!' dedi. Rasulullah (sav) ellerini kaldırdı ve "Allah'ım! Çevremizdeki yerlere yağdır; bizim üzerimize yağdırma!" diye dua etti. Bu esnada Rasulullah (sav) eliyle bulutlardan her nereye işaret etse orası açılıyordu. Öyle ki Medine seması, etrafı bulutlarla kapalı ortası açık bir alan haline geldi ve bu yağmurlar sebebiyle vadide yani (Medine vadilerinden biri olan) Kanat Vadisi'nde bir ay boyunca su aktı. Nitekim etraftaki herhangi bir yerden gelen herkes, bol yağmur yağdığından bahsetti.
Bize İbrahim b. Musa, ona İsa, ona Abdurrahman b. Yezid b. Cabir, ona Ata el-Horasanî, ona eşinin azatlısı Ümmü Osman, “Kûfe minberinde Ali'yi şöyle derken işittim” demiştir: "Cuma günü olduğunda şeytanlar bayraklarıyla birlikte pazarlara giderler ve insanlara 'terabis' veya 'rabais' (gönüllerini oyalayan şeyler) atarak onları (cuma namazından) alıkoymaya çalışırlar. Melekler ise sabahleyin cami kapılarında oturur ve (camiye gelen) insanları saatine göre, biri bir saat önce, diğeri iki saat önce gelen şeklinde kaydederler. Bu imam hutbeye çıkana kadar devam eder. Eğer bir kimse hutbeyi dinleme ve hatibi görme imkânı olan bir yere oturur, hutbeyi dinler ve boş söz söylemezse ona iki kat ecir yazılır. Eğer (hutbeyi) duyamayacağı bir yere oturur ve (buna rağmen) dinler ve boş söz söylemezse ona bir kat ecir yazılır. Eğer hutbeyi duyabileceği bir yere oturur ama (dinlemeyip) boş söz söylerse ona bir kat günah yazılır. Kim cuma günü arkadaşına 'Sus' derse, boş söz söylemiş olur. Kim boş söz ederse, onun o cumadan nasibi olmaz." Sonra Hz. Ali der ki: "Bu sözleri, Rasulullah (sav) söylerken işittim." [Ebu Davud der ki: Bu hadisi Velid b. Müslim, İbn Cabir’den rivayet etti ve "rabais" kelimesini kullandı, (senetteki raviyi de) hanımının mevlâsı Ümmü Osman b. Atiyye olarak zikretmiştir.]
Bize Hişam b. Ammar ve Sehl b. Ebu Sehl, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü caminin bütün kapılarında melekler hazır bulunur. Bunlar (camiye gelen) insanları, ilk gelen kişiyi birinci diye, ilk geliş sırasına göre kayıt altına alırlar. İmam (minbere) çıkınca defterlerini toplarlar ve hutbeyi dinlemeye başlarlar. Namaza erken gelen kişi deve kurban etmiş gibi, ondan sonra gelen ise bir inek kurban etmiş gibi, ondan sonra gelen ise koyun kurban etmiş gibidir." Hz. Peygamber tavuk ve yumurtayı sayana kadar (sevapları) sıraladı. Sehl rivayetinde şunu ekledi: Ondan sonra gelen ise sadece namaz için gelmiştir ve sadece namazın sevabını alır.
Bize Yahya b. Eyyub, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onlara İsmail -İbn Eyyûb (hocasıyla rivayet ilişkisini ifade etmek için) 'haddesenâ İsmail b. Ca'fer' ifadesini kullanmıştır- ona Huraka'nın azatlısı Alâ b. Abdurrahman b. Yakub, ona babası (Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Büyük günahlar işlenmediği sürece beş vakit namaz ve diğer cumaya kadar cuma (namazı), aralarındakilere (işlenen günahlara) kefarettir.
Bize Nasr b. Ali el-Cahdamî, ona Abdula’lâ, ona Hişam (b. Hassan el-Ezdi), ona Muhammed (b. Sirin), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Beş vakit namaz ve diğer cumaya kadar bir cuma (namazı), aralarındakilere (işlenen günahlara) kefarettir."