حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سُوَيْدٍ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ أَبِى عَمْرٍو مَوْلَى الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ جُبَيْرٍ مَوْلَى وَالِبَةَ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنِى ابْنُ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ دَفَعَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ عَرَفَةَ فَسَمِعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَرَاءَهُ زَجْرًا شَدِيدًا وَضَرْبًا وَصَوْتًا لِلإِبِلِ فَأَشَارَ بِسَوْطِهِ إِلَيْهِمْ وَقَالَ « أَيُّهَا النَّاسُ عَلَيْكُمْ بِالسَّكِينَةِ ، فَإِنَّ الْبِرَّ لَيْسَ بِالإِيضَاعِ » . أَوْضَعُوا أَسْرَعُوا . خِلاَلَكُمْ مِنَ التَّخَلُّلِ بَيْنَكُمْ ، وَفَجَّرْنَا خِلاَلَهُمَا . بَيْنَهُمَا .
Bize Said b. Ebu Meryem, ona İbrahim b. Süveyd, ona Muttalib’in azatlısı Amr b. Ebu Amr, ona da Vâlibe’nin azatlısı Said b. Cübeyr el-Kûfî şöyle demiştir:
İbn Abbas (r.anhumâ) Arefe gününde Nebi (sav) ile Arafat’tan ayrıldı. Nebi (sav) arka taraflarında develerin hızlıca sürülmek maksadı ile onlara vurulduğunu ve bağırıp çağırış seslerini işitince onlara kamçısıyla işaret ederek: "Ey insanlar! sükûnetle hareket edin. Hiç şüphesiz iyilik, süratle elde edilmez" buyurdu.
"Evdaû" hızlıca sürdüler; "Hilâlekum" (Tevbe, 9/47) aranıza girmek, sızmak; "Feccarnâ hilâlehumâ" İkisinin arasında (bir ırmak) fışkırttık (Kehf, 18/33) anlamlarına gelmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10687, B001671
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سُوَيْدٍ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ أَبِى عَمْرٍو مَوْلَى الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ جُبَيْرٍ مَوْلَى وَالِبَةَ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنِى ابْنُ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ دَفَعَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ عَرَفَةَ فَسَمِعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَرَاءَهُ زَجْرًا شَدِيدًا وَضَرْبًا وَصَوْتًا لِلإِبِلِ فَأَشَارَ بِسَوْطِهِ إِلَيْهِمْ وَقَالَ « أَيُّهَا النَّاسُ عَلَيْكُمْ بِالسَّكِينَةِ ، فَإِنَّ الْبِرَّ لَيْسَ بِالإِيضَاعِ » . أَوْضَعُوا أَسْرَعُوا . خِلاَلَكُمْ مِنَ التَّخَلُّلِ بَيْنَكُمْ ، وَفَجَّرْنَا خِلاَلَهُمَا . بَيْنَهُمَا .
Tercemesi:
Bize Said b. Ebu Meryem, ona İbrahim b. Süveyd, ona Muttalib’in azatlısı Amr b. Ebu Amr, ona da Vâlibe’nin azatlısı Said b. Cübeyr el-Kûfî şöyle demiştir:
İbn Abbas (r.anhumâ) Arefe gününde Nebi (sav) ile Arafat’tan ayrıldı. Nebi (sav) arka taraflarında develerin hızlıca sürülmek maksadı ile onlara vurulduğunu ve bağırıp çağırış seslerini işitince onlara kamçısıyla işaret ederek: "Ey insanlar! sükûnetle hareket edin. Hiç şüphesiz iyilik, süratle elde edilmez" buyurdu.
"Evdaû" hızlıca sürdüler; "Hilâlekum" (Tevbe, 9/47) aranıza girmek, sızmak; "Feccarnâ hilâlehumâ" İkisinin arasında (bir ırmak) fışkırttık (Kehf, 18/33) anlamlarına gelmektedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 94, 1/520
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Osman Amr b. Ebu Amr el-Kuraşi (Amr b. Meysere)
4. İbrahim b. Süveyd el-Medenî (İbrahim b. Süveyd b. Hayyân)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Hac, Arafat
Hac, sünnetleri
Hz. Peygamber, veda haccı
Kavramlar, sekinet
Bize Ebu Mamer, ona Abdülvaris, ona Eyyüb, ona da Nafi' şöyle rivayet etmiştir:
"İbn Ömer (r.anhümâ) Zü'l-Huleyfe'de sabah namazını kıldığı zaman bineğinin hazırlanmasını emrederdi. Deveye semeri bağlandığında ona biner, devesi (ayağa kalkıp) onu düz hale getirdiğinde de kıbleye yönelirdi. Sonra Harem'e ulaşıncaya kadar telbiye getirirdi. Harem'e girdikten sonra telbiyeyi keserdi. Nihayet Zü Tuvâ'ya geldiğinde burada gecelerdi. Sabah namazını kılınca da yıkanırdı. İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) da böyle yaptığını söylerdi."
Bu hadisi Eyyüb'dan İsmail de rivayet ederek gusül abdesti alma konusunda Abdulvaris'e mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Ömer arasında inkita vardır.
Bab başlığında kaydedilen bir hadis olduğundan, ravileri girilmeyip ravi onayı verilmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10280, B001553
Hadis:
وَقَالَ أَبُو مَعْمَرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ قَالَ:
"كَانَ ابْنُ عُمَرَ رضى الله عنهما إِذَا صَلَّى بِالْغَدَاةِ بِذِى الْحُلَيْفَةِ أَمَرَ بِرَاحِلَتِهِ فَرُحِلَتْ ثُمَّ رَكِبَ، فَإِذَا اسْتَوَتْ بِهِ اسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ قَائِمًا، ثُمَّ يُلَبِّى حَتَّى يَبْلُغَ الْمَحْرَمَ، ثُمَّ يُمْسِكُ حَتَّى إِذَا جَاءَ ذَا طُوًى بَاتَ بِهِ حَتَّى يُصْبِحَ، فَإِذَا صَلَّى الْغَدَاةَ اغْتَسَلَ، وَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَعَلَ ذَلِكَ.
تَابَعَهُ إِسْمَاعِيلُ عَنْ أَيُّوبَ فِى الْغَسْلِ.
Tercemesi:
Bize Ebu Mamer, ona Abdülvaris, ona Eyyüb, ona da Nafi' şöyle rivayet etmiştir:
"İbn Ömer (r.anhümâ) Zü'l-Huleyfe'de sabah namazını kıldığı zaman bineğinin hazırlanmasını emrederdi. Deveye semeri bağlandığında ona biner, devesi (ayağa kalkıp) onu düz hale getirdiğinde de kıbleye yönelirdi. Sonra Harem'e ulaşıncaya kadar telbiye getirirdi. Harem'e girdikten sonra telbiyeyi keserdi. Nihayet Zü Tuvâ'ya geldiğinde burada gecelerdi. Sabah namazını kılınca da yıkanırdı. İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) da böyle yaptığını söylerdi."
Bu hadisi Eyyüb'dan İsmail de rivayet ederek gusül abdesti alma konusunda Abdulvaris'e mütâbaat etmiştir.
Açıklama:
Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Ömer arasında inkita vardır.
Bab başlığında kaydedilen bir hadis olduğundan, ravileri girilmeyip ravi onayı verilmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 29, 1/497
Senetler:
()
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
Hac, sünnetleri
KTB, DUA
KTB, KIBLE
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona da Urve şöyle demiştir:
Hz. Âişe’ye “"Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur. " (Bakara, 158) ayeti hakkında ne dersin? Vallahi bir kişinin Safa ile Merve arasında sa’y yapmamasında bir sakınca yoktur” dedim. Âişe şu cevabı verdi: Söylediğin ne kadar da kötü bir Yorum, kardeşimin oğlu, eğer senin yorumladığın gibi olsaydı, ayet “Aralarında tavaf yapmamasından ötürü ona bir günah yoktur” şeklinde olması gerekirdi. Ancak bu ayet Ensar hakkında inmiştir. Onlar Müşellel'de tapındıkları Menat putu için telbiye getirip ihrama giriyorlardı. O yüzden Safa ile Merve arasında tavaf yapmaktan çekiniyorlardı. İslam gelince Rasulullah’a (sav) buna dair soru sorup: ey Allah’ın Rasulü, bizler önceden Safa ile Merve arasında tavaf etmekten sakınıyorduk demeleri üzerine, yüce Allah, yüce Allah "Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Âişe (r.anhâ) der ki: Rasulullah (sav) da ikisi arasında sa’y yapmayı sünnet kılmıştır. Bir kimsenin ikisi say’i terk etme hakkı yoktur. (Zührî der ki): Daha sonra Ebu Bekir b. Abdurrahman’a bunu sordum şöyle dedi: Şüphesiz bu, daha önce duymadığım bir bilgidir, ama ben ilim ehlinden bazılarını, şunu anlatırken dinledim: Âişe’nin sözünü ettiği ve Menat için ihrama girenler dışında, insanların hepsi Safa ile Merve arasında tavaf yapıyorlardı. Yüce Allah, Kur’ân’ı Kerim’de, Kabe etrafında tavaftan bahsedip, Safa ile Merve’yi zikretmeyince insanlar “ey Allah’ın Rasulü, bizler Safa ile Merve arasında tavaf ediyorduk. Allah da Kabe etrafında tavaf ayetini indirdiği halde Safa’yı söz konusu etmedi. Bizim Safa ile Merve arasında tavaf (sa’y) etmekten ötürü üzerimize bir vebal var mı” diye sordular. Bunun üzerine yüce Allah "Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alametlerindendir" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Ebu Bekir der ki: Ben bu ayetin cahiliye döneminde şu iki grup hakkında da indiğini duyarım. Safa ile Merve arasında sa’y yapmaktan çekinen kimseler ve tavaf etmekle birlikte İslam geldikten sonra da yüce Allah’ın Kabe'yi tavafı emrettiği halde, Safa ile Merve arasında sa'y yapamaya değinmediği için, sa'y hakkında ayet ininceye kadar sa'y yapmaktan çekinenler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10655, B001643
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ عُرْوَةُ سَأَلْتُ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - فَقُلْتُ لَهَا أَرَأَيْتِ قَوْلَ اللَّهِ تَعَالَى ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا ) فَوَاللَّهِ مَا عَلَى أَحَدٍ جُنَاحٌ أَنْ لاَ يَطُوفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ . قَالَتْ بِئْسَ مَا قُلْتَ يَا ابْنَ أُخْتِى إِنَّ هَذِهِ لَوْ كَانَتْ كَمَا أَوَّلْتَهَا عَلَيْهِ كَانَتْ لاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ لاَ يَتَطَوَّفَ بِهِمَا ، وَلَكِنَّهَا أُنْزِلَتْ فِى الأَنْصَارِ ، كَانُوا قَبْلَ أَنْ يُسْلِمُوا يُهِلُّونَ لِمَنَاةَ الطَّاغِيَةِ الَّتِى كَانُوا يَعْبُدُونَهَا عِنْدَ الْمُشَلَّلِ ، فَكَانَ مَنْ أَهَلَّ يَتَحَرَّجُ أَنْ يَطُوفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، فَلَمَّا أَسْلَمُوا سَأَلُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ ذَلِكَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّا كُنَّا نَتَحَرَّجُ أَنْ نَطُوفَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) الآيَةَ . قَالَتْ عَائِشَةُ - رضى الله عنها - وَقَدْ سَنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الطَّوَافَ بَيْنَهُمَا ، فَلَيْسَ لأَحَدٍ أَنْ يَتْرُكَ الطَّوَافَ بَيْنَهُمَا . ثُمَّ أَخْبَرْتُ أَبَا بَكْرِ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، فَقَالَ إِنَّ هَذَا لَعِلْمٌ مَا كُنْتُ سَمِعْتُهُ ، وَلَقَدْ سَمِعْتُ رِجَالاً مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ ، يَذْكُرُونَ أَنَّ النَّاسَ إِلاَّ مَنْ ذَكَرَتْ عَائِشَةُ مِمَّنْ كَانَ يُهِلُّ بِمَنَاةَ ، كَانُوا يَطُوفُونَ كُلُّهُمْ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، فَلَمَّا ذَكَرَ اللَّهُ تَعَالَى الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ ، وَلَمْ يَذْكُرِ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ فِى الْقُرْآنِ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كُنَّا نَطُوفُ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، وَإِنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ ، فَلَمْ يَذْكُرِ الصَّفَا فَهَلْ عَلَيْنَا مِنْ حَرَجٍ أَنْ نَطَّوَّفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) الآيَةَ . قَالَ أَبُو بَكْرٍ فَأَسْمَعُ هَذِهِ الآيَةَ نَزَلَتْ فِى الْفَرِيقَيْنِ كِلَيْهِمَا فِى الَّذِينَ كَانُوا يَتَحَرَّجُونَ أَنْ يَطُوفُوا بِالْجَاهِلِيَّةِ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ، وَالَّذِينَ يَطُوفُونَ ثُمَّ تَحَرَّجُوا أَنْ يَطُوفُوا بِهِمَا فِى الإِسْلاَمِ مِنْ أَجْلِ أَنَّ اللَّهَ تَعَالَى أَمَرَ بِالطَّوَافِ بِالْبَيْتِ ، وَلَمْ يَذْكُرِ الصَّفَا حَتَّى ذَكَرَ ذَلِكَ بَعْدَ مَا ذَكَرَ الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona da Urve şöyle demiştir:
Hz. Âişe’ye “"Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur. " (Bakara, 158) ayeti hakkında ne dersin? Vallahi bir kişinin Safa ile Merve arasında sa’y yapmamasında bir sakınca yoktur” dedim. Âişe şu cevabı verdi: Söylediğin ne kadar da kötü bir Yorum, kardeşimin oğlu, eğer senin yorumladığın gibi olsaydı, ayet “Aralarında tavaf yapmamasından ötürü ona bir günah yoktur” şeklinde olması gerekirdi. Ancak bu ayet Ensar hakkında inmiştir. Onlar Müşellel'de tapındıkları Menat putu için telbiye getirip ihrama giriyorlardı. O yüzden Safa ile Merve arasında tavaf yapmaktan çekiniyorlardı. İslam gelince Rasulullah’a (sav) buna dair soru sorup: ey Allah’ın Rasulü, bizler önceden Safa ile Merve arasında tavaf etmekten sakınıyorduk demeleri üzerine, yüce Allah, yüce Allah "Safâ ile Merve Allah’ın hac ve umre için belirlediği işaretlerdendir. O halde hacceden veya umre yapan bir kimsenin, bu iki tepe arasında sa‘yetmesinde bir mahzur yoktur" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Âişe (r.anhâ) der ki: Rasulullah (sav) da ikisi arasında sa’y yapmayı sünnet kılmıştır. Bir kimsenin ikisi say’i terk etme hakkı yoktur. (Zührî der ki): Daha sonra Ebu Bekir b. Abdurrahman’a bunu sordum şöyle dedi: Şüphesiz bu, daha önce duymadığım bir bilgidir, ama ben ilim ehlinden bazılarını, şunu anlatırken dinledim: Âişe’nin sözünü ettiği ve Menat için ihrama girenler dışında, insanların hepsi Safa ile Merve arasında tavaf yapıyorlardı. Yüce Allah, Kur’ân’ı Kerim’de, Kabe etrafında tavaftan bahsedip, Safa ile Merve’yi zikretmeyince insanlar “ey Allah’ın Rasulü, bizler Safa ile Merve arasında tavaf ediyorduk. Allah da Kabe etrafında tavaf ayetini indirdiği halde Safa’yı söz konusu etmedi. Bizim Safa ile Merve arasında tavaf (sa’y) etmekten ötürü üzerimize bir vebal var mı” diye sordular. Bunun üzerine yüce Allah "Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alametlerindendir" (Bakara, 158) ayetini indirdi.
Ebu Bekir der ki: Ben bu ayetin cahiliye döneminde şu iki grup hakkında da indiğini duyarım. Safa ile Merve arasında sa’y yapmaktan çekinen kimseler ve tavaf etmekle birlikte İslam geldikten sonra da yüce Allah’ın Kabe'yi tavafı emrettiği halde, Safa ile Merve arasında sa'y yapamaya değinmediği için, sa'y hakkında ayet ininceye kadar sa'y yapmaktan çekinenler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 79, 1/515
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Hac, sünnetleri
Bize Ebu Rabi Süleyman b. Davud, ona Füleyh, ona Nafi' şöyle demiştir:
İbn Ömer (r.anhuma) Mekke'ye doğru (hac ve umre için) yola çıkmak istediğinde, kokusuz bir yağ sürünüp Zü'l-Hüleyfe Mescidi 'ne gelir, orada namaz kıldıktan sonra bineğine binerdi. Bineği doğrulup ayağa kalktığında telbiye getirir, sonra da “ben, Peygamber'i (sav) işte böyle yaparken gördüm” derdi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10281, B001554
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا فُلَيْحٌ عَنْ نَافِعٍ قَالَ كَانَ ابْنُ عُمَرَ - رضى الله عنهما - إِذَا أَرَادَ الْخُرُوجَ إِلَى مَكَّةَ ادَّهَنَ بِدُهْنٍ لَيْسَ لَهُ رَائِحَةٌ طَيِّبَةٌ ، ثُمَّ يَأْتِى مَسْجِدَ الْحُلَيْفَةِ فَيُصَلِّى ثُمَّ يَرْكَبُ ، وَإِذَا اسْتَوَتْ بِهِ رَاحِلَتُهُ قَائِمَةً أَحْرَمَ ، ثُمَّ قَالَ هَكَذَا رَأَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَفْعَلُ .
Tercemesi:
Bize Ebu Rabi Süleyman b. Davud, ona Füleyh, ona Nafi' şöyle demiştir:
İbn Ömer (r.anhuma) Mekke'ye doğru (hac ve umre için) yola çıkmak istediğinde, kokusuz bir yağ sürünüp Zü'l-Hüleyfe Mescidi 'ne gelir, orada namaz kıldıktan sonra bineğine binerdi. Bineği doğrulup ayağa kalktığında telbiye getirir, sonra da “ben, Peygamber'i (sav) işte böyle yaparken gördüm” derdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 29, 1/497
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Yahya Füleyh b. Süleyman el-Eslemi (Abdülmelik b. Süleyman b. Râfi')
4. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Hac, sünnetleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9101, M003171
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ
"أَنَّ أَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ وَابْنَ عُمَرَ كَانُوا يَنْزِلُونَ الأَبْطَحَ."
[قَالَ الزُّهْرِىُّ وَأَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا لَمْ تَكُنْ تَفْعَلُ ذَلِكَ وَقَالَتْ إِنَّمَا نَزَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَنَّهُ كَانَ مَنْزِلاً أَسْمَحَ لِخُرُوجِهِ.]
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Salim'in rivayet ettiğine göre; "Ebu Bekir, Ömer ve İbn Ömer Abtah'ta konaklarlardı."
[ez-Zührî dedi ki: Bana Urve'nin haber verdiğine göre Aişe bunu (Abtah'ta konaklama işini) yapmaz ve şöyle derdi: Rasulullah'ın (sav) orada konaklamasının sebebi ancak yola çıkmak için daha kolay ve elverişli bir yer oluşundan dolayıdır.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Hac, 3171, /523
Senetler:
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hac, izdihamdan uzaklaşmak
Hac, sünnetleri
Umre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10676, B001660
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمٍ قَالَ كَتَبَ عَبْدُ الْمَلِكِ إِلَى الْحَجَّاجِ أَنْ لاَ يُخَالِفَ ابْنَ عُمَرَ فِى الْحَجِّ ، فَجَاءَ ابْنُ عُمَرَ - رضى الله عنه - وَأَنَا مَعَهُ يَوْمَ عَرَفَةَ حِينَ زَالَتِ الشَّمْسُ ، فَصَاحَ عِنْدَ سُرَادِقِ الْحَجَّاجِ ، فَخَرَجَ وَعَلَيْهِ مِلْحَفَةٌ مُعَصْفَرَةٌ فَقَالَ مَا لَكَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ فَقَالَ الرَّوَاحَ إِنْ كُنْتَ تُرِيدُ السُّنَّةَ . قَالَ هَذِهِ السَّاعَةَ قَالَ نَعَمْ . قَالَ فَأَنْظِرْنِى حَتَّى أُفِيضَ عَلَى رَأْسِى ثُمَّ أَخْرُجَ . فَنَزَلَ حَتَّى خَرَجَ الْحَجَّاجُ ، فَسَارَ بَيْنِى وَبَيْنَ أَبِى ، فَقُلْتُ إِنْ كُنْتَ تُرِيدُ السُّنَّةَ فَاقْصُرِ الْخُطْبَةَ وَعَجِّلِ الْوُقُوفَ . فَجَعَلَ يَنْظُرُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ ، فَلَمَّا رَأَى ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ قَالَ صَدَقَ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona da Salim’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Abdülmelik, Haccac’a hac hususunda İbn Ömer’e muhalefet etmemesini emreden bir mektup yazdı. İbn Ömer (ra) Arefe günü güneş zevale erdiğinde -ben de onunla birlikte olduğum halde- geldi. İbn Ömer, Haccac’ın çadırı yakınında yüksek sesle bağırdı. Haccac üzerinde aspura boyanmış (sarı renkli) bir maşlah bulunduğu halde dışarı çıktı ve: Ey Ebu Abdurrahman, neyin var? dedi. İbn Ömer: Eğer sünnete uygun hareket etmek istiyorsan haydi gitme zamanıdır, dedi. Haccac: Bu saatte mi? deyince, o: Evet dedi. Haccâc: Başıma su döküp sonra çıkıncaya kadar beni bekle, dedi. Bunun üzerine İbn Ömer indi. Nihâyet Haccac dışarı çıkınca benimle babam arasında yürüdü. Ben: Eğer sünnete uymak istiyorsan hutbeyi kısa kes ve vakfeyi çabuk yap, dedim. Haccac, babam Abdullah’a bakmaya başladı. Babam Abdullah onun bu durumunu görünce: (Salim) doğru söyledi, dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 87, 1/518
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Hac, hac emiri tayin etmek
Hac, sünnetleri
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Zalim, Haccac b. Yusuf es-Sekafî (Haccac-ı Zalim)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10678, B001662
Hadis:
وَقَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى عُقَيْلٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سَالِمٌ أَنَّ الْحَجَّاجَ بْنَ يُوسُفَ عَامَ نَزَلَ بِابْنِ الزُّبَيْرِ - رضى الله عنهما - سَأَلَ عَبْدَ اللَّهِ - رضى الله عنه - كَيْفَ تَصْنَعُ فِى الْمَوْقِفِ يَوْمَ عَرَفَةَ فَقَالَ سَالِمٌ إِنْ كُنْتَ تُرِيدُ السُّنَّةَ فَهَجِّرْ بِالصَّلاَةِ يَوْمَ عَرَفَةَ . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ صَدَقَ . إِنَّهُمْ كَانُوا يَجْمَعُونَ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ فِى السُّنَّةِ . فَقُلْتُ لِسَالِمٍ أَفَعَلَ ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ سَالِمٌ وَهَلْ تَتَّبِعُونَ فِى ذَلِكَ إِلاَّ سُنَّتَهُ
Tercemesi:
Bize Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Salim şöyle demiştir: Haccac b. Yusuf, Abdullah b. Zübeyr ile savaşmak için Mekke'ye gelmişti. Abdullah b. Ömer'e: 'Arefe günü vakfe yerinde nasıl yaparsınız?' diye sordu. Salim de Haccac'a: 'Eğer sünnete uymak istersen arefe günü namazı sıcağın şiddetli vaktin kıl' dedi. (Haccac'ın tereddüdü üzerine) Abdullah b. Ömer: 'Salim doğru söyledi' dedi. Çünkü onlar sünnette öğle ile ikindi namazlarını birleştiriyorlardı.
İbn Şihab dedi ki: Ben Salim'e: 'Rasulullah (sav) böyle mi yapmıştır?' dedim. Salim: 'Sizler bu yaptıklarınızla ancak O'nun sünnetine uymaktasınız' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 89, 1/518
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
Konular:
Hac, sünnetleri
Sahabe, Kur'an'a ve sünnete bağlılık
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43173, DM001917
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- صَلَّى بِمِنًى رَكْعَتَيْنِ ، وَأَبَا بَكْرٍ رَكْعَتَيْنِ ، وَعُمَرَ رَكْعَتَيْنِ ، وَعُثْمَانَ رَكْعَتَيْنِ صَدْراً مِنْ إِمَارَتِهِ ، ثُمَّ أَتَمَّهَا بَعْدُ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yusuf, ona el-Evzâî, ona ez-Zührî, ona Sâlim, ona babasının rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Minâ’da (dört rekâtlı farzları) ikişer rekât, Ebu Bekir ikişer rekât, Ömer ikişer rekât, Osman da halifeliğinin ilk zamanlarında ikişer rekât olarak kıl(dır)dı. Daha sonra Osman dört rekât olarak tamamladı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Menâsik 47, 2/1193
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
Hac, Mina
Hac, sünnetleri
Sahabe, anlayış farklılıkları
Sahabe, ictihadı
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10679, B001663
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ عَبْدَ الْمَلِكِ بْنَ مَرْوَانَ كَتَبَ إِلَى الْحَجَّاجِ أَنْ يَأْتَمَّ بِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ فِى الْحَجِّ ، فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ عَرَفَةَ جَاءَ ابْنُ عُمَرَ - رضى الله عنهما - وَأَنَا مَعَهُ حِينَ زَاغَتِ الشَّمْسُ أَوْ زَالَتْ ، فَصَاحَ عِنْدَ فُسْطَاطِهِ أَيْنَ هَذَا فَخَرَحَ إِلَيْهِ فَقَالَ ابْنُ عُمَرَ الرَّوَاحَ . فَقَالَ الآنَ قَالَ نَعَمْ . قَالَ أَنْظِرْنِى أُفِيضُ عَلَىَّ مَاءً . فَنَزَلَ ابْنُ عُمَرَ - رضى الله عنهما - حَتَّى خَرَجَ ، فَسَارَ بَيْنِى وَبَيْنَ أَبِى . فَقُلْتُ إِنْ كُنْتَ تُرِيدُ أَنْ تُصِيبَ السُّنَّةَ الْيَوْمَ فَاقْصُرِ الْخُطْبَةَ وَعَجِّلِ الْوُقُوفَ . فَقَالَ ابْنُ عُمَرَ صَدَقَ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Salim b. Abdullah şöyle demiştir: Abdülmelik b. Mervan, Haccac'a hac işleri hususunda Abdullah b. Ömer'e uymasını yazmıştı. Arefe günü olunca ben de yanındayken güneş ortadan meylettiği sırada İbn Ömer geldi ve Haccac'ın çadırının yanında: Haccac nerededir? diye yüksek sesle seslendi. Haccac çıkınca da ona: Haydi (hutbe ve vakfe yapmak için) yürü! dedi. Haccac: Şimdi mi? dedi. İbn Ömer: Evet (şimdi onun vaktidir), deyince Haccac: Bana biraz mühlet ver de yıkanayım, dedi. Bu söz üzerine İbn Ömer bineğinden inip, o çıkıncaya kadar bekledi. Haccac çıkınca, babam İbn Ömer ile benim aramda yürüdü. Bu sırada ben kendisine: Eğer sen bu gün sünnete icabet etmek istiyorsan, hutbeyi kısa tut ve vakfeye geçişi çabuklaştır, dedim. İbn Ömer de: Salim doğru söyledi, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 90, 1/519
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Hac, sünnetleri
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Zalim, Haccac b. Yusuf es-Sekafî (Haccac-ı Zalim)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287638, M003171-4
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ
"أَنَّ أَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ وَابْنَ عُمَرَ كَانُوا يَنْزِلُونَ الأَبْطَحَ."
[قَالَ الزُّهْرِىُّ وَأَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا لَمْ تَكُنْ تَفْعَلُ ذَلِكَ وَقَالَتْ إِنَّمَا نَزَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَنَّهُ كَانَ مَنْزِلاً أَسْمَحَ لِخُرُوجِهِ.]
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Salim'in rivayet ettiğine göre; "Ebu Bekir, Ömer ve İbn Ömer Abtah'ta konaklarlardı."
[ez-Zührî dedi ki: Bana Urve'nin haber verdiğine göre Aişe bunu (Abtah'ta konaklama işini) yapmaz ve şöyle derdi: Rasulullah'ın (sav) orada konaklamasının sebebi ancak yola çıkmak için daha kolay ve elverişli bir yer oluşundan dolayıdır.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Hac, 3171, /523
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hac, izdihamdan uzaklaşmak
Hac, sünnetleri
Umre