160 Kayıt Bulundu.
Bize Adem, ona Şu'be, ona Amr b. Dinar, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Mekke'ye geldi. Kabe'yi yedi defa tavaf etti, sonra da Makamı İbrahim'in arkasında iki rekat namaz kıldı. Ardından say yapmak için Safâ'da ayrıldı. Yüce Allah "Andolsun ki sizin için Allah Rasülü’nde güzel bir örneklik vardır." (Ahzâb, 33/21) buyurmuştur.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Bekr el-Hanefî, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir: Hac aylarında, hac için ihram giymiş olarak Rasulullah (sav) ile birlikte yola çıktık ve Serif mevkiinde konakladık. Âişe der ki: Rasulullah (sav) ashabının yanına çıkıp onlara "yanında hediyelik kurbanlığı bulunmayan ve umreye niyet etmek isteyen kimse bunu yapsın. Ama beraberinde hediyelik kurbanlığı bulunanlar yapmasın" buyurdu. Âişe der ki: Sahabeden bazısı onun bu tavsiyesine uydu, bazısı uymadı. Rasulullah (sav) ve sahabeden bazı adamlar ise, gücü kuvveti yerinde ve beraberlerinde hediyelik kurbanlığı olduğundan dolayı umreye niyetlenmedi. Âişe der ki: Rasulullah (sav) yanıma girdi, bu sırada ben ağlıyordum. "Neden ağlıyorsun ey kadın" buyurdu. Ben de “ashabına söylediğin sözleri işittim ve benim umre yapma imkânımın olmadığını gördüm” dedim. "durumun ne?" buyurdu. “namaz kılamıyorum” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "bunun sana zararı olmaz, sen de Âdem’in kızlarından bir kadınsın. Allah onlar hakkında neyi yazıp takdir buyurmuş ise senin hakkında da onu yazmıştır. Bu sebeple sen hac niyetin üzere kal ve haccının gereklerini yerine getir. Allah’ın sana umreyi de nasip etmesi umulur" buyurdu. Âişe der ki: Veda haccında çıkıp ve Mina’ya vardığımız zaman temizlenmiş oldum. Sonra Mina’dan yola çıkıp, Beyt’i tavaf ettim. Âişe der ki: Sonra Hz. Peygamber ile birlikte son kafile içinde Mina'dan yola çıktık, o Muhassab mevkiinde konaklayınca, biz de onunla birlikte konakladık. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman’ı çağırarak "Kız kardeşini Harem’in dışına çıkart, o da bir umre yapmak üzere niyet edip ihrama girsin. Sonra bu umreyi bitirin. Arkasından her ikiniz de buraya gelin. Ben sizleri yanıma döneceğiniz vakte kadar bekleyeceğim" buyurdu. Âişe der ki: Biz de umre yapmak üzere Harem’in dışına çıktık. Nihâyet umremi yapıp, tavafı bitirdikten sonra seher vaktinde onun yanına geldim. Allah Rasulü "bitirdiniz mi?" buyurdu. Ben de “evet” dedim. Bunun üzerine yola koyulmak üzere hazırlık yapılmasını sahabesine ilan ettirdi. İnsanlar da hazırlıklarını yapıp yola koyuldular ve Medine istikametinde yoluna devam etti. Hadisde geçen "ضَيْرُ " kelimesi "ضَارَ يَضِيرُ ضَيْرًا" kökünden gelen bir mastardır. "ضَارَ يَضُورُ ضَوْرًا" ve "ضَرَّ يَضُرُّ ضَرًّا" şeklinde söylendiği olur.
Bize Züheyr b. Harb, ona Şebabe, ona Verka, ona Ebu Zinâd, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah Mekke'nin fethini nasip ettiğinde, inşallah bir sonraki varacağımız yer, Müşriklerin küfür üzere yemin edip anlaştıkları Hayf olacaktır."
Bize Kuteybe b. Said, ona Süfyan, ona da Amr şöyle rivayet etmiştir: Biz, İbn Ömer'e “umre yapmak niyetiyle Kabe'yi tavaf eden bir kimse Safa ile Merve arasında say yapmadan, eşiyle birlikte olabilir mi?” diye sorduk. İbn Ömer de “Peygamber (sav) Mekke'ye geldi. Kabe'yi yedi defa dolaşıp tavaf etti. Sonra Makamı İbrahim'in arkasında iki rekat namaz kılıp Safa ile Merve arasında say etti” ve "And olsun, Allah Elçisi'nde sizin için güzel bir örneklik vardır." (Ahzâb, 33) ayetini okudu.
Bize Kuteybe, ona el-Leys, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer (r.anhumâ) Haccac’ın İbn Zübeyir’i kuşatma altına aldığı sene hac yapmak istedi. Ona “insanlar arasında bir savaş var, bu sebeple onların seni (hac etmekten) alıkoymalarından korkarız” denilince, O da "And olsun ki sizin için Allah’ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır" (Ahzab, 21) ayetini okuyp sonra da “o zaman ben de Rasulullah’ın (sav) yaptığı gibi yaparım. Ben kendim için umre yapmayı vacip kıldığıma sizi aynıdır. Sizi umrem ile birlikte bir haccı yapmayı da kendime vacip kıldığıma şahit tutarım” dedi ve Kudeyd’den satın aldığı bir hayvanı hedy (kurbanlık) olarak beraberinde götürdü. Bundan fazla da bir şey yapmadı ve Kurban Bayramı gününe kadar kurban kesmedi, ihram yasaklarına uyup ne traş oldu, ne de saçlarını kısalttı. Kurban Bayramı günü kurbanını kesti, saçlarını tıraş etti ve ilk yaptığı tavafın hem hac hem de umre tavafı yerine geçtiğine hükmetti. İbn Ömer (r.anhumâ) “İşte Rasulullah (sav) da böyle yapmıştı” dedi.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona da Amr b. Dinar şöyle demiştir: Biz, İbn Ömer'e (ra) “bir adam umre niyetiyle Kabe'yi tavaf edip Safa ve Merve arasında sa'y yapmadan eşine yaklaşabilir mi?” diye sorduk. İbn Ömer de şöyle cevap verdi: Peygamber (sav) (umre için) Mekke'ye gelmişti. Kabe'yi yedi defa tavaf etti. Makam-ı İbrahim'in arkasında iki rekat namaz kıldı sonra da Safa ile Merve arasını da yedi kere dolaştı. "Sizin için Rasulullah’ta güzel bir örneklik vardır." (Ahzab, 21)
Bize İbrahim b. Münzir, ona Ebu Damra, ona Musa b. Ukbe, ona da Nâfi‘in şöyle dediğini rivayet etmiştir: İbn Ömer (r.anhumâ), Abdullah b. Zübeyir (r.a) döneminde, Hârûrâlıların hac ettiği sene hac yapmak istedi. Kendisine “İnsanlar kaendi aralarında savaşa tutuşacaklar. Seni hacdan alıkoymalarından korkarız” denildi. Bunun üzerine İbn Ömer "And olsun ki sizin için Rasulullah’da güzel bir örnek vardır" (Ahzab, 21) ayetini okudu ve “O halde ben de O'nun yaptığı gibi yapar, Umre yapmayı kendime vacip kıldığıma sizi şahit tutarım” dedi. Nihâyet Beydâ’nın yüksek yerine geldiğinde “hac ile umrenin durumu aynıdır, aralarında hiçbir fark yoktur. Benim umre ile birlikte bir hac yapmayı da niyet ettiğime sizi şahit tutarım” dedi ve satın aldığı gerdanlıklı bir hayvanı da hedy (kurbanlık) olarak götürdü. Mekke’ye gelince Kabe'yi tavaf etti, Safa ile Merve arasında sa’y yaptı, bundan fazla bir şey yapmadı. Nahr (kurban bayramı birinci) gününe kadar da ihram yasaklarına uydu. İhramdan çıkınca saçlarını tıraş etti, kurbanını kesti ve yapmış olduğu ilk tavaf ile hac ve umrenin tavafını da yerine getirmiş olduğuna hükmetti. Sonra da “İşte Nebi (sav) da böyle yapmıştı” dedi.
Bize Muhammed b. Yahya, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona Amr b. Osman, ona da Usame b. Zeyd şöyle demiştir: Ben, hac (yolculuğu) esnasında Hz. Peygamber'e “ey Allah'ın Rasulü, yarın nerede konaklayacaksın?” diye sordum. Hz. Peygamber (sav) "Akîl bize ev mi bıraktı ki" buyurdu. Ardından "biz yarın Kureyş'in küfür üzere antlaşma yaptığı Kinâne oğullarında vadisinde, yani Muhassab vadisinde konaklayacağız" buyurdu. Burası Hâşim oğulları ile alışveriş yapmamak ve onları barındırmamak üzere, Kinâne oğulları ile Kureyş'in antlaşma yaptıkları yerdi. Zührî der ki: Hayf, vadi demektir.