103 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize İsmail b. Halil, ona Ali b. Müshir, ona Ebu İshak eş-Şeybânî, ona Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Musa el-Eş'arî) şöyle rivayet etmiştir: "Ömer (ra) yaralanınca, Suheyb 'Vah kardeşim!' diye hayıflanmaya başladı. Bunun üzerine Ömer 'Hz. Peygamber'in (sav) 'Şüphesiz ölen kişi, geride kalanların ağlaması sebebiyle azap görür' buyurduğunu bilmiyor musun?' diyerek onu uyardı."
Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, oona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) Necâşî’nin vefat ettiği gün (Necâşî’nin) vefat haberi verildi. Rasulullah (sav), insanlarla birlikte namazgâha çıktı, (cenaze namazı için) saf tuttu ve (cenaze namazında) dört defa tekbir getirdi."
Açıklama: İslam tarihi boyunca hayırla yâd edilen Necâşî’nin ölüm haberini bizzat Müslümanlara Hz. Peygamber (sav), vermiş ve onun gıyabında cenaze namazını kıldırmıştır. Allah Resûlü (sav) ashâbıyla saf tutmuş ve kılınan bu giyabî cenaze namazında dört tekbir getirmiştir.
Bize Hasan b. Abdülaziz, ona Yahya b. Hassan, ona Kureyş b. Hayyan, ona Sabit (b. Eslem), ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte demirci olan Ebu Seyf'in yanına girdik. Ebu Seyf, İbrahim'in süt babasıydı. Rasulullah (sav), İbrahim'i aldı, onu öptü ve kokladı. Bundan sonra bir kere daha Ebu Seyf'in (evine) gittik. Bu defa İbrahim can veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ağlamaya başladı. Ardından Abdurrahman b. Avf (ra) 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen de mi ağlıyorsun? deyince, Rasulullah (sav) da; "Ey İbn Avf! Bu merhamettendir" buyurdu. Sonra da ağlamaya devam etti. Ardından şöyle buyurdu: "Göz ağlar, kalp üzülür. Biz ise, Rabbimizin razı olacağı sözden başka bir söz söylemeyiz. Ey İbrahim! Bizler senin ayrılman sebebiyle üzüntülüyüz." Bu hadisi Musa b. İsmail, Süleyman b. Mugîre'den; o da Sabit el-Bunânî'den, o da Enes b. Malik'ten (ra), o da Rasulullah'dan (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ الْعَيْنَ تَدْمَعُ ، وَالْقَلْبَ يَحْزَنُ ، وَلاَ نَقُولُ إِلاَّ مَا يَرْضَى رَبُّنَا
Bize Hasan b. Abdülaziz, ona Yahya b. Hassan, ona Kureyş b. Hayyan, ona Sabit (b. Eslem), ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte demirci olan Ebu Seyf'in yanına girdik. Ebu Seyf, İbrahim'in süt babasıydı. Rasulullah (sav), İbrahim'i aldı, onu öptü ve kokladı. Bundan sonra bir kere daha Ebu Seyf'in (evine) gittik. Bu defa İbrahim can veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ağlamaya başladı. Ardından Abdurrahman b. Avf (ra) 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen de mi ağlıyorsun? deyince, Rasulullah (sav) da; "Ey İbn Avf! Bu merhamettendir" buyurdu. Sonra da ağlamaya devam etti. Ardından şöyle buyurdu: "Göz ağlar, kalp üzülür. Biz ise, Rabbimizin razı olacağı sözden başka bir söz söylemeyiz. Ey İbrahim! Bizler senin ayrılman sebebiyle üzüntülüyüz." Bu hadisi Musa b. İsmail, Süleyman b. Mugîre'den; o da Sabit el-Bunânî'den, o da Enes b. Malik'ten (ra), o da Rasulullah'dan (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Musa b. İsmail arasında inkita vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Zübeyd el-Yâmî, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Bize Muhammed b. Râfi' (el-Kuşeyrî) ve Abd b. Humeyd (el-Keşşî), ona (İbn Râfi'e) Abdürrezzak (b. Hemmâm), ona da İbn Cüreyc’in (el-Mekkî) rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ebu Müleyke (el-Kuraşî) şöyle demiştir: Osman b. Affân’ın bir kızı Mekke’de vefat etti. Bizler de cenazeye katılmak için gelmiştik. (Abdullah) b. Ömer ve (Abdullah) b. Abbas da gelmişti ve ben de o ikisinin arasında oturuyordum. Ben, onlardan birinin yanına varıp oturmuş, ardından da diğeri gelmiş, yanıma oturmuştu. [Yani böylelikle aralarına oturmuştum.] Abdullah b. Ömer, karşısında duran Amr b. Osman’a; “Cenazede ağlamayı men etmeyecek misin? Zira Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz ölen kişi, ailesinin ona ağlaması sebebiyle azap görür.’ buyuruyor.” bedi. Bunun üzerine (Abdullah) b. Abbas; “Ömer de bu hadisin bir kısmını söylerdi.” dedi ve anlatmaya koyuldu: “Ömer’le birlikte Mekke’den ayrılarak yola çıkmıştım. Beydâ denilen yere vardığımızda baktım ki bir kervan, bir ağacın altında duruyor! Ömer dedi ki; ‘Git, bak bakalım. Bu kervandakiler kimlermiş?’ (Gidip) baktım ki Suheyb! Hemen (gelip) Ömer’e haber verdim. ‘Onu, bana çağır.’ dedi. Suheyb’in yanına döndüm ve ‘Kalk, mü’minlerin emirine katıl.’ dedim. [Gel zaman, git zaman] bilahare Ömer vurulunca Suheyb ağlayarak ve ‘Vah kardeşim! Vah arkadaşım!’ diyerek geldi. Bunun üzerine Ömer; ‘Ey Suheyb! Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz ölen kişi, ailesinin ona olan bazı ağlamaları sebebiyle azap görür.’ buyurmuşken bana mı ağlıyorsun?’ dedi.” (Abdullah) b. Abbas sözlerine şöyle devam etti: “Ömer vefat edince bu rivayeti, Hz. Âişe’ye anlattım. Buna karşılık Hz. Âişe dedi ki; ‘Allah, Ömer’e rahmet etsin. Hayır. Vallahi, Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz Allah, bir kimsenin ağlaması sebebiyle mümine azap eder.’ buyurmadı. Fakat; ‘Şüphesiz Allah, ailesinin kendisine ağlaması sebebiyle kafirin azabını artırır.’ buyurdu.’ Hz. Âişe ayrıca; ‘Size Kur’an yeter; ‘Hiçbir günahkâr nefis, bir başkasının günahını yüklenmez.’ (En’am, 6/164) dedi.” Ravi diyor ki; “Bu noktada (Abdullah) b. Abbas şöyle dedi: ‘Güldüren ve ağlatan ancak Allah’tır.” Ravi (Abdullah) b. Ebu Müleyke şöyle dedi: “Vallahi, [bu durum karşısında] (Abdullah) b. Ömer hiçbir şey söylemedi.”
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman, ona Süfyan, ona el-A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyâs en-Nehaî), ona el-A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın (b. Mesud) (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Bize Vekî, ona Süfyân; (T) Bize Abdurrahman, ona Süfyân, ona Zübeyd, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "(Ölüye yas tutarken) Yanaklarını tokatlayan, elbiselerinin yakalarını parçalayan ve cahiliyedeki gibi feryat edip bağıran bizden değildir."
Bize Vekî, ona Süfyân; (T) Bize Abdurrahman, ona Süfyân, ona Zübeyd, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "(Ölüye yas tutarken) Yanaklarını tokatlayan, elbiselerinin yakalarını parçalayan ve cahiliyedeki gibi feryat edip bağıran bizden değildir."