153 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Râfî ve Abd b. Humeyd, onlara Abdürrezzak rivayet etti. İbn Râfî' dedi ki: Bize Abdürrezzak rivayet etti. Ona Mamer, ona ez-Zührî, ona da İbn Müseyyeb'in rivayet ettiğine göre ona Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile Huneyn gazvesinde bulunduk. Müslüman olarak bilinen bir adam için "bu adam cehennemliktir" buyurdular. Savaş yerine vardığımız zaman o adam gayretle çarpıştı ve yaralandı. Bunun akabinde Ya Rasulullah, kendisi için "cehennemliktir" dediğin adam bugün gayretle çarpıştı ve öldü dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "cehenneme!" buyurdular. Bazı müslümanların şüpheye düşmesine ramak kalmıştı. Onlar bu hâl üzere iken birden adamın ölmediği ve ağır bir şekilde yaralandığı söylendi. Akşam olunca adam yaraların acısına dayanamayarak kendini öldürdü. Bunu Peygamber'e (sav) haber verdiler. Bunun üzerine; "Allahu ekber. Şehâdet ederim ki ben Allanın kulu ve Rasuluyüm" buyurdular. Sonra Bilal'e emir verdi. O da cemaatin içinde; "Müslüman kişiden başkası cennete giremez. Allah bu dinî dilerse fâcir bir adamla da destekler" diye nida etti.
Açıklama: Ebu Hureyre'den Said b. Müseyyeb'in naklettiği bu rivayete göre olay, Huneyn'de geçmektedir. Adamın müslüman olarak bilinmesi ile, Hz. Peygamber'in 'cehennemliktir' sözü, şahsın münafık olma ihtimalini hatıra getirmektedir. 'Allah facir bir kimseye de bu dini destekletir' beyanı da bu ihtimali desteklemektedir. Bu rivayette şahsın kimliği hakkında bir bilgi verilmemektedir. Rivayetlerin bir grubunda olay mahalli olarak Hayber, diğer grubunda ise Huneyn olarak farklı yer isimleri verilse de doğrusunun Hayber olduğu belirtilmektedir. Söz konusu şahsın da Ebu'l-Fendak lakablı Kuzman et-Tıfrî (Zafrî) olduğu kaydedilmiştir. Kuzman müslümanların karargahında Hz. Peygamber'in cadırına gelmiş, ayrıldıktan sonra Hz. Peygamber ashabına "Cehennemlik birini görmek isteyen bu adama baksın' buyurmuştur.Hz. Peygamber'e bu sözü söyleten nedeni bilmiyoruz. Müslüman olduğu bilgisi ve savaşta meydana atılması, arka plan bilgisine sahip olmayan müslümanlar arasında bir şaşkınlık oluşturmuştur. Yaralanıp da acıya dayanamayarak intihar etmesi üzerine, Hz. Peygamber'in 'Cehennemliktir' sözü ile intihar arasından bir ilişki kurulmasına neden olmuştur. Rivayetin başka bir formunda da ebedi olarak cehennemde kalacağı vurgusu öne çıkarılmıştır. Ancak Hz. Peygamber'in Cehennemlik sözü ile şahsın münafık olması dolayısıyla ebedi cehennemlik addedilmesi son derece insicamlı ve tutarlı bir yorumdur.
Bana Muhammed b. Râfi', ona ez-Zübeyrî -Muhammed b. Abdullah b. Zübeyr-, ona da Şeyban, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Sizden önceki ümmetlerden bir adamda yara çıkmış. Yara kendisini rahatsız etmeye başlayınca ok kabından bir ok çıkararak onu yarmış ve kan dinmemiş. Nihayet adam ölmüş. Rabbiniz; ben ona cenneti haram kıldım" buyurdu. [Bundan sonra Hasan elini mescide doğru uzatarak: Vallahi bu hadisi bana Cündüb şu mescitte Rasulullah'tan (sav) rivayet etti dedi.]
Açıklama: Müslim'in tamamını naklettiği Cündüb'ten gelen bu rivayete göre önceki ümmetlerden birinde adam yaralanmış; oku ile yarasını deşmiş ve kan dinmediği için de ölmüştür. İntihar olarak görülen bu teşebbüs nedeniyle Yüce Mevla, "ben ona cenneti haram kıldım" buyurmuştur.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Vehb b. Cerîr, ona babası Cerir'in rivayet ettiğine göre Hasan şöyle dedi: Bize Cündeb b. Abdullah el-Becelî şu mescidde rivayet etti. Bir daha da unutmadık. Cündeb'in Rasulullah (sav) hakkında yalan söylemiş olacağını düşünmüyoruz. Cündeb dedi ki: Rasulullah (sav); "sizden önceki ümmetlerden bir adamda bir çıban çıkmış..." buyurdu. Arkasından, hadisi yukarıda geçen hadis gibi rivayet etti.
Açıklama: Müslim'in sahihine almayı uygun gördüğü bu rivayet, M000307 numaralı diğer rivayetinden farklı olarak çıban vurgusuyla nakledilmektedir.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona İbn Ebu Hâzim, ona babası (Ebu Hâzim), ona Sehl b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) ile müşrikler, gazvelerinden birinde savaşa tutuştular. Nihayet her kavim kendi karargâhına dönmüştü. Müslümanların içinde bir adam vardı ki, müşriklerden ayrı düşen her askeri takip ediyor ve kılıcıyla onu öldürüyordu. Hz. Peygamber’e: Ya Resulallah! Sahabîlerin hiçbirisi falan kişi kadar yararlı olamadı, denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Şüphesiz o kimse cehennem ehlindendir" buyurdu. Ashâb, 'Böyle çarpışan biri cehennemlik ise hangimiz cennetlik olabiliriz ki!' demeye başladılar. Bunun üzerine bir sahabî, kendi kendine 'onu takip edeceğim' dedi. İşte o şahıs anlatıyor: ‘Hızlandığında da, yavaşladığında da yanından ayrılmadım. Adam sonunda yaralandı ve hemen ölmek istedi. Kılıcının sapını yere, keskin ucunu da göğsünün ortasına koydu ve kılıcın üzerine yüklendi. Böylece kendini öldürdü. Onu takip eden sahabî ‘Senin Allah'ın Resulü olduğuna şehadet ediyorum’ diyerek Hz. Peygamber'e geldi. Hz. Peygamber: “Ne oldu?", diye sorunca, sahabî adamın durumunu anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Öyle kişi vardır ki, insanlara göre cennet ehlinin amelini işler; ama o cehennemliktir. Yine öyle insanlar da vardı ki, insanlara göre cehennem ehlinin amelini yapar; oysa ki o, cennet ehlindendir."
Açıklama: Sehl b. Sa'd'ın rivayet ettiği bu hadise göre Hz. Peygamber, akibeti belirleyenin iman, ameli ise anlamlı kılan şeyin niyet olduğuna dikkatleri çekmiştir. Zira adamın münafıklardan olduğu bilgisine sahiptir. Aynı zamanda niyetini bilmediği için işin hakikatine vakıf olma imkanı olmayan insanoğlunun, riya, hile ve aldatma aracı olabilecek eylemler üzerinden başkası hakkındaki değerlendirmelerinde ihtiyatlı olması gerektiğine vurgu yapmıştır.
Bize Kuteybe b. Said, ona Yakub -İbn Abdurrahman el-Kârî- (Kâr bir Arap boyudur), ona Ebû Hazim, ona Sehl b. Sa'd es-Sâidi (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) müşriklerle karşılaşmış ve çarpışmışlardı. Rasulullah (sav) kendi karargahına, ötekiler de kendi karargâhlarına döndükleri vakit Rasulullah'ın (sav) ashabından bir kişi, düşman ordusundan geride kalmış birilerini gördüğü vakit onların peşine düşüp boyunlarını vuruyordu. Bunun üzerine ashab; bugün hiçbirimiz filan kişi kadar yarar gösteremedi dediler. Rasulullah (sav); "dikkat edin, o adam muhakkak cehennemliktir" buyurdu. Bunun üzerine oradakilerden biri; ben onun yanından ayrılmayacağım dedi. O durduğunda diğeri de duruyor; o hızlandığında diğeri de onunla beraber hızlanıyordu. Derken adam ağır şekilde yaralandı ve bir an önce ölmek istediği için kılıcının kabzasını yere, sivri ucunu da göğsünün ortasına dayadı. Sonra kılıcının üzerine yüklenerek kendini öldürdü. Beraberinde giden adam, Rasulullah'ın (sav) huzuruna çıkarak; şehâdet ederim ki sen Allah'ın Rasulusün dedi. Peygamber (sav); "ne oldu?" deyince, sen adamın Cehennemlik olduğunu söylediğinde bu insanlara ağır geldi. Ben de onu bana bırakın deyip adamın peşine takıldım. Adam ağır bir şekilde yaralandı ve çabuk ölmek isteyerek kılıcının kabzasını yere, sivri ucunu da göğsünün ortasına dayadı. Sonra da üzerine yüklenerek kendini öldürdü dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bazı insanlar vardır ki insanların nazarında cennetliklerin amelini işler, ancak o cehennemliktir. Bazı insanlar da insanların nazarında cehennemliklerin amelini işler, ancak o cennetliktir."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Süleyman (Ebu Bekir onun Süleyman b. Harb olduğunu söyledi), ona Hammad b. Zeyd, ona Haccac es-Savvaf, ona Ebu Zübeyir, ona da Cabir şöyle rivayet etti: Tufeyl b. Amr ed-Devsî Peygamber'e (sav) gelerek: Ya Rasulullah! Korunaklı bir kaleye ve muhafızların yanına gitmek ister misin? dedi. Cabir, cahiliye devrinde Devs'e ait bir kale vardı dedi. Peygamber (sav) buna razı olmadı. Çünkü Allah muhafızlığı ensara ayırmıştı. Peygamber (sav) Medine'ye hicret edince Tufeyl b. Amr da onun yanına hicret etti. Onunla kavminden bir kişi de hicret etti. Fakat Medine'de sıkılmışlardı. O zât hastalandı ve sabırsızlık ederek oklarını aldı ve onlarla parmak eklemlerini kesti. Ellerinden akan kan kesilmeyince öldü. Daha sonra Tufeyl b. Amr onu rüyasında gördü. Kılık kıyafeti güzel ama elleri sarılı bir haldeydi. Tufeyl ona; Rabbin sana ne yaptı? diye sordu. O da Peygamber'in (sav) yanına hicret ettiğim için beni affetti, diye cevap verdi. Tufeyl; neden ellerini sarılmış görüyorum? deyince; bana senin bozduğun bir şeyi düzeltecek değiliz dediler, cevabını verdi. Tufeyl bu rüyayı Rasulullah'a (sav) anlattı. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "Allah'ım onun ellerini de affet!" diye dua etti.
Bize Ebû Muhammed Sa'dân b. Yezîd, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak (T) Bize Ebü'l-Ezher, ona Abdüssamed b. Abdülvâris (T) Bize Ali b. Harb, ona Vehb b. Cerîr (T) Bize Yunus b. Habîb, ona Ebû Dâvûd rivayet etti. Hepsi şöyle dediler: Bize Hişam ed-Destüvâî, ona Yahya b. Ebû Kesîr, ona Ebû Kılâbe, ona da Sâbit b. ed-Dahhâk'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Her kim dünyada bir şeyle canına kıyarsa, kıyamet günü o şeyle ona azap edilir. Her kim bir mümini küfürle itham (tekfir) ederse onu öldürmüş gibidir. Mümine lanet etmek de onu öldürmek gibidir. Kişinin sahip olmadığı şeyde adağı olamaz. Her kim yalan yere 'böyle değilse müslüman olmayayım!' diyerek yemin ederse dediği gibidir." [Bu Vehb'in lafzıdır. Abdussamed'in hadisi de bu anlamdadır. Ancak ve Ebu Davud o şöyle demiştir: "Her kim yalan yere islam'dan başka bir dinden olduğuna dair yemin ederse söylediği gibidir."] [ Ebu Davud hadisin tamamını zikretmemiştir. Abdussamed şu ifadeyi ilave etmiştir: "Kim bir müminin kafir olduğunu söylerse onu öldürmüş gibidir."]
Bize Ebû Muhammed Sa'dân b. Yezîd, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak (T) Bize Ebü'l-Ezher, ona Abdüssamed b. Abdülvâris (T) Bize Ali b. Harb, ona Vehb b. Cerîr (T) Bize Yunus b. Habîb, ona Ebû Dâvûd rivayet etti. Hepsi şöyle dediler: Bize Hişam ed-Destüvâî, ona Yahya b. Ebû Kesîr, ona Ebû Kılâbe, ona da Sâbit b. ed-Dahhâk'ın (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Her kim dünyada bir şeyle canına kıyarsa kıyamet günü o şeyle ona azap edilir. Her kim bir mümini tekfir ederse onu öldürmüş gibidir. Mümine lanet etmek de onu öldürmek gibidir. Kişinin sahip olmadığı şeyde adağı olamaz. Her kim yalan yere müslüman olmadığına dair yemin ederse dediği gibidir." [ Bu Vehb'in lafzıdır. Abdussamed'in hadisi de bu anlamdadır. Ancak Ebu Davud ve o şöyle demiştir: "Her kim yalan yere islam olmadığına dair yemin ederse söylediği gibidir." Ebu Davud hadisin tamamını zikretmemiştir. Abdussamed şu ifadeyi ilave etmiştir: "Kim bir müminin kafir olduğunu söylerse onu öldürmüş gibidir."]
Bize Ebu Bekir İbn Fûrek, ona Abdullah İbn Ca’fer, ona Yunus İbn Habîb, ona Ebu Davud, ona Hişam, ona Yahya b. Ebû Kesir, ona Ebû Kılâbe, ona da Sâbit b. Dahhâk el-Ensarî (ra) Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Müslüman sahip olmadığı bir şeyde adak adayamaz. Müslümana lanet etmek onu öldürmek gibidir. Kim kendisini bir şeyle öldürürse kıyamet gününde kendisine onunla azap edilir. Kim İslam’dan başka bir dine mensup olduğuna dair yalan yemin ederse, o kimse dediği gibidir." [Müslim Sahih’inde Hişâm ed-Destevâî’nin hadisine yer vermiş; Buhari ve Müslim aynı zamanda Yahya İbn Ebi Kesîr’den başka bir tarikle de rivayet etmiştir.]
Bize İshak b. İbrahim, İshak b. Mansur ve Abdulvâris b. Abdussamed, onlara Abdussamed b. Abdülvaris, ona Şube, ona Eyyüb, ona Ebû Kilabe, ona da Sabit b. Dahhâk el-Ensârî; (T) Bize Muhammed b. Râfi, ona Abdürrezzak, ona Sevrî, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebû Kilabe, ona da Sabit b. ed-Dahhâk Hz. Peygamber'den (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim İslâm'dan başka bir dinden olduğuna dair yalan yere kasten yemin ederse, o kimse dediği gibidir. Her kim kendini bir şeyle öldürürse Allah o kişiye cehennem ateşinde o şeyle azap eder." [Süfyan'ın hadisi bu şekildedir.] Şube'nin rivayetine göre ise Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim İslâm'dan başka bir dinden olduğuna dair yalan olarak yemin ederse, o kimse dediği gibidir. Ve her kim kendini bir şeyle keserek öldürürse, kıymet gününde de o şeyle kesilir."
Açıklama: Yemini alışkanlık haline getiren insanları istisna edecek gibi görülen "kasten" ifadesinin kullanılması, 'bilerek söylememiştir' hüsnü zannıyla müslümanı tekfirden kaçınmayı öğütlerken, bu beyanla yemin eden birisine de gerçekten İslam'a değil, o dine mensup olarak değerlendirileceği uyarısını yapmaktadır.