60 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Tahir, Harmele b. Yahya ve Harun b. Said el-Eylî –hadisin lafzı Harun ve Harmele'ye aittir- onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Hürmüz el-A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim cenaze namazına katılırsa, ona bir kırat sevap vardır. Cenaze defnedilinceye kadar kalan kimseye ise iki kırat sevap vardır. 'İki kırat ne kadardır?' diye sorulduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'İki büyük dağ kadar' cevabını vermiştir." [Ebu Tahir'in rivayeti burada sona ermektedir. Diğer iki râvi şu bilgiyi de eklemişlerdir: İbn Şihab, Salim b. Abdullah b. Ömer'den naklen 'İbn Ömer cenaze namazını kıldıktan sonra ayrılıp giderdi. Ona Ebu Hureyre'nin bu hadisi ulaşınca 'Demek ki pek çok kırat sevap kaybetmişiz' demiştir.]
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Zührî, ona Saad b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cenazeyi defnetmede acele edin. Ölen kimse salih biri ise onu hayra (sevabına) erken kavuşturmuş olursunuz. Salih biri değilse bir şerri omuzlarınızdan indirmiş olursunuz."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cenaze tabuta konup erkekler onu omuzlarına aldıklarında, eğer o cenaze iyi biri ise 'Beni, bir an önce kabrime götürün' der. Şayet iyi biri değilse, cenazeye katılan yakınlarına hitaben 'Vah, yazık bu cenazeye! Onu nereye götürüyorlar?' diye feryat eder. İnsanlar dışında onun bu feryadını da her şey duyar. İnsanlar o feryadı duysaydı, kesinlikle düşüp bayılırlardı."
Bize Said b. Süleyman, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Ka'b, ona da Câbir b. Abdullah’ın (r.anhumâ) naklettiğine göre Nebi (sav) Uhud’da şehit olanları, kabirlerine ikişer ikişer defnettirmiştir.
Bize Ebu Bekir b. Şeybe, ona Abdula'lâ; (T) Bize İbn Râfi ve Abd b. Humeyd, o ikisine Abdürrezzâk, ona Ma'mer, onlara Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Nebî'den (sav) hadisi '...iki büyük dağ gibidir' sözüne kadar rivayet etmiş, her ikisi de hadisin bundan sonrasını zikretmemiştir. Abdula'lâ rivayetinde '...defin işini tamamlayıncaya kadar' kaydı geçmekte, Abdürrezzâk rivayetinde ise hadis 'cenaze kabre konuluncaya kadar' şeklinde geçmektedir.
Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası, ona dedesi, ona Ukayl b. Halid, ona İbn Şihâb, ona birtakım kimseler, onlara da Ebu Hureyre, Nebî'den (sav), Mamer rivayetinin aynısını nakletmiş, ancak 'Cenazeyi kim defnedilene dek takip ederse...' kaydını zikretmiştir.
Bize Şeybân b. Ferrûh, ona Cerîr b. Hâzim, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: "İbn Ömer'e, Ebu Hureyre'nin Hz. Peygamber'den (sav) naklen 'Cenazeyi takip eden kimseye bir kırat sevap vardır' diye bir hadis naklettiği bildirildi. İbn Ömer bunu duyunca 'Ebu Hureyre bize baya bir sevap vadetmiştir' deyip meseleyi sorması için Âişe'ye birini gönderdi. Âişe de Ebu Hureyre'nin söylediğini tasdik etti. Bunun üzerine İbn Ömer 'Demek pek çok kırat sevabı kaçırmışız' dedi."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona Şu'be, ona Katâde, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona Ma'dân b. Ebu Talha el-Ya'merî, ona da Rasulullah'ın (sav) azatlısı Sevbân, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cenaze namazına iştirak eden kimseye, bir kırat sevap vardır. Eğer defninde de hazır bulunursa, iki kırat sevap vardır. Bir kırat sevap, Uhud Dağı kadardır."
Bize İbn Beşşâr, ona Muaâz b. Hişam, ona babası (Hişam ed-Destüvâî), ona İbn Müsennâ, ona İbn Ebu Adî, ona Said; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Affân, ona Ebân, onlara da Katade hadisi bu isnad ile yukarıdaki rivayete benzer şekilde nakletmiştir. Said ve Hişam rivayetinde Hz. Peygamber'e (sav) kırat hakkında sorulduğu, onun da 'Uhud dağı kadardır' buyurduğu (ilavesi) vardır.
Bize Muhammed b. Sinan, o Füleyh b. Süleyman, ona Hilal b. Ali, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah’ın (sav) kızının cenazesine katılmıştık. Rasulullah (sav) kabrin başında oturuyordu. Gözlerinden yaş aktığını gördüm. O esnada 'Aranızda bu gece eşine yaklaşmamış kimse var mı?' buyurdu. Ebu Talha 'Ben varım' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'O halde kabre sen in' buyurdu. Ebu Talha da kabre inip Hz. Peygamber'in (sav) kızını defnetti." [İbnü’l-Mübarek, Füleyh'ın 'Zannımca Hz. Peygamber (sav) bu sözüyle günah işlemeyen kimseyi kast etmişti. Buhârî de (En’âm, 6 /113) ayetinde geçen 'Liyektarifû' lafzının 'günah işlediler' anlamına geldiğini söylemiştir.]