286 Kayıt Bulundu.
Bize Yahyâ, ona Mâlik, ona Rabîa b. Ebu Abdurrahmân, ona Kasım b. Muhammed, ona da müminlerin annesi Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Berîre üzerinden üç hüküm (sünnet) gerçekleşmiştir. Bu üç hükümden birisi şudur: Berîre hürriyetine kavuştu ve evliliğini devam ettirme konusunda tercih kendisine bırakıldı. (Diğeri) Allah Rasulu (sav) onun hakkında 'Velâyet hakkı köleyi âzat edene aittir' buyurdu. (Bir diğeri de) Rasulullah (sav) evine girdiği esnada çömlekte et (yemeği) kaynıyordu. Onun önüne ekmek ve evde bulunan katıklardan biri kondu. Bunun üzerine Allah Rasulu (sav) 'sanki ben içinde et bulunan bir çömlek gördüydüm?' diye sordu. Onlar da 'evet, ey Allah'ın Rasulü, ama o Berîre’ye sadaka olarak verilmiş bir ettir, oysa siz sadaka yemiyorsunuz' diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Rasulu (sav) 'O Berîre’ye sadaka, bizim için ise hediyedir' buyurdu."
Bana Abdurrahman, ona Mâlik; (T) Bize İshak b. İsa, ona Mâlik, ona Rabîa b. Ebu Abdurrahman, ona Kasım b. Muhammed, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Berîre üzerinden üç hüküm (sünnet) gerçekleşmiştir. Bu üç hükümden birisi şudur: Berîre hürriyetine kavuştu ve evliliğini devam ettirme konusunda tercih kendisine bırakıldı. (Diğeri) Allah Rasulu (sav) onun hakkında 'Velâyet hakkı köleyi âzat edene aittir' buyurdu. (Bir diğeri de) Rasulullah (sav) evine girdiği esnada çömlekte et (yemeği) kaynıyordu. Onun önüne ekmek ve evde bulunan katıklardan biri kondu. Bunun üzerine Allah Rasulu (sav) 'sanki ben içinde et bulunan bir çömlek gördüydüm?' diye sordu. Onlar da 'evet, ey Allah'ın Rasulü, ama o Berîre’ye sadaka olarak verilmiş bir ettir, oysa siz sadaka yemiyorsunuz' diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Rasulu (sav) 'O Berîre’ye sadaka, bizim için ise hediyedir' buyurdu."
Bize Ali b. Muhammed, ona Veki, ona Usame b. Zeyd, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe şöyle demiştir: "Berîre dolayısıyla üç sünnet (hüküm) geçerli olmuştur: Azat edildiğinde, kocası köle olduğu için kendisine (evliliğini sürdürüp sürdürmeme konusunda) tercih hakkı verildi. İnsanlar ona sadaka verir, o da bu sadakaları Hz. Peygamber’e (sav) hediye olarak sunar, Hz. Peygamber (sav) de 'Bu ona sadaka, ama bize hediyedir' buyururdu. Bir de Hz. Peygamber (sav) 'Velâyet hakkı, azat edene aittir' buyurmuştur."
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Hişam b. Urve, ona da babasından rivayet olduğuna göre; Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Berîre bana gelerek kölelikten kurtulmak için yaptığı anlaşmada (mükâtebe) yardım istedi ve “Ben, efendilerimle dokuz ukiyye (gümüş) karşılığında, her yıl bir ukiyye olmak üzere (azatlık) anlaşması yaptım, bana yardım et” dedi. Aişe der ki: Ben de “Eğer efendilerin isterse, bu miktarı tek seferde sayarak sana ödeme yapayım ve seni azat edeyim; ancak velâyet hakkın bana ait olur” dedim. Berîre bunun üzerine efendilerinin yanına gidip bu teklifi iletti. Râvi hadisin bundan sonraki kısmını Zührî'nin hadisi gibi rivayet etti. Ancak (bir önceki hadiste geçen) Hz. Peygamber (sav) sözünün sonunda şunu da ekledi: "Bazı adamların 'Falan kişiyi azat et, ama velâyet hakkı benim olsun' demeleri de ne oluyor böyle? Şunu iyi bilin ki, velâyet hakkı ancak azat edene aittir."
Açıklama: Hadisin tamamı için D003929 numaralı rivayete bakınız.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Hakem, ona İbrahim, ona Esved şöyle rivayet etmiştir: Âişe (ra), Berîre'yi satın almak istedi, ancak efendileri velayet hakkının kendilerine ait olmasını şart koştular. Âişe bu durumu Peygamber'e (sav) aktardı. Bunun üzerine Peygamber (sav) Âişe'ye "Sen Berîre'yi satın al. Velâyet hakkı ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir" buyurdu
Bize Muhammed, ona Cerîr, ona Mansur, ona İbrahim, ona Esved, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Berîre'yi satın almak istedim, ancak sahipleri onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koştular. Ben de bunu Peygamber'e (sav) anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sen onu azat et. Çünkü velâyet hakkı gümüşleri veren (bedeli ödeyen) kimseye aittir" buyurdu. Âişe der ki: Ben onu azâd ettim. Sonra Rasulullah (sav) Berîre'yi çağırdı ve kocasının nikâhında kalıp kalmamak hususunda onu serbest bıraktı. Berîre “bana şu kadar mal verse dahi, onun yanında bir gece bile geçirmem” diyerek boşanmayı seçti.
Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona Mansur, ona İbrahim, ona da Esved şöyle rivayet etmiştir: Âişe (r.anha), Berîre'yi satın alıp azat etmek istedi, sahipleri de onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koştular. Âişe “ey Allah'ın Rasulü, Berîre'yi hürriyete kavuşturmak için satın almak istedim. Ancak sahipleri onun velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koşuyorlar” dedi. Rasulullah (sav) "sen onu alıp azat et. Velâyet hakkı ancak azat eden kimseye aittir" yahut "sen bedelini ver" buyurdu. Râvî der ki: Bunun üzerine Âişe, Berîre'yi satın alıp azat etti. Berîre hür olunca (nikâhının feshi veya devamı hususunda) serbest bırakıldı, o da o kendini tercih etti (boşandı) ve “bana şu kadar mal verilmiş olsa bile artık ben onunla beraber olmam” dedi. Esved der ki: Kocası hürdü. Ancak Esved'in bu sözünde inkita (sened itibarı ile kopukluk) vardır. İbn Abbâs'ın “ben onu gördüm, köle idi” sözü daha doğrudur.
Bize Hafs b. Ömer, ona Hemmâm, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Âişe, Berîre'yi satın almak istedi de Peygamber'e (sav) “Berîre'nin sahipleri, velâyet hakkının kendilerine ait olmasını şart koşuyorlar” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Velâyet hakkı ancak azat edene aittir" buyurdu.
Bize Abdullah b. Mesleme ve Kuteybe b. Said, onlara Leys, ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Berire (efendisiyle imzalamış olduğu) kitabet anlaşmasından doğan ve henüz hiç ödeme yapamadığı borcu hususunda yardım istemek üzere Aişe'ye gelmiş. Aişe de ona “efendilerine dönüp sor, eğer velâyetin bana ait olmak üzere, borcunu senin yerine ödememe razı olurlarsa ödeyeyim” demiş. Berire (gidip) efendilerine bunu anlatmış, (fakat onlar bunu) kabul etmemişler ve “sevabını Allah'tan umarak, velayetin bizde kalmak kaydıyla sana yardım edecekse etsin” demişler. Bunun üzerine Hz. Aişe durumu Rasulullah'a (sav) arz etmiş. Rasulullah da (sav) ona "sen (bu cariyeyi) satın al ve hürriyetine kavuştur. Onların ileri sürdüğü şartların hiçbir önemi ve geçerliliği yoktur. Çünkü velayet ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir" demiş, ardından ayağa kalkarak "Bu insanlara ne oluyor da Allah'ın Kitabında olmayan birtakım şartlar ileri sürüyorlar. Kim Allah'ın Kitab'ında bulunmayan bir şartı ileri sürerse geçerli olmaz. İsterse bu şartı yüz defa kabul ettirmiş olsun. Çünkü Allah'ın şartı uyulmaya daha layık ve daha sağlamdır" buyurmuştur.
Bize Abdullah b. Mesleme ve Kuteybe b. Said, onlara Leys, ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Berire (efendisiyle imzalamış olduğu) kitabet anlaşmasından doğan ve henüz hiç ödeme yapamadığı borcu hususunda yardım istemek üzere Aişe'ye gelmiş. Aişe de ona “efendilerine dönüp sor, eğer velâyetin bana ait olmak üzere, borcunu senin yerine ödememe razı olurlarsa ödeyeyim” demiş. Berire (gidip) efendilerine bunu anlatmış, (fakat onlar bunu) kabul etmemişler ve “sevabını Allah'tan umarak, velayetin bizde kalmak kaydıyla sana yardım edecekse etsin” demişler. Bunun üzerine Hz. Aişe durumu Rasulullah'a (sav) arz etmiş. Rasulullah da (sav) ona "sen (bu cariyeyi) satın al ve hürriyetine kavuştur. Onların ileri sürdüğü şartların hiçbir önemi ve geçerliliği yoktur. Çünkü velayet ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir" demiş, ardından ayağa kalkarak "Bu insanlara ne oluyor da Allah'ın Kitabında olmayan birtakım şartlar ileri sürüyorlar. Kim Allah'ın Kitab'ında bulunmayan bir şartı ileri sürerse geçerli olmaz. İsterse bu şartı yüz defa kabul ettirmiş olsun. Çünkü Allah'ın şartı uyulmaya daha layık ve daha sağlamdır" buyurmuştur.