400 Kayıt Bulundu.
Bize Nuaym b. Hammâd, ona Bakiyye, ona Bahîr, ona Halid b. Ma'dân, ona Mâlik b. Yehâmir, ona da Muâz b. Cebel, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Deve sağımı kadar Allah yolunda savaşan kimseye cennete girmesi vacib olur." [(Ravilerden biri hadiste geçen füvâk kelimesi için) 'O, devesini sağan kimse için süt sağımı kadar bir süredir' açıklamasında bulunmuştur.]
Açıklama: "وَهِىَ قَدْرُ مَا تَدُرُّ حَلَبَهَا لِمَنْ حَلَبَهَا" ifadesi, anlaşıldığı kadarıyla Hz. Peygamber'e ait olmayıp râvilerden birine ya da müellif Dârimî'ye ait olmalıdır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsâme, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona da Berâ, Nebît oğullarından bir adamın Hz. Peygamber'e (sav) geldiğini şöyle rivayet etmiştir; (T) Bize Ahmed b. Cenâb el-Mıssîsî, ona İsa b. Yunus,, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona da Berâ şöyle rivayet etmiştir: "Ensar'ın bir kabilesi olan Nebît oğullarından bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelerek 'Allah'tan başka ilah olmadığına, senin de Allah'ın kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim' diyerek müslüman oldu. Sonra da ileri atılarak öldürülünceye kadar harp etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Az amel işledi ama çok ecir kazandı' buyurdu."
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona Mansur (b. Mu'temir), ona Ebu Vâil, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Rasulullah'a (sav), Allah (ac) yolunda savaşan kimselerin durumunu sormak amacıyla şöyle dedi: 'Adamın biri öfkesinden dolayı, bir diğeri de hamiyeti (kabile tarafgirliği) için savaşıyor?' Bunun üzerine Rasulullah (sav) başını adama doğru kaldırdı -başını kaldırma sebebi o adamın ayakta olmasıydı- ve 'Kim i'lây-ı kelimetullah (Allah'ın kelimesi olan tevhidin ve dinin en yüce olması) için savaşırsa, işte o Allah yolundadır' buyurdu."
Bize Muhammed b. Hâtim, ona Behz, ona Süleyman b. Muğîre, ona da Sâbit, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İsmini kendisinden aldığım amcam, Rasulullah'la (sav) birlikte Bedir savaşına katılamamıştı. Bu ona ağır gelmişti ve şöyle demişti: 'Rasulullah'ın (sav) bulunduğunu ilk harpte bulunamadım. Bana bundan sonra Rasulullah'la (sav) birlikte bir harbe katılmayı nasip edecek olursa, ne yapacağımı Allah (cc) o zaman görecektir' dedi ancak başka bir şey söylemekten de çekindi. Sonra Rasulullah'la (sav) birlikte Uhud savaşında bulundu. Karşısına Sa'd b. Muâz çıktı. Enes amcasına 'Ey Ebu Amr! Nereye?' deyince, 'Cennetin kokusuna hayran kaldım. Onu şuradaki Uhud Dağı'nın daha yakınından alıyorum' dedi. Ardından öldürülünceye dek küffarla harp etti. Amcamın cesedinde kimi kılıç, kimi mızrak kimi de ok olmak üzere seksen küsur yara vardı. Kız kardeşi olan halam Rubeyyi bt. Nadr 'Kardeşimi ancak parmak uçlarından tanıyabildim' dedi. Kısa süre sonra şu ayet-i kerime nâzil oldu (Müminlerden Allah'a verdikleri sözde sadık kalan öyle adamlar vardır ki, onlardan bazısı vefat etmiş bazısı da beklemektedir. Ama hiçbiri de verdiği sözü değiştirmemiştir.) Ashâb, bu ayetin amcamla Uhud'da şehid düşen arkadaşları hakkında indiğini düşünürlerdi."
Bize Muhammed b. Müsennâ ve (Muhammed) b. Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şu'be (b. Haccâc), ona Amr b. Mürre, ona Ebu Vâil (Şakik b. Seleme), ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: "Bir bedevi Rasulullah'a (sav) gelip şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Bir yerde ganimet için savaşan bir kimse, bir yerde iyi savaştı desinler diye savaşan bir kimse, bir tarafta da konumu görünsün diye gösteriş için savaşan bir kimse var. Bunlardan hangisi Allah yolundadır?' Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: 'Kim i'lây-ı kelimetullah (Allah'ın kelimesi olan tevhidin ve dinin en yüce olması) için savaşırsa, işte o Allah yolundadır'."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona A'meş, ona Ebu Süfyan, ona da Câbir şöyle rivayet etmiştir: "Bir gazvede Hz. Peygamber'le (sav) birlikteyken şöyle buyurdu: 'Medine'de (gazveye katılamayıp geride kalan) öyle adamlar var ki yürüdüğünüz her bir yolda, geçtiğiniz her bir vadide onlar da sizinle beraber sayılırlar. Zira onları savaşa katılmaktan hastalıkları alıkoymuştur'."
Bize Yahya b. Yahya, ona Ebu Muaviye; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Said el-Eşec, onlara Vekî; (T) Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus, onlara da A'meş hadisi bu isnadla Ebu Süfyan'dan, o da Câbir'den şöyle rivayet etmiştir: "Bir gazvede Hz. Peygamber'le (sav) birlikteyken şöyle buyurdu: 'Medine'de (gazveye katılamayıp geride kalan) öyle adamlar var ki yürüdüğünüz her bir yolda, geçtiğiniz her bir vadide onlar da sizinle beraber sayılırlar. Zira onları savaşa katılmaktan hastalıkları alıkoymuştur'." [Ancak Vekî'in rivayetinde 'Onlar size sevapta mutlaka ortaktırlar' ifadesi de yer almaktadır.]
Bize Muhammed b. Abbad (el-Mekkî), ona Hatim b. İsmail (el-Harisî), ona Bükeyr b. Mismar (el-Kuraşî), ona da Amir b. Sa'd (el-Kuraşî), babasının (Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî) şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Uhud gazvesinde benim için (babam anam sana feda olsun diyerek) annesi ile babasını bir arada zikretmiştir. Sa'd (olayın devamını) şöyle anlatmıştır: Müşriklerden bir adam Müslümanları kırıp geçiriyordu. Bunun üzerine Peygamber (sav) bana; "haydi at şuna! Babam-anam sana feda olsun" buyurdu. Sa'd şöyle devam etti: Ben de müşrike ucunda temreni bulunmayan bir ok attım ve onu yan tarafından vurdum. Adam hemen yere düştü ve avret yeri açıldı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) öyle güldü ki azı dişlerini gördüm.
Bize Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ), ona Yahya b. Adem, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona A'meş (Süleyman b. Mihran), ona Mansur (b. Mu'temir), ona Rib'î b. Hirâş, ona da Abdullah b. Mesud, hadisi Hz. Peygamber'den naklen şöyle aktarmıştır: "Üç kişi vardır ki Allah onları sever. Geceleyin kalkıp Allah’ın kitabını okuyan kişiyi, sağ eliyle verdiği sadakayı sol elinden gizleyen adamı, bir müfrezede bulunan ve arkadaşlarının yenilip kaçmasına rağmen düşmana karşı koyan kimseyi." [Ebu İsa (Tirmizî), hadisin bu senedle garib olup mahfuz olmadığını (şâz olduğunu) söylemiş, sahih olan tarikin; Şu'be ve başkalarına Mansur, ona Rib’î b. Hırâş, ona Zeyd b. Zabyân, ona da Ebu Zer'in Hz. Peygamber'den (sav) naklettiği sened olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Ebû Bekir b. Ayyâş'ın çok hata yapan bir kişi olduğunu da eklemiştir.]