400 Kayıt Bulundu.
Bize Yezid, ona Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Ebu’l-Alâ ona da Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şıhhîr şöyle dedi: Ebu Zer’den bana bir hadis ulaştı. Onunla karşılaşmayı istiyordum. Ardından onunla karşılaştım ve ona şöyle dedim: “Ey Ebu Zer! Bana senin rivayet ettiğin bir hadis ulaştı. Seninle karşılaşıp onu sana sormayı istiyordum”. Ebu Zer “İşte benimle buluştun, sor bakalım” diye karşılık verdi. “Bana söylendiğine göre şöyle demişsin: Rasulullah’tan (sav) şöyle işittim: “Üç kimse vardır ki Allah onları sever ve yine üç kimse vardır ki Allah onlara buğzeder”. Ebu Zer “Evet, bunu ben söyledim. Sevgili dostum Muhammed’e (sav) yalan isnat edeceğimi mi sanıyorsun?” diye üç defa söyledi. “Peki Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: Birincisi Allah yolunda savaşan bir adamdır. Bu kişi mücahid olarak ve (cihadının sevabını sadece Allah'tan (c.c.) alacağını) hesap eserek düşmanla karşılaşmış ve şehit olana kadar savaşmıştır. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah onun yolunda tek saf halinde savaşanları sever” (Saff, 61/4). İkincisi de şu kimsedir: Bir adamın kendisine eziyet eden bir komşusu vardır. Ölüm veya hayattaki başka bir sebeple ondan ayrılana kadar onun eziyetine sabretmiştir. Üçüncüsü ise şu kişidir: Bir toplulukla birlikte seyahat eden bir adamdır ki gece iyice yorulmuşlar, uykusuzluğa dayanamayacak hale gelmişlerdir. Gecenin sonuna doğru bir yerde konaklarlar. (Herkes uyurken) o adam kalkar, abdest alır ve namazını kılar. “Peki ya Allah’ın sevmediği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: “Onların birincisi övünen kibirli kimsedir. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah kendini beğenip övünen kimseyi sevmez” (Hadid, 57/23). İkincisi cimri, yaptığı iyiliği başa kakan kimsedir. Üçüncüsü ise “Çok yemin eden tacirdir”. “Ey Ebu Zer, mal nedir (ne kadar malın var)?” diye sordum, “Bize ait biraz koyun ve deve” dedi. “Bunu sormuyorum, sesi olmayan malı yani altın ve gümüşü soruyorum” dedim. “Gece gelen sabaha çıkmıyor, sabah gelen akşamı görmüyor (elimde tutmayıp olanı infak ediyorum)” diye cevap verdi. “Seninle Kureyşli kardeşlerin arasında ne var?” diye sordum. “Vallahi! Allah ve Resulüyle karşılaşıncaya kadar onlardan ne dünyalık bir mal isterim, ne de onlara din konusunda bir şey sorarım” dedi ve bu sözünü üç kez tekrarladı.
Bize İshak b. İbrahim (b. Mahled), ona da Abdürrezzak (b. Hemmam b. Nafi') bu isnadla benzer bir hadis rivayet etmiş, ancak bu hadisi Rasulullah'a (sav) ref (izafe) etmemiştir.
Bize Haris b. Miskin (b. Muhammed), -Ben dinlerken ona kıraat ediliyordu-, ona İbn Vehb (Abdullah b. Vehb b. Müslim), ona Abdurrahman b. Şurayh, ona Abdülkerim b. Haris (b. Yezid), ona Ebu Ubeyde b. Ukbe (Murra b. Ukbe b. Nafi'), ona Şurahbil b. Simt (b. Esved b. Cebele), ona da Selman el-Hayr (Selman el-Farisî)'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim Allah yolunda bir gün bir gece nöbet tutarsa, ona bir ay oruç tutmuş ve bu ayın gecelerini ihya etmiş gibi sevap verilir. Kim de Allah yolunda nöbet tutarken ölürse ona da aynı sevap verilir. (Ölümünden kıyamet gününe kadar Rabbi katında) rızıklandırılır ve kabir azabından (veya kabirde Münker ve Nekir meleklerinin sorgusundan) emin olur.
Bize İshak (b. Mansur b. Behram), ona Muhammed b. Mübarek (b. Ya'la), ona Yahya b. Hamza (b. Vakıd), ona Yezid b. Ebu Meryem (Yezid b. Malik b. Rabî'a), ona Abaye b. Rafi' b. Hadic, ona da Ebu Abs (Abdurrahman b. Cebr b. Zeyd)'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kulun Allah yolunda tozlanan ayaklarına ateş dokunmayacaktır.
Bize Yahya b. Yahya (b. Bekir b. Abdurrahman) ve Kuteybe b. Said (b. Cemil b. Tarif), onlara Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah), ona Yahya, ona Ebu Avane, ona Esved b. Kays, ona da Cündeb b. Süfyan'ın rivayet ettiğine göre bir savaşta Rasulullah'ın (sav) parmağı kanamıştı. "Sen kanayan bir parmaksın. Senin başına gelenler Allah yolunda gelmektedir" buyurdu.
Bize Ahmed b. Meni' (b. Abdurrahman), ona Yezid b. Harun (b. Zâzî b. Sabit), ona Muhammed b. İshak (b. Yesar b. Hıyar), ona da Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Hüseyin'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) "Allah bir ok sebebiyle üç kişiyi cennete koyar; (cihad edenlere yardımcı olmak gibi bir) hayır umarak o oku yapanı, (savaşta düşmana karşı) atanı ve (oku atacak olan kimsenin yanında durup ona) ok uzatanı." buyurmuş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: "(Ok) atın. (Bineklerinize) binin. Ben sizin ok atmanızı bineklerinize binmenizden daha çok severim. Kişinin yayıyla ok atması, atının bakımını yapıp onu eğitmesi ve eşiyle hoşça vakit geçirmesi esaslı bir amacı olan şeylerdir. Bunun dışındakiler faydasız eğlencelerdir." Bize Ahmed b. Meni', ona Yezid b. Harun, ona Hişam ed-Destevâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Sellam, ona Abdullah b. Ezrak, ona da Ukbe b. Amir el-Cühenî, bu hadisin bir benzerini Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiştir. Ebu İsa (et-Tirmizî) bu konuda Ka'b b. Mürre, Amr b. Abese ve Abdullah b. Amr'dan rivayet edilen hadislerin de bulunduğunu söylemiş, bunun yanı sıra yukarıdaki hadisin hasen sahih olduğunu belirtmiştir.
Bize Ebu Ammar Hüseyin b. Hureys (Hüseyin b. Hureys b. Hasan b. Sabit), ona da Velid b. Müslim'in rivayet ettiğine göre Yezid b. Ebu Meryem şöyle demiştir: Ben yürüyerek Cuma namazına giderken Abâye b. Rifâ'a b. Rafi' arkamdan geldi ve bana 'Müjdeler olsun! Attığın şu adımlar Allah yolunda atılmış adımlardır. Zira ben Ebu Abs'ten işittim ki Rasulullah (sav), "Allah yolunda ayakları tozlanan kimsenin ayaklarına Allah ateşi haram kılmıştır." buyurmuştur. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis hasen garib sahih bir hadistir. Ebu Abs'ın adı Abudrrahman b. Cebr'dir. Diğer taraftan bu konuda Ebu Bekir'in ve Rasulullah'ın (sav) ashabından birinin rivayet ettiği hadisler de bulunmaktadır. Yine Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Yezid b. Ebu Meryem Şamlı birisidir. Velid b. Müslim, Yahya b. Hamza ve Şamlı pek çok kişi ondan hadis rivayet etmiştir. Büreyde b. Ebu Meryem ise Kufelidir. Babası Rasulullah'ın (sav) ashabından olup adı Malik b. Rebî'a'dır. Büreyd b. Ebu Meryem, Enes b. Malik'ten hadis dinlemiş, Ebu İshak el-Hemedânî, Ata b. Saib, Yunus b. Ebu İshak ve Şu'be gibi isimler ondan pek çok hadis rivayet etmiştir. Yezîd b. ebî Meryem (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Cuma namazına gitmekte iken Abaye b. Rifâa arkamdan yetişti ve dedi ki: Müjdeler olsun sana senin bu adımların Allah yolunda sayılır; Ebû Abs’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kimin Allah rızasını kazanma yolunda ayakları tozlanırsa o ayaklara Cehennem ateşi haramdır." Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Ebû Abs’ın ismi ise Abdurrahman b. Cebr’dir. Bu konuda Ebû Bekir ve Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bir adam tarafından da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Büreyd b. ebî Meryem, Şamlı bir kimse olup kendisinden Velid b. Müslim Yahya b. Hamza ve Şamlı pek çok kimse hadis rivâyet etmiştir. Bir de Küfeli Büreyd b. ebû Meryem vardır ki bunun babası Peygamber (s.a.v.)’in ashabından olup ismi Mâlik b. Rabia’dır. Bu Büreyd b. ebî Meryem, Enes b. Mâlik’den hadis işitmiştir. Büreyd b. ebî Meryem’den; Ebû İshâk el Hemedânî, Atâ b. Sâib, Yunus b. ebî İshâk ve Şu’be pek çok hadis rivâyet etmişlerdir.
Bize İbrahim b. Yakub (b. İshak), ona Haccac (b. Minhal), ona Hammad b. Seleme (b. Dinar), ona Yunus (b. Ubeyd b. Dinar), ona Hasan (el-Basrî), ona da (Abdullah) b. Ömer (b. Hattab)'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Rabb'inden (cc) şöyle nakletmiştir: "Kullarımdan herhangi bir kul benim rızamı kazanmak amacıyla Allah yolunda cihad etmek için yola çıkar ben de onu (cihadından sonra) geri döndürürsem elde ettiği ganimet ve sevapla geri döndürmeyi garanti ederim. Eğer (cihad ederken) canını alırsam onu affeder ve rahmetimle muamele ederim.
Bize Muhammed b. Said el-Huzâî, ona Abdül'alâ, ona Humeyd, ona da Enes (T) Bize Amr b. Zürâre, ona Ziyâd, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Amcam Enes b. Nadr, Bedir savaşına katılamamıştı. Bundan dolayı Rasulullah'a (sav) hitaben şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşa katılamadım. Şayet Allah beni müşriklerle yapılacak bir savaşta bulundurursa neler yapacağımı elbette Allah görecektir.' Sonra Uhud günü gelip de Müslümanların safları bozulunca Müslümanları kastederek 'Allah'ım! Bunların yaptıklarından dolayı beni mazur görmeni dilerim.' Müşrikleri kastederek de; 'Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arz ederim.' dedi ve ilerledi sonra da Sa'd b. Muaz ile karşılaştı. Ona; 'Ey Sa'd! İstediğim cennettir. Nadr'ın Rabbine yemin ederim ki, Uhud'dan beri cennetin kokusunu alıyorum.' dedi. Sa'd Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben Enes b. Nadr'ın yaptığını yapamadım.' dedi. Enes sözüne şöyle devam etti. İbn Nadr'ı bulduğumuzda şehit olmuştu. Bedeninde seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Onu, öldürülmüş ve müşrikler tarafından müsle yapılmış (burun ve kulakları kesilmiş) bir vaziyette bulduk. Onu kimse tanıyamadı, sadece kız kardeşi parmak uçlarından tanıdı. Yine Enes şöyle devam etti: Biz şu ayetin İbn Nadr ve benzeri durumda olanlar için indiğini düşünüyoruz veya zannediyoruz: 'Müminlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde dururlar. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.' (Ahzab-33/23)
Bize Muhammed b. Said el-Huzâî, ona Abdül'alâ, ona Humeyd, ona da Enes (T) Bize Amr b. Zürâre, ona Ziyâd, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Amcam Enes b. Nadr, Bedir savaşına katılamamıştı. Bundan dolayı Rasulullah'a (sav) hitaben şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşa katılamadım. Şayet Allah beni müşriklerle yapılacak bir savaşta bulundurursa neler yapacağımı elbette Allah görecektir.' dedi. Sonra Uhud günü gelip de Müslümanlar'ın safları bozulunca Müslümanları kastederek 'Allah'ım! Bunların yaptıklarından dolayı beni mazur görmeni dilerim.' Müşrikleri kastederek de; 'Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arz ederim.' dedi ve ilerledi sonra da Sa'd b. Muaz ile karşılaştı. Ona; 'Ey Sa'd! İstediğim cennettir. Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud'dan beri cennetin kokusunu alıyorum.' dedi. Sa'd Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben Enes b. Nadr'ın yaptığını yapamadım.' dedi. Enes sözüne şöyle devam etti. İbn Nadr'ı bulduğumuzda şehit olmuştu. Bedeninde seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Onu, öldürülmüş ve müşrikler tarafından müsle yapılmış (burun ve kulakları kesilmiş) bir vaziyette bulduk. Onu kimse tanıyamadı, sadece kız kardeşi parmak uçlarından tanıdı. Yine Enes şöyle devam etti: Biz şu ayetin İbn Nadr ve benzeri durumda olanlar için indiğini düşünüyoruz veya zannediyoruz: 'Müminlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde dururlar. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.' (Ahzab-33/23)