Giriş

Bize Ubeydullah b. Musa, ona İsrâîl, ona Ebu İshâk, ona da Berâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: Siz fethi (Feth,48/1), Mekke fethi olarak kabul ediyorsunuz ki, Mekke’nin fethi de bir fetihtir. Ancak biz asıl fetih olarak, Hudeybiye günündeki Rıdvân biatını kabul ederiz. Biz o gün Nebî (sav) ile birlikte, her biri yüz kişiden oluşan on dört gruptuk. Hudeybiye bir kuyunun adıdır. Kuyunun (bütün) suyunu çektik, içeresinde bir tek damla su bile bırakmadık. Bu durum, Rasulullah’a (sav) ulaştı. Kendisi gelip kuyunun kenarına oturdu. Sonra içerisinde su bulunan bir kap istedi. Onunla abdest alıp ağzını çalkaladı ve dua etti. Akabinde bu suyu kuyuya boşalttı. Kuyuyu o halde kısa bir süre bıraktık. Sonra kuyu istediğimiz kadar bize ve hayvanlarımıza su verdi.


    Öneri Formu
31985 B004150 Buhari, Megâzî, 35

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Yahya b. Adem, ona Yezîd b. Abdülaziz, ona babası (Abdülaziz b. Siyâh), ona Habib b. Ebu Sabit, ona da Ebu Vâil şöyle demiştir: Biz Sıffîn'de iken Sehl b. Huneyf ayağa kalkıp şöyle dedi: Ey insanlar, siz kendinizi suçlayın. Bizler Hudeybiye gününde Rasulullah (sav) ile birlikteydik. Eğer bizler harp etmeyi hayırlı görseydik, harp ederdik. Ömer b. Hattâb geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, onlar bâtıl üzerinde, biz de hak üzerinde değil miyiz?” dedi. Rasulullah (sav) "Evet, biz hak üzerindeyiz" buyurdu. Ömer “bizim ölülerimiz cennette, onların ölüleri ateşte değil mi?” dedi. Rasulullah (sav) "evet öyledir" buyurdu. Ömer “öyle ise niçin dinimize hakkındaki bu alçaklığa katlanıyoruz. Allah, onlarla bizim aramızda hükmünü henüz daha vermemişken dönüyor muyuz? dedi. Rasulullah (sav) "ey Hattâb oğlu, ben Allah'ın Rasulü'yüm. Allah beni asla zarara uğratmaz" buyurdu. Bunun üzerine Ömer, Ebu Bekir'e gitti ve ona da Peygamber'e (sav) söylediği sözlerin benzerini söyledi. Ebu Bekir de Ömer'e “hiç şüphesiz O, Allah'ın Rasulü'dür ve Allah O'nu asla zarara uğratmaz” dedi. Râvî der ki: Hemen Fetih Suresi indi. Rasulullah (sav) bu sureyi sonuna kadar Ömer'e okudu. Ardından Ömer “ey Allah'ın Rasulü, Fetih bu mudur?” dedi. Rasulullah (sav) "evet" dedi.


    Öneri Formu
31059 B003182 Buhari, Cizye ve Muvâdea, 18

Bize Abdullah b. Muhammed, Ebu Âmir, ona İsrail, ona Meczee b. Zahir el-Eslemî, ona da Rıdvan Biati'nda bulunan babası (Za­hir b. Esved) şöyle demiştir: (Hayber'de) ben eşek etlerini pi­şirmek için tencerenin altına ateş yakıyordum. Tam bu sırada Rasulullah'ın (sav) çağırtmacı “Rasulullah (sav) sizlere eşek etini yemeyi yasakladı.” diye ilan etti.


    Öneri Formu
32046 B004173 Buhari, Megâzî, 35

Bize Mahmud, ona Übeydullah, ona İsrail, ona Tarık b. Abdurrahman şöyle demiştir: Ben hacca gittim. Yolda namaz kılmakta olan bir topluluğa uğradım da onlara “burası ne mescididir?” diye sordum. Onlar “Rasulullah'ın (sav) Rıdvan Biatı'nı yapmış olduğu yerdeki Şe­cere Mescidi'dir” dediler. Ardından ben Saîd b. Müseyyeb'e geldim ve bunu ona ha­ber verdim, bana şöyle dedi: Kendisi Rıdvan Biatı'nda bulunan babam Müseyyeb bana “Hudeybiye'nin ertesi sene kaza umresine çıktığımızda biz o ağacı unuttuk, onu tanımaya muktedir olamadık” dedi. Saîd der ki: Muhammed'in Ashabı, o ağacı bilemediler de siz mi bildiniz? Siz daha (mı) iyi biliyorsunuz.


    Öneri Formu
32021 B004163 Buhari, Megâzî, 35

Bize Müsedded, ona Yahya, ona Übeydullah, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer umre niyetiyle ihrama girdi ve eğer “Kâbe'ye girmeme engel olunursa, ben de Kureyş kâfirlerinin Peygamber'in Kâbe ziyaretine engel oldukları vakit Hz. Peygamber'in (sav) yaptığını yaparım” dedi ve "Andolsun ki, Rasulullah, sizin için güzel bir örnektir." (Ahzâb, 21) ayetini okudu.


    Öneri Formu
32082 B004184 Buhari, Megâzî, 35

Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Bera (ra) şöyle haber vermiştir: Hudeybiye günü bir bin dört yüz kişiydik. Hudeybiye bir kuyunun adıdır. Biz o kuyunun suyunu bir damla su kalmayıncaya kadar çektik. Hz. Peygamber (sav) kuyunun ağzına oturdu ve biraz su istedi. Ağzına biraz su alıp kuyuya püskürttü. Çok geçmedi ki biz ve bineklerimiz kuyudan tekrar kanıncaya kadar su içtik.


    Öneri Formu
34247 B003577 Buhari, Menakıb, 25

Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Yezîd b. Harun, ona da İsmail şöyle haber vermiştir: İbn Ebu Evfâ'nın elinde bir kılıç darbesi gördüm. İbn Ebu Evfâ “ben bu yarayı Huneyn günü Peygamber (sav) ile beraber savaşırken aldım” dedi. Ona “sen Huneyn savaşında bulundun mu?” diye sordum. O da “ben ondan öncekinde bile bulundum” dedi


    Öneri Formu
34441 B004314 Buhari, Megâzî, 54

Bize Ahmed b. İshak es-Sülemî, ona Ya'lâ, ona da Habib b. Ebu Sabit şöyle demiştir: Ben Ebu Vâil'e gelip ona (Haricîleri) sordum, bana şöyle dedi: Biz Siffîn'de iken bir adam “Allah'ın Kitabı'na çağrılanları görmedin mi?” dedi. Hz. Ali “evet” dedi. (Hz. Ali'nin haklı olduğu halde, Sıffîn'de tahkime evet deyip savaşmaktan geri durmasının tenkit edildiğini gören) Sehl b. Huneyf şöyle dedi: Kusuru kendi görüşünüzde arayın. Bizler Peygamber (sav) ile müşrikler arasında yapılan sulh anlaşmasının yapıldığı Hudeybiye gününde şu durumda idik. Eğer bizler o gün harp yapmayı düşünseydik, elbette harbe gi­rişirdik. Hatta Ömer o esnada Peygamber'e (sav) gelip “Müslümanlar olarak bizler hak üzerinde, düşmanımız ise bâtıl üzerinde değil mi? Bizim ölülerimiz cennette, onların ölüleri ise ateşte değil mi?” diye sormuştu. Peygamber (sav) "evet öyledir" buyurunca Ömer “öyleyse dinimiz hakkında aşağılayıcı olan bu anlaşmayı niçin kabul edi­yoruz ve Allah henüz aramızda hükmetmemiş olduğu hâlde, niçin geri dönüyoruz?” demişti. Hz. Peygamber (sav) de "Ey Hattâb oğlu, şüphesiz ben Allah'ın rasulüyüm. Allah beni asla kaybettirmez" buyurmuş, Ömer de öfkeli olarak geri dönmüş, ardından sabredemeyip Ebu Bekir'e gelerek ona “ey Ebu Bekir, biz hak üzerinde, onlar da bâtıl üzerinde de­ğil mi?” demiş, Ebu Bekir de “ey Hattâb oğlu, bu zât, Allah'ın rasulüdür ve Al­lah O'nu asla mağlup ettirmez” demişti. Bu olayın ardından Feth Suresi inmişti.


    Öneri Formu
32987 B004844 Buhari, Tefsir, (Fetih) 5

Bize Muhammed b. Râfi, ona Süreyc, ona Fuleyh; (T) Bana Muhammed b. Hasan b. İbrahim, ona Babası, (Hasan b. İbrahim), ona Fuleyh b. Süleyman, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) umre yapmak niyetiyle yola çıktı ancak Kureyş kâfirleri Rasulullah ile Kâbe arasına engel oldular. Bunun üzerine Rasulullah da Hudeybiye'de kurbanını kesip başını tıraş etti ve müşriklerle, gelecek sene, Mekke'de kılıç dışında silah taşımadan, Mekkeliler'in arzu ettikleri müddet kadar (yânî üç gün) kalarak umre yapmak şartları üzerine barış anlaşması yaptı. Hz. Peygamber barış anlaşmasında kararlaştırdığı gibi, Mekke'ye gi­rip üç gün ikamet etti. Mekke'de üç gün ikametini tamamlayınca, Mekkeliler Rasulullah'ın Mekke'den çıkmasını söylediler. O da Mek­ke'den çıktı.


    Öneri Formu
270807 B004252-2 Buhari, Megâzî, 44


    Öneri Formu
32983 B004840 Buhari, Tefsir, (Fetih) 5