217 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) Necâşî’nin vefat ettiği gün (Necâşî’nin) vefat haberi verildi. Rasulullah (sav), insanlarla birlikte namazgâha çıktı, (cenaze namazı için) saf tuttu ve (cenaze namazında) dört defa tekbir getirdi
Açıklama: İslam tarihi boyunca hayırla yâd edilen Necâşî’nin ölüm haberini bizzat Müslümanlara Hz. Peygamber (sav), vermiş ve onun gıyabında cenaze namazını kıldırmıştır. Allah Resûlü (sav) ashâbıyla saf tutmuş ve kılınan bu giyabî cenaze namazında dört tekbir getirmiştir.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Ali el-Mencûfî, ona Ravh, ona Avf, ona el-Hasen ve Muhammed, onlara da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim iman ederek ve karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek bir Müslümanın cenazesine katılır ve namazı kılınıp defni bitinceye kadar orada bulunursa, iki kırat ecir ile döner ki, her bir kırat Uhut dağı gibidir. Her kim o cenazenin namazını kılar ve defnedilmeden önce geri dönerse bir kırat ecir ile dönmüş olur." Osman el-Müezzin, bu hadisi Avf, ona Ravh, ona Muhammed, ona Ebu Hüreyre, ona da Hz. Peygamber tarikiyle naklederek Ravh'a mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Osman b. Ömer arasında inkita vardır.
Bana Züheyr b. Harb, ona Ebu Safvan el-Ümevî, ona Yunus el-Eylî; (T) Bana Hermele b. Yahya -hadisin lafzı ona aittir-, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) borçlu olarak ölen bir mevta getirildiğinde, 'Geriye borcunu ödeyecek bir şey bıraktı mı?' diye sorardı. Borcunu karşılayacak bir şeyler bıraktığı söylenirse cenaze namazını kıldırırdı. Değilse 'Arkadaşınızın namazını siz kılın' derdi. Allah (cc) ona fetihleri nasip edince, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Ben müminlere kendi öz canlarından daha yakınımdır. Bu sebeple, kim borçlu olduğu halde vefat ederse, borcunu ödemek bana aittir. Kim de geriye mal bırakırsa, o mal mirasçılarınındır."
Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası, ona dedesi, ona Ukayl; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Yakub b. İbrahim, ona yeğeni İbn Şihâb; (T) Bize İbn Nümeyr, ona babası, ona İbn Ebu Zi'b, onların hepsine Zührî hadisi bu isnad ile Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan, oda Ebu Hureyre'den şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) borçlu olarak ölen bir mevta getirildiğinde 'Geriye borcunu ödeyecek bir şey bıraktı mı?' diye sorardı. Borcunu karşılayacak bir şeyler bıraktığı söylenirse cenaze namazını kıldırırdı. Değilse 'Arkadaşınızın namazını siz kılın' derdi. Allah (cc) ona fetihleri nasip edince, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Ben müminlere kendi öz canlarından daha yakınımdır. Bu sebeple, kim borçlu olduğu halde vefat ederse, borcunu ödemek bana aittir. Kim de geriye mal bırakırsa, o mal mirasçılarına aittir."
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma‘n, ona Muaviye b. Salih, ona Habib b. Ubeyd el-Kelâî, ona Cübeyr b. Nüfeyr el-Hadramî, ona da Avf b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah’ın (sav) bir cenaze namazı kıldırırken dua ettiği esnada, şunları söylediğini duydum: Allah’ım! Onu bağışla, ona merhamet et, ona afiyet ver, günahlarını affet, ona ikramda bulun, gireceği yeri (kabrini) genişlet. Onu su, kar ve dolu ile yıka. Beyaz elbisenin kirden ayıklandığı gibi onu günahlardan arındır. Ona bu yurdundan daha hayırlı bir yurt, ailesinden daha hayırlı bir aile, eşinden daha hayırlı bir eş ver. Onu cennete koy, cehennem ateşinden onu koru, –ya da- kabir azabından onu koru."
Bize Ahmed b. Abdullah b. Ali el-Mencûfî, ona Ravh, ona Avf, ona el-Hasen ve Muhammed, onlara da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim iman ederek ve karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek bir Müslümanın cenazesine katılır ve namazı kılınıp defni bitinceye kadar orada bulunursa, iki kırat ecir ile döner ki, her bir kırat Uhut dağı gibidir. Her kim o cenazenin namazını kılar ve defnedilmeden önce geri dönerse bir kırat ecir ile dönmüş olur." Osman el-Müezzin, bu hadisi Avf, ona Ravh, ona Muhammed, ona Ebu Hüreyre, ona da Hz. Peygamber tarikiyle naklederek Ravh'a mütâbaat etmiştir.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Abdullah b. Yezid, ona Hayve, ona Ebu Sahr, ona Yezid b. Abdullah b. Kusayt, ona Davud b. Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkas, ona da babası (Âmir b. Sa'd) şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer'in yanında oturuyordum. Derken sâhibü'l-maksûre lakaplı Habbâb çıkageldi ve 'Ey Abdullah b. Ömer! Ebu Hureyre'nin ne dediğini duydun mu? O, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu söylüyormuş: Kim cenaze ile birlikte cenaze evinden çıkar, onun namazını kılar, ardından da defnedilene dek onu takip ederse, o kimseye iki kırat sevap vardır. Her kırat da Uhud Dağı kadardır. Kim de cenaze namazına iştirak eder, ardından cenazeyi takip etmeyerek geri dönerse, ona da Uhud Dağı kadar sevap vardır. Bunun üzerine İbn Ömer, Habbab'ı, Ebu Hureyre'nin sözünü sorması ve sonra da kendisine gelip bildirmesi için Âişe'ye gönderdi. İbn Ömer, gönderdiği elçi gelinceye dek mescidin taşlarından bir avuç aldı, onları elinde evirip çevirmeye başladı. Nihayet elçi (Habbab) dönüp Âişe'nin 'Ebu Hureyre doğru söylemiştir' sözünü iletince, İbn Ömer elindeki taşları yere attı ve 'Pek çok kırat sevabı kaçırmışız' dedi."